08 Nisan 2019

Bir ‘yeni yetme erkek fantezisi’ zirvesi

İnsanların bir sözcükle birkaç kuşak daha genç veya yaşlı olabildiği saçma sapan hikâye, bu inanılmaz özel efekt fırtınası sıkıyor ve yoruyor

SHAZAM 6 GÜÇ SHAZAM    

X   X
(Shazam!)

Yönetmen: David F. Sandberg
Senaryo: Henry Gayden
Görüntü: Maxime Alexander
Müzik: Benjamin Wallfisch
Oyuncular: Asher Angel, Zachary Levi, Djimon Hounsou, Mark Strong, Jack Dylan Grazer, Marta Milans, Cooper Andrews, Lovina Yavari, Grace Fulton, Faithe Herman, İan Chen

Warner Broc- DC Comics yapımı. 

Shazam aslında 1939 yılında ilk kez ‘çizilmiş’ bir kahraman. Yani Superman’den hemen sonra gelmiş ve sonradan Captain Marvel adını almış olan...1970’lerden itibaren DC Comics’in ürünü oluyor. Ama eski adını, yani Shazam’ı ilk kez hatırlayıp adını kullanan film bu...

Film 1974 yılında açılır. Genç Thad babası ve ağabeyiyle arabada giderken, elindeki oynadığı sihirli küre yüzünden birden bir başka aleme geçer: Shazam adlı bir büyücünün yönetimindeki Ölümsüzlük Mağarası’na… Burada duvarlar boyu sıralanmış, 7 Büyük Günah’ı temsil eden ve her an canlanmaya hazır 7 ürkünç dev heykel vardır. Ve Shazam artık devrinin bittiğini düşünerek tahtını ve gücünü devredeceği yeni bir yetenek aramaktadır. Bu Thad olabilir mi acaba?

Aradan yıllar geçmiş, Thad Sivana, adını taşıyan bir dev firmanın acımasız patronu olmuşur. Bu kez günümüz Philadelphia’sını dekor olan (ve çok da iyi kullanan) hikâye, yine bir yeni yetmenin, 14 yaşlarındaki Billy Batson’a yoğunlaşır. Bir karnavalda annesini kaybeden ve öksüz kalan Billy, tam bir serseri olup bir korucu aileden öbürüne savrulur. Annesini aramayı da unutmadan...

En son polisin kendini verdiği Vasqueze ailesi, Koreli gözüken bir babayla Latino gözüken bir annenin evlat edindiği 5 çocuktan oluşmaktadır. Altıncı çocuk olarak aileye katılan Billy her biri bir başka alem olan kardeşlerine alışmaya çalışırken, sonunda Shazam’la tanışmakta gecikmeyecektir.

Çizgi-roman uyarlamada DC şirketi büyük rakibi Marvel Comics’in gerisinde kalıyor. Yani bana göre... Bu kez bize yine bir yeni kişiliği benimsetmeye ve genç beyinleri tavlayacak bir atmosfer ve seriye dönüşebilecek bir kahraman yaratmaya çabalıyorlar. Komik ögeyi baskın biçimde kullanmaları ise filme bir tür Superman parodisi havası getiriyor. Ama bence başarılı bir sonuca ulaşmadan...

Ve işler yürümüyor. En azından çocukluğunu geride bırakmışlar için... Çünkü bu dur-durak bilmeyen tempo, bu insanların bir sözcükle birkaç kuşak daha genç veya yaşlı olabildiği saçma sapan hikâye, bu inanılmaz özel efekt fırtınası, insanı yer yer yüzeysel biçimde oyalasa da sonunda sadece sıkıyor ve yoruyor. Ve film bir yabancı eleştirmenin dediği gibi sadece bir ‘adolescent male fantasy- yeni yetme erkek fantezisi’ olup çıkıyor.

Artık antik çağda başlayıp hop diye günümüze (yani illa da ABD’de bir büyük kente!) atlayan; sözümona komediyi de fantastikle yastık komşusu yapmayı deneyen; bir özü, birazcık derinliği veya birkaç felsefe kırıntısı olmayan sözümona bilim-kurgusal masallardan gına geldi. Elbette her film bir Kubrick’in 2001’i olacak değil. (Belki festivalde onu yeniden görmenin tam sırası olabilir!)

Ama bu kadar naiflik, bu kadar zırva, bu denli yüzeysellik  kolay hazmedilemiyor. En azından, ben almayayım!..

Yazarın Diğer Yazıları

Aksiyon sinemasında çekici ve modern bir zirve

'Avcı Kraven'de pek uyum sağlamayan, karmaşık ve biraz zıt motifler olduğunu biliyorum. Ama belki bu filmin gücünü oluşturan asıl öge. Bunca tema içinde böylesine çekici bir filme ulaşmak... Kolay olabilir mi?

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

"
"