Her Beşiktaş maçı öncesi yapılan şu yorumlardan usandım; “Takım olarak iyi değil ama 'ne yapacakları belli olmayan' yıldızlar var...”
Bu oyuncuların ‘ne yapacaklarının belli olmaması’ yorumlarda hep sinik bir olumluluk ifadesi olarak kullanılıyor. Bu da oyuncuların esasen ‘büyük oyuncu’ oldukları inancından besleniyor. Ne yazık ki gerçek böyle değil ve bu inanç Beşiktaş’ı kemiren bir kurt... Çünkü ‘büyük oyunculuk’ devamlılık ister. Beşiktaş’ta olmayan da bu; ‘devamsız ve ne zaman ne yapacağı belli olmayan büyük oyuncu’ çokluğu!.. Ne yapacakları belli olsa takım formasyonu da ona göre şekillendirilir ama bu kadar belirsizlikle geriye sürpriz galibiyetler kalıyor.
Nihayet dün yardımlaşma ve dayanışmayla özellikle sağ kanatta “Neden bunlar daha önce olmadı” dedirten basit ama işlevsel organizasyonlar yapmayı becerdi Beşiktaş. Özellikle ilk yarının son 15 dakikasında. Bunda da Quaresma’nın Simao’yla değil ama Fernandes’le uyumu önemli oldu. İlk yarı boyunca defansta da hayli organize olduklarından pozisyon da vermediler.
İkinci devre de aynı arzuyla başladı ve Egemen’in golü geldi, ama Fenerbahçe çabuk karşılık verdi. Buna rağmen mecburen kazanmak zorunda olan Fenerbahçe’ye karşı ısrarla uygulanan ‘iyi kapan, hızlı açıl’ formülü ilk devresi durgun geçen maça da lezzet getirdi. Sonuçta Beşiktaş dün yenilmiş olsa da yaptıkları ve yapmaya çalıştıklarıyla taraftarına sanırım, “Daha önceleri nerelerdeydiniz” dedirtmiştir...