12 Şubat 2025
Trump, Ukrayna’daki savaşı, seçilmesinden sonra (resmen göreve başlamasından sonra değil, oylamanın hemen ardından) “24 saat içinde” bitireceğini söyledi.
Koltuğa oturmasından sonra bu konudaki soruları “durun bakalım, daha yarım gün oldu” diye şakayla geçiştirdi.
Savaşın durdurulması için Ukrayna ve Rusya özel temsilcisi olarak atadığı General Keith Kellogg yeni bir hedef belirleyerek “100 günde çözeriz” dedi.
Son dönemde ise “6 ayda ateşkesin sağlanması hedefi” sık sık yazılmaya başlandı.
Birkaç gün önce Trump, Rusya lideri Putin’le telefonda görüştüğünü söyledi. “Kaç kez?” sorusuna “Ben söylemeyeyim, daha iyi” dedi. Kremlin sözcüsü Peskov bu konuda “Ne doğrulayabilirim ne de yalanlayabilirim” cevabını verdi.
Önceki hafta Moskova’da görüştüğüm bazı Rus siyasi analistleri “Kremlin’in ışıkları gece vakti yanıyor” esprisiyle iki liderin defalarca görüştüğünü ama nedense Rus tarafının bu işi resmen açıklamak istemediğini ima ettiler.
Ayrıca bazı Rus YouTuber’ların da bu iddiayı dile getirdiğini, hatta birinin “en az 7-8 telefon görüşmesi oldu” dediğini aktarayım.
Nihayet dün akşam Trump, Putin’le telefon görüşmesi yaptığını bir kez daha duyurdu. Ardından Peskov’dan bunu doğrulayan bir açıklama geldi.
Sonuç?
Trump, gerçekten de Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı bitirmeyi ve hem Ukrayna’ya hem de Ortadoğu’ya “barışı getiren lider” olarak Nobel barış ödülünü almayı çok istiyor olabilir.
Ama Ukrayna’da kısa süreli bir ateşkes için hazır bir formülü olmadığını artık rahatlıkla söyleyebiliriz.
Formül yok. Ama çaba çok… En azından şimdilik böyle.
Ve bu çabaların çok büyük bölümü Rusya ile, Rus lider Putin ile görüşmelerde ortaya çıkıyor.
İşte tam da bu noktada Zelenski’nin çok kaygılı olduğunu vurgulamalıyız.
Ukrayna lideri Trump’ın savaşı bitirmek için yalnızca Putin’le anlaşma yolundan ilerlemesinden çok çekiniyor.
Bir oldu bittiye getirilmekten korkuyor.
Avrupalı devlet yöneticilerinin çoğu da bu kaygıyı paylaşıyor.
Eski Amerikan Başkan Biden ile iyi ilişkileri olan Zelenski’nin yıldızı Trump ile bir türlü barışmadı. Üstelik onun ilgisini çekmek için birçok kez girişimde bulunmasına karşın.
Şimdi Zelenski sık sık tekrarlıyor: “Önce Trump’la biz yüz yüze görüşmeliyiz. Diğer adımlar daha sonra gelmeli.”
Trump-Zelenski görüşmesi bu hafta yapılabilir. Öncesinde başka görüşmeler de olabilir.
14-16 Şubat Münih Güvenlik Konferansı’na ABD’yi temsilen Devlet Başkanı Yardımcısı JD Vance, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Trump’ın Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi Keith Kellogg katılacak.
Eğer Zelenski Münih’e gidecek ise görüşeceği ABD Başkan Yardımcısı’nın Ukrayna’ya oldukça eleştirel yaklaşımları olan biri olduğunu mutlaka göz önüne alıyordur.
Bu arada geçenlerde yine Trump’ın, Orta Doğu Özel Temsilcisi Steven Witkoff’u, Rusya ile Ukrayna arasındaki diplomatik temasları yönetmekle görevlendirdiğini öğrendik. Söz konusu temsilcinin önceki gün Moskova’da Rus-Amerikan hattında yumuşama ortamını derinleştiren bir “tutuklu takası”nda rol oynadığını belirtelim.
Eski ABD Büyükelçilik görevlisi Mark Fogel, 15 Ağustos 2021’de Moskova Şeremetyevo Havalimanı’nda uyuşturucu madde ile yakalanmış, 14 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Rus tarafının Fogel’in özel bir uçakla Rusya’dan ABD’ye yollanmasına izin vermesi Trump yönetiminde memnuniyet yarattı (bu arada Fogel karşılığında Amerikan tarafının kara para aklama suçuyla ABD’de hapiste olan Rusya vatandaşı Aleksandr Vinnik’i serbest bırakacağı söyleniyor).
Bu operasyonun ve zamanlamasının Kremlin açısından Ukrayna görüşmelerine yönelik usta bir hamle olduğunun altını çizelim.
