17 Şubat 2011

Dekolte, Tecavüz ve Hadım Kafası

Selçuk Üniversitesi İlahiyet Fakültesi Bölüm Başkanı Profesör Orhan Çeker buyurmuşlar...

Selçuk Üniversitesi İlahiyet Fakültesi Bölüm Başkanı Profesör Orhan Çeker buyurmuşlar; "Sorunun odağında kadın var. Sen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmaz. Tahrikten sonra sonucundan şikayet etmen makul değil."
Bazen durum bu kadar İLKEL. 
Okunuyor, okunuyor, büyüyüp profesör olunuyor, ve “dişi köpek kuyruk sallamayınca erkek köpek peşinden koşmaz” öğretisinden bir adım ileri gidilemiyor.
CHP’nin İzmir’de düzenlediği bir panele konuşmacı olarak katılan Vecihi Timuroğlu da birkaç ay önce yumurtlamıştı; "Şu an benim karşımda güzel bayanlar oturuyor, onlar da benim gibi insan. Türbanlı bir bayan görünce erkekliğimi hissediyorum."
Bazen kafalar bu kadar ORTAK. 
Şiddet ve tacizde tahrik unsuru arayan örümcek zihniyet yayılıyor, yayılıyor, büyüyüp kadının varoluşunun en büyük ortak kabusu oluyor. 
Meclis’te oylamaya sunulmak üzere hazırlanmakta olan Cinsel Suçlar tasarısına, tecavüz suçundan mahkum olanlara testosteron hormonu seviyesini önemli ölçüde azaltacak bir tedavi uygulanmasıyla ilgili bir madde eklenmesi tartışılıyor. 
Cinsel suçlarla ya da aile içi şiddete yönelik yaptırımlarla ilgili her türlü düzenleme tabii ki azımsanamayacak kadar önemli. 
Ne var ki taslak,  mevcut sorunları ortadan kaldıracak ayrıntılı ve açık bir yasal ve tıbbi düzenlemeyi içermediği gibi,  kadına yönelik şiddete zemin hazırlayan en önemli etkenlerle de ilgili herhangi bir çözüm getirmiyor.
Tecavüz suçu, diğerinin üstünde kaba ve vahşi bir güçle egemenlik kurmayı, diğerini aşağılamayı, cezalandırmayı ve diğerine yönelik üstenci öfke ve nefreti ifade etmeyi, cinsler arasında varsayılan hiyerarşiyi içerir.  
Bu doğrultuda tecavüz, herhangi bir ateşli silah yerine, cinselliğin kendisini bir silah olarak kullanmayı da içinde barındırır. 
Dolayısıyla, suçlunun cinsel güdüsü azaltılsa bile, kadını değersiz, ikinci sınıf, cinsel bir meta olarak gören kafa yapısı, bu öfkeyi başka silahlar kullanarak yine de yansıtacaktır. 
Sorunun özü KARMAŞIK.
Dekolteliye tecavüz mübahtır diyen kafayla, türbanlı görünce erkekliğini hatırlayan ya da türban takana okuma hakkı tanımayan kafalar ne yazık ki hep aynı erkek-egemen ideolojiden beslenip, hep aynı ortak kurbana yöneliyor. 
Durum oldukça VAHİM. 
Su testisi su yolunda kırılır diyen yazar; karısını günde üç posta döverek iktidar sağlamlaştıran ve vurduğu yerde gül biteceğine inanan koca; kendisinden ayrılan karısını uluorta katleden adam; namus temizliğini nedense hep kız kısmının üzerinden yapan töre; ihanetin tüm yükünü sadece “o şırfıntı”ya bağlayan kadın...
Tümünde de, kadın’ı tahrik unsuru olarak, suçun kaynağında tutan zihniyet birbirinden ayrıştırılamaz. 
Cinsiyet ayrımcılığını ve şiddetin her boyutunu yeniden üreten eğitim, siyaset, hukuk, medya gibi üst sistemleri düzeltip, dönüştürmeden; konunun kökenindense görünür kısımdaki detayların küçük bir kısmı düzenlenmeye çalışılıyor. 
Öte yandan, çözüm için illa da tıp biliminin yardımına sığınacaksak, ne hormon tedavisi tek başına yeter, ne de psikiyatrik tedavi...Bu düşünce ve davranış yapısındakilere gereken, belki de yepyeni bir beyin nakli! 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Haydi vur kendini şaraba, kedere ve aşka vur

Bugünlerde ölümün tekinsiz nefesi kulaklarımızda bir tokat gibi üst üste patlıyor

Kral Çıplak!

Bir varmış, bir yokmuş. Dört mevsimin birden yaşandığı cennet bir diyarda çelişki her şeyden çokmuş...

Seks Köleliği ve Grinin Ellibirinci Tonu

Türkiye medyasının en libidosuna kuvvet kalemlerinin “ay bayıldım!” çektiği...

"
"