10 Aralık 2021

Prens Adaları neden Özel Çevre Koruma Bölgesi oldu?

İnternette, anonim ortamda sorulan soruyu burada tekrar soruyorum: "Bir alan hem özel çevre koruma bölgesi, hem de milli park ve sit alanı ilan edilmişse, doğal sitler açısından izlenecek yol nedir?"

İstanbul'un 8.500 yıllık tarihi içerisine yerleşmiş arkeolojik, doğal ve tarihi mirası barındıran Prens Adaları (Adalar İlçesi) 1984 yılında "Sit Alanı" ilan edilmiştir. Adalar Marmara Denizi'nin ve ada topoğrafyanın oluşturduğu eşsiz coğrafya ve ekosistem özellikleri ile geçmişten bugüne kadar kendine özgü bir yaşam alanı olarak varlığını sürdürmüştür. Adalar, herkes için ortak miras olarak kabul edilen biyolojik ve kültürel zenginlikleri barındırmaktadır.

Adalar İlçesi dokuz adadan oluşur ve toplam yüzölçümü 1.600 hektar'dır. Son zamanlarda beş yıldızlı otel yapılan Yassıada'yı da sayarsak üzerinde yerleşim olan 6 ada vardır. Adalar'ın yüzde 70'i doğal sit olup doğal sit alanlarının yüzde 84'ü 1'nci derece doğal sit alanı, yüzde 9'u 2'nci derece sit alanı, yüzde 5'i 3'üncü derece sit alanı, yüzde 2'si ise karma sit alanı, yüzde 30'u ise kentsel sit alanıdır. Büyükada, Heybeliada, Burgazada ve Kınalıada'nın toplam orman varlığı 643 hektardır. Son iki yılda Heybeliada'da 13.5 hektar alan yanmıştır. Adalar afete dönüşebilecek dört büyük tehlike ile karşı karşıyadır. Bu tehlikeler doğal kaynaklı deprem ve tsunami, insan kaynaklı yangın ve tahribattır. İnsan kaynaklı tahribatı önlemek için Adalar İlçesi sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Adalar İlçesi uzun yıllardır 1/5.000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı (KANİP) ve 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Planı (KAUİP) olmadan geçiş dönemi yapılaşma koşullarına göre idare edilmiştir. 23 Haziran 2019'da görevi devralan İstanbul Büyükşehir Başkanlığı (İBB) İstanbul'un 39 ilçesi içerisinde alan ve nüfus olarak en küçüğü olan Adalar İlçesi'nin KANİP'nın yapılması için İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı Şehir Planlama Müdürlüğü, Adalar Belediyesi, ilgili İBB birimleri, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve Adalar halkının katılımı ve desteği ile yoğun bir çalışma başlatmıştır. Bu planla Adalar'ın doğal, kültürel, özgün ve hassas karakteri, gündemde olan sorun alanları, ihtiyaçları ve İBB'nin katılımcılık ilkesi çerçevesinde dünyadaki planlama gündemi ve koruma yaklaşımları dikkate alınarak Adalar İlçesi'ne özgü bir planlama ve yerel yönetim yaklaşımı geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, Adalar ekosistemini korumaya ve yaşatmaya yönelik gerekliliklerin, sosyal yaşamın ihtiyaçlarıyla bütünleştirilmesine yönelik ilkesel, işlevsel, katılımcı ve kapsamlı bir "Adalar Strateji Belgesi" üretilmiştir. Örnek niteliğindeki bu strateji belgesinin adalar sakinleri, uzmanlar ve ilgili merkezi ve yerel kurum temsilcileri tarafından ortaklaşa üretilen ve sahiplenilen, kolay anlaşılır ve kurumlar arası eşgüdüm sağlayan, başta İBB birimleri olmak üzere tüm kurumların plan, uygulama ve yatırımlarına yön verecek bir mutabakat metni ve ortaklaşa yönetim ve planlama için bir yol haritası niteliğinde olması amaçlanmıştır. Strateji belgesi Adalar'ın temel göstergelerine, gelecek vizyonuna, plan ve politikalarına uyumlu, yapılaşma biçimini yönlendiren, tarihi çevreyi ve doğal ekosistemini koruyan, yenilikçi yaklaşımları kentsel yaşam içinde deneyimleyen, katılımcı, şeffaf ve etkileşimi arttırmayı hedefleyen örnek bir metin olmuştur. 1/5.000 ölçekli Adalar İlçesi Nazım İmar Planının ilke ve kararları belgenin vizyon ve ilkeleri doğrultusunda belirlenmiştir. Belgede öngörülen ilkeler sırasıyla bütüncül koruma anlayışı, turizm baskısının engellenmesi, yaya öncelikli ulaşım, kendine yeterli döngüsel yapı, afetlere hazırlık, her adaya özgü yaklaşım, kamusal alanların ve mekânların yaratılması, tasarım, iş birliği, katılım ve denetim başlıkları altında açıklanmıştır. Çok emek verilen yoğun bir çalışma döneminden sonra 1/5.000 ölçekli KANİP ve ona eklenen Adalar Strateji Belgesi İBB Meclisi'nde görüşülmek ve onaylanmak üzere İBB Başkanlığına sunulmuştur.

