19 Mayıs 2021

Bahar Özdemir: Çift dilli çocukların özgüveni yüksek oluyor

Göçmen aileler, çocuklarının hem bulundukları ülkenin dilini en iyi şekilde konuşmalarını istiyor, hem de ana dillerini unutmamalarını... İmdada Türkçe çocuk kitapları yetişiyor

Çift dilli çocuk büyüten göçmen ailelerin neler yapması gerektiği ile ilgili iki yıl önce Prof. Dr. Nergis Canefe ile bir röportaj yapmıştım. Canefe özetle şunları söylemişti. “Çocuklarınıza ana dilinizde* ninni söyleyin, masal anlatın, şaka yapın. Çocuklarınızla sadece ana dilinde konuşun. Onlara Türkçe alfabe ve okuma yazma öğretin, Türkçe kitap okuyun, film izlettirin. Bilgisayar oyunları, kutu oyunları... İlgilerini çeken her şeyin Türkçe çevirisi var, evi bunlarla doldurun. Eğer yakınlarda varsa ve ilginizi çekiyorsa, çocuğunuzu Türkçe dil okuluna gönderin. Eğer yoksa Türkiye'den yaşıtları ile tanışmasını ve Türkçe yazışmasını sağlayın.”

Kanada'da yaşamaya başladıktan sonra Türkçeleri biraz bozulmaya başlayan çocuklarımın imdadına Türkçe kitaplar yetişmişti. Yazları Türkiye'ye geldiğimizde bol bol kitap satın alıp, bavulda çok ağırlık yaptıkları için PTT ile Vancouver'daki adresimize yollayıp, sonra gelmelerini heyecanla bekler olmuştuk. PTT ile bile olsa Türkiye'den Kanada'ya kitap yollamak maliyetli bir işti ve o günlerde daha iyi bir seçenek aklımıza gelmemişti.

Çocuklarım büyüdüğü için artık benim kütüphanemdeki Türkçe kitapları okuyabiliyorlar. Dolayısıyla benim açımdan bu sorun çözüldü. Ama dünyanın birçok yerinde yaşayan göçmen aileler için hâlâ çocuklarına ana dillerinde kitap okuyabilmek ve okutabilmek çok önemli.

Bundan üç yıl önce İngiltere'nin Londra şehrine yerleşen mimar Bahar Özdemir de, iki buçuk yaşındaki oğlu Dalga'ya Türkçe çocuk kitabı satın almak istediğinde bu eksikliği hissediyor ve kendisi de kitapları çok sevdiği için aklına internette bir çocuk kitapçısı (kartonkinder.co.uk) kurmak geliyor. Mimari proje üretimini küçük ölçeklerle sürdürürken, kendi deyimiyle “tesadüfen çocuk kitapçısı” oluyor.

Bu hafta “Ana dilinde kendini dilediğince ifade edebilen çocuk duygusal olarak daha güçlü ve daha güvenli hissediyor. Ayrıca farklı durumlara adapte olma konusunda daha becerikli oluyorlar.” diyen Bahar Özdemir ile göçün bir sonucu olarak çocuk kitapçısı olma öyküsünü ve çift dilli çocuk yetiştirirken kitap okumanın neden önemli olduğunu konuştuk.

- Ne zaman ve hangi nedenlerle Londra'ya göç ettiniz?

Londra'ya eşim ve oğlumla beraber 2018 yılında taşındık. Ben 30'larımın sonundaydım, oğlumuz da 2.5 yaşındaydı. Londra'ya daha önce birkaç defa gelmiş ve çok sevmiştik. Dalga doğduktan sonra, bebeksiz bir insan olarak yaşadığım İstanbul'la, bebekli bir anne olarak yaşadığım İstanbul arasında uçurumlar olduğunu farkettim. Londra İstanbul'a kıyasla daha bebek dostu bir şehirdi. Havası temiz, yeşil alanları ve parkları boldu. Hayatımızın kayda değer bir bölümünü İstanbul'da yaşamıştık. Anne baba olarak yeni hayatımıza Londra'da başlamayı seçtik.

Çift dilli çocuklar problemlerin çözümünde farklı yollar buluyor

- Kartonkinder'i kurmak nasıl aklınıza geldi?

Taşınma sürecinin doğal sonucuydu aslında. Hali hazırda çocuklara oyuncaklar tasarlayıp ürettiğim Küçükmimar isimli marka Kartonkinder'e evrildi ve oyuncaklarıyla birlikte Londra'ya taşındı. Başta işin içinde çocuk kitapları yoktu. O tamamen kervanın yolda düzülen kısmı oldu..

- Nasıl oldu?

