Beni birazcık tanıyan herkesin, tarafımdan atılmamış olduğunu, anında ve bıyıkaltından gülerek anlamasını, can-ı gönülden dilediğim bu başlık; Ziya Gökalp’in, Türk tarihini övücü bir üslupla özetlediği ve Ergenekon'dan çıkışı anlattığı şiirinden.
Başlık, dünyanın en geniş sosyal ağı Facebook’daki yüzlerce gruptan bir tanesinin de ismi; tastamam 694 üyesi var.
* * *
Dün gazetemizde okuduğum bir habere göre, Facebook’taki kişisel ayarların “ayarlanamayacak kadar” karışık hale getirilmesine tepkiler büyüyormuş. Site yönetiminin paylaşımı azami kılmak için sınırlandırma ayarlarını zorlaştırmasını protesto edenler, Facebook’u terketme kampanyaları yürütmeye başlamış.
“Facebook’u Bırakma Günü” olarak 31 Mayıs’ı seçen protestocular, açtıkları internet sitesinin ilk iki gününde 3 bine yakın imza toplamışlar.
Bu arada, geçen ay bir grup ABD’li senatör Facebook’u kişisel bilgilerin korunması konusunda daha titiz ve yasalara uygun hareket etmeye davet etmiş. ABD ve AB’de pek çok sivil haklar örgütü de benzer şikayetler dile getiriyormuş.
Hiç kuşkusuz, Facebook ve benzeri paylaşım platformları, sosyolojik olarak, bir mercek altına alınmaya ve incelenmeye değer nitelikte. Ancak, benim ilgimi çeken, yukarıda söz ettiğim habere ilişkin olarak, T24’de ve farklı gazetelerde, gelen yorumların üzerinde bolca “Ergenekon” sosu bulunması oldu.
Bu ‘soslu’ yorumların, “dam üstünde saksağan” mı, yoksa doğal ve doğru bir “serbest çağrışım” mı olduğuna bir türlü karar veremedim. Başlığım bundandır!
* * *
Facebook Inc, insanların arkadaşlarıyla iletişim kurmasını ve bilgi alış verişi yapmasını amaçlayan bir sosyal web sitesi. Şubat 2004’de Harvard Üniversitesi öğrencilerinden Mark Zuckerberg tarafından kurulmuş, o günden beri de inanılmaz bir ivmeyle büyümeye devam ediyor.
Site, kullanıcılarına ücretsiz; gelirini banner reklamlarından ve sponsor gruplarından alıyor.
Facebook'un piyasa değeri konusunda farklı görüşler var. Bilişim devi Microsoft’un, Facebook'un %1.6 hissesi için 240 milyon dolar ödemesiyle Facebook'un piyasa değeri 15 milyar dolara ulaşmıştı.
Sitenin 2009 sonu itibariyle 400 milyondan fazla kullanıcısı bulunuyor. Ülkelere göre kullanıcı istatistiklerinde, ABD 122 milyon kişiden fazla kullanıcı ile doğallıkla başı çekerken, Türkiye 21 milyondan fazla kullanıcıyla dünya sıralamasında dördüncü!
Anımsarsanız, Hillary Clinton, taze Dışişleri Bakanı olarak yaptığı Türkiye ziyaretinde de, Türklerin bu derece yaygın olarak, facebook üyesi olmalarını öğrendiğinde, ne derece şaşırmış olduğunu açıkça belirtmiş; kendince bunu bir “modernite” olarak tanımlamıştı.
Facebook’da kullanıcılar, profillerininin gösterimini sadece arkadaşlara görünecek şekilde veya belli ağların dışındakilere açık olmayacak şekilde sınırlandırabileceği gibi, “alem facebook’da görsün” kabilinden tüm güvenlik önlemlerini kaldırabiliyorlar. Ancak bu da, bu aralar çok gündemde olan güvenirlik tartışmalarını beraberinde getiriyor.
* * *
Bu süreçte, Facebook bir yandan çok başarılı bir sosyal iletişim ve buluşma kanalı olarak dünyada kendine hastalık derecesinde taraftar bulurken, diğer yandan da siteye düşman platformlar oluşmaya başlamış durumda.
Sitenin, büyük zaman alan bir bağımlılık yarattığını savunanlar bir yana; kullanıcıların eksik ya da yanlış ayarları sonucu güvenliğe aykırı durumlara ortam sunabilmesi de, şiddetli şekilde eleştirilere maruz kalıyor.
Yaşadığımız teknolojik iletişim çağında, her türden ileti bombardımanı ile tek yönlü olarak dopdolarken, ‘ileti-şim’ yanı eksik kalan; zamanı dar, alanı dar, tahammülü daha dar dünyada, bu tip sosyal paylaşım ağlarının bunca yayılıp tutulması, son derece anlaşılır.
İnsanların bırakın kitap okuma sabrını, blog ya da gazete köşesi okuma sabrı gösteremediği, 140 karaktere sığdırılmış Twitter iletilerinin en önemli bilgi platformlarından biri haline geldiği bir dünyada yaşıyoruz; ötesi var mı?!
