Hafta sonu yapılan referandumdan çıkan yüzde 58 oranında ‘evet’ sonucu, para ve sermaye piyasalarında oldukça olumlu yankı buldu. Basit mantıksal hesaplamalar ve anketlerin büyük bölümü ‘evet’ oylarının çoğunlukta olacağına işaret ediyordu. Piyasalarda da beklenti buna paraleldi; fakat tahminlerin büyük kısmı oy dağılımı arasındaki farkın daha az olacağı yönündeydi.
Öyle olmadı.
‘Evet’ oylarının beklenenden daha yüksek çıkması ve MHP seçmeninin önemli bir bölümünün ‘evet’ oyu kullanmasının Temmuz 2011’de yapılacak milletvekili seçimlerinden yine güçlü bir tek parti iktidarının çıkacağına işaret ediyor olması, piyasalarda beklenenden büyük bir etki yaptı. Oy oranları 58-42 yerine 52-48 olsaydı muhtemelen piyasalar dünkü gibi performans göstermezdi.
Fakat piyasalardan daha önemlisi, ekonominin bu sonuçlardan ne şekilde etkileneceği. Zira borsadaki yükselişin ve döviz kurlarındaki gerilemenin bugün yarın kar satışlarına dönmesi, önümüzdeki bir yıl içinde de dalgalı bir seyir izlemesi mümkün. Öyleyse gelin, bu sonuçların temel ekonomik göstergeleri ne yönde değiştireceğine bakalım.
Ekonomik Göstergeler Nasıl Etkilenecek?
Yurtdışından önemli bir menfi etki gelmemesi varsayımı altında, tüketici güveni ve beklentilerini olumlu yönde etkileyecektir. Son günlerde dünya ekonomisine yönelik gelen olumlu verilerin devamı durumunda bu etkinin güçlü olacağını varsayabiliriz. Tüketici güveni ve beklentilerinin iyileşmesi tüketimin artması demek.
Tüketimin artması ise yurtiçinde ve yurt dışında üretilen mallara olan talebin yükseleceğine işaret ediyor. Yani sanayi üretimi endeksi ve kapasite kullanım oranında daha iyi bir performans bekleyebiliriz. Bu, söz konusu iki verinin yükseleceği anlamına gelmeyebilir. Ancak oylamada çıkandan daha düşük bir ‘evet’ oranı senaryosundakine göre daha iyi resim görmemiz muhtemel.
İç talep kaynaklı bir üretim artışı işletmelerin yılın kalan dönemine ilişkin operasyonel ve mali durumlarına da olumlu etki yapacaktır. Bu da daha yüksek kar ve artan istihdam olanakları anlamına gelir. Yani, istihdam piyasasında da kısa dönemli kısmi bir iyileşme görme olasılığımız var. Normal şartlarda seçim sonrasında yapılması öngörülen yatırım harcamalarının bir bölümünün seçim öncesine çekilmesi olasılığı da bunu destekleyebilir.
Ancak, artan iç talebin ithalatı da artıracağına şüphe yok. Hem talepteki artış, hem de artacak yabancı yatırımlarla TL’de yaşanacak değerlenme süreci ithalatı teşvik edip, cari açığın beklenenin bir miktar daha üzerine gerçekleşmesine neden olabilir. Fakat bu açığın finansmanında bir sorun yaşanacağı anlamına gelmiyor.
Karşı taraftan dün Avrupa ekonomisine yönelik beklentilerin olumlu yönde revize edilmesi, ihracatımızda da beklenenden daha iyi sonuçlar alınmasına yönelik beklentilerin oluşmasına zemin hazırladı. Yani yılın kalan günlerinde ve gelecek yılın ilk aylarında ihracatımızda son aylardakinden daha güçlü bir performans yakalanması olasılığı güçlenmiş görünüyor.
Gelelim en önemli veriye: 2010 büyüme oranı. Türkiye ekonomisinin 2010 yılında yüzde 4.5 ve 6.5 arasında büyüyeceğine yönelik farklı tahminler var. Bu sabah 10’da açıklanacak olan ikinci çeyrek büyüme oranından sonra, yıl geneline yönelik daha sağlıklı tahminler yapmamız mümkün olacaktır ama yine de şimdiden referandumdan çıkan sonucun 2010 büyüme hızı üzerinde olumlu etki yapacağını söylemek mümkün. Geriye üç buçuk ay kaldığı için bu etkinin yıl genelindeki performansı fazla değiştirmesini beklememek gerekse de; son çeyrek büyüme hızına daha ciddi bir etkisinin olacağını söyleyebiliriz.