SHAZAM 6 GÜÇ SHAZAM
X X (Shazam!)
Yönetmen: David F. Sandberg Senaryo: Henry Gayden Görüntü: Maxime Alexander Müzik: Benjamin Wallfisch Oyuncular: Asher Angel, Zachary Levi, Djimon Hounsou, Mark Strong, Jack Dylan Grazer, Marta Milans, Cooper Andrews, Lovina Yavari, Grace Fulton, Faithe Herman, İan Chen
Warner Broc- DC Comics yapımı.
|
Shazam aslında 1939 yılında ilk kez ‘çizilmiş’ bir kahraman. Yani Superman’den hemen sonra gelmiş ve sonradan Captain Marvel adını almış olan...1970’lerden itibaren DC Comics’in ürünü oluyor. Ama eski adını, yani Shazam’ı ilk kez hatırlayıp adını kullanan film bu...
Film 1974 yılında açılır. Genç Thad babası ve ağabeyiyle arabada giderken, elindeki oynadığı sihirli küre yüzünden birden bir başka aleme geçer: Shazam adlı bir büyücünün yönetimindeki Ölümsüzlük Mağarası’na… Burada duvarlar boyu sıralanmış, 7 Büyük Günah’ı temsil eden ve her an canlanmaya hazır 7 ürkünç dev heykel vardır. Ve Shazam artık devrinin bittiğini düşünerek tahtını ve gücünü devredeceği yeni bir yetenek aramaktadır. Bu Thad olabilir mi acaba?
Aradan yıllar geçmiş, Thad Sivana, adını taşıyan bir dev firmanın acımasız patronu olmuşur. Bu kez günümüz Philadelphia’sını dekor olan (ve çok da iyi kullanan) hikâye, yine bir yeni yetmenin, 14 yaşlarındaki Billy Batson’a yoğunlaşır. Bir karnavalda annesini kaybeden ve öksüz kalan Billy, tam bir serseri olup bir korucu aileden öbürüne savrulur. Annesini aramayı da unutmadan...
En son polisin kendini verdiği Vasqueze ailesi, Koreli gözüken bir babayla Latino gözüken bir annenin evlat edindiği 5 çocuktan oluşmaktadır. Altıncı çocuk olarak aileye katılan Billy her biri bir başka alem olan kardeşlerine alışmaya çalışırken, sonunda Shazam’la tanışmakta gecikmeyecektir.
Çizgi-roman uyarlamada DC şirketi büyük rakibi Marvel Comics’in gerisinde kalıyor. Yani bana göre... Bu kez bize yine bir yeni kişiliği benimsetmeye ve genç beyinleri tavlayacak bir atmosfer ve seriye dönüşebilecek bir kahraman yaratmaya çabalıyorlar. Komik ögeyi baskın biçimde kullanmaları ise filme bir tür Superman parodisi havası getiriyor. Ama bence başarılı bir sonuca ulaşmadan...
Ve işler yürümüyor. En azından çocukluğunu geride bırakmışlar için... Çünkü bu dur-durak bilmeyen tempo, bu insanların bir sözcükle birkaç kuşak daha genç veya yaşlı olabildiği saçma sapan hikâye, bu inanılmaz özel efekt fırtınası, insanı yer yer yüzeysel biçimde oyalasa da sonunda sadece sıkıyor ve yoruyor. Ve film bir yabancı eleştirmenin dediği gibi sadece bir ‘adolescent male fantasy- yeni yetme erkek fantezisi’ olup çıkıyor.
Artık antik çağda başlayıp hop diye günümüze (yani illa da ABD’de bir büyük kente!) atlayan; sözümona komediyi de fantastikle yastık komşusu yapmayı deneyen; bir özü, birazcık derinliği veya birkaç felsefe kırıntısı olmayan sözümona bilim-kurgusal masallardan gına geldi. Elbette her film bir Kubrick’in 2001’i olacak değil. (Belki festivalde onu yeniden görmenin tam sırası olabilir!)
Ama bu kadar naiflik, bu kadar zırva, bu denli yüzeysellik kolay hazmedilemiyor. En azından, ben almayayım!..