Birkaç ek daha yapalım. 17 Mart 2023’te Başkan Putin ve Rusya’nın çocuk hakları ombudsmanı Mariya Lvova-Belova hakkında Ukraynalı çocukların kaçırılması suçlamasıyla tutuklama kararı çıkaran Uluslararası Ceza Mahkemesi, 7 Şubat 2025’te de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkarmıştı. Trump’ın UCM’ni aşağılayan açıklamalar yaparak ona yönelik mali yaptırımlar getirmesinin de dolaylı olarak Kremlin’i rahatlattığını belirtelim.
Ayrıca Trump yönetimi, Rus oligarklara yönelik yaptırımların uygulanmasını sağlayan ABD Adalet Bakanlığı’na bağlı KleptoCapture grubunu dağıttı. Böylece Rusya’nın ekonomik yaptırımlara karşı kısmen de olsa elini güçlendirmiş oldu.
Öte yandan FBI içinde Rusya ve Çin’in gizli etki operasyonlarını engellemeye yönelik olarak, özellikle de “dezenformasyon faaliyetlerine karşı” faaliyet gösteren biriminin kapatılması kararı da Moskova açısından sevindiriciydi.
Şu sıralarda Ukrayna, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent'i bekliyor. Zelenski, Trump’ın ilgisini çekmek ve Amerikan yardımlarının sürmesini sağlamak için son olarak ülkesindeki değerli madenleri masaya sürmüştü.
Trump, ABD’nin Ukrayna’dan yaklaşık 500 milyar dolar değerinde nadir toprak metalleri almayı beklediğini söylemişti. Amerikan lider, “Ukrayna buna razı olmuş durumda ve böylelikle biz en azından kendimizi aptal gibi hissetmeyeceğiz” diye konuşmuştu.
Kremlin ise Trump’ın Ukrayna’ya sağlanan yardımların karşılığında nadir toprak metalleri talep etmesine tepki göstererek “Barış için en iyi çözüm, ABD’nin Ukrayna’ya yardımlarını tamamen kesmesidir” açıklamasını yapmıştı.
Her şeyin parayla ölçüldüğü, uluslararası hukukun çiğnendiği yeni bir dönemi başlatan Trump’ın kısmen de olsa “Ukrayna’nın tapusunu alarak” Rusya’ya karşı tutum değiştirmesi ihtimali reddedilemez.
Malum, ABD Başkanı, birkaç hafta önce Moskova’yı barış anlaşmasını kabul etmemesi halinde yeni ve daha güçlü ekonomik yaptırımlar ve gümrük tarifeleri uygulamakla tehdit etmişti.
İhtimallerden bir başkası da, Trump’ın, savaş alanında ilerlemesini sürdürdüğü için barış görüşmelerine yanaşmayan Rusya’nın oyalama taktiklerinden yorularak bu konuyla uğraşmayı bırakması olabilir.
ABD’nin ve dünyanın en güçlü liderinin “öngörülemez bir kişiliği olması” bizim gibi yorumcuların yazdıklarına da bol miktarda şüphe serpilmesine yol açıyor ama vallahi suç bizde değil.
Hakan Aksay kimdir?Hakan Aksay, 1981'de 20 yaşında bir TKP üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne gitti. Leningrad Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdi. Brejnev, Andropov, Çernenko ve Gorbaçov iktidarları döneminde 6 yıllık kıymetli bir SSCB deneyimi kazandı. Doğu Almanya'da 1,5 yılı aşkın gazetecilik yaptıktan sonra TKP'den ayrılarak Türkiye'ye döndü. Bir yıl kadar sonra bağımsız bir gazeteci olarak Moskova'ya gitti ve 20 yıl boyunca (Yeltsin ve Putin dönemlerinde) çeşitli gazete ve TV'lerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı. Bu dönemde Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdi. Moskova'da '3 Haziran Nâzım Hikmet'i Anma' etkinliklerini başlattı ve 10 yıl boyunca organize etti. Dergi ve internet yayınları yaptı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi'nin kurucu başkanı oldu. 2009'da döndüğü Türkiye'de 11 yılı T24'te olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalıştı; Tele1 ve Artı TV kanallarında programlar hazırlayıp sundu; Gazete Duvar'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Gazeteciliğin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Rusya-Ukrayna danışmanı olarak çalışıyor. Türkiye'nin önde gelen Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanlarından olan ve "Puşkin madalyası" bulunan Hakan Aksay'ın Türkçe ve Rusça dört kitabı yayımlandı. |
“Eski sevgiliyi gömme etkinliği” diye bir gece düzenlemişler, gülen de olmuş bu "cenaze töreni"nde ağlayan da
2022'de Rusya'dan ayrılan yüz binlerce insanın ilk adreslerinden biri Türkiye idi. Şimdi ülkemizdeki Rusların sayısı giderek azalıyor
Putin'e övgüler yağdıran Dugin hızını alamadı ve "ölünce onu Lenin'in Mozolesi'ne koyalım" deyiverdi
© Tüm hakları saklıdır.