26 Ocak 1979 akşamı, ABD’nin eski başkan yardımcısı Nelson Rockefeller gizemli bir şekilde ölü bulunduğunda yanında genç asistanı vardı: Adı Megan Marshack’tı.
Megan 25 yaşındaydı, gelecek vaat eden bir Los Angeles gazetecisiydi. O gece orada ne olduğunu bilen tek kişiydi ve o zamandan geçtiğimiz günlerdeki ölümüne kadar bu konu hakkında hiç konuşmadı.
Kaliforniya’nın Sacramento kentinde hayatını kaybeden Marshack öldüğünde Rockfeller ile aynı yaşta, 70 yaşındaydı. Bir süredir hasta olduğundan hayatının öyküsünü anlatmak için uzun bir ölüm ilanı yazmaya karar vermişti. Metni zamanı geldiğinde cenaze evine vermesi için kardeşine teslim etmişti. Ne var ki son anda karar değiştirmiş olacak, sırrını yanında götürüp tek bir cümleye izin vermiş: “Aşk uğruna yaptıklarımdan pişman değilim.”
Megan Marshack
“A Chorus Line” müzikalinden alıntı bir cümle…
Marshack geçmişte, gerçeği anlatması için milyonlarca dolarlık teklifleri geri çevirmişti, bir gazeteci olarak hikayesini asla satmamış kendisine saklamıştı.
Olay şöyle gelişmişti: Güçlü Rockefeller ailesine mensup Gerald Ford ‘un eski başkan yardımcısı Cumhuriyetçi siyasetçi Nelson Rockfeller’ın ani ölümünü parti sözcüsü New York’taki stüdyosunda çalışırken kalp krizinden öldü şeklinde duyurmuştu. Manhattan’ın kalbindeki ünlü Rockfeller Center ‘da bulunan dairesinin kapısında resmi bir koruma bulunuyordu. Sanat hakkında bir kitap yazıyordu diye eklemişti sözcü…
Ne var ki basın bu açıklama ile yetinmemişti, New York Times onun aslında stüdyosunda değil, çok uzakta olmayan evinde öldüğünü ortaya çıkarmıştı. Birçok diğer yayın organı asistanın evinde Çin yemeği paketleri arasında yerde çıplak bulunduğunu, ardından skandalı önlemek için aceleyle giydirilip taşındığını iddia etmişti.
Hikâye Amerikan gazeteciliğinde bir dönüm noktası oldu: o zamana kadar bir dogma olan mahremiyete saygının sınırları yıkıldı. Marsachk kendisini muhabirlerden kaçan bir muhabirin alışılmadık rolünde buldu. Washington Post onu ‘oradaki kadın’ olarak yaftaladı. Aylarca evinin dışında bir muhabir ordusu nöbet tuttu, sokakta takip edildi ama hiç konuşmadı.
Nelson Rockefeller ve Megan Marshack
Gazeteciliğe geri döndü, evlendi.
Ve uzun suskunluğuna son verdiği ölüm mektubunda aşkını değil ama Başkan Yardımcısı ile nasıl tanıştıklarını anlattı. Gazetecilik mezunuydu ve Associated Press’te stajyerdi. 1975 yılında henüz 22 yaşındayken, New York ‘u saran mali kriz hakkında soru sorması için Nelson Rockfeller’ın basın toplantısını izlemekle görevlendirilmişti. Ne var ki toplantıya gittiğinde Başkan Yardımcısı Latin Amerika hakkında konuşuyor ve gazetecilerin sorularını İspanyolca cevaplıyordu. Megan elini kaldırıp ‘Sayın Başkan Yardımcısı...’ diyecek olmuş ama “Bir dakika lütfen” deyip geçiştirilmişti. Ama o ısrar edip “No, ahora, por favor New York?” diye ısrar edince basın odası kahkahalara boğulmuştu.
Megan bir cevap alamasa da çıkarken Başkan Yardımcısının yanına gitmiş ve özür dilemişti. Ne var ki olan olmuştu Ajans tarafından işe alınmamış, stajyerliği de son bulmuştu. İşine son verilmesi onun kadar bir başkasını da üzmüştü, Başkan Yardımcısı ona Washington’da bir pozisyon teklif etmişti, asistanı olmayı.
Megan ilk görüşmesine bir kutu ‘özür’ çikolatası ile gitmişti, Rockfeller’ın en sevdiklerinden.
Büyük aşkların kavga ile başladığı tezi bir kez daha hayatta karşılık bulmuştu.
Çin ‘Üç Cisim Poblemi’ni affetmedi, yayıncısını hapse attı
Çağdaş Çin edebiyatının en ünlü ve ödüllü kitaplarını keşfeden ‘Üç Cisim Poblemi’nin yayıncısı Yao Haijun Pekin’de gözaltına alındı.
Barack Obama’nın da en sevdiğim yazarlardan dediği Liu Cixin’ın yayıncısı (bizde kitapları İthaki Yayınları arasında yer alıyor) Yao Haijun, Sichuan eyaletinin komünist otoriteleri tarafından ikna edici olmayan, yetersiz bir açıklama ile ‘yolsuzlukla’ suçlanarak hapse atıldı.
Yao Haijun
Sience Fiction World dergisinin 58 yaşındaki editör yardımcısı Yao, 30 küsur yıldır bilim kurgu yayıncılığı yapıyor. 1988’de Çin’in ilk bilim kurgu fanzini Nebula’yı kurdu. Aralarında Liu Cixin’inde olduğu pek çok Çinli yazarı keşfetti. ‘Üç Cisim Poblemi’ni önce kendi dergisinde bölümler halinde yayınladı. Kitap 2015’te Hugo Ödülünü alan ilk Asyalı oldu.
Ne var ki kitabın kazandığı prestij Netfix’te yayınlanan dizi ile sekteye uğradı, dizi birçok eleştirinin hedefi oldu, bilimsel eleştiriler bir yana sosyal medyada pek çok kişi romanın uyarlamasının Batılılaştırma yönünde yapıldığını savundu. Dizi Pekin’de de rahatsızlık yarattı, Çin Halk Kurtuluş Ordusu bir açıklama yaparak diziyi ‘Amerikan kültürel hegemonyasının bir örneği’ olarak tanımladı.
İzleyenler bilir ilk bölüm Mao’nun kültür devrimi sırasındaki bir sahne ile başlıyor ve profesör vahşi bir şekilde öldürülüyor…
Dahası dünyanın savunmasını organize eden modern Çin, Amerikalı senaristler tarafından Oxford’a taşınıyor. Çin’den geriye yalnızca despotik dönem ve düşmanının yanında yer alan hain bir karakter kalıyor ve Pekin’e göre tüm bunlar Çin’i karalamak anlamına geliyor.
‘Üç Cisim Poblemi’nin Batılılaştırıldığının tabii ki dikkatli her izleyici farkında, ama bunun karşılığı hapis midir? Ceza mıdır? Halk başı okşanacak ya da kızılacak, kandırılacak çocuk mudur?
Düşünme, anlama, anlamlandırma yetisi yok mudur? Bu kadar büyük ve önemli bir devlete böylesi bir aşağılık kompleksi yakışıyor mu?