Uzak, çok uzak bir kasabada kimsenin elini sürmediği ama sizin görüp hemen aldığınız bir şiir kitabı, gününüzü nasıl bulutsuz bir göğe çevirmişti, anımsarsınız. Bir aşk romanını belki sıcak elini avcunuzda hissettiğiniz/hissetmek istediğiniz biriyle aldınız. Şu öykü kitabını yoksa o derin yalnızlık günlerinizde mi alıp okumuştunuz?
Geçmişin mobilyalı devasa kutularından yayılan seslerin son tanıkları da transistörlü radyolarla dünyaya kulak kesilen benim kuşağım da araçlarının ses cihazı düğmesini çevirip istasyonlar arasında Açık Radyo belirdiğinde orada duran genç kuşak da… Hep birlikte umudumuzu koruyoruz
Şehirler geçmişten beri baş döndürücü kalabalığın merkezi olagelmiştir. Belki de bu nedenle, o kalabalık insanı yalnızlaştıran bir çokluktur. Sesin söze değil uğultuya dönüştüğü yerlerdir büyük kentler. Bunu en iyi bir yazarın anlaması da çok doğal
© Tüm hakları saklıdır.