Dün yayınladığımız İTÜ kapı sorunu [1] hakkında rektörlük bugün açıklama yayınladı. Bizim dikkatimizi çeken konu 14. madde. Bu maddede şöyle deniyor:
"İTÜ öğrencileri ve personelinin sağlığı için temas ihtimallerini kontrol etmek ve yerleşke içinde artan trafiği yönetmek amacıyla son günlerde alınan tedbirler, iddia edildiği üzere ARI Teknokent A.Ş.’ye ve çalışanlarına, özel okul öğrenci ve velilerine yönelik değildir."
Bu pek inandırıcı değil. Tüm kapılardan geçişte de sağlığa yönelik işlemler yapılabilir.
Ayrıca alınan kararların, rektörlükle vakıf yönetimi arasındaki kavgadan kaynaklandığı anlaşılıyor. Ancak zarar görenin Teknokent çalışanları -ki bir kısmı zaten İTÜ akademisyeni ya da öğrencisi- ile, okulların öğrenci, veli ve çalışanları oluyor.
Rektörün "güç kavgası", hatta bir "rant kavgası" olduğu anlaşılan sorununu başka şekilde (mesela hukuk ile) çözmesi daha doğru olmaz mı? Binlerce insanı yorması hatta işkenceye varan zorlukları uygulamaya alması doğru mu?
Bu ve başka soruları sormak için rektörü aradık ama geri dönmediler. Hem veli, hem Teknokent sakinlerinden mağduriyet yaşayanlardan gelen çeşitli yorumlar var. Bir başka yazımızda o yorumları yayınlayacağız. Yani konuyu takip etmeye devam ediyoruz.
Rektörün açıklamasını aşağıda yorumlarınıza sunuyoruz:
"1773’te kurulmuş olan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), beş ayrı kampüste eğitim-öğretim faaliyetine devam eden bir devlet üniversitesidir. Halihazırda Ayazağa Kampüsümüzde yer alan ve üniversitemizin de hissedarları (yüzde 31 oranında) arasında yer aldığı ARI Teknokent A.Ş. tarafından 6 Ekim 2021 tarihinde yapılan açıklama nedeniyle aşağıda belirttiğimiz hususları kamuoyu ile paylaşma zorunluluğu doğmuştur.
- ARI Teknokent A.Ş.’nin üniversitemiz kampüsünde faaliyet gösterebileceği alanlar, Resmî Gazete’de yayımlanan sınırlarla belirlenmiştir. ARI Teknokent A.Ş.’nin belirlenen bu alanlar dışında herhangi bir kullanım hakkı bulunmamaktadır. Fakat ARI Teknokent A.Ş., yaptığı açıklamada üniversitemizin kendileri için belirlenen bu alanları kullandırmadığına ilişkin yanıltıcı bir söyleme başvurmaktadır. Dolayısıyla, kullanıma ilişkin kısıtlama söz konusu değildir.
- Ayazağa Kampüsümüzde toplam 5 adet giriş kapısı bulunmaktadır. Bu giriş kapıları üniversitemizin büyüklüğü ve yaptığı çalışmalar göz önüne alındığında öğrencilerimizin ve personelimizin kullanması için oluşturulmuştur. ARI Teknokent A.Ş. ise kampüs alanı içerisinde belli bir bölgede yoğunlaşmış şekilde faaliyet göstermektedir. Uzun yıllardır ARI Teknokent A.Ş.’nin bu 5 kapıyı kullanması ve kampüsün tüm alanlarındaki –öğrencilerimiz için oluşturduğumuz– imkânlardan sınırsız şekilde yararlanması ciddi bir karmaşaya yol açmıştır. Süregelen bu haksız uygulama, yeni yapılan düzenlemeyle birlikte olması gereken hale getirilmiştir.
- Teknokentlerin kuruluş amacı, üniversite-sanayi işbirliğini gerçekleştirerek üniversiteler tarafından üretilen bilimin ticarileşmesini sağlamak ve bunun yanında yeni teknolojiler üreterek ülkeye katma değer sağlamaktır. İTÜ, yapmış olduğu çalışmalarla gerek ortağı olduğu Arı Teknokent A.Ş.’ye ve gerekse bunun dışında bilimsel çalışma yapan kurum ve kuruluşlara her türlü desteği vermektedir. İTÜ tarafından yapılan bilimsel araştırmaların sonuçları hiç kimsenin tekelinde değildir. Üniversitemizin bir teknokente belli bir oranda ortak olması o teknokentin yapmış olduğu işlerin tamamına onay vermiş olduğu anlamı taşımamaktadır. Bununla birlikte, 2003 yılından beri İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa Yerleşkesinde faaliyet göstermekte olan ARI Teknokent A.Ş., o dönemki İTÜ Yönetiminin tasarrufu ile İTÜ Geliştirme Vakfı’nın çoğunluk oranında imtiyazlı hisse sahibi olduğu bir yapıda kurulmuştur. ARI Teknokent A.Ş. Yönetim Kurulu toplam 7 kişiden oluşmakta ve üniversitemizin bu üyelerden sadece bir kişiyi seçme hakkı bulunmaktadır. Şu anda Teknokent Yönetim Kurulu’nda üniversitemiz adına seçilmiş 1 üye ve üniversitemizden seçilmiş başka bir üye ile toplam 2 üye bulunmaktadır. Yönetim Kurulu’nda karar sayısının 4 olduğu gözetildiğinde, ARI Teknokent A.Ş.’nin almış olduğu kararlarda üniversitemizin bir etkinliğinin olmadığı anlaşılacaktır. Buradan hareketle ARI Teknokent A.Ş.’nin almış olduğu yönetim kararlarında İTÜ’nün ve öğrencilerinin kazanımlarının öncelikli olmadığı, aksine alınacak kararlarda ticari kaygıların ön planda olduğu rahatlıkla anlaşılmaktadır.
