26 Şubat 2025
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeniden aday olma konusunda kararlı. Son haftalarda yaşanan siyasi ve adli gelişmelere bu perspektiften bakıldığında, toz duman görünen tablo biraz netleşiyor. Sıradan vatandaşa karmaşık gelebilecek, gerilim içeren birbirine benzemez irili ufaklı süreçler, tek bir büyük nehre dökülecek akarsular gibi yol alıyor.
Bir yandan en güçlü rakip adayı Ekrem İmamoğlu’nun ekarte edilmesi için soruşturmalar dizi dizi açılır iktidar medyası üzerinden itibarsızlaştırmaya yönelik ifadelerle köpürtülürken diğer yandan TBMM’nin seçimleri yenileme aritmetiğine ulaşmayı sağlayacak hamleler yapılıyor. Bir yandan “süreç” adıyla İmralı ile diyalog kanalları açık tutulup politika üretilirken, böylece DEM Partisi ile TBMM’deki olası stratejik bir iş birliğinin taşları döşenirken diğer yandan bu pragmatik yakınlığa itirazı olan ya da itiraz potansiyeli taşınan siyasi aktörler etkisizleştirilmeye çalışılıyor.
Bir yandan 2 No’lu Baro icadına rağmen hegemonya kurulamayan İstanbul Barosu’nu susturmaya dönük soruşturma açılırken diğer yandan gazetecilere şafak operasyonlarıyla cezaevlerine kapatılıyor.
Bir yandan iktidarı eleştiren televizyon kanallarına yüksek tutarları idari para cezaları yağmur gibi yağdırılırken, diğer yandan toplumsal baskının dozunu arttıracak yasal düzenlemeler TBMM’den geçirilmeye çalışılıyor.
Anayasa’nın 101. maddesine göre beş yılda bir olmak üzere iki dönem seçilebilme kotasını dolduran Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yeniden aday olabilmesi TBMM’nin seçimleri yenileme kararına bağlı. Bunun için de 360 milletvekilinin aynı yönde oy kullanması gerekiyor. Son AKP kongresini yenilenme hedefiyle öne çeken ve partisine diğer partilerden milletvekillerini katma çalışması yapan Erdoğan’ın, 360’a ulaşıncaya dek bu çalışmayı sürdüreceği konuşuluyor.
Gelecek Partisi ve İYİ Parti’den yapılan transferler konusunda, siyaset ve kamuoyundan gelen sert eleştiriler ne Erdoğan’ı ne de AKP saflarına katılmaya -şu ya da bu nedenle- heves eden milletvekillerini yolundan döndüreceğe benziyor.
Gelecek Partisi kurucusu olduğu halde CHP sayesinde milletvekili olabilen ve “Parlamenter sisteme dönüş kırmızı çizgim” diye diye parlamenter sistemi ortadan kaldıran AKP’nin saflarına törenle katılan Anayasa profesörü Serap Yazıcı, Erdoğan ile görüşmesine atfen güven duyduğunu açıkladı. Bu hissin toplumsal refaha nasıl bir katkı yapacağını merakla bekleyen hatırı sayılır bir kesim olduğunu hatırlatalım. Her şeye rağmen şaşırma duygusunu yitirmemek iyidir.
* * *
İktidar partisine teveccüh gösteren milletvekili transferlerine bakıldığında, 2023 seçimleri öncesinde kurulan Altılı Masa’nın, iktidar açısından ne kadar bereketli (!) bir kaynağa dönüştüğünü görebiliyoruz. O dönem parlamenter sisteme dönüşün sembolü haline gelen Altılı Masa’nın, bugün partili Cumhurbaşkanlığını daha da tahkim etme menbaı haline gelip etik tartışmalara konu olması da Türkiye tipi siyaset olsa gerek.
Hedefi net görünen bu siyasal ve toplumsal kargaşanın, artan yoksulluk ve suç ekonomisiyle nasıl yürüyüp yürütüleceği ise büyük soru işareti.
Çiğdem Toker kimdir?Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı. Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti. Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı. 2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor. Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi. Kitapları - Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008 - "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018 - Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019 Ödülleri - İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995) - Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997) - Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000) - Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001) - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005) - European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015) - Halkevleri "Basın Ödülü" (2016) - Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016) - İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019) - TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019) - Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017) - ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017) - ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018) - Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018) - Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018) - Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019) - Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019) - TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020) - Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020) - Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021) - TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021) - İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021) - SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021) - Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021) |
Şimşek’in son dönem ekonomik iş birliği ve ticaret alanında ağırlıklı olarak Körfez ülkelerine yöneldiği hatırlanacak olursa, monarşiyle yönetilen Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, ülkemizdeki toplumsal ve siyasal muhalefete yönelik baskıları ne ölçüde sorun edip masaya getiriyor?
İktidar, seçime kadar muhalefeti baskılar ve medyası üzerinden bölüp itibarsızlaştırmayı; satın alma gücü her gün düşen milyonları da “sabır” telkini, onun yetmediği yerde de sopayla dizginlemeyi planlamakta
Türkiye’nin eski Türkiye olmadığı çok doğru. Sadece Yolsuzluk Algı Endeksi’ndeki gelişmeler bile tespiti doğruluyor
© Tüm hakları saklıdır.