30 Nisan 2022

Bir büyük oyuncunun çok özel hikâyesi

Filmde anlatılan hikâye de neredeyse gerçeğin bir aynası. Ama öylesine ustalıkla yansıtılmış ve özel bir yapıma dönüştürülmüş ki... Doğrusu parmak ısırtıyor...

YETENEKLİ BAY CAGE     

X  X  X  X

(The Unbearable Weight of Massive Talent)

Yönetmen: Tom Garmican
Senaryo: T. Garmican, Kevin Etten
Görüntü: Nigel Bluck
Müzik: Mark İsham
Oyuncular: Nicolas Cage, Pedro Pascal, Tiffany Haddish, Sharon Horgan, Paco Leon, Neil Patrick Harris, Lily Mo Sheen, Alessandro Mastronardi, Jacob Scipio, Katrin Vankova, Nick Wittman

Lionsgate (Amerikan) filmi, 2022.

Öyle bir oyuncu ki... Aileden İtalyan ve Alman kökenleri var... Francis Ford Coppola'nın kardeşi, edebiyat profesörü August Coppola ve dansçı Joy Vogelsank'ın çocukları. Asıl soyadı da elbette Coppola. 1964 Kaliforniya doğumlu. 1980'lerde oyunculuğa başlamış. Aralarında The Cotton Club - Gangsterler Kulübü, Birdie, Peggy Sue Got Married, Moonstruck - Ay Çarpması, Wild at Heart - Vahşi Duygular, Leaving Las Vegas - Elveda Las Vegas (Oscar ödülü), Con Air, Face/Off - Yüz yüze, Bringing Out the Dead- Yaşamın Kıyısında, Corelli'nin Mandolini, Ghost Rider- Hayalet Sürücü gibi kolay unutulmaz filmler çevirmiş.

Film çekme temposunu hep sürdürmüş. Ama nedense 2000'lerden, özellikle de 2010'lardan itibaren filmleri o kadar ilgi görmemiş, seyirci çekmemiş.

Böylece filmde anlatılan hikâye de neredeyse gerçeğin bir aynası. Ama öylesine ustalıkla yansıtılmış ve özel bir yapıma dönüştürülmüş ki... Doğrusu parmak ısırtıyor... Filmde bizzat kendisi kariyerinin sonlarında, başarıdan uzaklaşmış, uçan kuşa borcu olan, yapımcıların peşinde yalvar yakar koşan bir  oyuncu eskisini oynuyor. Ama uluslararası lüks eğlence adası Majorka'da bir multimilyonerin doğum günü partisine davet alınca, engelleri aşıp koşuyor. 

Orada ev sahibi olan Javi adlı bu şüpheli Latin'in aynı zamanda CIA tarafından aranan ABD karşıtı bir eylem adamı olduğu ortaya çıkıyor.  Özel hayatında da mutlu olamamış, eşi Olivia'dan ayrılmış, kızı Abby ile de bir türlü gereken ilişkiyi kuramamış olan Nick Cage, yeni başkan adayının kızıyla birlikte kendi kızının da kaçırılması olayını yaşıyor. Ve tüm bunlara karşı amansız bir savaşıma girişiyor.

Sadece ikinci filmini çeken genç yazar- yönetmen Tom Garmican, bizlere çok özel bir film sunuyor. Hem bir aksiyon, hem bir komedi, ama öte yandan gerçek bir büyük yıldızın bir tür fanteziye oturtulmuş biyografisi... Bir özelliği, Nicholas'ın birçok sahnede kendi kendisiyle, daha doğrusu gençliğiyle diyaloga girmesi. Bu hiçbir yerde pek açıklanmamış; hatta birkaç kaynak o kişinin Cage'in gençlik filmlerinden alınıp kullanıldığını savunuyor. Ama bana kalırsa, bu kendisine hayli benzer Nick Wittman adlı bir oyuncu sayesinde mümkün olmuş gibi duruyor.

