07 Şubat 2020

Öncelikle sorunlu (çok sorunlu) baba-oğullar için...

Belki herkes için olmayan, ama değişik bir şeyler arayanları doyuracak bir film. Baba-oğullar ise haydi haydi görmeli

ŞEKER ÇOCUK    

X  X  X  ½

(Honey Boy)

Yönetmen: Alma Har'el
Senaryo:  Shia Labeouf
Görüntü: Natasha Braier
Müzik: Alex Somers
Oyuncular: Shia Labeouf, Lucas Edges, Noah Jupe, Byron Bowers, Laura San Giacomo, FKA Twigs, Clifton Colins Jr., Natasha Lyonne

Amerikan filmi.

Son derece ilginç Amerikalı oyuncu, yazar, yönetmen, yapımcı Shia Labeouf'un annesi Yahudi, babası ise Cajun (Fransız) kökenli imiş. Ve o daha çocukken boşanmışlar. Bunu bilmek ilginç; çünkü sanatçının hem yazarı olduğu, hem de baba rolünü bizzat yüklendiği bu kendine özgü hikâyenin kökenlerini açıklamada işe yarıyor.

Film bize başarılı bir perde oyuncusunun iki ayrı dönemini anlatıyor. Önce özellikle çok zor rollerde, neredeyse dublörlüğe yakın görevler yüklenen; giderek yorulan, acılaşan, manen çöken ve sonunda tam bir bunalıma giren Otis'i tanıyoruz.

Sonra da on yıl geriye giderek, Otis'in 11-12 yaşlarında bir harika çocuk olarak tanındığı o başarı yıllarını görüyoruz. Ama yanıbaşında, daha doğrusu karşısında babası James Lort vardır. Rodeo festivallerinde palyaçoluk yapan, tavukları çok seven (!), ayrıldığı karısından nefret eden ve bunu sık sık haykıran sinir küpü bir adam. Geveze olduğu ölçüde kompleksli; gerçek babalığın yanından bile geçmemiş; her haliyle sevimsiz bir kişilik. Onun için 'yanında' değil, 'karşısında' dedim!..

Ve oğlu başarıya ulaştığı ölçüde sanki onu kıskanır; üzerine gider, söz düellolarına girişir. Öyle bir baba karakteri ki hayal edilemez; olsa olsa hatırlanır. Herhalde Shia Labeouf'ün yaptığı da bu olsa gerek.

Ama çocuk da az malın gözü değildir. Babanın her lafına cevap yetiştirir, polemiklerde onu mat eder, kişiliğini gözü gibi korur. Ve teselliyi başkalarında arar: çocuk dilinden anlayan ve sanki babalığı yüklenen Tom (ki James onu çabucak bertaraf edecektir) ya da (adı söylenmeyen) cazibeli ve çekici siyahi komşu. Ki çocukla ilişkileri büyük bir incelikle verilmiştir: dostlukla cinsellik arasındaki tehlikeli sınırda ustaca gezerek...

Bu ilginç film, adına aile hikâyesi denen ve belki en çok iki kuşak arasındaki ilişkileri ele alan filmlerin değişik bir örneği. Özellikle son dönemde sıkça karşımıza gelen baba-oğul ilişkisine eğilmesi oldukça özgün.

En çok belgeselleriyle tanınan ve bunlarla ödüller alan İsrail doğumlu Alma Har'el, ilk konulu filminde yavaş tempolu, ama yer yer çok şiirsel bir yapıt ortaya koymuş. Babada Shia Labeouf, oğul Otis'in iki ayrı çağında Noah Jupe ve Lucas Edges, çok iyi oyunlar veriyor. Kadın psikanalistte deneyimli Laura San Giacomo; seksi komşuda müzisyen-oyuncu FKA Twigs, hepsi gayet inandırıcı.

Belki herkes için olmayan, ama değişik bir şeyler arayanları doyuracak bir film. Baba-oğullar ise haydi haydi görmeli.   

Yarın CNR Fuarı'ndayım

Sevgili okurlarım. Yarın (Cumartesi) Yeşilköy'de açılışı yapılacak olan CNR Kitap Fuarı'ndayım13.00- 14.00 arası bir söyleşiye katılacak, sonra da Puslu Yayıncılık standında kitaplarımı imzalayacağım. Yolunuz düşerse, beklerim. 


Yarın: Yırtıcı Kuşlar ve Muhteşem Harley Quinn

Haftanın bir diğer ilgiye değer filmi olan Annelerimiz sadibey.com sitesinde.

Yazarın Diğer Yazıları

Altın Palmiye’li, bol seks ve ırk kavgası içeren bir film

Filmin gayet hareketli bir kamerası var. Drew Daniels’in elinden çıkma...Sean Baker yönetimle senaryoyu gayet iyi kotarmış. Son haftaların en iyi filmi bence...

Bir ustadan ölüm ve ötanazi üzerine cesur bir film

Film görkemli bir melodram tadı içeriyor. Konuşmalar oldukça edebi; yani yer yer suni (yapay) kaçıyor. Ayrıca dünyamızın gidişi üzerine de ahkam kesiliyor. Ama belki en önemli yanı, iki kadının o inanılması zor ilişkisi

Görkemli bir hayal kırıklığı

Başlarda oldukça ilginç gözüken bu film, sonunda insanı neredeyse boğar!.. Ve sanki zaman zaman yönetmen finalde kullanılan ‘ucube’ lafını üzerine giyer. Kanlı-bıçaklı, her türe el uzatmış, ama en büyük özelliği zırvalık olan bir film...

"
"