31 Ekim 2021

Treblinka ve İsimlerin Şarkısı

Uzayıp giden yol geniş bir alana açılır ve karşıda Varşova gettosunun kurbanlarına adanmış devasa bir taş anıt sizi karşılar. Anıtın etrafında 15 binden fazla doğal ve büyük taş parçaları burada imha edilenlerin anısına yerleştirilmiş; topraktan dışarı, gökyüzüne doğru uzanan elleri ve haykıran insanları zihninizde görselleştirirler.

 

İsimlerin şarkısı, yönetmenliğini François Girard'ın yaptığı 2019 yılı yapımı bir film; Treblinka kampında ölüme giden yüz binlerce insanın isimlerini hafızada tutmak üzere müzikal şekilde ezberlenmesini ve ayin şeklinde okunmasını konu alıyor. Filmde Rebbe tarafından okunan İsimlerin Şarkısı ve filmin sonunda İsimlerin Şarkısının keman versiyonu yürekleri sızlatacak kadar etkileyici.

Yahudi asıllı Polonyalı kimyacı Stefanie Horovitz'în ismi de muhtemelen bu şarkıda yer alıyor. İzotopların varlığını kanıtlayarak bilim tarihinde önemli bir yeri olan bu yetenekli kimyagerin hüzünlü hikayesi 1942 yılında Treblinka ölüm kampında sona ermişti.

Bundan 3 yıl sonra, 31 Mart 1945 tarihinde, 1930 Nobel Kimya Ödülü sahibi Hans Fischer, 2. Dünya Savaşı'nın son günlerinde enstitüsünün ve çalıştığı laboratuvarının yıkılmasından dolayı umutsuzluk içinde Münih'te intihar eder. Bu sırada Münih Teknik Üniversitesi'nde Organik Kimya Profesörü olarak görev yapmaktadır. 

Meslekdaşı Otto Hönigschmid de ondan altı ay sonra, aynı nedenle ama savaşın hemen sonrasında, 14 Ekim 1945'te intihar edecektir. Üstelik birkaç ay önce kendini öldüren arkadaşı ve meslektaşı olan Hans Fischer'in evinde kalmaktadır ve intihar ettiği sırada hem kendi eşi, hem de Hans Fischer'in eşi evdedirler.

Bilim insanları için laboratuvarları onların yaşamlarıdır, anlamı çok büyüktür ama bu onları, hem de ikisinin birden ardı ardına, üstelik ailelerini arkalarında bırakarak intihara sürükler mi?

İlk bakışta anlamsız görünse de 2. Dünya Savaşı'nın korku ikliminin merkezinde yaşamış bu insanlar için o dönemin koşullarında neden aramak belki de akılcı değildir.

Münih, Nazilerin en güçlü olduğu Alman şehirlerinden birisi; belki de bu nedenle 2. Dünya Savaşı ile özdeşleşmiş Nazi toplama kamplarından ilki Münih yakınlarında bulunan Dachau'da kurulmuştu.

Müttefiklerin Dachau'ya girmelerinden sonra bölgede oturan Almanların müttefik askerler tarafından Dachau'yu gezmeye ve olan biteni görmeye zorlandıkları biliniyor.

Dachau'da gösterilen belgeselde kampı gezen yerel insanların gördükleri karşısında ağladıkları ve bu trajediden bilgileri olmadığını ifade ettiklerini görüyorsunuz.

Dahası, bunlardan bazılarının gördüklerine dayanamayıp daha sonra intihar ettikleri söylenir.

* * *

Otto Hönigschmid, 1918 yılında Münih'e gelmeden önce 1911-18 yılları arasında Viyana Radium Enstitüsü'nde görev aldı. Bu sırada İngiltere'de Frederick Soddy ve Polonya'da Kazimierz Fajans, birbirinden bağımsız olarak keşfettikleri ve daha sonra "radyoaktif dönüşüm " olarak adlandırılan bir çalışmanın deneysel olarak kanıtlanması konusunda Hönigschmid'den yardım isterler. Buna göre radyoaktif bozunum zincirlerinin en son kararlı ürünü olan kurşun elementinin atom ağırlıklarının belirlenmesi gerekmektedir. Ancak bu analiz çok da kolay değildir.

Daha önce aynı enstitüde çalışmış ve o sırada Berlin'de Otto Hahn ile çalışmakta olan Lise Meitner, Otto Hönigschmid'e Stefanie Horovitz ile çalışmasını önerir. Stefanie Horovitz, 1914 yılında Viyana'daki laboratuvarda çalışmaya başlar ve Viyana yakınlarında Joachimstal madeninden çıkarılan büyük miktarlarda pitchblend (radyum ve kurşun içeren bir uranyum cevheri) malzeme içindeki kurşunu hassas bir şekilde ayırma, saflaştırma ve ölçme sürecini üstlenir. Sonunda kurşunu izole eder ve bu analizlerde uranyum bozunumunun son ürünü olan kurşun (206.736 g/mol) ile standart kurşun (207.190 g/mol) arasında önemli bir ağırlık farkı olduğunu ortaya koyar.

