Her yılsonunda uluslararası örgütler, araştırma merkezleri vb. gelecek yıla ait beklenti ve tahminlerini açıklar. Bunların genelinde bir sonraki yılın, mevcut yıldan daha iyi olabileceğine dönük görüşler hakimdir. Ancak izleyen aylarda bu tahminlerin genellikle negatif revizyona tabi tutulduğunu görürüz. En azından son yıllarda bunu görüyoruz.
Bu sene de öyle oluyor.
Kimse 2013 için “çok iyi bir yıl” beklentisi açıklamadı. Ancak, “gerçekleşmelere bakılırsa 2013 beklenenden daha zayıf bir yıl olabilir.” Bu yargıya sebep olan çok sayıda gelişme var. Kanıksadığımız şey ise bu gelişmelerin birçoğunun içinde “Avrupa”nın geçiyor olması.
Kriz döneminde en çok yara olan bölge Avrupa oldu. Ama çok az insan Avrupa’da toparlanmanın bu kadar yavaş olacağını, bu kadar uzun süreceğini düşünüyordu.
Önce Yunanistan, ardından İrlanda ve Portekiz…Daha sonra İspanya ve İtalya…Son dönemde Güney Kıbrıs ve Slovenya’da yaşananlar… Avrupa’da kriz bitmiyor. İşte bunun en açık göstergesi:
Euro Bölgesindeki tam 10 ekonomi hala 2008 yılındaki reel büyüklüğünün gerisinde. Daha da ilgi çekici olan şey ise gelecek 5 yıl içinde 2008’deki düzeylerine dönebileceklerin sayısı sadece 4.
Bu süreçte sorun yaşayan ülkelere önerilen politikaların temelinde kemer sıkma (austerity) tedbirleri başrolde idi. Avrupa Merkez Bankası, piyasaya nakit sürme ya da borçlanmayı kolaylaştırma konusunda hiç cesur olmamıştı. Ta ki; İtalyan Draghi başkan olana dek.
Draghi döneminde AMB’nin eskisine göre daha esnek ve büyüme yanlısı politikalar izlediğini görüyoruz. Hatta son haftalarda daha çok yerde sıklıkla, kemer sıkma politikalarının yerini büyüme yanlısı politikaların alması gerektiği dillenmeye başladı.
Geçen hafta birçok ülkede PMI verileri açıklandı. PMI (satınalma yöneticileri endeksi) bir tür öncü büyüme göstergesi. Sonuçlar Avrupa, ABD ve Çin'de endekslerin ya gerilediğini ya da artış hızlarının azaldığını gösterdi. Almanya'da endeks 5 aydan beri ilk kez geriledi.
Nihayet bugün AMB’den beklenen son hamlesi geldi. Faiz 0.75’ten 0.50’ye çekildi. Bunun piyasa üzerinde nasıl etkileri olacağını yakında göreceğiz. Ancak Draghi’nin geçen ayki açıklamalarının ardından, durumun gereğini yaptığını göstermesi bu faiz indirimini önemli ve anlamlı kılıyor.
Faiz indirimini gerektiren son gelişmeleri 3 başlık altında özetlemeye çalışayım.
1-Avrupa’da Ekonomik Güven Zayıflıyor
AB Komisyonu tarafından yapılan bir ekonomik güven endeksi çalışması var. Hem detaylı bir araştırma olduğu, hem de tüm üye ülkeleri incelediği için ben bu çalışmayı yakından izlerim. Size de bunu öneririm.
Endeks 2012 sonunda bir toparlanma sürecine girmişti. Ancak Şubat ve Mart aylarında yön yeniden aşağı döndü. Grafikte göreceğiniz gibi hem AB, hem de Euro Bölgesi’nde trend aynı.
Geçen yıla göre değişimler incelendiğinde AB’de ekonomik görünümün en çok bozulduğu ekonomiler ise %25 gerileme ile G. Kıbrıs, yüzde 10 gerileme ile Fransa, yüzde 8 gerileme ile Slovakya ve Polonya oldu.
Ben önümüzdeki aylarda endekste ciddi bozulma olacağını düşünmüyorum. Bir ihtimal Nisan verisi de zayıf gelebilir ancak Mayıs sonrasında yeniden bir toparlanma dönemine girebiliriz. Sorun şu ki, toparlanma başlasa bile zayıf olacak ve endeks yine de geçen yılki değerinin çok üzerine çıkamayacak.
2-Avrupa’daki Zayıf Talep
Bunu söylemek çok zor değil; hele ki yukarıda güven konusundan sonra. Ancak bu yine de altı çizilmesi gereken bir sorun. Neden mi? Söyleyeyim…
Avrupa’da talebin zayıf seyretmesi hem AB ülkelerinin hem de bu ülkelere ihracat yapan ülkelerin sanayi üretimlerinin ve dolayısı ile işsizlikten büyümeye, ihracattan kapasite kullanım oranına kadar ekonomik göstergelerinin zayıf kalmasına zemin hazırlayacak. Nitekim yılın ilk aylarındaki veriler, AB ülkelerinin ithalatında hala gerileme olduğunu gösteriyor.
Ekonominin performansı izlenirken, genellikle en başta büyüme hızına bakılır. Ancak bu tek başına yeterli olmayabilir. İç talebin nasıl değişeceği de o kadar önemli. 2013’te Euro Bölgesi’nin binde 3 küçülmesi bekleniyor ancak, iç talepteki daralmanın yüzde 1.2 olması bekleniyor.
3-Artmaya Devam Eden İşsizlik
Dahası, işsizlik yükselemeye devam ediyor ve bu da iyileşme beklentilerini zayıflatıyor. Salı günü açıklanan veriler Euro Bölgesi’nde Mart 2013’te işsizliğin yüzde 12.1’e yükseldiğini gösterdi. AB’de ise oran 10.9. Geçen yıl Mart’taki oranlar sırasıyla yüzde 11 ve yüzde 10.3 idi.
İşsizlikteki artış birkaç ülke ile sınırlı değil. Hatta şöyle söylemek daha doğru: işsizliğin azaldığı birkaç ülke var.
***
Bakalım şimdiye dek “kemerleri sıkın” denen Avrupa ülkeleri için, bu yeni tedavi işe yarayacak mı?