26 Eylül 2021

Perde Arkası: Bu bir trans kadın hikâyesi değildir

65 yaşında trans kadın olarak açılan birine "Bu zamana kadar neredeydin?" diyen abiler ve ablalara Karl Marx cevap versin; tarihte ne olduysa öyle olması gerektiği için, başka türlü olamayacağı için öyle olmuştur…  

Netflix'te film zaplaması yaparken 'Perde Arkası: Caitlyn Jenner' afişli bir yapım gördüm. Hah! Dillere destan Kardashian Ailesi'nin babası ve olimpiyat şampiyonu Bruce Jenner'ın, 2015 yılında trans kadın olarak açılma hikâyesi üzerinden yine ve yeniden ekmek peşine düşmüş bir yapıma yakalandığımı sandım. Belgeselin ismi -Kardashian ailesi sebebiyle- kimilerinin merakını cezbedip anında tıklamasına sebep olacakken, kimilerinin de koşarak uzaklaşmasını sağlayacak bir repütasyona sahip. Önce koşacak gibi oldum, sonra durdum merak ettim.

Vay Bruce efendi, bu zamana kadar saklandın da 65 yaşına gelince mi aklın başına geldi?", "Bülent Ersoy daha cesur, onun günahı neydi?", "Paraları cayır cayır gömerken iyiydi, şovun bitmesi için bu kadar bekledi" gibi eleştirileri 2015 yılında Bruce, Caitlyn olduğunda yeterince duymuştuk. İnsan başkalarını eleştirirken her hikâyenin ve insanın biricik olduğunu unutabiliyor. Sadece eşcinsel olması sebebiyle öldürülen, sadece kadın olması sebebiyle katledilen nefret cinayetlerini unutabiliyor. Anıt Sayaç'a göre 2020 yılında 410, henüz bitmesine üç ay olan 2021 yılında ise 257 kadın öldürüldü bu topraklarda. 

Bruce Jenner'ın bu zamana kadar açılmaması öldürülme korkusu olmasa da en azından linç korkusu olabilir. 65 yaşında trans kadın olarak açılan birine "Bu zamana kadar neredeydin?" diyen abilere ve ablalara Karl Marx cevap versin; tarihte ne olduysa öyle olması gerektiği için, başka türlü olamayacağı için öyle olmuştur.

Perde Arkası: Bu bir olimpiyat şampiyonunun başarı hikâyesidir

'Perde Arkası' belgeselinin Caitlyn Jenner ile hiç mi hiç ilgisi yok. Bu Olimpiyat Şampiyonu Bruce Jenner'ın dekatlonda alın teriyle kazandığı başarının öyküsü. Üstelik bana göre 'Başarılı olmanın 10 yolu' gibi tuhaf kişisel gelişim kitaplarına bin basacak cinsten bir başarı öyküsü. Hayatta hiçbir şeyin kucağımıza öylece konuvermediğini anlatan sıkı bir öykü; kan, ter, gözyaşı gırla…

1949 yılında doğan Jenner, çocukluğunu 'Ortalama bir bebeydim' diye tarif ediyor ve disleksi (bireyin normal zekâ düzeyinde olmasına rağmen dil, okuma ve yazma becerilerinde sorunlar yaşamasına neden olan bir öğrenme bozukluğu) teşhisinin konmasıyla birlikte spora sığınıyor. Hatta üniversiteye de Amerikan futbolu bursuyla gidiyor ama dizine aldığı bir darbe sebebiyle futbolu bırakmak zorunda kalıyor. Bu noktada Jenner hayata dair büyük karamsarlıklar yaşıyor. Ancak okulun atletizm koçu atletizm yeteneğini keşfediyor ve Jenner kendisini bir anda dekatlonla ilgilenirken buluyor.

Ve 1972 yılındaki olimpiyat denemelerinde ülkesini temsil edecek olan takıma girmeyi başarıyor. İlk yıl madalyayı Sovyet takımından Nikolay Avilov'a kaptırarak onuncu oluyor ama kürsüde Avilov'un gerdanında gördüğü o parıltılı altın kolye ona “İşte ben de bunu istiyorum” dedirtiyor. Jenner'ın olimpiyat şampiyonu olabilmesindeki en büyük motivasyonlardan biri Avilov gibi görünüyor. Ve o günden sonra Avilov'u yenmek için kendi tarifiyle “günde sekiz saat kıçını yırtarcasına” çalışmaya başlıyor.

220'nin üzerinde ülkenin insanlığın en iyi yönlerini vurgulamak için toplandığını” söylediği 1976 olimpiyatlarına hazırlanırken geçimini sağlamak için geceleri sigorta poliçesi satıyor, gündüzleri ise 'dünyanın atletizm başkenti' olarak bilinen San Jose Şehir Üniversitesi'nde antrenman yapıyor.

Caitlyn'in deyimiyle olimpiyatlarda 'erkekliğini ispatlamaya çalıştığı' dönem hayatında olan ve daha sonra iki çocuğunun annesi olacak Chrystie Crownover, Jenner'ın en büyük destekçilerinden biri oluyor. Öyle ki dekatlonun 10. ve en zor bölümü olduğu söylenen 1500 metre koşusunda finiş çizgisine vardıktan sonra koşarak izleyicilerin arasında oturan Crownover'a gidip sarılıyor ve kulağına “Başardık, biz başardık!” diye fısıldıyor.

