09 Şubat 2025

Arda Kıymaz: “Martı Jonathan Livingston” tam olarak benim!

“Kitabı okuduktan sonra anladım ki martı Jonathan da görünmez sınırlar içerisinde yaşamak istemeyen, toplumsal normlardan uzak, özgür bir kuş. Hatta başaramazsın diyenlere bile başarıya ulaştıktan sonra dönüp öğrendiklerini aktarmak için heyecanlı biri. Yani tam olarak ben”

Arda Kıymaz

Alternatif sahnenin gizli kalmış cevherlerinden Arda Kıymaz, yeni şarkısı “Sorma Bana”yı On Air Music etiketiyle yayınladı. İnidigo grubunun, “Jonathan Livingston” albümünü dinleyip, oradan Richard Bach’ın meşhur “Martı Jonathan Livingston” kitabına uzayıp, kitabı okuduktan sonra da “Sorma Bana”yı yazan Kıymaz, klasik rock tınılarıyla modern rock’ı bir araya getiren sound’u ve insanın arada bir hissettiği sıkışmışlık duygusunu notalara ve dizelere döküyor. Müzik yaşamında kendi yoluna bakan Arda Kıymaz’la müzikal geçmişini ve yeni şarkısı “Sorma Bana”yı konuştuk.

- Müziğe ortaokulda başlamışsın ve anladığım kadarıyla her şeyden önce iyi bir dinleyicisin. Synth temelli gruplardan rap metale kadar epey geniş bir “kulak skalan” var. Bunun bir yerden sonra ister istemez sistematik hale geldiğini düşünüyorum. İlgini çeken ne varsa girişi dahi olsa kafaya yazmak… Nasıl oturdu sende bu durum?

Müziğin hayatıma girdiğinden beri değişimime çok büyük katkı sağladığını söyleyebilirim. Zamanla fark ettim ki, dinlemekten keyif aldığım her şey bende bir duyguyu tetikliyor. Bu tetiklenmeleri, farklı tarzların sentezlenmesinde ve bunun sonuncunda ortaya çıkan özgün sound’larda daha çok hissediyorum. Eğer ben bunu hissedebiliyorsam, başkaları da benzer duyguları benim şarkılarımı dinlerken hissedebilir diye düşünüp, şarkılarımı bu motivasyonla en iyi şekilde üretebilmek için özellikle bu tarz işler yapan grupları eski-yeni fark etmeden takip etmeye çalışıyorum. Spotify’ın Fresh Finds Türkiye listesini yeni keşfettim mesela. Yeni şarkı yayınlamış bağımsız müzisyenleri keşfetmek için harika bir liste.

- Bu deneyim sonradan bir arayışa da itiyor sanırım müzisyeni… Yazarların dipnotta verilen kitapların peşinden gitmesine benzetirim ben bunu. Ne dersin?

Tabii, bu sistematik artışın sonucunda şu anda yeni bir müzik dinlerken kulağımın ne aradığını, beni neyin cezbedeceğini, bir albümdeki parçaların birbiriyle uyumuna göre playlist’ime o albümü mü yoksa yalnızca albümden bir şarkıyı mı kaydedeceğimi çok iyi biliyorum. Bu aynı zamanda müziğimi şekillendirirken atacağım adımlarda da daha hızlı ve daha kararlı adımlar atmamı kolaylaştırıyor.

- Müziğe bu kadar erken yaşta başlamana rağmen şarkılarını neden bu kadar geç yayınlamaya başladın? Hayat gailesi mi?

Aslında o kadar da geç sayılmaz. İlk şarkılarımı 2016’da Youtube’da yayınlamışım. Tabii ses kalitesi falan kötüydü bayağı, kaldırdım sonra. Üniversitede grup kurma çabaları, kulüp aktiviteleri, pandemi vs. derken okul hayatı bitti. Yepyeni bir hayata adapte olmaya çalışmak ve bir yandan da bitmek bilmeyen mükemmeliyetçiliğim yüzünden şarkıları istediğim hızda tamamlayamıyordum. Pandemiyle beraber oradan oraya taşınma süreçleri de ekstra oldu tabii. Planlı hareket edemedim uzun bir süre.

