Magazin medyasından Cengiz Semercioğlu, Mars Sinema Gurup Kurumsal İlişkiler Direktörü Aslı Irmak Acar’la bir söyleşi yapmıştı. Bu söyleşi özellikle sosyal medyanın kısa sürede gündemine oturdu. Söyleşiyi tetikleyen gelişme, yakın zaman önce yapımcıların film dağıtım ve sinema işletmeleriyle yaşadıkları fiyat anlaşmazlığı ve özellikle promosyonlu biletlerdi… Yapımcılar, 1 Temmuz’da yürürlüğe giren yeni sinema yasasından önceki şartlarda, yani promosyonlu biletlerin film izleme koşullarını belirlediği şartlarda film çekmek istemediklerini açıkladılar. Yapımcılara göre, promosyonlar bilet fiyatlarını arttırıyordu. Ayrıca yapımcılara verilen payın da düşük olduğunu iddia ediyorlardı. İşletmeciler ise seçenek oluşturduklarını ve izleyicinin isterse promosyonlu olmayan bilet de alabileceğini savunuyorlardı. Yapımcılar ayrıca işletmecilerin izleyici rakamlarını sağlıksız yansıttıklarını da düşünüyorlardı… Okurlarımıza daha ayrıntılı bilgi için T24 Pazar’da yayınlanan “Mars Savaşları” başlıklı yazımızı okumalarını salık veririm.
Kılıçlar çekildi ve Yılmaz Erdoğan son filmi “Organize İşler 2”yi gecikerek vizyona soktu. Film vizyonda devam ederken gösterim hakkını Netflix’e de sattı. Eş zamanlı olarak Cem Yılmaz ve Şahan Gökbakar filmlerini vizyondan çekti. Bunun üzerine bahsettiğimiz söyleşi yapıldı ve Mars Sinema Gurup Kurumsal İlişkiler Direktörü Acar’ın özensiz sözleri ortamı gerdi: “Cem Yılmaz olmazsa başka Cem Yılmaz’lar çıkar. İhtiyaç dahilinde yeni Cem Yılmaz’lar üretilir”. Kriz işi parlamentonun da gündemine geldi. Alelacele daha önceden de biriken bazı sorunları da içeren “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması İle Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 18 Ocak 2019 tarihinde Meclis’de kabul edildi ve 30 Ocak 2019’da Resmi Gazete’de yayınlanarak yasalaştı; 1 Temmuz 2019’da da yürürlüğe girdi. Yasanın bazı maddelerini okurlarımıza anımsatalım:
-Sinema salonu işletmecileri, izleyici sayısının artırılmasına yönelik kampanya ve toplu satış faaliyetlerini ancak filmin yapımcısı ve varsa dağıtımcısı ile yapılacak sözleşmeler aracılığıyla gerçekleştirecek.
-Sinema salonu işletmecileri, film gösterimleri ile ilgili bilgileri bakanlığa iletmek üzere bakanlıkça belirlenen donanım ve yazılımı işler halde bulundurmakla yükümlü olacak.
-Sinema filmi gösterim arası 15 dakikayı aşamayacak.. Uzun reklam süreleri 10 dakikaya düşürülecek. Fragman gösterim süresi en az üç, en fazla fazla beş dakika olacak ve kamu spotlarıyla sosyal sorumluluk projelerine ilişkin gösterimler fragmanlara dahil edilemeyecek.
-Ülke içinde üretilen veya ithal edilen sinema filmlerinin, ticari dolaşıma veya gösterime sunulmasından önce değerlendirilmesi ve sınıflandırılması yapılacak. Uygun bulunmayan filmler, ticari dolaşıma ve gösterime sunulamayacak. Değerlendirme ve sınıflandırması yapılmamış olan sinema filmleri, festival, özel gösterim ve benzeri kültürel ve sanatsal etkinliklerde ancak ’18+’ yaş işaretiyle gösterilebilecek.
-Değerlendirme ve sınıflandırma yükümlülüğüne uymayan, zorunlu tutulduğu halde gerekli işaret ve ibareleri kullanmayan veya yanıltıcı şekilde kullanan film yapımcısı ile değerlendirme ve sınıflandırma yükümlülüğüne uyulmayan filmlerin dağıtımını yapanlara 20 bin lira idari para cezası uygulanacak.
