08 Aralık 2019

7. Kayseri Film Festivali'nin ardından

Yakın geçmişten günümüze, "Yeşilçam" diye de tanımlanan ülkemiz sinemasının rahle-i tedrisinden geçmeden daha demokratik koşullarda film üreten sinemacılar için festivaller, artık izleyicilere ulaşabilmelerinde ve filmlerini onlarla paylaşabilmelerinde büyük önem taşımaktadır

Kayseri Film Festivali’nin yedincisi, geçtiğimiz günlerde pek çok dedikoduyu; hoşgörü ve diyalog eksikliklerini geride bırakarak sona erdi. Bu festival, üniversite eğitiminin işlevsizliğini ve neredeyse gereksiz hale geldiğini öne süren kişilerin sayısının arttığı günümüzde, daha da önem taşıyor: Çünkü bu festivali kuran ve devam ettirenler Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olan bir grup öğrenci!

Sinemayla profesyonel bağlamda uğraşan her kişinin ve benim gibi görüntü yönetmenliği ve yönetmenlik de yapmış bir sinema yazarının da; öncelikli görevi büyük emek ve özveriyle çekilen filmlerin, onlara harcanan emeğe uygun koşullarda, sinema salonlarının büyük perdelerinde izlenilmesini savunmak ve destek vermek olmalı... Peki sinema yazarları sadece bu çerçeveyle mi kendilerini sınırlamalı? Film festivallerine de, nesnel kriterler bağlamında katkıda bulunmamalı mı?

Yakın geçmişten günümüze, "Yeşilçam" diye de tanımlanan ülkemiz sinemasının rahle-i tedrisinden geçmeden daha demokratik koşullarda film üreten sinemacılar için festivaller, artık izleyicilere ulaşabilmelerinde ve filmlerini onlarla paylaşabilmelerinde büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde bu işlevi yerine getiren en genç ve imkanları en sınırlı film festivallerinden birisi olan Kayseri Film Festivali, yaşadığı bazı sorunları aşabilmek için, önceden duyurduğu tarihi öteleyerek 28 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirildi. Festivalde Ulusal Uzun Metraj, Ulusal Belgesel, Ulusal Kısa Film  Yarışmalarıyla birlikte, film eleştirmenlerinin ödülü verilecekti. 

Bu sene bazı film festivallerinde de yaşanan ve Kayseri’de de festival yönetiminin kararıyla jürilerin filmleri linkten izlemeleri, festivalde bir dizi tartışmanın ve hoşgörüsüzlüğün fitilini ateşledi.  Kimi yönetmenler önceki katıldıkları festivallerde bu konuda haklı bir tepki gösterseler de, filmlerinin linkten izlenmesini kabul etmişlerdi. Fakat aynı yaklaşımı Kayseri Film Festivali’ne göstermediler. Bu süreç ve bir dizi mesajla sosyal medyada büyüyen tartışma ortamı; bir meslek örgütü yönetim kurulunun kendisini temsil eden jüriyi, meslek etiğine uygun olmayan bir sosyal medya açıklamasıyla feshetmesiyle sonuçlandı.

Ülkemizde kapitalizmin acımasız rekabet ortamına terk edilmiş tecimsel film gösterim koşullarında, kendi öznel dünyalarını ve yaşama dair itirazlarını filmleriyle dile getiren ve özellikle ilk filmlerini çeken yönetmenler açısından film festivallerinin ne kadar önemli olduğu, bu sene içinde  katıldığı bütün festivallerden "En İyi Erkek Oyuncu"  ödülüyle dönen ve Kıvanç Sezer’in yönettiği "Küçük Şeyler" filminin başrol oyuncusu Alican Yücesoy’un twitter hesabından yaptığı açıklamalardan anlaşılıyordu: Film geçen hafta 100 salonda vizyondayken, bu hafta ise 4 salonda vizyonda kalabilmişti...

Umut kırıcı kimi gelişmelerden sonra, 7. Kayseri Film Festivali’nde ödül alan ve umut veren filmlerden de bahsederek yazımızı tamamlayalım. 7. Kayseri Film Festivali’nde "Ulusal Uzun Metraj  Yarışması"nın Jüri Başkanı deneyimli yapımcı ve yönetmen Abdullah Oğuz oldu. Jüri üyeleri oyuncu ve yönetmen Görkem Yeltan, kurgu yönetmeni Mustafa Preşava, oyuncu İpek Tuzcuoğlu ve görüntü yönetmeni Gökhan Atılmış da deneyimli isimlerdi.

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması Yücel Çakmaklı "Halk Ödülü"nü "Peri" filmi; "Jüri Özel Ödülü"nü Peri filmindeki performanslarıyla çocuk oyuncular "Denizhan Akbaba", "Elif Sevinç", "Özgür Civelek",  "Kaan Alp Dayı"; "En  İyi Kurgu Ödülü"nü Saf filmiyle "Evren Lus"; "En İyi Görüntü Yönetmeni" ödülünü Dilsiz filmiyle "Andreas Sinanos" ve Kovan filmiyle "Serdar Ünlütürk"; "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü"nü Dilsiz filmiyle "Emin Gürsoy"; "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü"nü: Peri filmiyle "Özay Fecht"; "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü"nü Küçük Şeyler filmiyle "Alican Yücesoy"; "En İyi Kadın Oyuncu Ödülü"nü Saf filmiyle "Saadet Işıl Aksoy"; "En İyi Senaryo Ödülü"nü Küçük Şeyler filmiyle "Kıvanç Sezer"; "Elia Kazan Özel Ödülü’nü Kapan filmiyle "Seyid Çolak"; "En İyi Yönetmen Ödülü"nü ve En İyi Film Ödülü"nü Omar Ve Biz filmiyle "Maryna Er Gorbach" ve "Mehmet Bahadır Er" aldılar. "Ulusal Kısa Film Yarışması"nda ise, "En İyi Film Ödülü"nü Taş filmiyle "Alican Yücesoy" alırken; "Ulusal Belgesel Film Yarışması" "En İyi Film Ödülü"nü Bir Rüya Gördüm filmiyle "Burcu Esenç" ve  "Cante Cantez"; "Jüri Özel Ödülü"nü ise Olmaz Dediler Oldu filmiyle "Sinan Bal" aldılar.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Burası cennet olmalı

Filistin’in anayurdu ile gittiği yerler arasında beklenmedik benzerlikler olduğunu gözlemleyen ana karakter, bumerang gibi ülkesine geri dönerken nerenin gurbet, nerenin ise memleket olduğu sorusunu da tartışmaya açıyor

Uzaylı "Kirpi Sonic"

Film, dinamik sinematografik anlatımı ve masalsı karakterleriyle öncelikle küçük seyircilerin ilgisine mazhar olabilecek keyifli bir seyirlik

92. Oscar Ödülleri'nde geri sayım başladı

Oscar töreninde kimlerin şansı olduğu hakkında görüşlerimizi paylaşmadan önce, adayları ve kategorilerini okuyucularımıza anımsatalım