Bu çalışma izotopların varlığının ilk güvenilir kanıtıdır.

Sonraki iki yıl içinde Hönigschmid ve Horovitz yakın zamanda keşfedilen bir element olan iyonyumun da aslında Toryum-230 olduğunu göstererek, ikinci izotopu da kanıtlamış olurlar.

Böylece Frederick Soddy ve Kazimierz Fajans'ın, "radyoaktif dönüşüm " olarak bilinen teorileri ve izotop öngörüleri de kanıtlanmış olur.

Radyoaktif dönüşüm yasası

İzotop, kimyasal özellikleri aynı ancak kütleleri farklı atomik yapılardır. Atom çekirdeğinde proton sayısı aynı olduğundan nötron sayıları farklı olsa da aynı elementin kimliğini taşırlar.

Radyoaktif dönüşüm yasası, radyoaktif bozunum türüne göre (alfa, beta veya gama) radyoaktif elementin hangi elemente veya izotopa dönüşeceğini tanımlıyor.

Buna göre hem alfa hem de beta bozunumunda, atom çekirdeğinde proton sayısı değiştiğinden radyoaktif element kimlik değiştirir ve başka bir elemente dönüşür.

Alfa bozunumu sonrasında ana elementin 2 protonu ve 2 nötronu azalırken beta bozunumunda atom çekirdeğinde 1 proton artar, nötron sayısı değişmez. Yeni element ya da izotop bu verilere göre şekillenir. Gama ışımasında ise atom çekirdeği yalnızca enerji yaydığından element kimlik değiştirmez.

Stefanie Horovitz

Stefanie Horovitz, yahudi asıllı Poloyalı bir kimyacı, ilerleyen zaman içinde kıta Avrupası yahudi bilim insanları için güvenli bir yer olmaktan çıkacaktır.

Hönigschmid'in 1918 yılında Münih Teknik Üniversitesine gitmesi onu bilimsel çalışmalarından koparır.


Viyana Üniversitesi'ndeki biyografisinde, Horovitz'in 1937'de kız kardeşiyle birlikte Varşova'ya göç ettiği belirtiliyor.

1942'de Naziler, yeniden yerleşim adı altında Varşova gettosunda sürgünlere başladığında Horovitz kardeşler de diğer Varşova gettosu sakinleri gibi Treblinka'daki imha kampına yönlendirilirler ve orada öldürülen yaklaşık 800.000 yahudi arasındadırlar.

İsimlerin Şarkısı ve Treblinka

Treblinka bir anıt kamp, Varşova'dan arabayla yaklaşık 90 dakika uzaklıkta, yoğun ormanlık bir alanda küçük bir yerleşim yeri. Sık ve dik ağaçların içinden uzanan yol boyunca giderken kulağınıza İsimlerin Şarkısı melodisi çalınır. Müziğin, kaybedilen hayatların acısını ve hüznünü nasıl bu kadar içten yansıtabildiğini düşünür ve şaşırırsınız.

Sonra uzayıp giden yol geniş bir alana açılır ve karşıda Varşova gettosunun kurbanlarına adanmış devasa bir taş anıt sizi karşılar.

Anıtın etrafında 15 binden fazla doğal ve büyük taş parçaları burada imha edilenlerin anısına yerleştirilmiş; topraktan dışarı, gökyüzüne doğru uzanan elleri ve haykıran insanları zihninizde görselleştirirler.

Taşlardan biri Janusz Korczak ve yetimlerine adanmış.

Janusz Korczak, Polonya yahudisi bir çocuk doktoru ve yazar. 1942 yılında bakımını üstlendiği 200 öksüz çocukla birlikte Treblinka Kampı'nda yok edildiğinde muhtemelen Stefanie Horovitz ve kız kardeşi de onlarla birliktedir.

Ve o taşlardan biri de Stefanie Horovitz için.

Ne diyelim: İnsan, insan olduğundan bir gün utanır mı?


Kaynakça

Yazarın Diğer Yazıları

Uzayda niye akıllı bir yaşama rastlamıyoruz?

Bilgisayarlar teknolojik aşamaya ulaştığında, işleme kapasitelerini nasıl artıracaklarını da öğrenecekler, gelişmeleri daha da hızlanacak ve artık kontrol tümüyle kendilerinde olacaktır. Bu yeni zekâ, ölümsüz olacak ve evrenin her yanına yayılabilecek

Uzayın keşfinde robotik astronotlar dönemi

Öyle görünüyor ki yapay zekâ, insanın yakın gezegenleri kolonize etme tutkusunu tetikleyecek ve bu amacın gerçekleşmesinde insanın önemli bir müttefiki olacak. Tüm bunlar olanaksız bir hayal ürünü gibi görünse de unutmayalım, bugün yaşamakta olduklarımızı daha önce kim hayal edebilirdi ki?

Yapay zekâ duraklatılmalı mı?

Yapay zekâ, yaşamımızı ve çalışma tasarımlarımızı değiştirdi ve değiştirmeye de devam edecek, görünüyor. Peki neden yapay zekâyı geliştirme çalışmalarını duraklatmalıyız?

"
"