- Teknokentlerin varlık sebebi üniversitelerin bilimsel çalışmalarının değerlendirilmesidir. Asli görevi yalnızca ticari faaliyet göstermek değildir. Dolayısıyla, üniversiteden ayrı düşmüş bir teknokentin asli fonksiyonlarını yerine getirdiği iddia edilemez. Kaldı ki İTÜ’nün ARI Teknokent A.Ş.’ye ortak olmaktan dolayı elde ettiği kazanımlar ile ARI Teknokent A.Ş.’nin İTÜ’ye ait kamu arazilerini kullanarak elde ettiği maddi kazanımlar kıyaslandığında arada çok derin uçurumların olduğu görülecektir.
- Üniversitemizin kuruluşundan bugüne, zaman içerisinde İTÜ adını taşıyan veya bu markayı kullanan birden çok vakıf, dernek ve şirket kurulmuştur. Bunlardan bir kısmı üniversitemizle doğrudan bir ilişki kurmayıp dolaylı yollarla üniversitemize destek olmaya çalışmıştır. Bir kısmı ise varlıklarını üniversite kampüslerimizde bulunan gayrimenkuller üzerinde çeşitli vasıtalarla hak sahibi olarak elde ettikleri gelirlerle devam ettirmektedirler. Yani kısaca, bu kuruluşların varlık sebebi her ne kadar İTÜ’ye destek olmak gibi görünse de, bunu yaparken kullandıkları kaynaklar da yine İTÜ’ye ait olan menkul ve gayrimenkullerden gelir elde etme yoluyla oluşmuştur. Hal böyleyken, edinilen gelirlerin tasarrufu üniversitemizde değil, bu kuruluşların elinde bulunmaktadır. Bahsi geçen kuruluşlardan bir kısmı, zaman içerisinde kuruluş amaçlarından uzaklaşmış ve faaliyetlerini tamamen ticarileştirmiştir. İTÜ, tıpkı diğer devlet üniversitelerinde olduğu gibi öğrencilerin ücretsiz okuduğu, imkânlarını yalnızca eğitim, öğretim ve araştırmaya kullandıran bir üniversite olma arzu ve amacındadır.
- İTÜ Ayazağa Kampüsü 1.645 dönümdür. Bu alanın % 53’ü değişik şirket ve vakıflara çeşitli yollarla tahsis edilmiş ve kullandırılmaktadır. Bu kullanımların bazılarının zamanla hukuksuz bir şekle dönüştüğü tespit edilmiş olup (kira sözleşmelerinin sona ermesi, sözleşmeye aykırı kullanım, işgal vb.), üniversitemiz hukuk kuralları içerisinde bahsi geçen alanların kampüs alanımız içerisine katmaya devam etmektedir. Ülkemizde başka hiçbir üniversite kampüsü, alanının yarısından fazlasını başka kuruluşlara devretmiş değildir. Şu da bilinmelidir ki, İTÜ Geliştirme Vakfı açmış olduğu davalarla kampüs üzerinde daha fazla hak iddiasında bulunmaya devam etmektedir. Buna karşın, öğrencilerimizin yurt ihtiyacı had safhada olmasına rağmen yurt yeri tahsisi konusunda zorluklar yaşanmaktadır. Tüm çabamız, kampüs alanının asli fonksiyonuna uygun olarak kullanılmasına yöneliktir.
- Üniversitelerin şehir içlerinden kampüslere taşınmasındaki esas amaç; öncelikli olarak eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerini etkin bir şekilde sürdürmek ve öğrenciler için barınma imkânları sağlamaktır. Bunların yanı sıra, üniversite olarak temel amaçlarımızın içerisinde ülkemizin sosyal, endüstriyel ve teknolojik alanlardaki sorunlarına çözümler sunmak ve gelişmesine katkıda bulunmak yer almaktadır. Bu kapsamda, kampüsümüzde bulunan tüm Ar-Ge şirketleri söz konusu amaçlarımıza uygun çalışmalarla ülkemizin katma değerini arttırıcı çalışmalara imza atmışlardır. Ancak, İTÜ Geliştirme Vakfı ve ARI Teknokent A.Ş. yönetimi, yıllar içinde üstlendiği rolden ve işbirliğinden uzaklaşmıştır.
