20 Ocak 2025

6. Altın Kaşık Gastronomi Ödülleri sahipleri ile buluştu: Bu yılın mutfak dostları töreni üzerine

Geleneksel biçimde Sultanahmet’teki Four Seasons Oteli’nde gerçekleşen tören, bermutat her açıdan başarılı oldu. Yine tören öncesi kokteylde tattığımız birbirinden leziz mezeler ve türlü çeşitli içkiler... Masalara geçtiğimiz andan itibaren yapılan görkemli servis ve mutfağımızın zirvesindeki yemekler...

Evet, böylesine keyif yolunda ve zevk arayışında kurulmuş dernekler de var!.. Şu zor dönemde biraz yadırgansa da... Ne yapalım, ülkemizin medar-ı iftiharı zenginliklerinden biri de kuşkusuz mutfağı. Dünyada en fazla 5 mutfak arasına girebiliriz sanırım: Fransız, İtalyan, Çin mutfaklarıyla birlikte...Osmanlı’nın 6 yüzyıl süren saray hayatı belki diğer mutfaklardan da kendisine pay çıkarmış olabilir, en azından Yunan ve Ortadoğu ülkelerinden... Ama bugün kendi mutfağımızı hiç küçümsemeden, şu berbat ekonomik durumla boğuşmanın da yanı başından geçerek, mümkün olduğu kadar bu hazinenin kıymetini bilmemiz gerek…

Yemek kitabımın kapağı

Aslında ben görece olarak erken yaşta yemekle ilgilendim. Belki gençlik yıllarımdaki tercüman-rehberliğim sırasında öylesine farklı halklardan değişik ağız tatları kaptım ki... Ve bunları o zamanki gazetem Cumhuriyet’de “Ağız Tadıyla” adlı bir köşede yazmaya başladım. Bu yazılar yemek üzerine çok şey içeriyordu; ünlü lokantaları, tanınmış mutfakları yazıyor, şeflerle söyleşiyor, seyahatlerimde tattığım yabancı, kimi zaman egzotik mutfaklara değiniyordum. Tüm bunların Cumhuriyet gibi bir halk ve daha çok sol düşünce gazetesinin okurunca nasıl karşılandığını hayal edebilirsiniz. Az eleştiri almadım; az küfür yemedim!.. Ve tüm bunlar bir kitap haline geldi: Ağız Tadıyla- Varlık Yayınları, 1993. Böylece bu olay beni ülkede mutfak kültürünü bilen ve yayan sayılı medyacılardan biri haline getirdi. Her zaman iftihar ettiğim bir unvan!..

Leman ve Sevim Gökyıldız'a. Boynumda regal'ımla...

Bu nedenle de tam 1991 yılında kurulan Mutfak Dostları Derneği’nin kurucu üyeleri arasında yer aldım. Ve derneğin tüm etkinliklerine aktif olarak katıldım. Eşim Leman’la birlikte –ki kendisi çok iyi bir ev aşçısıdır- yıllar boyu derneğin yıllık faaliyetlerinde bulunmaktan büyük zevk aldık. Dernek başkanları hep dostumuz oldular. Ahmet Örs’ten Sevim Gökyıldız’a, Zeynep Kakınç’tan bugünkü Başkan Esin Sungur’a...

O şahane günden bir portrem...

Ve geldik bu yıla... Geleneksel biçimde Sultanahmet’teki Four Seasons Oteli’nde gerçekleşen tören, bermutat her açıdan başarılı oldu. Yine tören öncesi kokteylde tattığımız birbirinden leziz mezeler ve türlü çeşitli içkiler... Masalara geçtiğimiz andan itibaren yapılan görkemli servis ve mutfağımızın zirvesindeki yemekler... Birkaç bölümde sunulanları bir sayayım:

• Servis: Ekşi Mayalı Tam Buğday; Patatesli Francala Ekmek; Soğanlı Brioche; Ballı ve Kekikli Tereyağı/ İçki: Signum Beyaz 2022
• Servis: İsli Mercan Rezene; Cennet Hurması; Osetra Havyarı; Hardallı ve Portakallı Sos
• Servis: Kaz Etli Mantı; Kavrulmuş Beyaz Lahana; Havuç Kreması; Kızarmış Kıtır Keş; Kaz Suyu/ İçki: Tuğra Öküzgözü 2019
• Servis: Trakya Kuzu Karski; Ayvalı Kereviz; Balkabağı Dolma; Uykuluk; Fermente Sarımksak Püresi; Kuzu Sos/ İçki: Kızılcaterzi Meriot 2021
• Servis: Bitter Çikolatalı Vişneli Pasta; Vişne Likörü; Fındıklı Kek, Vanilya Aromalı Beyaz Çikolatalı Mus; Vişne Jel/ İçki: DLC Playa Roze Köpüklü 2023

