23 Mart 2013

İsrail neden özür diledi?

Aslında basit bir yanıtı var başlıktaki sorunun: çıkarlar. İsrail, Türkiye’den çıkarları öyle gerektirdiği için özür diledi

Aslında basit bir yanıtı var başlıktaki sorunun: çıkarlar. İsrail, Türkiye’den çıkarları öyle gerektirdiği için özür diledi. Bir yandan Arap Baharı’nın yükselttiği İslamcı dalga, bir yandan İran faktörü, İsral için Türkiye’yle husumeti hem ‘manasız’laştırdı, hem de giderek bir zaaf haline getirdi.

İsrail’in Mavi Marmara’ya saldırması vahim bir hataydı. Hatasını kabul etmesi, edebilmesi için üç yıl sürdü. Sonunda aklisilem galip geldi ve Netanyahu, Erdoğan’ı arayarak özür diledi.

Peki neden? Ve neden şimdi? Aslında basit bir yanıtı var İsrail’in üç yıldır sürdürdüğü inadı bir kenara bırakmasının: çıkarlar. İsrail, Türkiye’den çıkarları öyle gerektirdiği için özür diledi. Beyaz Saray’ın telkin ve tavsiyeleri bir yana, gerek Arap Baharı’nın yol açtığı yeni konjonktür (en başta da yükselen İslamcı dalga), gerekse her daim mevcut ve fakat giderek aciliyet kazanan İran faktörü, İsral için Türkiye’yle husumeti sürdürmeyi hem ‘manasız’laştırdı, hem de giderek bir zaaf haline getirdi. Dahası, İsrail ile Türkiye arasındaki husumet, Türkiye’den ziyade İsrail’in aleyhine işledi.

Bu gerçeklere rağmen, Netanyahu, koalisyon ortağı Lieberman’ın çekişirmesi nedeniyle Türkiye’ye elini uzatamıyordu. Ancak bir yolsuzluk suçlamasının ardından Liebarman devre dışı kalınca, Netanyahu da rahatladı. 

Obama’nın ziyareti, İsrail’in manevrası için uygun bir arkafon hazırladı. Netanyahu hükümeti bir taşla iki vurmuş oldu. Hem Washington yönetimine bir jest yaptı, hem de Ortadoğu’da Ürdün’ü saymazsak sırtını dayayabileceği tek ülke olarak kalan Türkiye’yle buzları eritti.

ABD’nin kazancı bir jestten ibaret değil elbette. Obama’nın Türkiye ile İsrail’in arasını bulmayı onca dert etmesinin de bir nedeni var: İsrail gibi ABD de ‘Arap Baharı’nın getirdiği risk ve tehditler karşısında tedirgin. Mısır’ın akıbeti belirsiz. Irak’ın da. Ürdün zaten en zayıf halka. ğığıAfganistan macaerasının nereye varacaağı meçhul. Tüm bunların üstüne bir de İran faktörünü eklerseniz ABD’nin Türkiye ile İsrail’i barıştırmak için niye onca ter döktüğünü anlarsınız.

Ankara açısından elbette diplomatik bir başarı söz konusu. Sonuç itibariyle sıkı durdu ve istediğini aldı Türkiye İsrail’den. Ancak ‘çıkar’ faktörünü göz önüne almadan, İsrail’in özürünü ‘Türkiye’nin gücü’ne, ‘büyük Türkiye’ye bağlamak boş laf üretmekten başka bir şey değil.

Son not: Genelde Filistin sorunu, özelde ise Gazze ablukası, hala Türkiye-İsrail ilişkilerinin yumuşak karnı.

Yazarın Diğer Yazıları

Akil defteri (2): Aklın yolu bir

Kariyerini 'akil adamlık' üzerine kurmuş Jonathan Powell Türkiye'deydi. Anlattıkları kadar Kürt hareketinin önde gelen isimlerine sorduğu sorular da çarpıcı...

Terörle mücadelede maliyet güncellendi!

Başbakan Tayyip Erdoğan, terörün ekonomik faturasanı 300 milyar dolar (yaklaşık 540 milyar TL) olarak açıkladı.

Akil defteri

Winston Churchill''in bir lafı var. Demiş ki, “Şu Amerikalıları pek severim, çünkü doğrusu neyse onu yaparlar hep... ama tüm yanlışları yaptıktan sonra!

"
"