Kendimi bildim bileli çok okuyan biriyim. Dalga doğar doğmaz ona da kitaplar okumaya başladım. İstanbul'da yaşarken Kuzguncuk'taki evimizin sokağında nefis bir kitapçımız vardı; Nail Kitabevi. Dalga ilk adımlarını o kitapçıda attı. Biz her günümüzü kitapçıda geçiren bir ‘anne-oğul'duk. Oğlum daha iki yaşındayken kendi kategorisinde oldukça zengin bir kitaplığa sahipti. Sonra Londra'ya geldik ve birdenbire Türkçe çocuk kitabı bulmak zorlaştı. Böylece tamamen ihtiyaçtan doğan bir yönelimle kartonkinder.co.uk'in içeriğine Türkçe çocuk kitapları ekleniverdi.

- Dünyanın neresine göçersek göçelim, çocuğumuzun ana dilini konuşabilmesi bir anne olarak sizce neden çok önemli?

Annelik içgüdüsüyle ben, çift dilliliğin en önemli kazanımının çocuktaki özgüven gelişimi olduğunu düşünüyorum. Ana dilinde kendini dilediğince ifade edebilen çocuk duygusal olarak daha güçlü ve daha güvenli hissediyor. Ayrıca farklı durumlara adapte olma konusunda daha becerikli oluyorlar. Çift dilliliğin çocukların oyun üretme konusundaki yaratıcılıklarını da olumlu yönde etkilediğini düşünüyorum.

Uzmanlara göre ise birden fazla dil duyarak büyüyen çocuklar, tek bir dil konuşabilen bir çocuğa göre bir problemi çözerken, farklı yollar kullanmayı daha kolay becerebiliyorlar. Yapılan araştırmalara göre birden fazla dil öğrenmek, beynin farklı bağlantılar kurmasına yardımcı oluyor bu da çok dilli bireylere, tek dilli bireylerden daha fazla akademik ve sosyal avantajlar sunuyor. 

İki buçuk yaşındaki Dalga, yeni dilden korktu

- Oğlunuz iki dille büyürken siz ne tür sıkıntılar gözlemlediniz?

Dalga iki buçuk yaşındayken, bir uçağa bindik ve indiğimiz yerde birdenbire etrafımızdaki hiç kimse onun söylediklerini anlamıyordu. İlk tepkisinin öfkelenmek olduğunu hatırlıyorum. Söyledikleri anlaşılmayınca düpedüz etrafındakilere kızıyordu. Biz evde normal olarak Türkçe konuşmaya/kitap okumaya devam ettik. Üç yaşına geldiğinde kreşe başladı. Okulundaki öğretmenleri “İngilizce'yi öğretmek bizim işimiz siz Türkçesini koruyun.” dediler. Dalga da bu sırada okulda herkese Türkçe öğretme çabası içindeydi ve başlangıçta hayatına damdan düşer gibi giren bu yeni dilden korkuyordu.

- Kitapların nasıl bir faydası oldu?

Sevdiği kitapların Türkçe ve İngilizcelerini yan yana açıp okumaya başladım. Aynı sayfalarda aynı resimler, sadece tanıdığı karakterler aynı şeyleri farklı seslerle söylüyorlardı. Korkacak bir şey olmadığına bu şekilde ikna oldu. Sonrası çorap söküğü gibi geldi zaten, yaklaşık üç ay sonra sınıfındaki çocuklarla çat pat İngilizce anlaşmaya başlamıştı bile.

- Kitap okumak haricinde uyguladığınız başka yöntemler oldu mu?

Günlük hayat dilini öğrenmenin ve pratik etmenin en kolay ve etkili yolu konuşmak. Günlük hayat diline dahil olmayan çok sayıda kelimeye erişimimizi de kitaplar sağlıyor.

- Günümüzde çocukların okulu bile ekran oldu. Sizce böyle bir dönemde çocuklara kitap okumayı nasıl sevdirebiliriz?

Başta kendimiz kitap okumayı severek! Çocuklar etraflarındaki yetişkinleri örnek alıyorlar. Bir çocuğun tüm davranışları, ergenlik dönemine girene dek onu büyüten anne-babanın aynalaması olarak şekilleniyor. Annesi babası sürekli TV seyreden bir bir çocuğun bir köşede kitap okumaya çalışması neredeyse imkansızdır.

- En çok hangi ülkelerden kitap siparişi alıyorsunuz?

En çok İngiltere ve Amerika'dan sipariş alıyorum. Bunların haricinde neredeyse bütün Avrupa ve Kanada'ya kartonkinder paketleri gönderdim. Paketlerle beraber o paketi heyecanla bekleyen çocuklara minik sürpriz hediyeler, onlara özel yazılmış mektuplar da gönderiyorum. Yine annelik içgüdüsüyle, bu şekilde çocuğun kendi dilindeki kitapları bekleme sürecinin de, o biricik deneyiminin bir parçasına dönüşmesini sağladığımı düşünüyorum.

Nitelikli çocuk edebiyatı sunuyoruz

- Kitapları neye göre seçiyorsunuz?