Derneğin menüsü

Jumbo firmasının da katkılarıyla düzenlenen gecede birçok ödül verildi. Derneğin 2018’de onur ödülü vererek başlattığı Altın Kaşık Gastronomi Ödülleri bu yeni ödüllerin eklenmesiyle on iki ana kategori ve iki özel ödül ile sahiplerine ulaştı. Şu sırayla:

  1. Yılın Türk Şefi: Bahtiyar Büyükduman
    2. Yılın Yabancı Şefi: Carlo Bernardini
    3. Yılın Genç Şefi: Ecem Karakuş
    4. Yılın Pasta Şefi: Ghislain Gaille
    5. Yılın Geleneksel Lokantası: Ali Mürdün, Hatay
    6. Yılın Yabancı Konsept Lokantası: Sankai by Nagaya, İstanbul
    7. Yılın Tek Ürün Geleneksel Lokantası: Hüsamettin Usta Kocabaylar/ Kebap, Denizli
    8. Yılın Pastanesi veya Tatlı Evi: Sevinç Pastanesi, İzmir
    9. Yılın Ürün Satış Noktası: Doğal Dükkân, İstanbul
    10- Yılın Gastronomi Kitabı: Hünkâr- Feridun Ügümü/
    Amida’nın Ruhu- Diyarbakır’dandan İstanbul’a Likörlü Hayat - Silva Özyerli
    11. Yılın Dijital Yayını: Mutfaktan Sesler - MSA
    12. Yılın Servis Ödülü: Sunset Grill Bar- İstanbul
Kadınların elini öpmeden duramıyorum... Burada kurban, eski başkanlardan Zeynep Kakınç

Gecede Jüri Özel Ödülü; uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan Erich Ruppen’e verildi. Tuğrul Şavkay Başarı Ödülü’nü ise özellikle ‘milli içkimiz’ rakıya ilgisiyle Mehmet Başkaya aldı. Bu arada merhum Tuğrul Şavkay’ı ve bu konudaki büyük katkısını da anmak isterim. Derneğin yeni başkanı Esin Sungur uzun, ama son derece güzel bir konuşma yaptı. Ve 2026 yılında 35. yaşını kutlayacak olan derneğin yan etkinliklerini ve ülkemiz kültürüne katkılarını özetledi.

Sevim Gökyıldız ve Zeynep Kakınç ile

Evet, geçen çarşamba akşamı yapılan o gece bizim en güzel anılarımız arasında yerini aldı. Yedik-içtik; onca dostla buluştuk; geceleyin ışıklar içindeki Sultanahmet’i yeniden keşfettik. Katkısı olan herkese teşekkürler.

Cumartesi buluşmamın panosu

Bir not daha...Geçen hafta içinde katıldığım başka etkinlikler oldu. Ve hepsi çok ilginçti; hepsi benim için çok öğreticiydi. Kadıköy, Ümraniye’de katıldığım ve özelikle AA-Anadolu Ajansı mensuplarıyla içli-dışlı olduğumuz toplantıdan gerçekten çok keyif aldım. Ve bol bol kitap imzaladım. Benzer bir olay da geçen cumartesi, Kalamış’ta bir cafede katıldığım toplantı oldu. Dostum Murat Bulut’la birlikte özellikle belli bir yaşın üstündeki muhterem insanlarla tanıştık. Evet, açıkçası “Bir tatlı huzur aldık Kalamış’tan!” Ötesi var mı? Tüm bu mekanlarda edindiğim yeni dostların hepsine selam olsun...

Anadolu Ajansı çalışanlarıyla aynı masada

Sevgili okurlarım... AA buluşmasını basına yollayan metinde benim ağzımdan 1930 doğumlu olduğum söylenmiş. Oysa 1939 doğumluyum. Bu zaten beni yeterince yaşlı yapıyor. Daha da arttırmaya gerek var mı?

 

Atilla Dorsay kimdir?

Atilla Dorsay. 1939 İzmir, Karşıyaka'da doğdu. Çocukluğu zor savaş yıllarında geçti. O yıllardan her şeyin karneyle alındığını, radyolardan yayılan savaş haberlerini ve ilk sinema deneyimlerini oluşturan savaş üzerine filmleri hatırlıyor.

10 yaşındayken ailesi sırf onu Galatasaray Lisesinde okutabilmek için İstanbul'la göç etti. Böylece Fransız kültürüyle yetişti.

Güzel Sanatlar Akademisi'nde (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi) mimarlık okudu. Hayatta her koşulda koruduğu estetik bakışını bu temele borçlu olduğunu söyler.

