02 Mart 2025

Oğulçet: “Koyu”da herkes ne hissetmek isterse istediğini anlayıp alıp onu anlamlı yapabilir

“Tabii ki her hikâye tek başına yazılmaz. Yaşayanlar ve yaşatanlar vardır illa ki… Kendinden bir şey bulacaklar olacaktır çünkü gerçeğin yalanı olmaz”

Oğulçet'in yeni teklisi "Koyu"nun kapağı

2018 yılından beri kendi hayatından yola çıkarak yazdığı şarkılarla adından söz ettiren Oğulçet, 2022 yılında yayınladığı “Hayal” şarkısının üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra yeni teklisi “Koyu”yu OnAir Music etiketiyle tüm dijital platformlarda dinleyiciyle buluşturdu. Elektronik tınıları soul’la harmanlayan Oğulçet, yine kendi yaşamından izler taşıyan şarkısında, kurduğu evrenin içinden dinleyiciyi farkındalıkla dolu içsel bir yolculuğa çıkarıyor. Oğulçet’le yeni şarkısı vesilesiyle anlatmaya “çalıştığı” hikâyesini konuştuk.

- Bir önceki şarkın “Hayal”in üzerinden üç yıl geçmiş. Senin gibi üretken bir müzisyen için çok uzun bir süre. Neler yaptın bu üç yılda?

Son şarkımın üzerinden uzun bir süre geçti. Bu süre zarfında hayatımda yoluna koymam gereken mücadeleler vardı. Şimdi; kısacası kendimi zaten yeterince anlatmıştım. Sonra biraz daha hikâyemi yaşamaya ihtiyacım vardı; şimdi ise sıra yazmakta…

- Seninle “Esinti” şarkınla ilgili yaptığımız röportajda, dinlenme rakamlarının gayet iyi olduğunu fakat seninle ilgili herhangi bir habere, röportaja vs. rastlamamamın sebebini sorduğumda, görünebilir olmak için gayet haklı olarak yüksek bütçeli bir PR çalışması olması gerektiğinden ve müziği bir hobi olarak gördüğünden bahsetmiştin. Ancak devamında, “İnsanlar seni niye dinlesin,” diye sorduğumda da, “İnsanlar benim hikâyemi ilk önce beni merak ettiği için dinlemeli,” diye cevaplamışsın. Bir yanda müziği hobi olarak gördüğünden -bunu yaptığın işe değer vermediğin anlamında söylemiyorum- ve görünebilir olmanın üzerinde çok da fazla durmadığını söylüyorsun. Ama diğer taraftan da insanların seni merak etmesini istiyorsun. Bunun bir çıkar yolu yok gibi görünüyor sanki…

Düşüncelerimin arkasındayım. Hâlâ ciddiye aldığım söylenemez; ailem ile uğraşıyorum ve müzik benim hobim. Aile babası olmak, müzisyen olmaktan daha anlamlı ve müziğime bu şekilde devam edeceğim.

Oğulçet

- Yeni şarkın “Koyu” yayınlandı. Her zamanki gibi senin gönlünden kopup geldiği belli olan bir çalışma. Kendi hikâyen devam ettiği sürece bu şekilde üretmeye devam edeceksin sanırım da her hikâyenin bir sonu var. O zaman şarkıların bu kadar samimi bir şekilde dinleyicide iz bulacak mı?

Tabii ki her hikâye tek başına yazılmaz. Yaşayanlar ve yaşatanlar vardır illa ki… Kendinden bir şey bulacaklar olacaktır çünkü gerçeğin yalanı olmaz.

- “Koyu” en depresif şarkılarından biri. Müzikle hem kendinin hem de zamanın ruhunu tutturuyorsun. İkinci kısmının kendiliğinden oluştuğunu düşünüyorum. Katılır mısın buna?

“Koyu”da herkes ne hissetmek isterse istediğini anlayıp alıp onu anlamlı yapabilir bence; zira yapım aşamasında dört kısım da birbiri ardına kendiliğinden oluştu.

- Şarkıda kendine ait bir “evren” yaratmışsın ve dinleyiciyi de orada tutmayı iyi kotarıyorsun. İster istemez arka arkaya dinleme ve orada “kalma” isteği uyandırıyor şarkı. Bu bilinçli bir tercih miydi?

Her gün ve günde birkaç defa hatta üst üste bile dinlenme isteği yaratabilen, kötü bir rüyanın üstüne dinlendiğinde oturup ağlatabilen, gün içinde sessizce içine bağrına bağrına dinlenmek benim de en büyük istek ve önceliğim. Az kişiye ulaşmak dahi olsa; çok bağlanmak.

- “İçsel farkındalık”, “derin bir anlatım”, “kaçışlar”, “iç dünyaya yolculuk” vs… Sanırım pandemiden bu yana bu konuları anlatan bin tane şarkı yayınlanmıştır. Evet, tabiatı gereği dış dünyayla bağımızın zamanlarda bu duygulara gark ederiz ama artık “günümüz insanının içsel hesaplaşması” minvalindeki sanatsal çalışmaların, o içsel yüzleşmenin, bizzat “günümüz”ün, “modern çağın”, adına ne dersen de, şikâyetçi olduğun “şey” tarafından bireyin üzerinde kurduğu kofti “biriciklik”, “özellik” tahakkümüyle oluştuğunu anlaması gerekmiyor mu? Kısaca bıkmadık mı artık bu yüzleşme, hesaplaşma, derin duygulardan? Biraz etrafa bakmak gerekmiyor mu? Ya da etrafına ve kendine baktığında da sadece bunları mı görüyorsun?

