08 Mayıs 2024

Yargıya saygılı bir TÜİK aranıyor

Yeni Anayasa konusunda, TÜİK'in bilgi karartmasından, yargı kararına uymamasından zerre rahatsızlık duymayan bir iktidar partisinin ardına düşülür mü?

Türkiye'de hiçbir sorun enflasyondan daha ağır, daha yaygın ve daha etkili değil. Ülke sorunlarına dair birçok saha araştırmasında -bence ilk sırada olması gereken- adalet bile ikinci sırada çıkıyor. Hâl böyleyken, muhalefetin yeni Anayasa tartışmasına mevcut statüsü gereği zorunlu, biraz da medeni açıdan birkaç temas dışında müdahil ve taraf olması, toplumun yararına ve lehine bir tutum değil. Aksine, ülkeyi bu kadar antidemokratik ve yüksek enflasyon ortamına taşımış iktidarın, yenilgiyi fırsata çevirme girişimine altın tepside bir destek sunmak anlamına geliyor.

Bin tane neden sıralanır da birini anlatalım:

Enflasyon hesabını resmi olarak TÜİK yapıyor, malum.

Peki TÜİK'in bu hesaplamada hayati yer tutan bazı maddelerin bilgilerini taammüden kararttığını, daha kötüsü, yargı kararına uymadığını unutacak mıyız?

Böyle bir yönetsel sistem içinde, yeni Anayasa konusunda, TÜİK'in bilgi karartmasından, yargı kararına uymamasından zerre rahatsızlık duymayan bir iktidar partisinin ardına düşülür mü?

* * *

Ne demek istediğimi biraz açayım.

TÜİK bundan iki yıl önce, aralıksız olarak 19 yıl boyunca yayımladığı madde sepeti ve madde fiyat listesi yayınını aniden kesti.

(2022'nin ekonomide şahane model arayışlarının dorukta olduğunu anımsatalım.)

Ani veri karartma

"Madde Fiyat Listesi", yaklaşık 400 maddenin ortalama fiyatlarını içeriyordu. Bu verileri yayımlamayı durdurmak, doğal olarak enflasyon rakamlarının sağlığı konusunda kuşkulara yol açabilirdi.

DİSK önce TÜİK'e başvurdu. TÜİK, DİSK'in bu bilgilerin açıklanması gerektiği yönündeki bilgi talebini reddetti. DİSK bunun üzerine CİMER'e gitti. CİMER ise bu bilgilerin 19 yıldır düzenli olarak açıklanan bir veri setinin başına getirilen bu tuhaf (ama elbette nedeni tahmin edilen) uygulamayı ,"Kamuoyunda yanlış anlama ve yanıltıcı değerlendirmelere sebebiyet verdiği" gerekçesiyle savundu. Konu, mahkemelik oldu.

Ankara 6. İdare Mahkemesi, DİSK'in açtığı davada TÜİK'in bu verileri gizlemesinin hukuka aykırı olduğu ve açıklanması gerektiğine hükmetti. (Tam bir yıl önce bu konuda yazdığım yazını linkini bırakıyorum.)

Hukuk devletlerinde idare mahkemelerinin verdiği kararların hemen uygulanması gerekirdi ama TÜİK bu karara uymadı. Uymadığı gibi kararı istinafa götürdü. İstinaf da TÜİK'in sansürcü tutumundan değil, kamuoyu bilgilenmesinden yana tutum aldı. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi istinaf başvurularının hukuka uygun olmadığın karar verdi.

Karar kesinleşmişti. Ancak TÜİK, yargı kararına uymamaya kararlıydı. Çok ender başvurulan bir yol olan "kanun yararına bozma" isteminde bulundu. Bu talep Danıştay Başsavcılığı'na yapıldı.

Danıştay Başsavcılığı TÜİK'in bu başvurusunu reddetti. Hukuka aykırı olduğunu bildirdi.

Bütün hukuk yolları tükendi ama... 

Nasıl?

Üç aşamada da TÜİK'in yaptığı veri karartmasının hukuka aykırı olduğu tescilleniyor ama ne oluyor?

TÜİK'in ta ilk aşamada, yani geçen sene ilk idare mahkemesi kararına uyarak açıklaması gereken madde fiyat listesi, üç kere hukuka aykırılık kararına rağmen hâlâ açıklanmıyor.

TÜİK yargı kararlarına uymamak için onca manevrada haksız çıkmasına rağmen hâlâ bu listeleri açıklamıyor. Oysa en kötü ihtimalle, Danıştay Başsavcılılığı'nın geçen mart ayındaki ret kararından sonra uymalıydı.

Yani birkaç gün önce açıkladığı nisan ayı enflasyonunda, iki yıldır gizlediği listeyi de kamuoyuna duyurmalıydı, yapmadı.

Hatırlatalım: TÜİK, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile ilişkili bir kurum.

Yargı kararına uymayan bir TÜİK'in ne kadar güvenilir ve saydam olduğu tabii ki çok su götürür.

İki yıldır açıklanmayan veriler konusunda, mahkeme kararlarına uyulmamasını, karartmanın sürmesini birilerinin izah etmesi gerekiyor.

Akla gelen ilk isim ise doğal olarak TÜİK'in yasal olarak ilişkili olduğu Bakan. Yani Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek.

Güven nedir?

Bakan Şimşek, programın olumlu sonuçlarının yurt dışında görüldüğü mesajını veriyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının programa güvendiğini söylüyor. Buna kanıt olarak da dış finansman imkanlarının artışını gösteriyor.

Bu noktada güven nedir diye sorabiliriz.

Açık ki TÜİK'in veri gizlemesi, daha fenası mahkeme kararlarına uymaması, "program"a güvenen uluslararası kurumların hiçbirinin derdi değil. Niye olsun ki? Enflasyon, onunla yoksullaşan biz "içerideki" vatandaşların derdi.

Sonuç olarak, biz vatandaşların güncel ve acil ihtiyacı yeni Anayasa değil; verileri karartmayan, mahkeme kararlarına saygılı bir TÜİK'tir.

Bir TÜİK aranıyor.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Fernas’ın işçileri, milletin vekili

Kamu ihaleleriyle, Yap İşlet Devretli otoyoluyla Hazine’den, uzun süredir milyarlarca liralık pay alan bir şirket (sahibi partili vekil), nasıl olur da maden şirketinde çalışan işçilerin cildini, saçını gözünü kimyasaldan tozdan koruyacak donanımı sağlayamaz, gaz alım sensörlerini doğru yerde tutmaz, tahkimat çalışması üzerinde bulunması gereken toz emici araçları bulundurmaz, ATEX sertifikalı kamera telefon almaz? Hadi hep birlikte düşünelim

Çok fonksiyonlu “yeni anayasa” kaldıracı

Yeni anayasanın şu önümüzdeki orta vadede gerçekleştirilmesinin çok güç olduğu, dahası buna somut koşullar içinde ihtiyaç bulunmadığı, bu tartışmayı başlatanların zaten işine gelmez de, bunu asıl sorunları hatırlatarak bizlerin dile getirmesi gerekiyor

Şimşek’in kreş ve istihdam vurgusu

Mehmet Şimşek, kendisinden önce başka bir iktidar varmış da ekonomiyi o bozmuş gibi kurguladığı steril retorikten bir türlü vazgeçmiyor. Vazgeçmesine de ne imkân var ne de ihtimal

"
"