24 Ocak 2025

Zaten siyasetin daniskası, ne aleti?

Ey adımıza karar alıcılar: Bu memlekette yıllardır, depremlerde, sellerde, demiryollarında, madenlerde, inşaatlarda, derdi imanı para olanların ve onların çürüttüğü sistemin arızaları sonucunda binlerce suçsuz günahsız vatandaş ölmemiş gibi davranmayın!

Grand Kartal Otel

Bize tersini anlatmak, bizi tersine ikna etmek için dil dökmeyin, dolambaçlı demeçler vermeyin:

Kurumlar ve insanlar işlerini iyi yapsalar, asla sönmeyecek hayatların söndüğü her felaket, siyasidir.

Anlaşılmıyor sanıyorsunuz belki ama işleri, görevleri hakkıyla yapmamanın, liyakatsizliğin örümcek gibi yayıldığı çıkar ağları, görünür vaziyette.  

Çocuğu, genci, kadını erkeği uyurken, çalışırken, eğlenirken olmadık bir anda, feci şekilde hayattan koparan felaketler; sorumluluğunu yerine getirmeyen kişi veya organizmaların, arkasına güç sahibini almış olmanın şımarıklığı ve rezil özgüveni sonucu ortaya çıkıyor.

* * *

Bizi tersine ikna etmek için dil dökmeyin.

Siyasetin en köklerinde duran, unutulan anlamının topluma hizmet olduğunu biliyor ve hatırlıyoruz. O nedenle işini düzgün yapmayan, savsaklayan, gevşek davranan, denetim sorumluluğu olduğu halde bunu ihlal eden kişi ve kurumların bu tutumlarının birer tercih olduğunu çok iyi biliyoruz. Bunun farkındayız.

Tercihlerin görevini yapmak değil yapmamak yönünde kullanılması sonucu ortaya çıkan bütün bu yıkımlar, hayattan koparılışlar, dermansız bırakan tarifsiz acıların tamamı politiktir.

Ve tam da bu nedenle, sonuçları katliam gibi yaşanan felaketlerin, “siyasete alet edilmemesini” istemek şu iki halden birine dayanır: Ya sorumluluk makamında olanların hissettiği suçluluk duygusunun riyakar bir yansıması; ya da suçlunun sahip olduğu güçten çekinmek, korkmak. 

* * *

Sorumlusu ister merkezi yönetim (yani bakanlık), ister yerel yönetim (yani belediye), isterse ikisi birlikte olsun; Grand Kartal Otel’de 78 yurttaşın feci ölümü siyasetten bağımsız ve ilgisiz değil.

Ey adımıza karar alıcılar: Bu memlekette yıllardır, depremlerde, sellerde, demiryollarında, madenlerde, inşaatlarda, derdi imanı para olanların ve onların çürüttüğü sistemin arızaları sonucunda binlerce suçsuz günahsız vatandaş ölmemiş gibi davranmayın.

Fark edin ki, felaketlerin ardından günlerce, haftalarca sorumluluk tartışması yapmamışız gibi her seferinde bitmek bilmeyen bu döngünün içinde sürekli başa dönmek, ne takat bırakıyor insanda ne de yaşama sevinci. Bu takatsizlik, öfke ve kederden oluşan kitlesel ruh hali dolayısıyla, emin olun sorumluluğu birbirine atan açıklamaların hiçbir şeye en ufak faydası ve katkısı yok.

Türkiye’de lüks rezidanslar hariç, ister konut olsun, ister toplu yaşanan kamusal alanlar olsun yapıların üretiminde de denetiminde de ciddi sorunla bulunduğunu yeteri kadar tecrübe ettik. Asansör, elektrik, yangın söndürme sistemlerindeki eksiklerin, denetimsizliğin ne kadar büyük acılara yol açtığının tanığıyız, mağduruyuz.

Kamusal alanlarda, güvenli yangın uyarı sistemlerine kaynak ayrılması, yatırım yapılması, denetlenmesinin faciaları önleyeceğini biliyoruz. Ancak bu önlemler alınmıyor, bu yatırımlar yapılmıyor, denetimler savsaklanıyor.

İdari yapıda denetim, kurumsal saydamlık, “çıkar çatışmasını” önlemek, istifa müessesesi namına bir şey kalmadığı için, olayın sıcaklığında “failler bulunacak cezalarını çekecek” denilip sonra kimsenin sorumluluk almadığı düzenin çarkları dönüp duruyor.

İktidar ile yanında duran şirketlerin çıkar birliği, korkunç boyutlara ulaşan bir rant hırsı, denetimsizlik, yaptırımların etkisizliği, tercih edilmiş bir siyasetin sonuçlarıdır.

Böyle yozlaşmış, vatandaşını koruyamayan bir düzende “Siyasete alet etmeyin” cümlesi, acıları siyasete alet etmenin ta kendisidir.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Yazarın Diğer Yazıları

"Kanla yazılan yönetmelik”e ne oldu?

İnsan hayatını doğrudan ilgilendiren bir yönetmelik, “kanla yazılmış” olsa bile, çıkarılış amacını değiştirecek değişikliğin yine kamu kurumları eliyle yapılmasının ne kadar dehşet verici olduğu üzerine düşünelim. Giden onca canı geri getirmeyecek olsa dahi...

Yolsuzlukla mücadele böyle olur

Gerek merkezi yönetimde gerekse yerel yönetimlerde, iktidarın gücünü yansıttığı her dönem ve her kurum, tamamlanmış binlerce ihale, ödenen milyarlarca liralık kamu kaynağı yolsuzluklardan muaf mıydı?

Milletin cebinden çıkmayan ne?

Otoyol ve köprülere yapılan zamlar, şirket ile Karayolları ve Ulaştırma Bakanlığı arasında imzalanmış sözleşmelere göre belirleniyor. İktidar bu tutarların sözleşme uygulanırsa çok yüksek olacağına kanaat getirirse, düşük tutar ilan etmesini istiyor. Ancak aradaki farkı şirkete her hâl ve şartta ödüyor. Çünkü şirketlerin gelir kaybetmemesi gerekiyor

"
"