Yeni çıkan kitapların oldum olası sıkı takipçisiyimdir. Şimdi hafiyeliği çocuk kitapları için de yapıyorum. Dünyanın dört bir yanında yaşayan çocuklar için nitelikli çocuk edebiyatı seçme sorumluluğum var. Kitapların dilbilgisi olarak düzgün bir Türkçeyle yazılmış olmaları ve kelime dağarcığını zenginleştirmeleri çok önemli. Çocuk gelişimi psikologlarının ve kartonkinder annelerinin kitap önerilerini de mutlaka dikkate alıyorum.

- Çocuklar ve yazarlarla Zoom etkinlikleri de düzenliyorsunuz gördüğüm kadarıyla

Yazarlar Çocuklarla Buluşuyor etkinlik serisini düzenlemek Aralık 2020'de İngiltere'de pandemi nedeniyle büyük kapanmanın yaşandığı dönemde geldi aklıma. Okullar kapanmıştı. Çocuklar bir süredir evdeydi, çok sıkılmışlardı, kimseyle görüşemiyorlardı ve üstelik bunun daha ne kadar süreceği belli de değildi. Hem onlara Türkçe konuşma fırsatı sunacak, hem de bunu yaparken eğlenmelerini sağlayacak bir aktivite serisi başlatma fikri böyle çıktı.

Aralarında Özlem Fedai Korçak, Defne Ongun Müminoğlu, Ece Nasuhoğlu, Özge Lokmanhekim, Gaye Dinçel, Naz Elkorek , Tanşıl Kılıç, Nilsu Emre ve Büşra Tarçalır Erol'un da bulunduğu güncel Türk Çocuk Edebiyatı'nın önemli isimleri yurtdışında yaşayan ve anadili Türkçe olan çocuklarla buluştular, hem kitap okudular, hem sohbet ettiler, hem de çeşitli etkinlikler yaptılar.

Okudukları ve sevdikleri kitapların yazarlarıyla tanışmak da çocuklar için büyüleyiciydi. Bu ücretsiz etkinliklere dileyen bütün çocuklarımız katılabildiler.

Yazar buluşması etkinliğimiz Nisan ayının ortasında sona erdi. Mayıs ayı için bir resim yarışması düzenliyoruz.

Kartonkinder minik parmakları 19 Mayıs'ı birlikte kutlamaya çağırıyor. Etkinlik yurtiçinde ve yurdışında yaşayan bütün çocuklarımıza açık ve merak edenler için katılım detaylarını web sitemizden görebilir.


- Sizin ve çocuğunuzun favori çocuk kitapları hangisi? Bize pandemi günlerinde çocukların okuması için beş kitap önerir misiniz?


Benim favori çocuk kitabım tartışmasız Şeker Portakalı. Zeze ve Portuga'nın kalbimde sonsuza dek çok özel bir yeri var. Anneliğimden favori çocuk kitabım ise herhalde Kumkurdu üçlemesi. Dalga'yla beraber defalarca okuyup sonunda arkadaşımız olan Kumkurdu ve Zackarina...

Dalga ile bu yıl Roald Dahl kitaplarını okuduk ve çok sevdik, artık birinci sınıfa gittiği için bazı seri kitapları da heyecanla takip ediyor ama sanırım onun kalbinde de Kumkurdu ve Zackarina'nın özel bir yeri var.

- Sorunun bu kısmı çok zor olsa da ilk beş listem herhalde şöyle;

1- Şekerportakalı – Jose Mauro de Vasconcelos
2- Kumkurdu Üçlemesi – Asa Lind
3- Pluk ve Kırmızı Çekicisi – Annie M.G. Schmidt
4- Pippi Uzun Çorap Serisi -Astrid Lindgren
5- Dedemin Bakkalı – Şermin Yaşar



* Anadiliniz eğer farklı bir dilse, yazıda geçen “Türkçe”leri kendi dilinizle değiştirerek okumanız ricasıyla.

Yazarın Diğer Yazıları

Dış politikalar uzmanı Ziya Meral: Yeni bir Cumhuriyet mutabakatına ihtiyacımız var

Geçtiğimiz haftaki yazımda AKP seçmeninin tercihini değişimden yana kullanması için "Daha ne olması gerekirdi?" diye bir soru sordum. Bu hafta sizden gelen cevapları derledim ve Kraliyet Birleşik Kuvvetler Enstitüsü (RUSI) ve Avrupalı Liderler Netwörkü kıdemli uzmanı akademisyen-yazar Ziya Meral ile konuştum

Daha ne olması gerekirdi?

14 Mayıs Seçimleri'nin ardından aklımda tek bir soru var. Erdoğan seçmenlerinin değişim istemesi için daha ne olması gerekirdi?

Prof. Dr. Selçuk Şirin: İyi ebeveynlik, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar

Çocuklarım ilk oylarını kullanırken aklıma yazar-akademisyen Prof. Dr. Selçuk Şirin hocamızın bir röportajımızda söylediği "İyi ebeveynlik bilinçli seçmen olmakla, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar. Siyasete karışmıyorsan, siyaset senin çocuğunun geleceğine karışır." lafı geliyor. Tarihi seçime günler kala kendisiyle temasa geçiyor, görüşlerini soruyorum