23 Ekim 2024

Açık Radyo’yu susturmak cüret değil, cehalettir

Kainatın tüm seslerine ve renklerine, dünyanın her dilinde yayın yapma kudretinde Açık Radyo’ya, bugün de, yarın da günaydın!

Ne mutlu Türkiye’ye, Açık Radyo’su var. Ne mutlu Türkiye’nin Başkanı Tayyip Erdoğan’a. Dünyayla iftiharla paylaşabileceği Açık Radyo var.

Ömer Madra ve arkadaşlarını, devlet konuğu olarak ağırladıklarına örnek gösterebileceği, hepsinin kültürlerine nefesini veren, radyo tarihinde Türkiye’den çığır açan bir Açık Radyo.

Ne mutlu, dünyada Türkçe konuşulan her yerde Açık Radyo’yla günaydınlaşan, gün boyunca yayınlarını yaşam şevkiyle takip eden dinleyicilerine.

Ne mutlu Açık Radyo’ya; iklim krizine duyarlılığıyla, dünyaya küresel yurttaşlık örneği veren Açık Radyo’ya. Kimsenin Açık Radyo’yu susturabilmek cüretinde olduğuna inanmıyorum. Ülkelerine kötülük yapmak istemiş olamazlar. Sokağa çıkmaktan, çocuklarının gözüne bakmaktan, ülkenin genç kuşaklarından kaçacakları duruma düşmekte istemezler. Gölgelerinden korkmanın kabuslarını hortlatacağını bilirler.

Açık Radyo’yu susturmak cüret değil cehalettir. Sesin idamıdır. Yoksa onlar da bilir, Açık Radyo’yu susturmak, Dünyaya hiç duyulmadığı kadar sesini duyurmak demektir. Türkiye’ye dünyayı kapatmak demektir.

Kainatın tüm seslerine ve renklerine, dünyanın her dilinde yayın yapma kudretinde Açık Radyo’ya, bugün de, yarın da günaydın!

Yazarın Diğer Yazıları

Hâlâ askerler var hepsi üniformalı

Gündüz Vassaf'ın; 3 Eylül’de kaybettiğimiz Mehmet Güleryüz'ün 2003-2004'teki savaş karşıtı temalı resimlerin yer aldığı "Eksik Olan" sergisi için yazdığı şiiri yayımlıyoruz...

"Bize güçlü lider lazım"

Korkum; genel seçimlere kadar zaman diliminde, iktidarla muhalefetin seçmeni hayal kırıklığına uğratmasıyla, toplumun "Bize güçlü lider lazım," şartlanması sonucu, bu günlerde başka ülkelerde de gördüğümüz gibi, "Aradığınız benim" diyen birinin, iktidar ve muhalefetin arasından sıyrılıp popülizm dalgasında başımıza bela olacağı

Tanıdık bir İstanbul mu?

"Galatada’dan Tophane’ye kadar olan caddenin hemen her iki tarafında binalar ve gelir getiren mülkler geçen zamanın içinde Hırıstiyanların ve yabancıların eline geçmiş bulunmaktadır"

"
"