Bir süredir yazılıyor çiziliyor... Haber kanalları hemen üzerine atladı; tartışma programlarının başat konusu yapıldı... Köpürttükçe köpürtüler... Biraz izledim, önemsemedim... Baş ağrıtmayan konu buldular, üzerine atladılar diye düşündüm...
Türkiye'nin gidişatı üzerine bir program yapsalar bütün konuşmacıların tek ses, tek nefes olacak hali yok... Dört kişilerse birinin, altı kişilerse ikisi olmasa bile bir buçuğunun farklı şeyler söylemesi lazım... Sıkıntılı!...
(Farkındayım... bi rbuçuk tanımına takıldınız... Bir buçuk kişi ne demek? Öyle bazı kişiler bir şeyler söylüyormuş gibi yapıyor ama söylemiyor... İktidarı eleştiriyormuş gibi yapıyor ama eleştirmiyor... Sözü iktidarın hassas noktasına kadar getiriyor ve anında direksiyon kırıyor... Bu kişilere buçuk diyorum... Altı kişilik tartışma programını düşünün... Genelde şöyle oluyor; dördü iktidar yanlısı, biri muhalif, biri de yanar döner; buçuk!)
Bu sebeple, CHP - İyi Parti ittifakı dağılıyor mu başlıklı tartışma programı yapmak da bu konuda kalem oynatmak da cazip... Sakatlanma riski sıfır!.
Eski Bakan yeni bankacı Faruk Çelik yüzde 40+1 formülünü ortaya attı ya... CHP İyi parti ittifakı dağılıyor mu tartışması gibi cazip geldi... Herkes üzerine atladı... Siyaset/medya üç gündür konuşup duruyoruz... Çelik akıllı adam... Zamanlaması mühemmeldi...
5.8'lik deprem İstanbul'un boya badanasını döktüğü anlaşılınca... İstanbul'un hâlâ depreme hazır olmadığı görülünce ... Deprem paralarının başka alanlara harcandığı ortaya çıkınca... 29 ortaöğretim okulunun hasar aldığı, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi ile Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin bazı binalarının üflesen yıkılır halde olduğu anlaşılınca... Gündeme yüzde 40+1 geldi...
Yüzde 50+1 mi yüzde 40+1 mi diye tartışmaktan deprem 5.8 değil 6.2 olsaydı bugün boşaltılan okullar yatsı kadayıf olur muydu olmaz mıydı meselesini konuşamadık...
Milli Eğitim Bakanı'na, Vali'ye bu okulların hali nedir diye soramadık... İstanbul Üniversitesi Rektörüne, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanlığı’na 'Binaların bu durumda olduğunu biliyordunuz da niye sesinizi çıkarmadınız' diyemedik...
CHP-İyi Parti itifakı çözülüyor mu başlığı da aslında böyle bir tartışma... Cambaza bak numarası!... Gerçi birlikteliği bozmak isteyenler var... CHP Lideri Kılıçdaroğlu söyledi... Derin devlet ile istihbarat teşkilatı uğraşıyormuş...
Taşları yerli yerine koymak için zaman tünelinde geriye doğru kısa yolculuk yapalım... CHP sosyal demokrat parti... İyi Parti ülkücü tabana/teşkilata dayanan ama merkez sağda olmak isteyen parti... Saadet Partisi ise Milli Görüş felsefesini sürdürüyor...
Bu üç parti bir araya gelerek Millet İttifakı'nı kurdu... HDP de dışarıdan destek verdi? HDP'yi nasıl tanımlarsanız bilemem... Etnisite siyaseti yapıyor diyebilirsiniz...
Karşılarında kim vardı? Muhafazakâr/mütedeyyin kitleye hitap eden AKP ile ülkücü/ milliyetçi tabana seslenen MHP'nin kurduğu Cumhur İttifakı...
Soru şu; birbirine benzemeyen bu partiler neden bir araya gelerek ittifak kurdu... Veya aynı tabana seslenen AKP ile Saadet, MHP ile İyi parti neden ayrı kamplarda yer aldı?
Temelinde ne yatıyor ona bakalım...
Millet İttifakı’nda olan partiler; Türk usulü başkanlık modeline karşı... Onları bir araya getiren asıl mesele bu... CHP/iyi parti/Saadet/ HDP yürütmenin yegane temsilcisi olmasını yanlış buluyorlar...
Bu partileri bir araya getiren tutkal buysa ittifak seçimden seçime olur... Meclis'e gelen bir yasa teklifinin bazı bölümlerine CHP karşı çıkabilir, iyi parti destekleyebilir... Bu ittifakın çatladığı anlamına gelmez... İki partinin de kendi kimlikleri, kişilikleri, dünyaya farklı bakışları var... İttifak demek iki partinin aynı düşünmesi demek değil... Bazı konularda çok farklı tavır alabilirler...
Ama bu rejim konusunda ortak hareket etmeleri ittifak yapmamaları anlamına gelmez...Böyle bakarsanız CHP/İyi parti/Saadet ittifakı dağılmaz... Çünkü önümüzdeki seçim de rejim/sistem temelli olacak... İttifaklar bu temel üzerine kurulacak...