Günlüğümün sayfaları arasında
dolaşıyorum,
15 yıl öncesine dalıyorum,
din eğitimiyle
aydınlık-karanlık konularına...
İstanbul, 24 Kasım 2006
İmam hatip tartışması...
Din ve eğitim...
Laiklik...
Yani malum kör dövüşü!
Yine böyle bir dönem.
Herkes bilinen siperlere çekilip
atışa başladı.
Kamplaşmaya davetiye
çıkaran çıkarana...
Biraz farklı, biraz aykırı ses verenin de
vay haline!
Desen: Selçuk Demirel
Laiklik düşmanı da olabilirsin,
gafil de, din düşmanı da, gavur da...
Hepsi mümkün.
Beyni rehin alan sloganların,
klişelerin bini bir para...
Sıkıcı, hem de çok.
Konu çetrefil ve çok boyutlu.
Cumhuriyetin kuruluşundan beri
seksen küsur yıldır
yerli yerine oturtamadığımız
bir dizi karmaşık iç içe konu...
Söz gelimi laiklik diyoruz.
Dinle devlet işlerinin ayrılması
diye tarif ediyoruz.
Bizde öyle mi?
Değil.
Dini baştan beri devletin denetimine
vermişiz. Diyanet İşleri Başkanlığı
bunun için kurulmuş.
Dini faaliyetleri izliyor.
Camilerde imamların okuyacağı
hutbelere kadar karışıyor Diyanet İşleri...
Laik bir düzende devletin
farklı din ve inanç gruplarına
eşit mesafede durması gerekmez mi?
Tarif öyle değil midir?
Öyledir ama bizde farklıdır.
Bir devlet kuruluşu olan Diyanet İşleri,
daha çok İslam'ın Sünni-Hanefi
yorumunu temsil eder.
Bu nedenle örneğin Aleviler kendilerini
sistemden dışlanmış hissederler.
Yine laiklik deriz ama, bu ülkede
zorunlu din dersi vardır.
Yine laiklik deriz ama, bu ülkede
din adamı yetiştirmek de
devlet tekeli altındadır.
İmam hatipler tek parti döneminde
bu amaçla kurulmuştur.
Ama zamanla meslek okullarına dönüşerek
paralel bir eğitim sistemi yaratılmıştır
devlet eliyle...
Bir başka deyişle:
1924 tarihli Öğretim Birliği Yasası
yine devlet eliyle delinmiştir.
Toplumdaki din eğitimi ihtiyacı
bir yerde imam hatip okulları ile
karşılanmaya başlamıştır.
1990'lı yılların ikinci yarısında,
28 Şubat'lı dönemde sekiz yıllık zorunlu
sistemle birlikte imam hatiplerin orta
kısımları da kapatılmış, sadece liseleri
kalmıştır. Ayrıca, öteki meslek okul mezunları
gibi imam hatip liselerinden mezun olanların
üniversiteye girişleri de katsayı sistemiyle
zorlaştırılmıştır.
Şimdi kıyamet işte buradan kopuyor.
Sorun kendi kendinize:
Demokrasilerin özündeki seçme özgürlüğü,
fırsat eşitliği penceresinden bakarsanız, bu
ayrımcılığı içine sindirebilir misin?
Ben sindiremiyorum.
Tıpkı türbanlı, başörtülü kız öğrencilere
üniversite yolunun kapatılmasını
sindiremediğim gibi...
Ama aynı zamanda biliyorum, kolayca
çözülebilecek bir sorun değil.
Kapatın imam hatip liselerini de diyebilirsiniz.
Peki o zaman "din eğitimi"ni ne
yapacaksınız? Ya da bu yüzden
evde oturacak kız çocukları...
Bir başka soru:
Bir eğitim reformunun genel çerçevesi
içinde nereye oturacak din eğitimi?
Veyahut:
Türkiye'de laiklik uygulamasının
düzeltilecek, reforma tabi tutulacak
yanları neler?
Din ve vicdan özgürlüğü diyorsak,
dini toplumsal bir olgu olarak
kabul etmek durumundaysak,
dinle sivil toplum ilişkilerini
nasıl yerli yerine oturtacağız?
Tarikatlar 1925'den beri yasak.
Yok edebildik mi? Hayır.
Peki, din eğitimiyle sivil toplumun,
dini cemaatlerin ilişkisi ne olacak?
Soru çok. Evet, bu memlekette irtica
isteyenler, şeriat devleti isteyenler elbette var.
Özgürlüklerden yararlanarak
özgürlüğü boğmak, yok etmek
isteyenler var.
Onlarla daha etkili biçimde
mücadele edebilmek için,
demin bazılarını belirttiğim gibi
karşılığını bulmak zorunda olduğumuz
o kadar çok soru var ki.
Kökleri Osmanlı'ya, Cumhuriyet'in
kuruluşuna kadar gidiyor bu soru ve sorunların...
Bütün bunlara "kışla mantığı"yla yaklaşamayız.
Bu sorunlar elde sopa çözülemez.
Çözülebilse, -tıpkı Kürt sorunu gibi-
seksen küsur yıldır çözülürdü.
Bu konularda kabahati, 1946 sonrasına,
yani "demokrasi"ye bulanlar var.
"Erken gelen demokrasi"
safsatasına inanıp
"demokrasi düşmanları"nın
işbirlikçiliğine soyunanlara
Allah akıl versin.
Bu çağda daha hâlâ demokrasi yolundan
ayrılıp elde sopa aydınlığa yürüyeceklerini
sananlar, tam bir aymazlık,
eski deyişle gaflet içindeler.
Çünkü bu kapı aydınlığa değil,
karanlığına açılır ancak...
Son söz:
Laiklik en iyi demokrasi içinde korunur!
Laiklik ve demokrasi notları 5, yarına.