20 Şubat 2025
Donald Trump ve Vladimir Putin
İki gün sonra Rusya-Ukrayna Savaşı’nın üçüncü yılı dolmuş olacak. Ders çıkarmak için çok uzun bir zaman.
Diğer taraftan ABD ve Rusya arasında Ukrayna konulu görüşme sürecinin ilk adımları aceleci yorumları gündeme getirdi, oysa süreç daha yeni başlamış durumda.
“Ders” demek bile ne kadar uygun, doğrusu bilemiyorum ama sonuçta üç yıl içinde savaşan iki taraftan tahminen toplam 1 milyonun üzerinde insan kurban oldu; bir kısmı öldü, diğerleri ciddi yaralar aldı, uzuvlarını kaybetti. Milyonlarca insan evini, yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Kentler yerle bir oldu.
Onun için 21. Yüzyıl’da Avrupa’nın orta yerinde çıkan bu kriz örneğinde, bir kez daha devletler arasındaki sorunların savaşla çözülmeyeceğini, savaşın sadece kan ve gözyaşı getirdiğini vurgulamak belki de en büyük “insanlık dersi” olur.
Biz yine de diğer ayrıntılara gelerek üç yıldan ve son görüşme sürecinden çıkan sekiz dersi açıklamayı deneyelim.
1. Rusya, Kiev’de iktidar değişikliği amacına ulaşamadı
22 Şubat 2022’de Ukrayna’ya saldıran Rusya’nın asıl amacı bu ülkenin topraklarının bir bölümünü ele geçirmek değildi. Rusya zaten dünyanın en büyük ülkesi; 2014’te ilhak ettiği Kırım’a ek olarak dört Ukrayna bölgesinin büyük kısmını ele geçirmek, askerî açıdan başarı sayılabilir. Ama siyasi ve stratejik olarak asıl amaç Kiev’deki yönetimi devirmek, Ukrayna’nın başına Kremlin ile iyi geçinecek aktörlerin gelmesini sağlamaktı. Bunun mümkün olmadığı ortaya çıktı.
2. Batı Moskova’nın mesajını aldı mı?
Moskova’nın temel amaçlarından biri de, başta ABD olmak üzere Batı’ya “Rusya’yı kuşatma, komşu ülkeleri NATO’ya üye yapma” politikasından vazgeçmesi yolunda güç yoluyla bir mesaj vermekti. Yakın zamana kadar Batı’da bu mesajın alınmadığı izlenimi vardı. ABD’de Trump’ın başa gelmesi ve Rusya lideri Putin’le diyaloğu başlatması, kimilerine göre yeni bir “Yalta 1945 süreci” (dünyanın, birkaç büyük devlet arasında paylaşılması) ihtimalini ortaya çıkardı. Bu ihtimalin ne derece gerçekçi olabileceğini yakında göreceğiz.
3. Barış uzakta ama ateşkes yakın olabilir
Rusya son aylarda sahada yavaş yavaş da olsa ilerliyor olmasından dolayı görüşme masasına oturmak istemiyordu. ABD yönetimi tatlı-sert yöntemlerle Kremlin’in görüşme sürecine başlamasını sağladı. Ama anlaşma zemininin olgunlaştığını söylemek için çok erken. Zaten tarafların pozisyonları ve talepleri birbirinden çok uzak olduğundan dolayı, Ukrayna’da kalıcı barışın uluslararası hukuk çerçevesinde sağlanması şu anda pek mümkün görünmüyor. Ancak süreç başarıyla ilerleyebilirse yakın zamanda ateşkes sağlanabilir (ki insanların ölümünün önlenmesi olağanüstü önemli bir başarı olur). Barış anlaşması çok sonra imzalanabilir veya hiç imzalanmayabilir (Rusya ile Japonya arasında böyle bir anlaşma olmamasına karşın on yıllardır savaş yok. Güney ve Kuzey Kore örneği de verilebilir. Kıbrıs da buna örnektir.)
