Nâzım Hikmet'in ölümünden bu yana 60 yıl geçti. Eserleri üzerindeki telif haklarının bitmesine de 10 yıl kaldı.
3 Haziran'daki Nâzım Hikmet Sempozyumu için hazırladığım bildiri "Nâkıs Külliyatı ve Gurbetteki Terekesiyle Bir Yitik Miras Olarak Nâzım Hikmet" başlığını taşıyor. Yaptığım araştırmaya göre, son 18 yıl boyunca yirmisini benim gün ışığına çıkardığım otuz dokuz şiiri, yayımlanmış olan külliyatta henüz yok. Ayrı bir ciltte yayınlanabilecek hacimdeki bu şiirlerin isimleri ya da ilk dizeleri şöyle:
- Abaş Baba Türbesi
- Kahrolsun "Anarko-Sendikalistler"!!
- Aldığım Bir Mektup
- İstanbul'da 1 Mayıs
- Beyanname
- Gecenin Penceresinde
- İtiraf
- Gazetelerin Destanı
- Ölüm
- Kom-Genç Birliklerine
- [Sen Bakmadan Moiz Efendi Gibi Kısa Boyuna]
- Dört Güvercin
- [Sana Fevkalâde Mühim Bir Fikir Söyleyeyim]
- İrfan Kızıma Mektub
- Memleketimden İnsan Manzaraları'ndaki yaklaşık 300 eksik dize (Moskova Senfonisi bölümü)
- Ninni
- Nâzım'ın Oğlu Memed'in Fransa'ya Mektubudur (Rusçadan çeviri)
- Henri Martin'in Sesi (Rusçadan çeviri)
- Pekin'de Ak Güvercin
- 37 Bayrak ve Ak Güvercin
- Yeni Çin Seddi
- Kore'ye Giden Gemi (Rusçadan çeviri. Basılı külliyatındaki 1954 yılına tarihlenmiş "Oğlum Fotoğraflarda Büyüyor" şiirinden bazı dizeler bu şiirin içindedir.)
- 5 Mart 1953
- Hatırlıyorum (Rusçadan çeviri)
- Haydi Güle Güle Gülüm
- Çepçevre Oturduk Seksen Bin Kişi
- Yarıda Kalmış Bir Şiir
- 1959 Perakende Şiirler D. O.
- Büyük Sevdaların Adamı (Rusçadan çeviri)
- Posta Güvercini
- Bil Bakalım
- Olur mu Bu?
- İki Ruh Hali (Macarcadan çeviri)
- Bakü'ye Gidiyorum
- [Martılara Rastlamadım]
- [Bitirdin Dokuzunu Anuşka]
- [Bir Ucu Bir Kuyuda Kaybolan Rüzgârlı Bir Şosede]
- [Bütün Yolculuk Boyunca Hasret Ayrılmadı Benden]
- Mehmet
Bunların dışında eski yazı ile olduğu söylenen Kırmızı Askerlere ve Küçük Burjuva Kafalı adlı şiirlerin de bulunduğu söylenmektedir, ancak henüz kesinleştirilmemiş ve gün ışığına çıkmamıştır.
Ayrıca;
- Severmişim Meğer
- Prag Saatleri
- İki İnatçı
adlı oyunları da ("Severmişim Meğer" dışında) SSCB'de yayımlanıp sahnelenmesine rağmen Türkçeye kazandırılmamıştır. Bunların yanı sıra, SSCB'ye ilk gidişlerinde yazdığı ve/veya sahnelenen ve kayıp sanılan
- Tuğlacıklar
- Kabahat Kimde?
- Yataklı Vagon
- Sovyet'in Şanına
- Esrarengiz Kuyu
- Herşey Mal
- Ehram
adlı oyunlarının belgeleri, müsveddeleri de artık arşivimdedir. Film senaryoları (ki bunlardan biri olan "Aynı Mahalleden İki delikanlı" filme de çekildiği gibi Ataol Behramoğlu'nun Türkçeye çevirisiyle 1977 yılında Türkiye'de de yayımlanmıştır.), yazıları, röportajları da 60 yıl boyunca (çeviri de olsa) bir araya getirilmemiştir.
Nâzım Hikmet'in eserlerinin telif gelirleri, yurttaşı olduğu SSCB hukuk yasaları adeta gözetilmeksizin, ölümünden sonra Moskova'da oluşturulan Edebi Miras Komisyonu kararlarıyla 1963 sonunda yalnızca oğluna bırakılmış, Nâzım Hikmet'in nikâhlı karısı ise "ne bir komünist partiyle ne de 12 yaşındaki bir çocukla mahkemelik olurum," diyerek yasal hakkını aramamış, kocasının adını böylesi bir konuya karıştırmamıştır. Türkiye'deki yasal varislik ise bundan on beş yıl sonra İstanbul'da açılan davada, şairin kız kardeşinin tanıklığıyla, tek mirasçı yine oğlu olarak yasallaştırılmıştır.
1963 yazında 12 yaşında olan o çocuk büyüdü ve 67 yaşındayken 2018 güzünde öldü. Vefatının ardından, mirasında pay bırakmadığı söylenen annesinin diğer çocuğunun açtığı vasiyet iptali davası Nâzım Hikmet'in telif gelir ve haklarını da içermekte, yani "mahkemelik" bir durum var artık… Dava sonucunun, Nâzım Hikmet'in eserlerinin doğru ve daha az eksikli, daha az yanlışlı yayımlanmasını sağlayacağını ummak isterim.
Şairin külliyatı bir yandan eksikli-yanlışlı önümüzde basılı dururken, bir yandan da Nâzım Hikmet'e ait olmayan yalan şiirler, dizeler kitaplarda ve televizyon dizilerinde bile şairin adıyla sanıyla önüne geçilmez bir halde yayıladururken; konuyla ilgili ikaz ya da müdahale edebilecek kurumlar, sorumlular, imkânı elinde tutanlarsa sükût etmekte.
Edebiyat tarihi, müsebbiblerini hiç değilse derkenara yazsın!..