Adalar İlçesi'nin 1/5.000 ölçekli yeni Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı İBB Meclisi'nde görüşülmesi umutla beklenirken 5 Kasım 2021 tarihinde 4758 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı Resmi Gazetede yayınlandı. Karar, Marmara Denizi ve Adaların (Marmara Denizi'ndeki tüm adaların) 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 9'uncu maddesine gereğince "Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB)" olarak tespit ve ilan edilmesi hakkındaydı.

Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) mevzuata giriyor

28 yıl önce 9 Ağustos 1983 tarihinde yürürlüğe giren Çevre Kanunu, 1983-2020 yılları arasında ilgili mevzuattaki değişiklere de bağlı olarak 16 kez değişikliğe uğradı. Bu değişiklik süreci incelendiğinde 1983'de yürürlüğe giren Çevre Kanunu'nda yer alan ve günümüze kadar geçen sürede adım adım yapılan değişiklikler ve en son "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" adlı rejim değişikliği nedeniyle tüm yetkilerin doğrudan Cumhurbaşkanı'na bağlandığı görülmektedir. Bu süreç doğrudan ve dolaylı olarak ilgili tüm mevzuatta değişikliklere neden olmuş, giderek yetki karmaşasına dönüşmektedir.

3 Mart 1988 tarihinde Çevre Kanunu'nun 9'uncu maddesinde yapılan değişiklikle, Bakanlar Kurulu, ülke ve dünya ölçeğinde ekolojik önemi olan çevre kirlenmeleri ve bozulmalarına duyarlı alanları, tabii güzelliklerin ileriki nesillere ulaşmasını emniyet altına almak üzere gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla, Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) olarak tespit ve ilan etmeye, bu alanlarda uygulanacak koruma ve kullanma esasları ile plan ve projelerin hangi Bakanlıkça hazırlanıp yürütüleceğini belirlemeye yetkili kılındı. Bu kararı takiben 19 Ekim 1989 tarihinde 383 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile "Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı" kuruldu ve Çevre Müsteşarlığına verilen yetkiler Özel Çevre Koruma Başkanlığına aktarıldı. Ayrıca yapılan değişiklikle, "Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak ilan edilen ve edilecek alanların sahip olduğu çevre değerlerini korumak ve mevcut çevre sorunlarını gidermek için tüm tedbirleri almak, bu alanların koruma ve kullanma esaslarını belirlemek, imar planlarını yapmak, mevcut her ölçekteki plan ve plan kararlarını revize etmek ve re'sen onaylamak üzere Çevre Bakanlığına bağlı ve Tüzel Kişiliğe sahip Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı'nın kurulması ile bu Kurumun teşkilat ve görevlerine ilişkin esasları düzenlemektir" kararı alındı.

2 Şubat 1990 tarihli yönetmelik [33] ile Özel Çevre Koruma Kurumu'nun taşra teşkilatının çalışma esas ve usullerini belirlendi. Böylece, ÖÇKB ilan edilen alanlarda Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planı yapma yetkisi Özel Çevre Koruma Kurumu'na geçmiş oldu. [37] Hükümet 1 Mayıs 2003 tarih ve 4856 sayılı kanunla Çevre Bakanlığı ile Orman Bakanlıkları birleştirdi ve Çevre ve Orman Bakanlığı'nı kurdu.  