Ve art arda gelen o dayanılmaz fantezi, hatta apaçık komedi sahneleri... Nick'in elinde içki sahnesiyle havuza dalması... Siyahi ajan Vivian'ın çizdiği o bürokratik kadın  ajan tiplemesi... Nick'in kendisine adanmış olan zengin müzeyi keşfetmesi...

Ya da Nick ve genç kızı Abby arasındaki baba-kız ilişkisinin farklı ve yüreğe dokunan ayrıntıları... Ve aralarda anılan ya da seçilmiş parçacıkları ekrana yansıyan ünlü Nicholas Cage filmleri...

Filmde ondan hemen sonra gelen baş oyuncu kuşkusuz  Pedro Pascal. Javi'ye hayat veren oyuncu, Şili doğumlu tanınmış bir Latin aktör. Vivian'da Tiffany Haddish, Olivia'da benim Duygu Asena'ya çok benzettiğim Sharon Horgan, Nicholas Cage'in ajanında Neil Patrick Harris, Addy'de Lily Mo Sheen de gayet  iyiler. Majorca'nın göz okşayan bir dekor olarak kullanılması ve tüm Latin aktörlerin, belki özellikle altı çizilmiş tipik bir aksanla İngilizce konuşmaları da filmin lehine ögeler olmuş. Emektar Mark Isham'ın müziğini de analım.

Ve Agâh Özgüç'ü anmak

Evet, sevgili Agâh Özgüç de gitti. Tam 90 yaşındaydı; eşi yıllardır hastaydı ve hayata öylesine asılmasaydı, belki çoktan teslim olabilirdi. Gidişi de uğursuz Koronavirüs yüzünden oldu. 

Türk sineması onun kadar hiçbir yazara bu denli borçlu değildir. Klasik anlamda bir eleştirmen değildi, dünya sinemasına hiç ilgisi yoktu. Ama kendi sinemamıza öylesine tutkundu ki... Bu konuda oynadığı rol tam bir 'vakanivüs çabası' olarak nitelenebilir. Belli dönemlerde (örneğin sinemamızın 100. yılı olan 2014'de) geçmişi tümüyle kavrayan tuğla gibi sözlükler. O başucu kitabımız haline gelmiş Ansiklopedik Türk Filmleri Sözlüğü'nün çeşitli baskıları, seri haline gelmiş değişik sunumları.

Ayrıca Türk Sinemasında Cinselliğin Tarihi, Türk Sinemasında Orijinaller ve Marjinaller, Türk Yönetmenleri Sözlüğü, Türk Sinemasında On Kadın, Türk Sinemasında İlkler, Tüm Filmleriyle Yılmaz Güney; Cahide, Bir Sinema Yazarının Günlüğünden, Sansür Dosyası. Ve daha neler de neler... Uzun zamandır çatısı altına sığındığı Fanatik Sinema - Nejdet Arkın desteğiyle (ki ölüm ilanını da o verdi), o koca kitapları çıkarıyor, özellikle giderek artan sinema okulları eğitimini ve de sinemamız gerçek meraklılarını besliyordu. Onunla hayli sık bir araya gelmişliğimiz vardır. her ne kadar son dönemde pek görüşemediysek de...

Karşı yakada olan cenaze törenine gidemedim, ama çok üzgünüm. Yeri asla doldurulamayacak bu eski dosta uğurlar olsun. Kitapları hep elimizin altında olacak.

Agâh Özgüç'le...
Vaktiyle Alin, Agâh ve Giovanni'yle...

Yazarın Diğer Yazıları

Aksiyon sinemasında çekici ve modern bir zirve

'Avcı Kraven'de pek uyum sağlamayan, karmaşık ve biraz zıt motifler olduğunu biliyorum. Ama belki bu filmin gücünü oluşturan asıl öge. Bunca tema içinde böylesine çekici bir filme ulaşmak... Kolay olabilir mi?

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

"
"