01 Nisan 2014

Sadece Erdoğan kazandı

Yerel görünümlü genel seçimlerin kesin sonuçlarını zamanında belirlemek bile mümkün olmadı.

Yerel görünümlü genel seçimlerin kesin sonuçlarını zamanında belirlemek bile mümkün olmadı.

Yolsuzluk, hırsızlık, adaletsizlik, baskılar, yasaklar ve cinayetler eşliğinde girilen seçimlerin bu hale gelmesi, bu zamana kadar uzaması normal.

Hukukun olmadığı bir yerde adil, olaysız, şaibesiz, tertemiz bir seçim yaşanması nasıl mümkün olabilirdi ki?

Başkent Ankara da dahil olmak üzere birçok yerde hile hurda lafları ve “zamanlaması manidar” elektrik kesintileri arasında bizleri daha da koyulaşarak bekleyen karanlığa bir an evvel dalmak için hazırız.

AKP, itirazlardan ve yeniden sayımlardan sonra başkenti de kaybetse, hile yaptığı da ortaya çıksa 2014 Yerel Seçimleri’nden yara almadan geçti gitti.

Başbakan, AKP’li olmayanları nelerin beklediğini balkondan bütün ülkeye anlattı.

Arada, “Suriye ile savaş halindeyiz” diyerek kimsenin farkında olmadığı bir “gerçeği” de haber verdi. Demek ki Suriye ile bir savaşa karar vermiş Başbakan. Hatta Suriye ile savaşa girmiş bile.

E, o zaman bize de hazır ola geçmekten başka bir şey düşmez tabii.

İstiklal Mücadelesi bitti şimdi sıra Suriye’de.

Bu saatten sonra “savaş istemiyoruz” gibi taleplerde bulunmanın bir anlamı yok. Aklına koymuş, savaşacak. Yoksa konu dönüp dolaşıp yolsuzluklara, demokrasiye, hakka, hukuka gelecek, boşu boşuna sinirleri bozulacak. Onun için en iyisi savaş.

Yalnız benim bu konuda küçük bir önerim olacak; “post modern İstiklal Mücadelesi”ndeki sonuca etki eden “göz alıcı” performanslarından dolayı Suriye ile girişilecek savaşa da “Tayyip Erdoğan’ın askerleri” gitsin.

Savaş şakşakçılığının sonuçlarını bizzat yaşayıp öğrensinler. Başkalarının çocukları için savaş istemekle bizzat gidip savaşmak arasındaki farkı iyice bir anlasınlar.

Suriye ile savaş, bizleri bekleyen karanlıktaki girdaplardan sadece bir tanesi.

Bir de içeride yoğunlaşan nefret dolu kamplaşma var.

30 Mart’a kadar öyle ya da böyle dişini sıkıp seçimleri bekleyen yüzde 55’lik (belki de daha fazla) bir topluluğun çatlayan sabır taşını tuzla buz edecek en ufak bir baskı alameti bile bu defa çok daha sarsıntılı geçecek bir döneme sokabilir ülkeyi.

Seçimler, Başbakan Erdoğan’ı girdiği çıkmaz sokaktan aklını başına alarak sakin sakin dönmesini, bütün bir ülkeyi de koşar adım o çıkmaza doğru götürmekten vazgeçmesini sağlayabilecek önemli bir umutken, büyük bir hayal kırıklığına dönüştü.

Erdoğan her türlü hukuksuzluktan aklandığına ve bundan sonra yapacağı her hukuksuzluktan da aklanacağına inandı.

Daha da ürkütücü olanı AKP’li milletvekillerinin ve devlet görevlilerinin de buna inanması.

Ama unutmayın, AKP seçmeni Erdoğan’ı aklamadı. Aklayamaz da zaten, öyle bir gücü ve yetkisi yok.

AKP seçmeni Erdoğan’ı onayladı.

“Ne olursa olsun”, “ne yaparsan yap” arkandayız mesajı verdi Başbakan’a.

“İster çal, ister ez, ister öldür, ister yok et, seninleyiz” dedi.

“Sen temizsin” demedi. “Kirlendin ve biz seni böyle seviyoruz” dedi.

Kadri Gürsel’in de söylediği gibi, “AKP seçmeni kazanımlarını korumanın karşılığında yolsuzluk ve rüşvet iddialarına konu olan duruma rıza vermiş görünmektedir”.

Bu cümledeki yolsuzluk ve rüşvet iddialarının yanına gencecik insanların öldürülmesi “durumu”nu da eklemek gerekir aslında.

Tabii AKP seçmeninin bu tercihi, onlar kazanımlarını koruduklarını zannederken aslında muhafazakar ahlakın güvenilirliği, dürüstlüğü, saflığı ve cesareti gibi öneminin farkında olup olmadıkları henüz tam anlaşılmayan fakat aslında öncelikli olarak sahip çıkmaları gereken birçok değeri de tek bir adam için yok ediyor.  

Toplumsal barışın ve güvenin çimentosunu sağlamlaştıracak bu değerlerin ortadan kaybolması, karşılıklı güvensizliği ve öfkeyi de besliyor.

Bu şartlar altında yaşanacak önümüzdeki dönemde bu toplumun on yıl içinde elde ettiği kazanımların teker teker kaybedildiğini göreceğiz ne yazık ki. Sadece demokrasiyi, hukuku, iyi kötü işleyen bir devlet kurgusunu değil, ekonomik rahatlamayı da kayıplar arasına kaydedeceğiz.

Mahkeme kararlarının devlet yöneticileri tarafından dinlenmediği bir ülkeye dışarıdan yatırım gelmesinin zorluğunu, küçülen bir ekonominin sıkıntılarını çeşitli baskılarla birlikte yaşayacağız.

Yüzde 45’in iradesiyle ülkenin yüzde yüzü bu sıkıntılardan geçecek.

Yanılmış olmayı dilerim doğrusu.

Ama yanılmıyorsam, kemerlerinizi bağlayın, araba yolun sonundaki duvara doğru hızlanıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Hayaller duşakabin

Bu saçma sapan hayalin toslayıp paramparça olacağı duvara fazla bir şey kalmadı…

"Ay resmen evrim"

Mizahtan korkanların çaresiz vahşetleri bunu durdurmaya yetmez…

Reddedildi

Bana kalırsa bunların para sayma makinasından çok hesap makinasına ihtiyaçları var…

"
"