29 Haziran 2011 tarihinde Çevre ve Orman Bakanlığı lağvedildi ve yerine 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı kuruldu. 17 Ağustos 2011 tarihinde 648 sayılı KHK ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın mevzuatı yeniden düzenlendi. Bu düzenleme sırasında, 19 Ekim 1989 tarihli ve 383 sayılı KHK ile kurulan Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı kapatıldı ve tüm görevleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesine alındı. Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanı Bakanlık Müşaviri kadrolarına, Özel Çevre Koruma Müdürleri bulundukları illerdeki Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün şube müdürü kadrolarına atandılar. Ancak, alınan kararlardan biri de Bakanlık Müşaviri kadrolarının herhangi bir nedenle boşalması halinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmesiydi. Bu durumda Özel Çevre Koruma Kurumu da, başkanı da, şube müdürü de olmayacaktı ve bütün yetkiler Çevre ve Şehircilik Bakanı'na devredilecekti. 24 Haziran 2018'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildikten sonra 2 Temmuz 2018 tarihli ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle dayanarak Çevre Kanunu'nda "Bakanlar Kurulu" ibaresi yerine "Cumhurbaşkanı" ibaresi getirildi. Böylece, ÖÇKB kararları dahil Çevre Kanunu ve ilgili tüm mevzuata dayanılarak alınacak kararlar Cumhurbaşkanı'na bırakıldı.

Çevre Kanunu'na dayanarak ÖÇKB kararı, on fıkradan oluşan 9'uncu maddenin (d) fıkrasına göre verilmektedir. 9'uncu maddenin (d) fıkrasının bugünkü haliyle içeriği şöyledir: "Ülke ve dünya ölçeğinde ekolojik önemi olan, çevre kirlenmeleri ve bozulmalarına duyarlı toprak ve su alanlarını, biyolojik çeşitliliğin, doğal kaynakların ve bunlarla ilgili kültürel kaynakların gelecek kuşaklara ulaşmasını emniyet altına almak üzere gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla, Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan etmeye, bu alanlarda uygulanacak koruma ve kullanma esasları ile plân ve projelerin hangi bakanlıkça hazırlanıp yürütüleceğini belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkilidir. Bu bölgelere ilişkin plân ve projelerde; 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 9'uncu maddesi, 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanununun plân onama yetkisini düzenleyen hükümleri, 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 8'inci maddesinin tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunların korunma alanlarının tespit ve tescili dışında kalan yetkileri düzenleyen hükümleri ile aynı Kanunun 17'nci maddesinin (a) bendi hükümleri uygulanmaz". 2020 yılına kadar ülkemizin çeşitli yerlerinde 16 adet ÖÇKB ilan edilmiş, bu sayı Marmara Denizi ve Adalar ile birlikte bu yıl itibariyle 19 olmuştur.

Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) oldu

4 Kasım 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararı'na göre ÖÇKB ilan edilen Marmara Denizi ve Adalar (Marmara Denizi'ndeki tüm adalar) kıyı kenar çizgisi esas alınarak belirlenmiştir. Karardaki 10 maddeyi incelediğimizde, ilk kez bu ölçekte bir ÖÇKB ilan edildiğini görmekteyiz. Bunun gerekçeleri, yönetmeliği ve alan yönetimi hakkında bugüne kadar geçen sürede bir belge yayınlanmamıştır. Kararın 2'inci maddesinde "Adalar İlçesi (Prens Adaları) ile Erdek ve Marmara ilçeleri sınırlarındaki her ölçekteki plan kararları ve projeler konusunda mezkûr KHK hükümlerine göre yapılacak değerlendirme sonuçlanıncaya kadar herhangi bir uygulama yapılamayacağı" beyan edilmiştir. Karardaki maddeler aklımıza bir çok soruyu getirmektedir. Marmara Denizi'nde kıyısı olan 47 ilçe, 7 il ve denizde birçok ada varken neden yalnızca İstanbul'un Adalar İlçesi için böyle bir karar alınmıştır? Büyük emeklerle ve masraflarla hazırlanan ve önemli bir örnek oluşturan Adalar İlçesi 1/5.000 ölçekli KANİP ve eki Adalar Strateji Belgesi'nin uygulamaya konulması nasıl gerçekleşecektir? ÖÇKB için alınan kararlar yerel yönetimlerin planlama yetkilerinin ellerinden alınması ve yerinden yönetim anlayışının ve katılımcılığın yok varsayılması sonucunu doğuracak mıdır? 1984'den bu yana zaten sit alanı olan Adalar İlçesi neden öncelikle ÖÇKB ilan edilmiştir? Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı İstanbul 5 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü, Adalar İlçesi'nin sit özelliklerini korumada başarısız mı olmuştur? ÖÇKB ilan ederek koruyalım anlayışının gerekçeleri nedir? Kaşık Adası'nın bir bölümünde turizm tesisleri yapılmasına dair tartışmaların gündeme gelmesi bir rastlantı mıdır? 10/7/2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 281'inci maddesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün ve bağlı koruma kurullarının görev ve yetkileri ÖÇKB ilanından sonra geçerli olacak mıdır?

Marmara'da ÖÇKB ilanı kararından sonra 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nda "korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili tanımları belirlemek, yapılacak işlem ve faaliyetleri düzenlemek, bu konuda gerekli ilke ve uygulama kararlarını alacak teşkilatın kuruluş ve görevlerini tespit etmek" cümlesiyle belirtilen amacın Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı koruma kurullarına ve il müdürlüklerine, özel bölge içerisindeki il ve ilçelerdeki belediyelerin plan yapma, onama ve uygulama süreçlerine nasıl yansıyacağı düşünülmüş müdür? Marmara'da ilan edilen ÖÇKB'ndeki uygulama süreçlerinde kaotik bir ortam oluşma olasılığı yüksektir, dolayısıyla koruma sürecine zarar verebilecek duruma gelinmesi olasılığı hakkında ne düşünülmektedir? İnternette, anonim ortamda sorulan soruyu burada tekrar soruyorum: "Bir alan hem özel çevre koruma bölgesi, hem de milli park ve sit alanı ilan edilmişse, doğal sitler açısından izlenecek yol nedir?" Adalar İlçesi, soruda tanımlanan türde bir doğa parçasıdır. Yassıada'yı imara açan sürece ve yapılan beş yıldızlı otel, marina, bungalow, dini tesis, müze ve sosyal tesis vb. yapılara bakınca, koruma altında bir sit alanı olan Adalar İlçesi'nin her bir adasının, Cumhurbaşkanlığı kararı ile ilan edilen "Özel Çevre Koruma Bölgesi" kimliği ile daha iyi korunacağına dair umutlarımı güçlendirecek bir gelişme göremiyorum.



Kaynaklar 

Yazarın Diğer Yazıları

7.1 büyüklüğünde iki deprem: Miyazaki (Japonya) depremi ve Van (Türkiye) depremi

Bir şey eksik kalmıştı bu coğrafyada; afet risklerini azaltmaya odaklanmış bütünleşik bir afet yönetim ve yönetişim düzeni ve kent planlama düzeni kuramamış, yerelde örgütlenememiş, yerel-merkezi yönetim işbirliklerini geliştirememiştik. Şehircilik bilimini umursamadık. Başta deprem olmak üzere afetlere dayanıklı, yaşanabilir, çevre ve iklim dostu inşaat işlerini ve şehirciliği gerçekleştiremedik

6 Şubat 2023 Türkiye ve 1 Ocak 2024 Japonya depremlerinin muhasebesi

Türkiye’deki can kaybı oranı Japonya’dakine oranla yaklaşık 32 kez daha fazla oluyor

“Deprem korkuttu” ve “depremi bildi” ile sorunlar çözüldü mü?

Deprem tehlike haritalarımız ve deprem bina yönetmeliklerimiz var olmasına rağmen şu soru akla geliyor: Bu tehlike ve kurallar biliniyorsa neden depremlerde yıkılıyoruz ve canları kaybediyoruz?

"
"