Rehberlik, gazetecilik ve eleştirmenlik yaptı.

1966'da başladığı Cumhuriyet gazetesindeki yazılarını 27 yıl boyunca sürdürdü.

Bu aralıkta Leman Dorsay'la evlendi. İki çocuk ve üç torunu oldu.

Sonraki yıllarda Cumhuriyet'ten kendi isteğiyle ayrıldı. Kısa bir süre için Milliyet'te devam eden ve hâlâ süren dergi yazarlığı yaptı.

Yeni Yüzyıl'da yepyeni bir gazeteyi yaratmanın keyfini yaşadı. Daha sonra Sabah gazetesinde devam etti. Buradan kendi deyimiyle, "ilkesel bir tavırla" ayrıldı: Bir yazısında, (Emek Yoksa Ben De Yokum) okuruna Emek sineması üzerine verdiği bir sözü tutmak için.

Dorsay, 2013'ten beri, "Özgür, serbest, hiçbir konu, yer ve zaman kısıtlamasına tabi olmadan... Ama artık maaşsız!.. Ve çok yakında tam on yılını dolduracak olan..." sözleriyle işaret ettiği T24'te yazıyor.

Dorsay'ın kültür-sanata dair birçok alanda çabaları oldu. İKSV'de çalışıp yıllar boyu İstanbul Sinema Festivali'nin kadrosunda yer aldı. Dünya çapında sayısız ünlüyü basın toplantılarında sundu, söyleşiler yaptı, fotoğraflarını çekti.

TRT'de, hem haftalık müzik programları yaptı, hem de filmler sundu. Özellikle sinemanın 100. yılının kutlandığı 1995 yılı ve sonrasında sayısız klasiği Murat Özer, Alin Taşçıyan, Müjde Işıl gibi genç meslektaşlarıyla birlikte tanıttı.

Sinema Yazarları Derneği'ni (SİYAD) kurdu ve uzun yıllar başkanlığını yürüttü. Ödül gecelerini özenle seçilmiş sunucular ve müzisyenlerle sundu. Yine kendi sözleriyle; "zamanı geldiğinde tüm bu görevleri genç arkadaşlarına bırakmayı da ihmal etmedi".

Dorsay'ın en büyük üretimleri kitapları. 1970'lerden itibaren eleştirisini yazdığı tüm filmleri Türk ve yabancı sinema olarak tasnif ederek pek çok kitapta topladı. Bu kitaplar, son 50 yılın bir dökümü niteliği taşıyor.

Aynı zamanda İstanbul, Beyoğlu, şehircilik; biyografiler (özellikle Türkan Şoray ve Yılmaz Güney), söyleşiler, seyahat notları, hikâye, hatta şiirler de yazdı.

Müzik merakını görkemli bir arşivle birlikte sunduğu bir eser yayımladı. Ne Şurup Şeker Şarkılardı Onlar adıyla yayımlanan bu kitap, 20. yüzyıl pop-müzik tarihini anlatıyor.

Tartışmalar, Polemikler, Kavgalar adı kitabı Eylül 2022'de yayımlandı.

Kitaplarının sayısı şimdilerde 60'ı aştı, ama daha sayısız projesi var. T24 Yazıları -Pandemi Günlerine Doğru: Sanat ve Siyaset Ekim 2023'te, "Unutulmaz İnsanlarımızla Konuşmalar" ve "Benim Sevgili ‘6 Silahşörler’im" 2024'te okurla buluştu. Ardından daha birçoğu da gelecek. Kendisinin dediği gibi "Allah kısmet ederse!.."

 

Yazarın Diğer Yazıları

Canlandırmayla has oyunculuğun bir karması

Zeki bir yaratıcılık, zengin bir mizah duygusu, yer yer dedeler için “dedeşko” demek, bir haritayı Google’da aramak, ‘avec moi’ gibi birkaç sözcükle bu kez Fransızcayı anmak, Tom Cruise’dan söz etmek... Bence görün, hangi yaşta olsanız fark etmez!

Son günlerin acıları ve hayat devam ediyor

Ülkenin içler acısı siyasal manevraları, ortak vicdanımızı mahveden gelişmeleri içinde, aslında belki bizler için en büyük teselli olabilen ya da olabilecek sanat ve bilim insanları birer ikişer çekip gidiyorlar

İran’dan gelen şaşırtıcı ve sürprizli bir yapım

Kutsal İncirin Tohumu, ne yazık ki ilk yarıdaki etkisini giderek yitiriyor. Uzunluğundan değil sadece... Başka yollara sapmasından... Örneğin bir polisiyeye dönüşmesi gerekli miydi? Yeterince polisiye izlemiyor muyuz?

"
"