06 Temmuz 2023

Ne kadar enflasyon (!) o kadar maaş zammı mı?

Artışta dikkat çekici detay, enflasyon farkına ek olarak verilen 8.077 TL'lik seyyanen ödeme. Bu ödemeler, içinden geçtiğimiz enflasyonist süreci en iyi tanımlayanın/ölçenin TÜİK olmadığının ispatı gibi

Çizgi: Tan Oral

Türkiye İstatistik Kurumu'ndan (TÜİK) merakla beklenen Haziran TÜFE verisi bugün geldi. TÜİK Haziran'da TÜFE'de aylık artışın yüzde 3,92 ve yıllık artışın ise yüzde 38,21 olarak gerçekleştiğini açıkladı. Her ne kadar aylık enflasyon yüzde 3,92 olarak ilan edilse de otomobil fiyatları Haziran ayında birden fazla kez zam görürken, inşaat maliyet endeksindeki yükseliş gibi pek çok faktörün etkisiyle gayrimenkul fiyatları artış gösterdi. Haziran ayında Türk Lirası, dolar karşısında yüzde 25 değer kaybetti.

Dolayısıyla hissedilen enflasyon çok daha yüksek. ÜFE ise Haziran'da yüzde 6,5 artarak yıllıkta yatay seyretti. Kur yükselişinin üretim ve girdi maliyetlerini artırıcı etkisinin devam etmesiyle ÜFE'den TÜFE'ye geçiş riski hep var.

Haziran TÜFE'nin bazı ana harcama gruplarında manşet enflasyonun üzerinde ciddi yükseliş söz konusu. Akaryakıt ve otomobil fiyatlarındaki yukarı yönlü seyrin lojistik maliyetini artırmasıyla Ulaştırma TÜFE Mayıs'ta aylık yüzde 1,9 iken Haziran'da yüzde 8 artış kaydetti. Alkollü içecekler ve tütün TÜFE Mayıs'ta yüzde 0,3 iken Haziran'da yüzde 11,13'e çıktı. Gıda TÜFE ise Mayıs'ta aylık 0,7 iken Haziran'da yüzde 3'e yükseldi. Gıda enflasyonu yıllık olarak yüzde 54'e ulaştı. Mayıs'ta bedava doğal gaz nedeniyle aylık olarak yüzde -13,79 azalan Konut TÜFE yerini doğal olarak Haziran'da yüzde 3'lük artışa bıraktı.

Sonuçta 6 aylık enflasyon yüzde 19,77 olarak açıklandı. Eğer Mayıs'ta doğal gaz endekste sıfır fiyatlı olarak yer almasaydı (şu yazımda anlatmıştım.) Mayıs TÜFE yüzde 0,04 değil, yaklaşık yüzde 2 olabilirdi. Emekli ve memur maaş zammında ana belirleyici olan 6 aylık enflasyon daha yüksek çıkabilirdi. Ama 6 aylık TÜFE yüzde 19,77 ve bu durumda maaş zamları SSK, Bağ-Kur emeklileri için refah payı olmaksızın yüzde 19,77 olurken, memur maaşı ve emekli memur aylığı için enflasyon farkı yüzde 17,55. Elbette bu oranlara refah payı eklenir ve kademeli bir zammı içeren kanun teklifi hızlı bir şekilde yasalaşır.

Memur maaş zammı ile ilgili iki aydır bilinen bir gerçek vardı; o da seçimin ilk turundan önce Sn. Cumhurbaşkanının "en düşük emekli aylığının 22 bin TL olacağı" açıklamasıydı. Ancak o tarihten, zam teklifinin Meclis Başkanlığına iletildiği bugüne kadar yaşanan kur yükselişleriyle TL'deki değer kaybı yüzde 34'e ulaştı. Dolayısıyla en düşük memur maaşı olan 22 bin TL'nin ilk vaat edildiği günden bugüne yüzde 34'lük kısmı erimiş oldu.

Yaklaşık yüzde 86'lık artış ile en düşük memur aylığının 22.017 TL olarak belirlenmesini içeren kanun teklifi Meclis Başkanlığı'na sunulurken, kamuda diğer görevliler için görev, unvan, derece ve mesleki kariyer gibi kriterlere göre kademeli artış yapılması gündemde. Ancak bu artışta dikkat çekici detay, enflasyon farkına ek olarak verilen 8.077 TL'lik seyyanen ödeme. Bu ödemeler, içinden geçtiğimiz enflasyonist süreci en iyi tanımlayanın/ölçenin TÜİK olmadığının ispatı gibi.