-Değerlendirme ve sınıflandırma yükümlülüğüne uyulmayan filmlerin gösterimini yapanlar ile gerekli işaret ve ibareleri kullanmadan veya yanıltıcı şekilde kullanarak film gösterimi yapanlara 50 bin lira; gösterim ve tanıtım alanlarında gerekli işaret ve ibareleri kullanmadan etkinlik düzenleyenlere film başına 20 bin lira; reklam, fragman ve film arası sürelerine uymadan gösterim yapan sinema salonu işletmecilerine ise salon başına 50 bin lira para cezası verilecek.
Ayrıca daha önce filmlere verilen destekler, yeni yasayla diziler içinde geçerli olacak ve ‘Dizi ve Yabancı Filmleri Destekleme Komisyonu’ oluşturulacak. İthal filmlere uygunluk denetimi ve koşullara uymayanlara uygulanacak ve kısmen yukarıda bahsettiğimiz para cezaları da söz konusu olacak. Önemli bir detay ise değerlendirme ve sınıflandırması yapılmamış olan sinema filmleri, festival, özel gösterim ve benzeri kültürel ve sanatsal etkinliklerde ancak ’18+’ yaş işaretiyle gösterilebilecek yönündeki bir maddenin olması ve uygun bulunmayan filmler, ticari dolaşıma ve gösterime sunulamayacak diye de bir madde olmasıydı. Bu maddeler ise, çocuklara yönelik yapılan film festivallerinin ya da festivallerde çocuklara da yönelik film gösterimlerinin olanaksız hale gelmesine neden olabilme olasılığı ve bazı filmlerin uygun bulunmama kriterlerinin göreceliliği gibi sakıncaları akla getirdi.
Bu ve başka bazı düzenlemeler akıllara sansür düzenlemesi mi yapılıyor sorusunu da getirdi. Nihayetinde yasanın uygulaması daha önce de belirttiğimiz gibi 1 Temmuz’da başladı. Ortalama sinema seyircisi açısından şüphesiz öne çıkan en büyük sorun, indirimli seansların ve günlerin, öğrenci indiriminin iptal edilmesi oldu. Bazı sosyal medya paylaşımcıları, yapımcı ve yönetmenleri “ayaklarına sıkmakla” suçlamaya başladı.
Aslında profesyonel açıdan bakıldığında hem film yapımı hem de film gösterimi büyük ve pahalı organizasyonlardır. Bugün ülkemizde uzun metrajlı bir film çekebilmek için ortalama 1 milyon liralık bir bütçeye ihtiyaç vardır. Yapımcıya filmin gösterimi sonrasında yasa öncesinde bilet başına 5 liralık (yaklaşık 1 dolar) bir para kalıyordu. Bu da box office rakamlarıyla çarpılınca yapımcı açısından filmin sağladığı gelir anlamına geliyor. Şüphesiz ticari sinema örnekleri dışındaki filmlerin pek çoğu, yapım maliyetini bile karşılayamıyor. Ama bu durum seyirciyi ilgilendirmiyor. Empati yapmadan ve gelir seviyesinin düşük olmasına da bağlı olarak, cebinden çıkan paraya bakıyor ve evindeki büyük ekranlı LCD/LED televizyonlar, sinema salonlarının alternatifi olmaya başlıyor.
Yeni yasanın ne getirip ne götürdüğü hakkında hüküm vermek için erken sayılır. Yapılan kimi olumlu düzenlemelerin (reklam terörüne son verilmesi, kamu kurum, kuruluş ve kamu tüzel kişilerine sinema donanım desteği verilebilmesi, ihtiyaç sahibi sinema sanatçılarına veya sinema sektörü çalışanlarına maddi destek sağlanabilmesi gibi) yanında, soru işareti uyandıran düzenlemeler de dikkati çekiyor. Örneğin sansür algısı ya da film destekleme komisyonlarının daraltılması ve sektör temsilcilerinin azaltılması gibi… Sonuçta gelişmelerin sinema sektörümüz için hayırlara vesile olup olmayacağını yaşayarak göreceğiz.