26 Ağustos 2014

Penaltı atışlarını bile gerdiler

"Soma için oynanan bu özel maçta, tarafların penaltı atışlarında bile gerilim yaratmayı başardıklarını (!) görünce lig için kaygılanmıyor değilim"

Adı Süper Kupa'ydı ama bu kez bu kupaya farklı anlamlar yüklenmişti; Soma bir kez daha anılacak ve maçın geliri de Soma'da kaybettiğimiz 301 canın yakınlarına gidecekti.

Ama bugüne kadar kimse ülkede iş güvenliği ve işçi hakları için ne yapıldığının üzerinde durmadı.

Maçın futbol açısından önemi ise Galatasaraylı ve Fenerbahçeli taraftarların birlikte ve eşit sayıda tribünde yer almalarıydı. Rakip taraftar yasağı nedeniyle gerçekten çok özlediğimiz bir tabloydu bu.

Süleyman Seba da unutulmamıştı; alt yapı oyuncuları Seba tişörtleriyle sahada Fenerbahçe, Galatasaray bayraklarını taşıdılar.

Yani çok hoş bir dostluk havası vardı maç öncesi. İnsan olmak her şeyin üstündeydi.

Böylesine hoş duygularala başlayan oyunun sonucu hiç önem taşımıyordu artık. Tabii ki biri kazanacaktı ama asıl kazanan  insanlık olacaktı. Ve hatta futbol olacaktı.

İki takım da çok çok eski günlerde olduğu gibi göğüs reklamı olmayan formalarıyla sahaya çıktılar. Hani o oyunun sportmence  oynandığı günlerde olduğu gibi.

Saygı duruşunun ardından başladı maç.

Tempo çok düşük değildi ama çok yüksek de değildi.

İki takım da bıraktıkları yerden devam ediyor gibiydi. Fenerbahçe özellikle kanatları iyi kullanarak rakip alanda etkili başladı karşılaşmaya. Galatasaray da kaptığı topları çabuk ve uzun paslarla rakip alana taşımaya çalıştı.

Ne var ki kaleyi bulan toplar fazla heyecan yaratmadı.

Oyuna egemen olan Fenerbahçe ilk yarının sonlarına doğru arka arkaya pozisyonlar bulmaya başladı.  Galatasaraylılar ise daha çok rakiplerini kovaladılar. Ve tabi Muslera ile rakip ataklarını önlemeye çalıştılar.

Bu arada Hakem Abitoğlu verdiği ve vermediği faullerle kafaları karıştırdı.

Zaten bizde hakemler "suç benden gitsin" diyerek çok fazla faul çalıyorlar ve oyunu kesiyorlar. Bu da temponun düşmesinin ve oyunun yavanlaşmasının en büyük etkeni.

İkinci yarı daha başlamamıştı ki daha çok Volkan'ın olduğu kaleye atılan çok sayıda pet şişe bir anda dosluk rüzgarlarını bitirdi maalesef.

Galatasaray biraz kendini gösterdi ilk dakikalar ama dakikalar ilerledikçe oyunun temposu çok düştü. Hele son yirmi beş dakikaya girerken futbolcuların enerjisi adeta bitti.

Sadece futbolcuların mı, yardımcı hakem Serkan Ok'un da bacağına kramp girince yerini dördüncü hakem Ali Palabıyık'a bıraktı. Ve oyun bu kez bu nedenle durdu.

Bu arada sahanın zemininin feci, havanın da çok sıcak olmasının da oyunun temposunda etkili olduğunu açık.

78'de Fenerbahçe Bekir'le gole yaklaştı. Bu belki de maçın en fazla gol kokan pozisyonuydu.

85'de de Galatasaray sonradan oyuna giren Bruma'nın şutuyla etkiliydi.

Herkes "bir gol olsun da maç uzatmalara gitmesin" derken bu şansı Emenike 86'da buldu ama bunu iyi değerlendiremedi.

Ve oyun uzatmalara gitti.

97'de Galatasaray Olcan'ın başlattığı akınla Fenerbahçe savunmasını zorladı.

99'da da Fenerbahçe Sow'un ceza alanına indirdiği top ve Alper'in şutuyla gole yaklaştı.

Belliydi ki futbolcular enerjilerinin bir kısmını uzatma dakikalarına saklamışlardı.

Ama uzatmaların da sonlarına yaklaşırken yine tempo çok düştü.

Her ne kadar oyunun hakimi olsa da Fenerbahçe baskısını skora bir türlü yansıtamadı ve maç penaltılara gitti.

Yani benim hiç sevmediğim adaletsiz bir yöntemle Süper Kupa'nın sahibi belirlenecekti.

Ne ki penaltı atışları sırasında bile kavga çıkartmayı becerdik.

Melo'nun penaltı kaçırmasının ardından kaleci Volkan Melo'nun üstüne doğru sevinme hareketi yaparak bir anda ortalığı gerdi. Hem Volkan hem de Melo sarı kart görürken bize de bir ilki yaşatmş oldular.

Beşinci penaltılara Fenerbahçe 2-1 önde girdi. Bir başka deyişle futbolcular penaltıyla gol atmakta da başarısız oldular. Son penaltıları her iki taraf da kaçırmayınca Fenerbahçe 3-2 ile Süper Kupanın da sahibi oldu.

Karşılaşmanın geneline bakınca adaletli bir sonuç oldu bu. Ancak Soma için oynanan bu özel maçta, tarafların penaltı atışlarında bile gerilim yaratmayı başardıklarını (!) görünce lig için kaygılanmıyor değilim.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Oynamadan üç puan

Balıkesir karşısında yavaş, dağınık, çabuk unutulacak bir top oynadı Beşiktaş. Buna rağmen 3 puan aldı

Tottenham-Beşiktaş: 1-1'e üzüldük

Deplasmanda elde edilen puan açısından bakıldığında sevindirici bir beraberlik ama oynanan futbola ve elde edilen pozisyonlara bakınca üzülmemek elde değil

Futbol durarak oynanınca

Tribünlerin boş olduğu futbol karşılaşmaları TV'den izlenirken bile zevksiz. Ama ne gam! Yeter ki tribünlerden istenmeyen sesler çıkmasın