Doğaya ihanetin simgelerinden Marmaris Kızılbük'teki Simpaş otel ve devremülk inşaatıyla ilgili takibe devam… Kamu adına denetim yapan basın olmasaydı Marmaris Belediyesi zabıta ekipleri belki o baskını yapmayacak, yaz dönemi inşaat yasağına rağmen inşaat çalışmalarının harıl harıl devam ettiğini yerinde tespit edemeyecekti, inşaatı mühürlemeyecekti. Bunu zaten gündeme getirmiştim.

Öğrendiğim kadarıyla Marmaris Belediyesi, yaz dönemi inşaat yasağını ihlal ettiği gerekçesiyle firmaya oldukça yüklü miktarda ceza kesti. Sinpaş'ın Kızılbük Koyu'nda zamanla genişlettiği inşaatla ilgili önemli bir gelişmenin olacağı da konuşuluyor.

Yargı süreciyle ilgili de Danıştay'dan kritik bir karar çıktı. Bu doğa yıkımını önlemeye çalışan, konuyu adım adım takip eden Marmaris Kent Konseyi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın, Muğla Büyükşehir Belediyesinin "kanalizasyon ve su alt yapısı yoktur, sağlayamam" resmi cevabına rağmen "ÇED olumlu" kararına karşı dava açmıştı. Muğla 2. İdare Mahkemesi, Kent Konseyi'nin açtığı davayı bilirkişi raporuna dayandırarak reddetmişti. Dosya Danıştay'a gitti. Danıştay 4. Dairesi, yerel idare mahkemesinin kararına dayanak olan bilirkişi raporunu "Yüzeysel" bularak kararı bozdu.

Muğla 2. İdare Mahkemesi'nin kararına dayanak olan bilirkişi raporunda Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisi Doç.Dr. Serkan Eker, Ege Üniversitesi Biyolog Doç. Dr. Ademi Fahri Pirhan, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Yüksek Orman Mühendisi Öğr. Gör. Gürkan Demiröz, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İnşaat Yüksek Mühendisi Öğr. Gör. Mustafa Afşin Erdoğan ve Harita Kadastro Mühendisi Şükrü Mercimek imzası yer alıyor.

Danıştay 4.Dairesi, yerel idare mahkemesinin kararında etkili olan raporla ilgili "Karara esas alınabilecek nitelikte ve yeterlilikte olmayan bilirkişi raporu" ifadesini kullandı. Böylece Marmaris Kent Konseyi'nin Danıştay'a götürdüğü davayla ilgili yüksek mahkeme, yerel mahkemeye "yeni bir bilirkişi heyeti ile bilimsel, kamu yararı ve çevreyi koruyan bir rapor hazırlanmalı ve buna göre yeniden karar ver" dedi.

Hatta Danıştay, daha kritik bir karar vererek söz konusu bilirkişinin ÇED raporunu değerlendirebilecek nitelikte olmadığını söylemiş. Bu durumda ÇED Raporu'nun da yeniden bilimsel değerlendirmeye tabii tutulması gerekmez mi?

Mahkemelere bilirkişi raporları sunan heyetler de tartışılmaya açılmış olmadı mı, özellikle de çevre davalarında… Yargının yargıyı denetlemesi bu yüzden çok kritik. Ama asıl önemli olan çevreye sahip çıkan kararlı sivil toplumun varlığı…