Memur maaş zam düzeyi milyonları ilgilendiriyor ve çok önemli etkileri var. Ancak bütçeden finansmanı boyutu Ek Bütçe gerektirecek türden. Çünkü personel giderleri için ayrılan ödeneğin zaten yılın ilk 5 ayında yarısı tükendi. Bugün yapılan resmi açıklamalara göre maaş artış ortalaması yüzde 74 civarındaymış. Öyleyse bütçeden yapılan aylık ortalama 87 milyar TL olan personel gideri, aylık 152 milyar TL'ye yükselecek ve 952 milyar TL olan başlangıç ödeneği yüzde 100'den fazla aşılacak. Ayrıca artan emekli aylıkları için SGK'ya bütçeden yapılan transferlerler de var. Bu durumda tahmini bütçe açığı iki katına çıkacak.

Ancak bugün maaş zammı haberini ilgiyle izleyenler, yeni vergi düzenlemelerinden de haberdar oldular. Sıkı maliye politikasına yönelik alınan kararlarla özetle Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi yürürlüğe girecek. Akaryakıtta alınan ÖTV, geriye dönük 6 aylık enflasyon kadar artacak. 2023 yılı kurumlar vergisi oranı yüzde 20'den yüzde 25'e yükselirken, bu oran banka, finansal kiralama, faktöring, elektronik ödeme şirketi, sermaye piyasası kurumu ve sigorta şirketi için ise yüzde 30 olacak. Ayrıca bazı istisna ve indirim oranları da kısmen ya da tamamen kaldırılacak.

Her vergi düzenlemesinin bir gerekçesi var. Bugünkü düzenlemelere gerekçe olarak, deprem sonrası ortaya çıkan finansman açığının kapatılması gösterildi. Ama görünen o ki finansman açığında yeni neden, kamu personel giderleri olacak.

Binhan Elif Yılmaz kimdir?

Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimlerini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında tamamladı.

Akademik hayatına 1997 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında Araştırma Görevlisi olarak başlayan Binhan Elif Yılmaz, aynı Ana Bilim Dalında 2003 yılında Yardımcı Doçent, 2008 yılında Doçent, 2014 yılında Profesör oldu.

"Devlet Borçları ve Türkiye'de Borç Çıkmazı", "Türk Vergi Sistemi", "Maliye", "Küresel Kriz ve Avrupa'da Borç Çıkmazı", "Sosyal Güvenlik Ekonomisi" isimli başlıca kitaplarının yanında 100'ü aşkın akademik çalışması, ulusal ve uluslararası kongre bildirileri var.

Binhan Elif Yılmaz, Kamu Maliyesi, Maliye Politikası, Türk Vergi Sistemi, Devlet Borçları, Kamu Borç Yönetimi ve Uluslararası Borç Krizleri derslerini vermekte, TÜBİTAK, BAP destekli projeleri yürütüyor.

Çeşitli TV programlarında ekonomi yorumculuğu yapmakta olan ve Mayıs 2023'de T24'te yazmaya başlayan Binhan Elif Yılmaz, halen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde profesör olarak görev yapıyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Gizli kamu borçları (5): Gizli borçlarla mücadelede şeffaflığın önemi

Şeffaf ve hesap verilebilir bir kamu borç yönetimi amaçlanırken, varlık-yükümlülük perspektifinden yola çıkılmalıdır. Toplam yükümlülükleri ve bu yükümlülükleri karşılayabilme gücü net bir şekilde ortaya çıkarılmalıdır

Gizli kamu borçları (4): Gizli kamu borçlarının büyüklüğünü ölçmek mümkün mü?

Bilginin simetrik değil asimetrik dağılımı ya da diğer adıyla asimetrik bilgi, borcun sürdürülebilirliği açısından büyük sorun yaratmaya devam ediyor. Bu bilinmezlik, düzensiz ve uzun süren bir temerrütten kaçınma konusunda önlerinde büyük bir engel

Gizli kamu borçları (3): Buzdağının görünmeyen kısmında Çin mi var?

Çin, şeffaflık konusunda uluslararası arenada çok tartışmalı bir pozisyona sahip

"
"