4. ABD sürece Ukrayna ve Avrupa’yı dahil etmiyor mu?
Trump’ın nezaketten uzak ve tehditkâr üslubu, bir süredir sadece Rusya’yı muhatap alıyor izlenimiyle birleşince, Ukrayna ve Avrupa’nın tepkisini topladı. ABD’nin Avrupa’yla hesaplaşması (ona “ders vermesi”) ayrı bir hikâye. Ama barış anlaşması imzalanması, hatta sadece ateşkes görüşmeleri yapılması bile Ukrayna’nın katılımı olmadan mümkün değil. ABD yönetimi sorunu çözmek için çok acele ediyor. Bu acelenin bir taktik seçeneği olarak ilk adımlar sadece Rusya ile atılıyor; bu Trump’ın tercihi. Ancak Amerikan yönetiminin bazı temsilcilerinin de söylediği gibi, sonraki aşamalarda Ukrayna ve Avrupa temsilcileri de sürece katılacaklar.
5. Rusya yönetimi izolasyonu aştı mı?
Evet. 2014’te Rusya’nın Kırım’ı almasından sonra Moskova ile Batı arasındaki ilişkiler soğumaya başlamıştı. Rusya’nın çıkarılmasıyla G-8 tekrardan G-7 olmuştu. Ancak tüm gerginliklere ve bazı yaptırımlara karşın ilişkiler büyük ölçüde sürdürülüyordu. Üç yıl önce savaşın başlamasıyla birlikte Batı, Rusya’yı tümüyle izole etme kararı aldı. Üst düzey temaslar kesildi. Ticaret, özellikle de Rusya’nın enerji ihracatı büyük darbe aldı. Uzun süren sessizlikten sonra Trump’ın Putin’le telefonlaşması pek çoklarına göre Rusya’ya yönelik tecridin bitmesi anlamına geldi. Dahası Trump (herhalde diğer 6 üyeye sormadan) yeniden “G-8’de bir araya gelme” teklifinde bulundu. Taraflar birbirlerini kendi ülkesine davet etti. Bugün birçok yorumcunun, İkinci Dünya Savaşı’nın bitişinin 80. yıldönümünde, 9 Mayıs 2025’te Trump’ın Kızıl Meydan’daki törenlere katılabileceği tahminini dile getirmesi boşuna değil.
6. ABD ile Rusya’nın anlaşması kolay mı?
Zor, oldukça zor. Bugün için Amerikalı ve Rus liderlerle diplomatlar arasında bir diyalog var. Ancak çıkarlar birbirinden oldukça uzak. Trump, “asıl tehlikeli hasım” olarak Çin’i gördüğünden dolayı, bugün Rusya’yı ondan ve İran, Kuzey Kore gibi devletlerden uzaklaştırmaya çalışıyor. Ne var ki Trump ile Putin arasında her an bir gerilim doğabilir. Rus tarafının görüşme sürecinde ağırdan alması bile, ABD yönetimini kızdırabilir. Ayrıca Trump’ın yapılan yardımlar karşılığı Ukrayna’dan değerli madenlerin mülkiyet ve işletme hakkını talep etmesi, ilerde bölgede hiçbir Batılı gücün kalmasını kesinlikle istemeyen Kremlin’i çok rahatsız edebilir.
7. Zelenski iktidarının sonuna geldi mi?
On yıllardır yaşanan karmaşık süreçlerde hem Batı hem de Rusya Ukrayna’yı köşeye sıkıştırdıkça, Kiev yönetimleri (farklı liderler) soğukkanlı ve tarafsız bir çizgi izleyemedi. Sonunda gelinen nokta, Ukrayna devletinin varlığının devamını sağlayabilmek için ABD’nin yardımına bağımlı hale gelmesi oldu. Bugün de Kiev Batı’ya son derece bağımlı. Şimdi hem Putin hem de Trump Ukrayna’da seçimlerin düzenlenmesini istiyor. Zelenski ise savaş şartlarında seçim olamayacağını savunuyor. Yakın aylarda ateşkes sağlanırsa muhtemelen sonbaharda veya gelecek kış aylarında Ukrayna devlet başkanı ve parlamento seçimleri düzenlenebilir. Zelenski’nin görevden alarak Londra Büyükelçisi olarak atadığı eski Başkomutan Zalujniy, halkın en sevdiği lider olarak dikkat çekiyor. Budanov, Kliçko, Arestoviç gibi başka adaylar da ortaya çıkabilir. Trump’ın hiç sevmediğini defalarca belli ettiği Zelenski’nin iktidarını koruması imkânsız değil ama yine de zor görünüyor.