* * *
Sadece reklam ve tanıtım adına, iyi bir restaurant ya da mağazaya, son derece iyi niyetle vermiş olduğumuz iletişim bilgilerimizin toplamı, kimbilir hangi rakamlara, tamamen alakasız yerlere satılır; benim bile ancak birkaç ayda bir gittiğimde açtığım Türkiye telefonuma, ömrü hayatımda gitmediğim abuk sabuk yerlerden yığınla mesaj yağarken; Facebook kadar alanı geniş bir platformun, ilgilenenlerin ağzını sulandıracak denli fazla bilgiyi içerirken, bir yandan da tamamen güvenli olması beklenebilir mi?
Aktif kullanıcı olduğu ve tüm bilgileri doldurduğu varsayımıyla, bir Facebook kullanıcısının sayfasından, hem özgeçmiş’ine, hem hayat tarzına, resimlerine, ailesine, arkadaşlarına ve çok farklı alanlardaki tercihlerine ulaşmak olası. Sanırım herkes de bunun farkında...
Hal böyleyken, Facebook Hesabımızı Kapatalım Kampanyaları, bana oldukça abes geliyor.
E kapatın gitsin kardeşim, niye 31 Mayıs’ı bekliyorsunuz ki?!
* * *
Dünyanın her köşesinde, bir yandan Facebook güvenliği tartışılır, bir yandan da millet çılgınlar gibi birbirini “dürterken”, Türkiye’de durum, her zamanki gibi, daha da karmaşık.
Öyle ki, sadık Facebook’cu Türkiye, uzun, çok uzun süredir, George Orwell’in, mükemmel bir kurguyla taa 1949’da yazdığı romanı 1984’ün alegorik-politik romanını anımsatıyor.
Ne var ki, herkesin, bir yerlerde istiflenen bilgileri olma olasılığını, hayatımıza Mark Zuckerberg sokmuş değil!
Ülkede Ergenekonlar, Balyozlar almış yürümüşken, Facebook’da yansımaları olmaz mı? Ulusalcılar ve Ergenekon taraftarları Facebook’ta kurdukları gruplarla bir savaşın içindeler.
Ulusalcılar, yürütülen operasyonun Atatürk devrimlerine karşı yürütülen bir operasyon olduğunu savunurken, Ergenekon taraftarları savcının soruşturma kapsamında yapılan gözaltılarda makam mevki dinlemeden sonuna kadar gidilmesi görüşünde.
Facebook'ta kurulan grupların bazılarının isimleri şöyle: “Yeniden Ergenekon”, “Savcıyı Destekliyorum”, “Ergenekon Çetesi Çökertilsin!”, “Ergenekon Oyunu Amerikan Kurgusu”, “Demokratik Turkiye’de Ergenekon`lar Istemiyoruz”, veee, “No Ergenekon Yes Tayyip Reis”!!
Bu gruplarla zinhar işi olmayan, “kafalar bi dünya, vaziyet terelelli” gruplar da tabii ki sayısız: “Yıllar Sonra Eski Sevgilisini Facebook’da Görüp İyi ki Ayrılmışız Diyenler”den tut, “Annesinin Aç mısın Çocuğum Sorusuna Ne Yemek Var Diye Cevap Verenler”e kadar neler neler ohhhooooo! Arada bakın, pek eğlenirsiniz...
* * *
Ben, 2007 başlarından beri Facebook kullanıcısıyım. Eksikliğini görmeyeyim, uzak-yakın, eski-yeni hepsi de arkadaşım olan 750’den fazla kişilik listem var.
Bunca uzakta yaşarken, arada fotoğraf ekleyip paylaşmak, kısa muhabbetler etmek, bir de ne hikmetse sürekli unuttuğum doğumgünlerini, beni yandan yandan itekleyen tatlı bela Facebook sayesinde anımsayıp, arkadaşlarımı aramak dışında hiçbir uygulama yüklemiyor, hiçbir bilgimi paylaşmıyorum.
Profilimi ya da albümlerimi, arkadaş listem dışında kimse görüntüleyemiyor. Arandığında bile, profilim çıkmıyor.
Kendi adıma hem olayın sınırlı sorumlu olarak keyfini sürüyor, hem de kişisel güvenliğimi korumak için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Buna rağmen, içinden illa beni bulası gelen birisi varsa da, buyursun bulsun be canım!
Zaten her gün gazetelerde gözümüzü, içimiz şişerek, ya özel hayatın dinlenen telefonlarla, yerleştirilen gizli kameralarla, yasal olmadan edinilmiş bilgilerle istismarına; ya da bu bilgilerin son derece ciddi yasal davalara dayanak olmasına; arsız ve bencil güç ve koltuk düşkünlerine; ekonomik ve toplumsal sorunlara açıyoruz ya, “facebook güvenliği” gibi bir sorunsal, bunların yanında devede kulak kalıyor artık!
Bu hengamede, uyarmadı demeyiniz; az kaldı, akıllara ziyan şarkıcı İsmail YK’nın, evlerden uzak şarkısı Feysbuk’u milletçe mırıldanmaya başlayacağız!!!