29 Aralık 2020

Vergide yeni yıldan beklentilerim…

2021 yılına yeni bir ekonomi yönetimi ile giriyoruz. İşveren örgütleri ile yapılan ilk temaslar olumlu görünüyor. Ancak bu olumlu iletişimin uygulamaya yansıması gerekir

2020 yılını vergisel açıdan genel olarak değerlendirecek olursam, temel sistem ve uygulama sorunlarımızın devam ettiğini söyleyebilirim. Buna ekonomik kriz ve pandemi sebebiyle eklenen yeni sorunlar eşlik etti. Vergi gelirlerinde tahsilat beklentilerin gerisinde kaldı, bunda tabii ki mücbir sebep ilanının zorunlu kıldığı vergi ertelemelerinin de etkisi oldu.

Pandemiden etkilenen mükelleflere yönelik destekler diğer ülkelere nazaran çok düşük seviyede kaldı. Çalışma hayatı işsizlik fonu kaynakları ile desteklenebildi, bir anlamda işsizlik fonu imdada yetişti.

Devletimiz krizden ve pandemiden etkilenen mükelleflere fazla destek veremedi, ancak kabul etmek gerekir ki, olağanüstü koşullar gerekçesiyle olağanüstü/tek seferlik vergiler almaya da kalkmadı. İthalata getirilen bazı ek vergileri saymazsak…

2021 yılına yeni bir ekonomi yönetimi ile giriyoruz. İşveren örgütleri ile yapılan ilk temaslar olumlu görünüyor. Ancak bu olumlu iletişimin uygulamaya yansıması gerekir.

Bu çerçevede 2021 yılından beklentilerimi sıralamaya başlayabilirim.

Öncelikle Vergi İdaresinin özel sektör ve sivil toplum kuruluşları ile iletişimini geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Yaşanan sorunlarla ilgili görüşlere açık olmalı, yapılması düşünülen değişiklikleri de önceden kamuoyunun bilgisine sunarak tartışılmasını sağlamalıdır.

Hukuk devletinin temel ilkesi olan yasallık ilkesinin en önemli kavramları güvenlik ve öngörülebilirliktir. Bu ilkelere saygılı ve mülkiyet hakkını gözeten bir yönetim anlayışı ve mevzuat düzeni çok ama çok önemlidir.

Acilen mücbir sebep ilanı bekleniyor

Mart 2020'de başlayan birinci kapanma döneminde pandemi sebebiyle işyerleri tamamen kapatılan veya faaliyetleri daralan sektör ve şirketler için mücbir sebep ilan edilerek vergi ve sigorta prim ödemeleri 6'şar ay ertelenmişti. Ertelenen ödemelerin vadeleri Ekim, Kasım ve Aralık aylarında geldi ancak borç içinde faaliyetlerini sürdürmeye çalışan mükellefler bu ödemeleri de yapamadılar.

Yılın sonuna doğru çıkarılan Yapılandırma Kanununun kapsamına mücbir sebep dolayısıyla ertelenen borçların alınmaması hayal kırıklığı yarattı. Bir an önce bu borçların da kapsama alınması gerekiyor.

Bu defa yapılması gereken toptancı yöntemlerle mücbir sebep ilan etmek değil, gerçekten etkilenen mükellefleri tespit edip daha geniş kapsamlı bir düzenleme yapmaktır.

Yapılandırma Kanunu eksik çıktı, tamamlanması bekleniyor

Yapılandırma Kanunu, beklentilerin ve kamuoyuna yapılan açıklamaların aksine kesinleşmiş borçlarla sınırlı olarak çıkarıldı. 2021 yılında yeni düzenleme yapılarak inceleme, tarh, uzlaşma ve yargı aşamasındaki ihtilaflı alacaklar da kapsama alınmalıdır. Bu yapılırsa, hem birçok gereksiz uyuşmazlık önlenecek veya sonlandırılacak hem de devletimiz önemli bir kaynak sağlayacaktır.

Matrah artırımı beklentisi tüm canlılığını koruyor. Bu düzenleme de devlete önemli nakit girişi sağlayabilir.

Kriz döneminde yeni vergilerle mükellefleri öldürmek yerine yaşatmak önceliğimiz olmalı. Bu nedenle mükellefin gönüllülük esasında yapabileceği ödemeler hedeflenmelidir.

Vergi incelemelerine yönelik beklentiler

Vergi incelemelerinde 2019 yılında başlayan ve 2020 yılında pandemi ortamında devam ettirilen büyük mükelleflere yönelik toplu incelemeler Vergi Denetim Kurulunun söylemleri ile uyuşmuyor. Veriye dayalı ve konu bazında incelemelere ağırlık verilmesi şeklinde açıklanan hedeflerle uyumlu, inceleme sürelerini kısaltan, rapor değerlendirme süreçlerinin etkinliğini artıran uygulamalar bekliyoruz.