8. Görüşmeler için neden Türkiye değil Suudi Arabistan seçildi?
Görüşme süreci şu anda ABD ile Rusya arasında. Yani “arabulucu” (aslında ondan daha fazlası) Amerika. Heyetler arasındaki görüşmelerin ardından Trump ve Putin zirvesi düzenlenecek. Sonra Ukrayna ve muhtemelen Avrupa temsilcileri de toplantılara katılacak. Görüşmeler için Rus ve Amerikan tarafları arasında, Türkiye, Çin ve çeşitli Avrupa ülkelerinin de adının telaffuz edildiği birçok “olası mekân” tartışıldı. NATO üyelerine Moskova, Çin’e de Washington sıcak bakmadı. Sonunda her iki tarafla da arası iyi olan Suudi Arabistan tercih edildi. Bu, tüm görüşme ve anlaşma sürecinin Riyad’da olacağı anlamına gelmiyor. Belki taraflar başka ülkelerde sürece devam etmek isteyebilirler. Türkiye savaşın başlangıcında, Antalya ve İstanbul görüşmeleri, Tahıl Koridoru ve esir değişimi gibi alanlarda iyi bir performans sergilemişti. Sonradan bu çizgiyi aynı etkiyle sürdüremedi. Yine de süreç Suudi Arabistan dışında başka ülkelerde devam ederse Türkiye’nin seçilme şansı olabilir.
Hakan Aksay kimdir?Hakan Aksay, 1981'de 20 yaşında bir TKP üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne gitti. Leningrad Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdi. Brejnev, Andropov, Çernenko ve Gorbaçov iktidarları döneminde 6 yıllık kıymetli bir SSCB deneyimi kazandı. Doğu Almanya'da 1,5 yılı aşkın gazetecilik yaptıktan sonra TKP'den ayrılarak Türkiye'ye döndü. Bir yıl kadar sonra bağımsız bir gazeteci olarak Moskova'ya gitti ve 20 yıl boyunca (Yeltsin ve Putin dönemlerinde) çeşitli gazete ve TV'lerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı. Bu dönemde Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdi. Moskova'da '3 Haziran Nâzım Hikmet'i Anma' etkinliklerini başlattı ve 10 yıl boyunca organize etti. Dergi ve internet yayınları yaptı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi'nin kurucu başkanı oldu. 2009'da döndüğü Türkiye'de 11 yılı T24'te olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalıştı; Tele1 ve Artı TV kanallarında programlar hazırlayıp sundu; Gazete Duvar'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Gazeteciliğin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Rusya-Ukrayna danışmanı olarak çalışıyor. Türkiye'nin önde gelen Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanlarından olan ve "Puşkin madalyası" bulunan Hakan Aksay'ın Türkçe ve Rusça dört kitabı yayımlandı. |
“Eski sevgiliyi gömme etkinliği” diye bir gece düzenlemişler, gülen de olmuş bu "cenaze töreni"nde ağlayan da
ABD-Rusya görüşmeleri hızla ilerliyor, oldu bittiyle karşılaşmaktan çekinen Ukrayna yönetimi ise kaygılı
2022'de Rusya'dan ayrılan yüz binlerce insanın ilk adreslerinden biri Türkiye idi. Şimdi ülkemizdeki Rusların sayısı giderek azalıyor
© Tüm hakları saklıdır.