Muhtemelen birkaç günden beri izlediğiniz-okuduğunuz üzere, Güney Kıbrıs da, Euro Bölgesi ve IMF tarafından kurtarma yardımı verilenler kervanına katılıyor. Bir sorup, bir cevaplayalım ve gelin resme daha yakından bakalım.
1-Arka plandaki sorun ne?
Güney Kıbrıs, 1 Mayıs 2004’te AB üyeliğine ve küresel krizin başlamasından hemen önce, 1 Ocak 2008’de Euro Bölgesi’ne alındı.
AB üyeliği, Güney Kıbrıs’a para girişini hızlandırdı. Artan kredibilite ile hem doğrudan yatırımlar, hem portföy yatırımları hızlandı. Büyüme bundan destek aldı ancak, artan para girişlerinin yanı sıra, hızla düşen kredi faizleri zamanla halkın ve şirketlerin borçlanmasını hızlandırdı. Yükselen gelir, işgücü maliyetlerinin de artmasına sebep oldu. Zayıflayan rekabet gücü ve artan harcamalar zamanla cari açığı önlenemez bir yükseliş dönemine itti.
2-Temel ekonomik göstergeler neler?
Güney Kıbrıs büyük bir ekonomi sayılmaz. Hele AB içindeki hacmine bakılırsa, “çok küçük” bile denebilir. 2011’de 24 milyar dolar olan GSYİH’sinin 2012 sonunda 22.5 milyar dolara gerilediği tahmin ediliyor; yani bütün AB’nin binde 2’si. Buna göre Malta ve Estonya’dan sonra AB’nin en küçük 3. ekonomisi Güney Kıbrıs.
Ekonomi son yıllarda küçülüyor ve işsizlik yüzde 14.7’ye çıkmış durumda.
Küresel kriz başlayana dek, bütçe açığı çok yüksek değilse de 2009’dan beri ciddi bir bozulma olduğunu tablodan görebilirsiniz. Kamu borcunun hasılaya oranı yüzde 75 ile Avrupa’daki en düşüklerden biri fakat cari açık için bunun tam tersi söylenebilir. Bunların yanına bir de son verilere göre 84.5 milyar euro olan dış borçları da eklerseniz iş biraz daha karışıyor.
|
2004
|
2005
|
2006
|
2007
|
2008
|
2009
|
2010
|
2011
|
Bütçe Dengesi
|
-4.1
|
-2.4
|
-1.2
|
3.5
|
0.9
|
-6.1
|
-5.3
|
-6.3
|
Kamu Borcu
|
70.9
|
69.4
|
64.7
|
58.8
|
48.9
|
58.5
|
61.3
|
71.1
|
Cari Denge
|
-5
|
-5.9
|
-7
|
-11.8
|
-15.6
|
-10.7
|
-9.9
|
-10.4
|
3-Kriz son dönemde neden derinleşti?
Kaldığımız yerden devam edelim isterseniz… Dış borçlar
84.5 milyar Euro, pek çok ülkeye kıyasla çok düşük bir borç gibi görünebilir. Gelin görün ki, burada sorun olan borcun büyüklüğü değil, gelire oranı.
İkinci sorun, bankacılık sektörü. Güney Kıbrıs’ta bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 164 milyar dolar (126 milyar Euro). Yani ekonominin toplam büyüklüğünün 7 katı. Euro Bölgesi’nde bu oran 3.5. (Oranın en yüksek olduğu ülkeler Lüksemburg ve İrlanda).
Bankacılık alanında yaşanacak bir sorunun çözümü, merkezi hükümet için çok büyük bir riskti ve bu risk gerçekleşti; hem de en beklenmedik kanal olan Yunanistan’dan.
Hatırlarsanız, geçen yıl Yunanistan’ın borçlarının bir kısmı alacaklıları tarafından silinmişti. O alacaklılardan biri de Güney Kıbrıs’tı. Bankaların elinde 29 milyar euro civarında Yunan devlet tahvili ya da özel sektör kredisi olduğu biliniyor. Özellikle yerli bankaların elindeki Yunan devlet tahvillerinin değerlerinin erimesi, Güney Kıbrıs’ta sermaye yeterliliğini hızla aşağı çekti ve bankalar için sermaye desteği ihtiyacı doğdu.
Üçüncü sorun, zaten çok yüksek olmayan mal ihracatının, hızla düşmesi. 2011’de 1 milyar 920 milyon dolar olan ihracat, yüzde 16 gerileme ile 1 milyar 745 milyon dolara indi. Bu düşüşün ana sebebi yüzde 25’e yakın payla en yüksek ihracat pazarı olan Yunanistan’da talep daralması. Öyle ki Güney Kıbrıs 2012 yılında yüzde 16 gerileme ile AB içinde ihracatı en çok gerileyen ekonomi oldu. Son yıllarda turizm gelirlerinin de parlak bir performans göstermediğini de vurgulamak gerekir. Dolayısıyla cari açıkta bir iyileşme işareti yok.
