02 Mart 2025
Cassini uzay aracı, 15 Ekim 1997'de fırlatıldıktan yedi yıl sonra 30 Haziran 2004'te Satürn'e ulaştı ve Avrupa Uzay Ajansı tarafından inşa edilen Huygens sondasını 14 Ocak 2005'te paraşütle Titan'ın yüzeyine indirdi.
Güneş Sistemi'nin ikinci en büyük uydusu olan Titan, Christiaan Huygens'in onu keşfetmesinden neredeyse 350 yıl sonra, insan yapımı bir araç tarafından ziyaret edilmiş oluyordu.
Cassini-Huygens misyonu, Titan'ın yapısı ve atmosferi hakkında önemli veriler sağladı. Bulgular, su ve amonyaktan oluşan bir iç okyanusun varlığını gösteriyordu. Ayrıca Titan'ın Dünya'da bilinen tüm petrol ve doğal gaz rezervlerinden yüzlerce kat daha fazla doğal gaz ve sıvı hidrokarbonlara sahip olduğu görüldü.
Bilim insanları Titan'ın keşfi ile "bilmediğimiz" farklı yaşam olasılıkları üzerinde düşünmeye başladılar.
Bizim "bildiğimiz" canlı yaşam kimyasal reaksiyonlarla ilerler.
Bu reaksiyonların meydana gelmesi için çözücü denilen bir ortama ihtiyaç vardır. Bu bir tür akışkan ortamdır ve yaşamı sağlamak üzere çözücünün kimyasalları parçalamaya ve taşımaya yardımcı olması gerekir.
Bizim yaşamımızda "su" tam olarak bu tanıma uyan malzemedir.
Bu nedenle uzayda bizim dışımızda olası bir canlı yaşam arayışımızın temelinde öncelikli olarak su arayışı geliyor. Ay üzerinde su molekülüne rastlanılmış olması veya Mars'ın yüzey şekillerinin bir zamanlar suyun varlığına ilişkin ipuçları barındırması, buralarda geçmişe dönük canlı yaşam senaryolarını tetikleyen bulgulardı.
Şimdilerde ise bilim insanları canlı yaşam için başka senaryoları değerlendirmeye başladılar. Onlara göre bu "bilmediğimiz" yaşamın kimyasını destekleyebilecek tek çözücü akışkan su olmayabilirdi.
Aday malzemeleri Titan'da buldular. Bunlar; metan ve etan başta olmak üzere amonyak, karbondioksit ve bunların sıvı formlarına kadar uzanıyor.
Bilmediğimiz bu yaşam formlarında, biz Dünyalıların hücrelerinin suyu kullandığı şekilde Titan'ın göllerinde metan, etan veya amonyak ile dolu canlı hücreler var olabilir miydi?
Metan ve etan, Dünya'da olağan sıcaklıklarda gaz formundadırlar; Titan'ın karanlık denizlerini dolduran sıvıya yoğunlaşmak için çok düşük (- 157 oC dolayında) sıcaklıklara ihtiyaç duyarlar. Ancak bu kadar aşırı soğukta, atomlar ve molekül hareketi olağanüstü yavaştır ve bu nedenle kimyasal reaksiyonların gerçekleşmesi çok zordur.
Bu anlamda sıvı metan ve etan gibi malzemenin suyun yerini alarak bir yaşam oluşturması da çok zor görülmektedir.
Bilim insanları amonyak için de aynı görüşteler. Amonyak, kendi başına iyi bir çözücü olmadığından suyla karıştırıldığından oluşan soğuk ortam yaşam için olumlu not alamaz, deniyor.
Ama sülfürik asit için bilim insanlarının olumlu görüşleri var.
Sülfürik asit referansı üzerine dikkatler komşu gezegen Venüs'e yöneldi. Venüs, bizim standartlarımıza göre çok sıcak bir gezegen ve çok kalın bir atmosferi bulunuyor. Bilim insanları burada bazı yaşam formlarının evrimleşmesinin mümkün olduğunu düşünüyorlar. Çünkü Venüs'ün atmosferik bulutlarının büyük oranda (%96) sülfürik asit damlacıklarından oluştuğu biliniyor.
Bilim insanları, bildiğimizden farklı bir yaşam için en iyi çözücünün yoğunlaştırılmış sülfürik asit olabileceğini düşünüyorlar.
Sülfürik asit bizim rutinimizde oldukça tehlikeli bir akışkan; nasıl olur da bu sıvı bu haliyle uzaylı hücreleri doldurarak onlara hayat desteği verir?