Arda Kıymaz

- Yeni şarkın “Sorma Bana” okuduğun bir kitap üzerine düşünmenle ortaya çıkmış. Hangi kitap o? Ve seni bir şarkı yazacak kadar nasıl etkiledi?

Bana, şarkı yazdıran kitap Richard Bach’ın Martı Jonathan Livingston’ı ama bir de bana bu kitabı satın almamı sağlayan bir albüm var. İndigo - Jonathan Livingston. İndigo, albümde kendi kişisel gelişimini, toplumsal normları nasıl görmezden geldiğini öyle güzel anlatıyor ve öğrendiklerini öyle güzel paylaşıyor ki; kitabı okuduktan sonra anladım ki martı Jonathan da görünmez sınırlar içerisinde yaşamak istemeyen, toplumsal normlardan uzak, özgür bir kuş. Hatta başaramazsın diyenlere bile başarıya ulaştıktan sonra dönüp öğrendiklerini aktarmak için heyecanlı biri. Yani tam olarak ben.

- Şarkının sözlerini sonradan değiştirmişsin. Nerede arıza çıkıyordu?

Şarkıya yazdığım ilk sözlerin, aktarmak istediğim duyguları dinleyiciye istediğim gibi anlatabileceğinden emin değildim. Koca bir hikâyeyi, kendimle özdeşleştirmiş ve bir çırpıda metaforlarla anlatmaya çalışmıştım. Bir şeyi eksik yapmaktan hoşlanmadığım için, karar almam gereken durumlarda “ya hep, ya hiç” mantığım devreye giriyor. Burada da bir karar vermem gerektiğini hissettim. Eksik bulduğum yerlerini düzeltmek de bir seçenek olabilirdi tabii ama o dönem hiç martı Jonathan dönemimde değildim, hayatta kalmaya çalışıyordum. Parçayı rafa kaldırıp başka bir şarkıya geçemezdim çünkü enstrüman kayıtları çoktan bitmişti. Böylece sözleri en baştan yazma kararı aldım.

- “Sorma Bana”da bütün faturayı kendine kesen bir karakter var. Hepimiz zaman zaman yaşarız bu durumu. Dünyalar başımıza yıkılır, etrafımızdaki herkes suçludur vs… Sendeki çıkış yolu nasıl vuku buluyor böyle durumlarda?

Genelde kendime bunun geçici bir süreç olduğunu, yaşadığım şeyin depresyonsa da dibine kadar yaşanması gerektiğini; ancak belirli bir süre sonra hayata tutunmak için kendimi yukarı itmek zorunda olduğumu, kimsenin gelip beni tutup çekmeyeceğini hatırlatmaya çalışıyorum. İşin garip tarafı, işe de yarıyor.

- Bunun yaşla ilgili olduğunu düşünüyor musun?

Tamamen yaşa bağlı olmamakla birlikte, gençken karşılaştığımız zorluklara karşı direncimiz daha düşük olduğundan kendini suçlama eğilimi de daha yoğun olabilir. Ancak zamanla edindiğimiz tecrübeler, bu duyguları daha kontrollü bir şekilde yönetmemize imkân tanıyor ve daha objektif yaklaşabiliyoruz. Yine de yaştan ziyade, içinde bulunulan ruh hali ve yaşanılan zorlukların, bu tarz durumlara yaklaşımlarda daha büyük rol oynadığını düşünüyorum.

- Senin tarzında müzik yapan, özellikle single pazarının bu kadar bol olduğu birçok müzisyen var. Nasıl sıyrılmayı planlıyorsun?

Sıyrılmak gibi bir planım yok. Benim için önemli olan, müziğimi ve hikâyemi en özgün haliyle ortaya koymak. Her sanatçı gibi ben de kendi yolculuğumu yapıyorum ve tek amacım müziğimi dinleyenlerle benzer duyguları paylaşmak. Beste yapmaya içimde birikenleri paylaşma ihtiyacıyla başladım, samimi bir iletişim önceliğim.

- Sırada neler var senin tarafında?