4-Güney Kıbrıs ne zaman mali yardım başvurusu yaptı?
Uzunca bir süre Güney Kıbrıs’a Rusya ya da Çin’den gelebilecek krediler üzerinde konuşulsa da, hükümet 25 Haziran 2012’de Avrupa Birliği kurtarma fonlarından yardım isteneceğini açıkladı. Aradan 9 ay geçtikten sonra geçen hafta sonu yardım açıklaması geldi.
5-Ne kadar dış yardım veriliyor?
16 Mart 2013’te Euro Bölgesi Maliye Bakanları yazılı bir açıklama ile Güney Kıbrıs için 10 milyar Euro (13 milyar dolar) büyüklüğünde bir kurtarma yardımı verileceğini söyledi. Ancak bunun resmi onayının Nisan sonunu bulması bekleniyor. Dün gece Rum Meclisinde yapılan oylamanın beklenmedik sonucunun bunu nasıl etkileyeceğini göreceğiz.
6-Güney Kıbrıs hükümeti ne gibi tedbirler alacak?
Bütçe açığının indirilmesi, bankacılık sektörünün küçültülmesi, özelleştirmeler yapılması ve vergi gelirlerinin artırılmasını en başta gelenler.
Dış yardımın büyüklüğünü sınırlandırmak için, iç kaynakların kullanılması; bu paralelde, mevduat sahiplerinden tek seferlik vergi alınması, sermaye gelirlerinden yapılan stopajın artırılması, bankaların yeniden yapılandırılması ve sermaye desteği, kurumlar vergisi oranının yükseltilmesi, maaşların dondurulması gibi tedbirler gündemde.
7-Neden mevduattan vergi alınmak isteniyor?
Parasal değer açısından çok büyük olmasa da, krizin Güney Kıbrıs için faturası, neredeyse ekonomisinin büyüklüğü kadar. Aslında Güney Kıbrıs’ın 17 milyar Euro yani yaklaşık 22 milyar dolarlık bir kurtarma yardımına ihtiyacı olduğu tahmin ediliyor. Böyle bir yardım uzun yıllar boyunca kemer sıkma ve sıkıntılı bir dönem anlamına geliyor. Bu da yükü tüm halka yaymak için mevduattan kesinti yapılmasını gündeme getirdi.
Buna göre ilk planda 100 bin Euro altı mevduattan yüzde 6.75, 100 bin euro üzeri mevduattan yüzde 9.9 olmak üzere tüm mevduat sahiplerinden tek seferlik vergi alınması ön plana çıktı. Daha açık ifadeyle paralarının o kadarlık kısmına devletin el koyması. Bu tek seferlik işlemden 5.8 milyar Euro (7.5 milyar dolar) gelir bekleniyordu. Fakat dün gece yapılan oylamada bu reddedildi.
8-Mevduat garantisi yok mu?
Evet var, Euro Bölgesi ülkelerinde mevduat sigortasının 100 bin Euro olduğunu biliyoruz. Ancak mevduat garantisi bu örnekte geçerli değil çünkü ortada batan bir banka yok. Yani bankalar batacak olsaydı, mudilere 100 bin euroya kadar ödeme yapılabilecekti.
Ancak batan banka olmadığı için mevcut haliyle 1000 euro mevduattan da, 1 milyon Euro mevduattan da kesinti yapılması öngörüldü. Ama dün gece oylamadan hemen önce vergi için 20 bin euroluk bir alt sınır kondu. Mevduata garanti veren devlet, bu paranın bir kısmına el koyacaktı. İşte işin diğer ülkelerde yankılanan tarafı bu. Acaba, İtalya ve İspanya’da da bu olabilir miydi?
9-Rusya’nın bu süreçteki rolü ne?
Güney Kıbrıs bankacılık sisteminin 2 büyük sorunu var. Birincisi, bankaların Yunanistan pozisyonlarının büyüklüğü. Bunu yukarıda konuştuk. İkincisi ise ekonominin sekiz katı büyüklüğündeki bankacılık sektöründe Rusya'dan gelen mevduatın boyutu.
Ne kadar olduğu tam olarak bilinmemekle birlikte tahminler Rusya kaynaklı mevduatın 26 ile 40 milyar euro arasında olduğuna işaret ediyor. Nitekim Euro Maliye Bakanlarının 16 Mart tarihli açıklaması da sistemdeki Rus etkisine işaret ediyor. Aynı açıklamada Güney Kıbrıs ve Rusya arasında mali katkı konusunda bir anlaşmaya varılmasının beklendiğini de bir kenara not edelim.