Ancak burada sözkonusu olan konsantre sülfürik asittir; bizim bildiğimiz sülfürik asit ise aslında içinde biraz asit bulunan sudan oluşuyor. Tehlikeli olan şey bu su-asit karışımı; su ve asidi birbirinden ayırdığınızda, bildiğimiz agresif reaksiyonlar gerçekleşmiyor.
Bu anlamda su ve sülfürik asit ayrı ayrı kararlı çözücüler. Nitekim su, bizim deneyimlediğimiz yaşamın çözücü malzemesi.
Öte yandan bilim insanlarının yaşamın yapı taşlarının saf sülfürik asitle de kararlı olduğunu kanıtladıkları rapor ediliyor.
Bu anlamda sülfürik asit kullanan uzaylı yaşam formları, kimyasal yapılarında bazı farklılıklar olsa da, Dünya yaşamı ile şaşırtıcı ölçüde benzerlik gösterebilir, deniyor.
Eğer bir gün su dışında başka bir sıvı kullanan ve farklı bir kimyaya sahip uzaylı bir yaşam formu bulunursa, bilim insanları bunun metan ve amonyak ürünü olmayacağını; ama saf sülfürik asitle desteklenen bir yaşam olmasına da şaşırmayacaklarını belirtiyorlar.
Yani evrenin sülfürik asit göllerine sahip bir yerlerinde, temel kimyaları bizimkinden biraz farklı ve hücreleri saf sülfürik asitle dolu yaşam formlarıyla karşılaşmak olası görünüyor.
Belki de yakınımızda, keşfedilmeyi bekliyorlardır!
Kaynakça:
https://newatlas.com/space/life-survive-venus-sulfuric-acid-clouds/
https://www.esa.int/About_Us/ESA_history/Jean-Dominique_Cassini_Astrology_to_astronomy
Nafiye Güneç Kıyak kimdir?Nafiye Güneç Kıyak, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fizik Bölümünde ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Nükleer Enerji Enstitüsünde tamamladı. Çalışma hayatına Türkiye Atom Enerjisi Kurumu - Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde araştırma reaktörü radyasyon güvenliği sorumlusu olarak başladı. Doktora sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bursu ile Almanya-GSF (Gesellschaft für Strahlen- und Umweltforschung-München)'de "nükleer santraller çevre analizleri, radyasyon dozimetrisi, nükleer teknikler" alanlarında çalışmalarda bulundu. Yurda dönüşünün hemen ardından doçent ve daha sonrasında da profesör oldu. 1996 yılında kurulan Işık Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı ve çeşitli kademelerde görev alarak kurucu fizik bölüm başkanlığı, Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu. "Lüminesans Araştırma ve Arkeometri Laboratuvarı"nı kurdu modern fizik konularında lisans ve yüksek lisans dersleri verdi. 2010- 2015 yılları arasında Işık Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı. Rektörlük süresini tamamlamasının sonrasında Feyziye Mektepleri Vakfı okulları CEO'su görevinde bulundu. Prof. Kıyak'ın uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanmış çok sayıda bilimsel makalesi, yurtiçi ve yurt dışında sunulmuş 200 dolayında bilimsel çalışması bulunmaktadır. Ayrıca popüler bilim alanında üç kitabın yazarıdır: Aklın bilinmeyene yolculuğu: KOZMOS; Sırlar evrenine açılan kapı: KUANTUM ve Başlangıcın ötesi: ÇOKLU EVRENLER. 2019'dan bu yana T24 Haftalık'ta popüler bilim konularında yazılar yazmaktadır. Prof. Kıyak evli ve iki çocuk sahibidir. |
Trump'ın uluslararası alanda estirdiği fırtına karşısında akıllar paralize durumda; nefesler tutulmuş ve ne olacağını bekler gibi bir atmosfer hakim. Trump muhtemelen ne yapmak istediğini biliyordur. Yakın çevresi hatta selefleri de biliyor olmalı
Bilim insanları için süpernovaların sırlarını çözmek, Dünya'nın ve üzerindeki yaşamın nasıl ortaya çıktığını anlamamız açısından çok önemli. Bir anlamda bizim varoluş hikâyemiz...
Yaşamın sonlanmasında astroid çarpması gibi dış etkenler olabildiği gibi nükleer savaş, doğal çevrenin bozulması, teknoloji kaynaklı varoluşsal tehditler de o gezegen üzerinde evrimin saatini sıfırlayabilirler
© Tüm hakları saklıdır.