White Hart Lane'den Balıkesir Atatürk Stadı'na. Kuzey Londra'dan moralli gelen Beşiktaş bir galibiyet halinde kendini liderliğe taşıyacak olan Lig mücadelesinde buldu kendini.
Balıkesir diye geçmeyin harika bir zemini olan statları var. Biliyorsunuz Beşiktaş'ın iki sezondur en büyük sorunu stad sorunu. Ve tabi Olimpiyat Stadı'nın berbat zemini.
Biliç de bu güzel zemini mi dikkate almış bilemem ama daha ofansif bir takım yapmıştı Balıkesir'e karşı. Tottenham maçının ikinci yarısında uyguladığı gibi hem Oğuzhan'ı hem de Sosa'yı ilk on bire koymuştu. Böylece "Oğuzhan ve Sosa birlikte oynar mı sorusunu uzun uzun tartışma imkanını elimizden alıvermişti(!)
Bu durumda defansın önündeki Atiba -Veli ikilisinden Veli'yi kenara çekmişti.
Ama asıl sürpriz Olcay'ı da kulübeye oturtmuş olmasıydı.
Belli ki tüm gol ümitlerini Demba Ba'ya bağlamıştı Siyah-beyazlılar.
Oysa ki Demba Ba bugüne kadar istikrarlı bir futbolcu olmamıştı hiç.
Oğuzhan ve Sosa birlikte oynayınca başka bir sorun ortaya çıktı. Ba'ya bağlı bir futbol sistemi çok riskli değil miydi? Oyunda zaman zaman kaybolan Ba'yı sürekli arayarak takım nasıl maç kazanabilirdi? Demba Ba oyunda kaldığı sürece bu kaygılarımız doğrulandı Balıkesir maçında.
Balıkesir mütevazı bir ekip. Ne var ki Süper Lig'e çıkar çıkmaz çok sayıda (sanırım yirmi) futbolcuyu transfer etti. Hem bir üst lige çıkıyorsunuz hem de yirmi tane yeni futbolcuyla takım yapmaya çalışıyorsunuz. Sürekli tanık olduğumuz yanlışlardan biri bu.
Karşılaşma tanıdık görüntülerle başladı; Beşiktaş topla daha çok oynuyordu, baskılıydı ama yine rakip on sekizinde final paslarında başarısızdı.
Balıkesirspor ise alan daraltmakta hiç zorluk çekmiyordu. Çekmiyordu çünkü top yavaş dolaşıyordu. Üstelik kapacakları toplarla Beşiktaş'ı gafil avlama şansına sahiptiler.
Kartal ilk önemli pozisyonunu 16'da yakaladı. Sosa- Demba Ba pas trafiğinin ardından topa son dokunan Sosa'ydı ama Portekizli Coelho çizgiden çıkardı topu. Ve tecrübesini gösterdi.
Aynı Coelho 34'de bu kez kaleci Tolga ile karşı karşıya
kaldı ama bu kez de Tolga topu çelmeyi başardı.
41'de Sosa harika bir frikik kullandı. Üst köşeye giden topu kaleci Emrullah kurtarırken çok başarılıydı.
43'de Sosa tehlikeli bir şekilde sakatlanınca Biliç'in planları yine değişti.
İkinci yarıya Demba Ba'nın yanına Mustafa'yı alarak çift santrafora döndü Biliç.
Balıkesir de Kartal'ın etkisizliği karşısında ümitlendi. İsmail Ertakin hoca defansif özelliği hiç olmayan sürekli ileriyi düşünen Alanzinho'yu oyuna sokarak ikinci yarıda daha fazla hücum düşüneceklerinin sinyalini verdi.
Nitekim ikinci yarıda oyuna denge geldi, karşılıklı akınlar vardı. Bu da özellikle Beşiktaş için daha fazla boş alan bulmak demekti.
Nitekim 57'de beklenen gol geldi Beşiktaş adına. Oğuzhan ortaladı Mustafa Pektemek kafasıyla topu ağlarla buluşturdu.
Bir kaç dakika sonra bu defa Balıkesir çabuk indi rakip alana. Sercan tam ceza alanına girecekti ki Ersan Gülüm'ün müdahalesiyle yerde kaldı. Hakem Deniz Çoban "son adam" yorumu yapmadı ve Ersan sarı kart gördü sadece. Kırmızı kart çıksaydı, buna da itiraz olmazdı.
Beşiktaş yorulmuştu. Balıkesir gol istiyordu. Ve tam da bu yüzden oyun açıldı, karşılıklı gol şansı arttı.
Oyun biraz hareketlendi.
Ama maçın son on dakikasına girereken o geçici hareketlilik de sona erdi.
Anlık parlamalar daha çok da karşılıklı pas hataları birbirini izledi.
Hele son dakikalara girildiğinde Beşiktaş adeta durdu. Balıkesir'in son derece sönük "hiç olmazsa bir gol" çabası da yetmeyince Beşiktaş bir golle üç puanı kaptı.
Siyah-beyazlılar yine bir maçta bir golden fazlasını atamamıştı.
Ne var ki o tek gol Kartal'ı liderliğe taşıdı.
Sonuç: Beşiktaş Perşembe gecesi efsane olacak bir maç oynadı. Ama kupalar tek maçla kazanılmıyor. Balıkesir karşısında yavaş, dağınık, çabuk unutulacak bir top oynadı Beşiktaş. Buna rağmen 3 puan aldı. Çünkü Balıkesir kazanmaya değil, 0-0'a bile oynayamadı. Bu bile asgari bir takım oyunu gerektirir.
O da bizim ligde yok.