Aralarındaki ‘yakın’ ilişkilerin bir sonucu olarak, Rusya birkaç ay önce Güney Kıbrıs’a 2.5 milyar euro (3.2 milyar dolar) acil yardım kredisi vermişti. Tartışmalara konu olan mevduattan vergi alınması girişimi de Rus sermayesinin de dolaylı olarak kurtarma sürecine dahil edilmesi olarak yorumlanabilir.
Dolayısıyla 10 milyar euro dış yardım karşılığında, iç kaynaklardan tedarik edilecek 5.8 milyar euronun üçte biri Ruslardan gelecek demek yanlış olmaz.
Tabii Rus tarafı bu durumdan hiç memnun değil. Pazartesi gecesi Putin, mevduattan vergi alınması kararı için “Haksız, profesyonel olmayan ve tehlikeli” ifadelerini kullanırken, Maliye Bakanı da 2.5 milyar euroluk kredinin geri çekilebileceğini söyledi. Bunun üzerine Rum Maliye Bakanı, 2.5 milyar euroluk mevcut kredinin faizinin düşürülmesi ve vadesinin 2020’ye kadar uzatılmasını Rus hükümeti ile görüşmek için dün Moskova’ya gitti.
10-Mevduat vergisi askıya alınabilir mi?
Pazar günü yapılacağı söylenen oylama önce Pazartesiye sonra da Salı’ya ertelendi. Dün, Çarşamba’ya erteleme girişimi sonuç vermedi ve akşam mevduattan tek seferlik vergi alınmasına yönelik oturum 18’de başladı. Son anda yapılan bir değişiklik ile 20 bin Euro altı mevduat kapsam dışına çıkarıldı.
Bu süreçte Cumhurbaşkanı Nicos Anastasiades, bu verginin adil ve ekonominin lehine olmadığı için yasama organı tarafından onaylanmayacağını düşündüğü açıkladı. Rivayete göre Merkel ile yaptığı telefon görüşmesinde de “Mecliste bunu çıkaracak gücüm yok” dedi.
Dün gece 21’e doğru sonuçları gelen oylamada 56 üyeli Meclis’te 36 karşı oy ile büyük yankı uyandıran vergi alma girişimi ‘şimdilik’ suya düştü. Şimdilik diyorum çünkü, bu teklif (aslında bir hükümet vaadi) daha yumuşatılmış bir versiyonu ile yeniden gündeme gelebilir.
Bu sabah Cumhurbaşkanı ve siyasi parti liderleri neler yapılabileceğini görüşmek üzere toplanıyorlar. Bankalar mevcut durumda Perşembe’ye kadar kapalı ancak bu süre Pazartesi’ye kadar uzayabilir.
11-Güney Kıbrıs, Avrupa ekonomisinde başlayan iyileşme için bir tehdit olur mu?
Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi’nin, son bir yılda Euro ekonomisi için yaptığı olumlu girişimler sonuç vermeye başlamışken başlayan bu kriz Euro Bölgesi için bir şanssızlık.
Bu şanssızlık, kesinlikle krizin faturasından kaynaklanmıyor. Asıl sorun, faturanın mevduat sahiplerine ödetilmek istenmesi. Zira hala düzlüğe çıkamamış İtalya ve İspanya için de bu olasılıklar dile getirilmeye başladı. Şahsen ben benzer girişimlerin başka ülkelerde de gündeme geleceğine ihtimal vermiyorum.
Ben ne düşünürsem düşüneyim, unutulan Euro Krizi yeniden gündeme geldi. Ertelenen toplantılar, istifalar, oylamalar-oyalamalar ve şantaj… Euro/dolar şu anda 1.28’lerde…
12-Krizin Güney Kıbrıs’a faturası ne?
Daralacak bir bankacılık sektörü, yeniden aday olmayacak bir Cumhurbaşkanı, moralini kaybetmiş bir halk, yeni dış borçlar ve kayıp 12 yıl. IMF’nin güncellenmemiş büyüme tahminleri Güney Kıbrıs ekonomisinin 2016 yılında 2008’deki büyüklüğüne dönebileceğini gösteriyor. Ama daha önceki krizlerden farklı bir senaryo görmeyeceksek, gündemdeki kurtarma paketi 2008’e geri dönüşü en az 3-4 yıl erteleyecektir. Bu da Güney Kıbrıs ekonomisinin 2020 yılında, 2008’deki büyüklüğüne döneceği anlamına gelir.