Chrystie Crownover ve Bruce Jenner olimpiyatlarda

10 bölümden oluşan dekatlonun her bir bölümü için ter döken kendisi olmasına rağmen başarıyı başka biriyle paylaşabiliyor. “Hazır ayaktayken bir bardak su getirir misin” dediğimizde mutfaktan altın madalya ve bir bardak suyla döndüğünü sanan birçok arkadaş/sevgili ya da eşin bu küçük zaferi bile kendilerine sakladığını düşünüyorum o sahnede. Büyük bir coşkuyla Jenner'a “Helal olsun!” diyorum. Zira beşer bölümden iki güne yayılan dekatlonun birinci gününde; 100 metre koşu, uzun atlama, gülle atma, yüksek atlama ve 400 metre koşu var. İkinci günde de; 110 metre engelli koşu, disk atma, sırıkla atlama, cirit atma ve 1500 metre koşu var. Hem fiziksel hem de mental olarak zorlu bir maraton.

30 Temmuz 1976, Montréal: Gümüş madalya kazanan Batı Almanya'dan Guido Kratschmer (solda), altın madalya kazanan ABD'den Bruce Jenner (ortada), bronz madalya kazanan Sovyetler'den Nikolay Avilov (sağda)

Sonuç olarak Bruce Jenner, büyük bir hırs ve çalışkanlıkla hazırlandığı 1976 Montréal Olimpiyat Oyunları'nda 8 bin 617 puanla dünya rekoru kırarak şampiyon oldu. Bu rekor 1980 Moskova Olimpiyat Oyunları'nda Daley Thompson tarafından ancak dört puan farkla kırılabildi. 1985 yılında IAAF (Dünya Atletizm Birliği, eski adıyla Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği) tarafından dekatlon puanlama tablosunun değiştirilmesiyle 1976'daki puanı 8 bin 634 olarak güncellendi. 

Neden 'Perde Arkası: Bruce Jenner' değil?

Bir saat süren belgesel gerçekten ilham verici. Gerçek bir spor ve başarı hikâyesi anlatılıyor. Caitlyn'in medyada 'sansasyon' yaratan cinsel kimliğinden aşağı yukarı sadece 10 dakika kadar bahsediliyor. Ancak o 10 dakikada hayatın bu tarafında da ne kadar büyük bir maraton koştuğunu anlıyorsunuz.

'Perde Arkası' belgesel dizisinde sadece Caitlyn Jenner yok. Koleksiyonun diğer bölümlerinde; Şeytanla Son Maç (Boksör Christy Martin), Suç ve Penaltı, NBA Tarihinin En Büyük Kavgası, Kırılma Noktası da (Mardy Fish) var. Caitlyn Jenner dışındaki her bölüm başka bir başlıkla verilmiş, yani herhangi bir isim belirtmemişler.

Belgeselin sonuna doğru Caitlyn Jenner'ın ağzından şu sözler dökülüyor:

Bazıları oyunları kazananın aslında Caitlyn olduğunu söylüyor. Ben de 'Hayır, oyunları Bruce kazandı' diyorum. Bunu o başardı. Yapabildikleri için ona saygı duyuyorum ve her zaman bu başarının sahibinin Bruce olduğunu söyleyeceğim…”

Peki, bu başarının sahibi Bruce Jenner'sa, neden yapımcılar “Perde Arkası: Bruce Jenner” ismini kullanmamış? Belki Caitlyn'in hikâyesinden bir ısırık da onlar almak istemişlerdir. Belki de Caitlyn Jenner mevcut ismini kullanmalarını istemiştir, burası biraz meçhul…

Bu noktada mikrofonu Bruce Jenner'dan alıp yazının kapanışı için Caitlyn Jenner'a uzatıyorum:

“Artık 70 yaşındayım. Önümde uzun yıllar yok. Hep merak ettiğim bir şey var. Cennetin kapısına varınca orada dururken Tanrı'ya soracağım: Neden yaptın? Merak ediyorum, bir sebebi var mı? Oraya çıkıp soracağım: İyi miydim?

Umarım 'evet' der.”

Yazarın Diğer Yazıları

Adnan Oktar mağduru baba Elvan Koçak’ın ‘Katarsis’i üzerinden sorular...

Bir çocuğun cinsel istismara uğramasını pornografik bir soruya dönüştürmekle hangi ‘Katarsis’ sağlanıyor? 

Deprem çocuğunun 'şah ve mat'ı: Hena, enkaz altında kalan satranç kupasına nasıl kavuştu?

"Enkaz altında kaldığına üzüldüğün, manevi değeri en fazla olan şey senin için neydi?”

‘Türkiyeli kadınlarda porno’, ‘Müstehcen’ belgeseli gibi yapımların yaratıcısı olan ve artık porno yönetmeni olarak anılmak istemeyen Mihriban Tandoğan anlatıyor

'Müstehcen' belgeselinin yönetmeni Mihriban Tandoğan'ın kapısını çaldım; belgeseli, son görüşmemizden bu yana neler yaşadıklarını, OnlyFans'te neler olduğunu ve sansürü konuştuk.