Bu yıl içerisinde en az iki yeni parça yayınlamayı planlıyorum. Bir video klip gelebilir, bir de “Sorma Bana”nın akustik versiyonunu yayınlayacağım. Bunun haricinde vakit buldukça elektronik/house tarzında müzikler yapmayı seviyorum. Farklı bir isim kullanarak yayınlamak istediğim iki parçam var o tarafta. İsme henüz karar veremedim, sürpriz.

Burak Soyer kimdir?

1986 yılında Kütahya'da doğdu. 1992 yılında Çanakkale'ye yerleşti. 2004 yılında Marmara Üniversitesi Alman Dili Edebiyatı'nı kazandı. Aynı yıl okulu bıraktı. Bir süre garsonluk yaptı.

2005 yılında Radikal Gazetesi Kültür Sanat Servisi ve Kitap Eki'nde gazeteciliğe başladı. Aynı yıl Rolling Stone Türkiye'nin açılmasıyla birlikte Rolling Stone'a müzik yazıları yazdı. 2006-2008 yılları arasında Akşam Gazetesi Ekler Servisi'nde muhabir olarak görev yaptı. Daha sonra "memleketi" Çanakkale'ye dönüp Çanakkale Olay Gazetesi'nde çalıştı.

İnternethaber.com, Sözcü.com.tr, Toplumsal Haber gibi internet haber sitelerinde Siyaset, Gündem, Spor, Yurt Haberler, Kültür Sanat, Yaşam, Lifestyle servislerinde editör olarak çalıştı. Trend Medya'nın YouTube kanalı için kültür sanat ve spor programı hazırlayıp sundu. Son olarak İstanbul Karaköy MONO dergisinin editörlüğünü yapıyordu.

Şimdiye kadar Milliyet, Hürriyet, Hürriyet Kitap Sanat, BirGün, BirGün Pazar, BirGün Kitap, Taraf, Cumhuriyet Pazar, T24, Gazete Duvar, sendika.org, solhaber.org'a, siyaset, edebiyat, müzik, sinema, tiyatro yazıları yazdı. Halen T24 Haftalık, Bianet ve OT dergisine kültür sanat, K24, Edebiyathaber.net, Oggito, Ne Okuyorum?, Ajandakolik, Mahal Dergi, Romanoku internet sitelerine de edebiyat yazıları yazıyor.

2017 yılında ilk kitabı Zıvana Doğan Kitap etiketiyle yayımlandı. Zıvana'nın devamı olan Buji de 2019 yılında aynı yayınevinden çıktı. Son romanı Ring ise, geçtiğimiz Eylül ayında Karakarga Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Ayrıca bir de kısa film senaryosu bulunmaktadır.

2015 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun oldu. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sanat Tarihi bölümündeki eğitimine devam etmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları

Biz bu “filmi” daha önce görmüştük!

“Sokaktaki yurttaşın üstüne yığmaya çalıştıkları korkuyu gazeteciler üzerinden yapmaya çalışan hükümetin bu tutumuna alışkınız. Görevimizi yapmaya devam edeceğiz. O yüzden de “Biz bu filmi daha önce görmüştük!” deyip, sizleri gazetecilikle ilgili sinema tarihine damga vurmuş filmlerle baş başa bırakıyoruz… “

Fuat: Mücadele etmezsek kaybetmiş oluruz

“İnsanların insanlar için yarattığı hayat şartları çok uzun zamandır çetin ve kötü. İnsan da kötülüğün müptelası… Elimizden geldiğince medeni ve iyi biri olmamız gerekiyor. Mücadele etmezsek kaybetmiş oluruz. Böyle bir lüksümüz yok”

Kıvılcım Ural: Bizler isteyince ve bir olunca karşımıza ne çıksa yıkar geçeriz

Kıvılcım Ural, yeni albümü “Eteklerim Köpeklerim”le ilgili şunları söylüyor: “Global olarak da birlik olup bir şeylere hayır ya da dur diyebilmek, bir şeyleri birleşip değiştirebilmenin gücünü fark eden bir kuşağız. Hepimiz fikirlerimizi söylemekte artık daha cesuruz”

"
"