17 Şubat 2022

İki yaşlının aşkı ve bol sürprizli bir gerilim

Polisiye, kara-film ve savaş filmi türlerini ustaca birleştiren, İngiliz sinemasının biri Dame, öbürü Sir unvanı almış iki dehasını buluşturan bu film keyifle izleniyor

SAHTEKAR

X X X 1/2

(The Good Liar)

Yönetmen: Bill Condon
Senaryo: Jeffrey Hatcher
Görüntü: Tobias A. Schliessler
Müzik: Carter Burwell
Oyuncular: Helen Mirren, İan MacKellen, Russell Tovey, Jim Carter, Mark Lewis Jones, Laurie Davidson

İngiliz filmi, 2019

Netflix'te oynayan ve ülkemize gelmemiş bu yakın tarihli film, son derece ilginç konusu ve yüksek oyuncu düzeyiyle izlenmeyi hak ediyor. Hele böyle hemen hiç doğru-dürüst bir filmin oynamadığı bir haftada...

Nicholas Searle adlı yazarın romanından uyarlanmış film, birbirlerini yazışarak tanıyan iki yaşlı insanın öyküsünü anlatıyor. Önce sahte isimlerle tanışıyorlar; sonra gerçek isimlerini, dolayısıyla kimliklerini açıklıyorlar. Elbette bir noktaya dek...

Böylece hayatı kaymış ve kendisini tamamen üçkağıtçılığa vermiş olan Roy Courtnay'la, kendi halinde, çocuk ve torun sahibi Betty McLeish'in garip biçimde gelişen ilişkisini seyrederiz: Londra 2009 dekorunda... Ki bir yerde gözüken Ayvalık Restaurant panosu da bizim için bir ayrı sürpriz olur!.. Roy'un aslında strip-tease kulüplerinde veya kumar salonlarında buluştuğu, kendi yaşında bir gurubu vardır. Aralarından Vincent de baş dostudur.

 Bu yaşlılar gurubu aslında bir soygun çetesidir. Saf ihtiyarlar bulup paralarını çoğaltmak için yatırım yapmaya ikna eder, sonra da o paraları alıp kaçarlar. Betty ise sadık torunu olan (ya da öyle gözüken) genç Stephen'e dayanır. Yaşlı çift görünürde birbirlerini severler, yalnızlıklarına bir ilaç gibi görürler. En azından çok iyi paylaştıkları (ve filmin baş kozu sayılabilecek) o tipik İngiliz mizahının da desteğiyle...

Betty, Dame unvanlı Helen Mirren'in katkısıyla bambaşka bir hatundur. Oxford Üniversitesinde ders verdiği de öğrenilen... Sevse de Roy'un üstü kapalı seks tekliflerini reddeder: "Samimiyetten sekse geçiş var mı?" diyerek... Ama kendi parasını da Roy'unkiyle birleştirmekten kaçınamaz. O arada görkemli bir Avrupa turuna da çıkarlar: Berlin'den başlayarak...Ve Berlin ünlü Branderburg Kapısı ve çevresiyle hikâyeye yepyeni kapılar açar.

Orada asıl sürprizler başlayacak, Roy'in inanılmaz gerçek kimliği, 60 yıl sonra olsa da, ortaya çıkacaktır. İkinci büyük savaşla bağlantılı olarak... Bir hafiye gibi çalışan genç deha Stephen sayesinde... Ve film art arda gelen sürprizlerle tam bir kara-filme dönüşerek sürecektir. Yine şaşırtıcı biçimde noktalanmak suretiyle...

Evet, polisiye, kara-film ve savaş filmi türlerini ustaca birleştiren, İngiliz sinemasının biri Dame, öbürü Sir unvanı almış iki dehasını buluşturan bu film keyifle izleniyor. Ve görülmeyi hak ediyor.



YARIN: UNCHARTED

Yazarın Diğer Yazıları

Roma tarihine ‘Güç ve Onur’ sloganı eşliğinde yolculuk

Film, belki çok uzun (148 dakika), çok karmaşık, aşırı dramatik gözüküyor. Ama yine de görmeye değer...  

İstanbul güzellikleri önünde özel bir motorla tanışmak

Rahat ve olgun bir kamerayla çekilmiş, müziğe başvurmayan bir film. Belki çok akışkanlığı olmayan, sakin ve özgün bir yapım. Ama bu özgünlüğün birçok sinefili çekeceğine inanıyorum

Din üzerine söylenebilecek ne varsa

Rüya görmek bir anlamda kelebek görmek midir? Tek gerçek varsa, o nedir? Ve sonunda acaba din bir kontrol sisteminden başka bir şey değil midir?

"
"