Mutlu bir hayatım var. Günlük hayatım yaptığım müzik gibi depresif değil ancak hayat istediklerini yapabilmek için çalışmak ve hayal kurmakla geçer. Hayallerin çoğu da gerçek olmaz. Ben de gerçekleri ve gerçek duyguları anlatmaya çalışıyorum. Genellikle hayat acıdır. Kimi zaman insan bünyesi dayanamaz kaçar, kimi zaman da bu kaçış bir ömür sürer. Yine de bugün güzel bir gün.

- Yukarıdaki sorulardan cevabının birini, “gerçeğin yalanı olmaz,” diye bitiriyorsun. "Gerçeğin yalanı olmaz”sa neden mutlu olduğun hayatın içinden depresif şarkılar çıkıyor?

Hiç kimse olduğu gibi görünmek istemez veya olduğu gibi davranmaz. Herkes olmak ve görünmek istediği gibi kendini anlatmaya çalışır. Fakat insanın içinde ne varsa bir gün bu ortaya çıkar.

Burak Soyer kimdir?

1986 yılında Kütahya'da doğdu. 1992 yılında Çanakkale'ye yerleşti. 2004 yılında Marmara Üniversitesi Alman Dili Edebiyatı'nı kazandı. Aynı yıl okulu bıraktı. Bir süre garsonluk yaptı.

2005 yılında Radikal Gazetesi Kültür Sanat Servisi ve Kitap Eki'nde gazeteciliğe başladı. Aynı yıl Rolling Stone Türkiye'nin açılmasıyla birlikte Rolling Stone'a müzik yazıları yazdı. 2006-2008 yılları arasında Akşam Gazetesi Ekler Servisi'nde muhabir olarak görev yaptı. Daha sonra "memleketi" Çanakkale'ye dönüp Çanakkale Olay Gazetesi'nde çalıştı.

İnternethaber.com, Sözcü.com.tr, Toplumsal Haber gibi internet haber sitelerinde Siyaset, Gündem, Spor, Yurt Haberler, Kültür Sanat, Yaşam, Lifestyle servislerinde editör olarak çalıştı. Trend Medya'nın YouTube kanalı için kültür sanat ve spor programı hazırlayıp sundu. Son olarak İstanbul Karaköy MONO dergisinin editörlüğünü yapıyordu.

Şimdiye kadar Milliyet, Hürriyet, Hürriyet Kitap Sanat, BirGün, BirGün Pazar, BirGün Kitap, Taraf, Cumhuriyet Pazar, T24, Gazete Duvar, sendika.org, solhaber.org'a, siyaset, edebiyat, müzik, sinema, tiyatro yazıları yazdı. Halen T24 Haftalık, Bianet ve OT dergisine kültür sanat, K24, Edebiyathaber.net, Oggito, Ne Okuyorum?, Ajandakolik, Mahal Dergi, Romanoku internet sitelerine de edebiyat yazıları yazıyor.

2017 yılında ilk kitabı Zıvana Doğan Kitap etiketiyle yayımlandı. Zıvana'nın devamı olan Buji de 2019 yılında aynı yayınevinden çıktı. Son romanı Ring ise, geçtiğimiz Eylül ayında Karakarga Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Ayrıca bir de kısa film senaryosu bulunmaktadır.

2015 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun oldu. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sanat Tarihi bölümündeki eğitimine devam etmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları

Ductape: Ductape’in sound’u bizim hislerimizden, yaşanmışlıklarımızdan ve müzikal zevklerimizden besleniyor

“Bizi ve bu müzik türünü tanımlayan belli bir sound var ama aynı zamanda her şarkıda yeni şeyler deniyoruz, farklı elementler ekliyoruz. Kendi sesimizi koruyarak ilerlemeye çalışıyoruz çünkü bu bizim için bir prensip değil, tamamen organik bir süreç”

Doğan Duru: İstanbul hep bir şeyleri kaybettiğimiz, hep bir şeylerin değiştiği, bir yandan nefret edip bir yandan kopamadığımız bir şehir

Redd grubunun solisti Doğan Duru, grubun yeni teklisi “Üşüyor İstanbul Bugün” için, “Aslında bu, şehrin soğuk yüzüyle ilgili. Kendi içindeki karmaşası, yalnızlığı, kayıpları… İstanbul bazen insanın içindeki boşluğu daha da büyütüyor,” diyor

Arda Kıymaz: “Martı Jonathan Livingston” tam olarak benim!

“Kitabı okuduktan sonra anladım ki martı Jonathan da görünmez sınırlar içerisinde yaşamak istemeyen, toplumsal normlardan uzak, özgür bir kuş. Hatta başaramazsın diyenlere bile başarıya ulaştıktan sonra dönüp öğrendiklerini aktarmak için heyecanlı biri. Yani tam olarak ben”

"
"