2021 yılı ücret gelirlerinin beyan yılı olacak

2020 başında yürürlüğe giren düzenlemeler sebebiyle 2020 yılında elde edilen ve belli tutarı aşan ücret gelirleri için yılık gelir vergisi beyannamesi verilmesi gerekecek. Yaz aylarında bu konuda yazılar yazarak farkındalık yaratmaya çalıştım. Özellikle Mart 2021 ayı, ücret gelirleri ile ilgili hararetli çalışmalara sahne olacak…T24 olarak bu konuda okurlarımıza bilgi vermeye ve destek olmaya devam edeceğiz.

Sanatçılarımızı unutmayalım!

2020 yılında sanatçılarımızın yararlandığı telif gelirleri istisnasına tutar sınırı getirildi. Pandemi sebebiyle bu düzenlemenin iptal edilmesi veya ertelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü pandemiden sanatçılarımız çok etkilendi.

2021 yılında beklediğim, daha doğrusu çıkmasını temenni ettiğim bazı düzenlemeler

  • KDV ve kurumlar vergisinde artık konsolide beyana geçmemiz gerekir. Yabancı sermayeyi teşvik etmek istiyorsak bu konuyu önemsemeliyiz.
  • Geriye doğru zarar mahsubunu getirmenin tam zamanı...
  • Devreden KDV sorununun çözümü için en azından bir adım atmalıyız. Bu sorunun kısa sürede çözülemeyeceğinin herkes farkında, ancak çözme gayreti de göremiyoruz. İşe devreden KDV'nin artmasını önleyecek tedbirlerle başlayabiliriz. Bu konudaki önerilerimi daha önce yazdım. 
  • İndirimli kurumlar vergisi uygulamasında "diğer gelir" kavramına ilişkin mevcut hatalı yaklaşımının düzeltilmesi gerekir. Aslında son derece karmaşık olan indirimli kurumlar vergisi uygulamasının, eski yatırım indirimine benzer pratik bir hale dönüştürülmesi çok daha isabetli olur. 
  • İndirimli kurumlar vergisi uygulamasında devreden katkı tutarı ile Ar-Ge indirimi uygulamasında devreden indirimin vergi borçlarına mahsubuna imkân sağlanmalıdır. 
  • Grup şirketlerinde müşterek ve etkin finansman kullanımını sağlayan nakit havuzlama yöntemine işlerlik kazandırılmalı, grup içinden döviz cinsinden borçlanma olanağı sağlanmalıdır.
  • Sermaye azaltımında anlayış değişikliği gerekiyor. Yasal dayanağı olmadığı halde azaltılan sermayenin içinde yer alan ve en yüksek vergilemeyi gerektiren bazı kaynaklara öncelik veren anlayış terkedilmelidir. Bu konu yasal düzenlemeye bağlanmalıdır. Nakit çıkışı gerektirmeyen sermaye azaltımları vergi dışı tutulmalıdır.
  • Nakit sermaye artırımında faiz indiriminde yaşanan sorunlar çözülmelidir. Bu kriz ortamında şirketlere nakit girişini özendirmek doğru bir politikadır. Bu konuda daha önce yazdım.
  • Geçici vergi ve yüzde 5 vergi indiriminden doğan iade uygulamasında sorunlar yaşanıyor, bu konuda da daha önce yazdım. Bu sorunlar çok kolay çözülebilir. 
  • Taşınmaz satışlarındaki istisna uygulamasında yaşanan sorunlar (bağlı değerin bağlı değere dönüşmesi, grup içi satış, ticari faaliyet iddiası vs.) acilen giderilmelidir. Bilhassa pandemi ortamında nakit ihtiyacı dolayısıyla zaruri taşınmaz satışlarının arttığı dikkate alındığında bu konunun önemi artıyor.
  • Sözleşmelerde damga vergisi için geçerli olan üst sınır çok yüksek, çok ciddi indirim bekliyoruz. (Çok kelimesini çokça kullanarak konuya dikkat çekmeye çalıştım, umarım anlaşılmıştır!)
  • Enflasyon düzeltmesi uygulamasını sağlayamıyorsak, en azından eski yeniden değerleme uygulamasına dönüşü tartışmalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları

Torba yasa görüşmeleri sonlandırıldı, enflasyon düzeltmesi ile ilgili değişiklikler ne olacak?

Beş yıllık sürede zarar mahsup hakkının kaybedildiği durumlarda, ertelenen enflasyon düzeltme farklarının gelir yazılması mükellefin aleyhine sonuç verecektir. Gelir yazılacak tutarların yeniden değerleme ile artırılması bu sorunu daha da büyüten bir uygulamadır

Savunma Sanayii Destekleme Fonu'nu düzenleyen torba yasa teklifi ertelendi; bütçe görüşmelerinden sonra tekrar gündeme gelecek!

Getirilmek istenen yükümlülükler “vergi” niteliğinde değil, kamuoyunda bunlara “vergi” denilmesi yanlış

Sekiz soruda yurt içi asgari kurumlar vergisi uygulaması ve bu konuda yaşanan tartışmalar…

Yasallık ilkesi gereğince geçmiş yıl zararlarının asgari vergi matrahından düşülmesi istenmiyorsa bunun kanunda açıkça hükme bağlanması gerekirdi. Oysa kanunda böyle bir düzenleme yer almıyor. Dolasıyla tebliğ kanuna aykırı!

"
"