- İTÜ, uzun yıllar boyunca kampüs alanı içerisinde bazı bölümleri değişik şirketlere ihale yoluyla kiralamıştır. Bu şirketlerden bazıları, hakları olmadığı halde kendi kiraladıkları alanları alt kiracılara 20 katına kadar varan yüksek kira ücretleriyle devrederek kazanç elde etmektedirler. Bu şirketler hakkında da hukuki girişimlerimiz ayrıca devam etmektedir.
- İTÜ Ayazağa Kampüsünün hukuka aykırı kullanımına başka bir örnek vermek gerekirse; kampüs içerisinde faaliyet gösteren bir şirket, özel okul olarak kullanmak amacıyla, tamamen hukuka aykırı bir şekilde kampüs içerisinde ruhsatsız ve İTÜ’den izinsiz bina inşaatına başlamıştır. Benzer bir durum ARI Teknokent A.Ş. için de geçerlidir. Bu durumlar, İTÜ kampüslerinin fütursuzca işgal edildiğinin göstergesidir. Bu tür hukuksuz girişimlere kesinlikle izin verilmeyecektir.
- Hiç kimse İTÜ’nün ismini ve marka değerini kullanarak şahsi çıkar elde etmemelidir. Her bir kazanım hukuka uygun olmalı, doğrudan İTÜ’nün ve öğrencilerimizin faydasına olacak şekilde ve yine İTÜ Yönetimiyle işbirliği yapılarak kullanılmalıdır. Ortada bir ayrışma ya da ayrıştırma varsa bunu yapan İTÜ değil, İTÜ’nün adını kullananlardır.
- İTÜ Rektörlük makamı, bahsi geçen vakıf senetlerinde yer alan bir madde gereği, doğrudan bu vakıfların yönetim kurulu başkanı durumundadır. Ancak Rektörlük makamının, yönetim kurullarının oluşmasında söz hakkı olmadığından, bu vakıfların kararlarında da bir etkisi bulunmamaktadır. Çelişkili görünen böylesi bir manzarada, söz konusu vakıflar “İTÜ Rektörü, bizim yönetim kurulu başkanımızdır” imajı ile hareket ederek varlıklarını İTÜ imkânlarını kullanarak uzun yıllar boyunca devam ettirmiştir. Üniversite yönetiminden tümüyle kopuk, ancak üniversitemizin adını kullanarak varlıklarını devam ettiren bu vakıfların hiçbir hukuk dışı faaliyetine kampüsümüz içerisinde müsaade edilmeyecektir.
- İTÜ’nün almış olduğu karar ve eylemler idari ve hukuki denetime tabidir. Dolayısıyla, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin hukuksuz olduğu iddia edilen eylemleri de her türlü denetime açıktır. Bilinmesi gerekir ki İTÜ, kampüsü içerisindeki her türlü hukuksuzluk sona erinceye kadar çalışmalarını devam ettirecektir.
- Yine kampüs alanımız içerisinde bir şirket tarafından işletilen, üniversitemizle doğrudan ilişkisi olmayan bir özel okul bulunmaktadır. Bu özel okul ile üniversitemiz arasında kampüs kullanımı dışında herhangi bir bağ bulunmamaktadır.
- İTÜ öğrencileri ve personelinin sağlığı için temas ihtimallerini kontrol etmek ve yerleşke içinde artan trafiği yönetmek amacıyla son günlerde alınan tedbirler, iddia edildiği üzere ARI Teknokent A.Ş.’ye ve çalışanlarına, özel okul öğrenci ve velilerine yönelik değildir. Bu birimlerin konforunu sağlamak doğrudan kendi yönetimlerinin sorumluluğundadır. Diğer yandan, ARI Teknokent A.Ş. ve özel okul yönetimleri sürecin çözümüne yönelik bugüne kadar İTÜ Rektörlüğüyle herhangi bir temas kurma teşebbüsünde bulunmamıştır. Ancak, ARI Teknokent A.Ş. ve özel okul yönetimlerinin bu umursamaz tavırlarına rağmen, İTÜ Rektörlüğü her zaman paydaşlarına gereken kolaylığı ve desteği sağlamıştır, sağlamaya devam edecektir.
Bu doğrultuda, öğrenci velilerinin ve ARI Teknokent A.Ş. çalışanlarının talebi göz önüne alınarak, kampüse ulaşım için araç giriş-çıkışları Etiler ve Borsa kapılarından; yaya giriş-çıkışları ise kampüsün tüm kapılarından kontrollü bir şekilde yapılacaktır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur."
[1] İTÜ Teknokent'te Ar-Ge nasıl sekteye uğratılır?