19 Mart 2024

Yönetmen ve yapımcı Murat Şeker: Meydan boş değil

"Güney Koreli şirketin kendi yapıları içindeki uyumsuzluk Türk sinemasına zarar veriyor"

Murat Şeker

Türkiye sinemasının deneyimli yönetmen ve yapımcılarından Murat Şeker, imza attığı filmlerle gişede milyonlarca izleyici ile buluşarak başarılı olmuş isimlerden. Yönetmenin, 2 Şubat günü vizyona giren son filmi "Aşk Mevsimi" yeterli salon bulamadığı için geçmişteki filmlerinden farklı olarak gişede başarısız oldu. Murat Şeker, "Başka firma olsa konkordato ilan ederdi. Anlam veremediğimiz şekilde bazı filmlere daha çok salon verilirken bazılarına verilmiyor" diyerek sektördeki dağıtım işleyişinin çarpıklığına dikkat çekerek sorularımızı yanıtladı. 

- T24'e açıklama yapan yapımcı Levent Cengizhan, sinema sektöründeki işleyişin çarpık olduğuna dair bazı iddialarda bulundu. Onun açıklamasında yer alan son filminiz "Aşk Mevsimi"nin az sayıda salonda gösterimi nedeniyle ticari başarısızlığa uğradığı iddiası için neler söylersiniz?

"Aşk Mevsimi" filmimin 2 Şubat'ta vizyona girdiği süreçte bizim de tespit ettiğimiz ve anlayamadığımız bir şey başımıza geldi. Mars Grubu piyasadaki salon sayısının yüzde 45'ine hakim, bu da filmine göre yüzde 50'ye kadar gelir elde edilmesi demek oluyor. Bizim filmimize 79 tane lokasyonda sadece 20 tane salon verdiler. Bu salonların büyük bölümünde de eksik seansla film gösterildi. Piyasada yer alan yüzde 55 oranındaki diğer sinema gruplarında ise filmimize büyük oranda yer verildi. Kıyasladığımızda bir orantısızlık ortaya çıktı.

- Sizin filminizi de aslında Mars Grubu'nun içindeki bir dağıtım şirketi dağıtıyordu değil mi? Bu durumu nasıl yorumladınız? 

Evet o bünyedeki bir şirket dağıtıyordu. Ancak aynı şirketin salonlarından yer alamadık. Aynı bünyede çalışan iki yapı nasıl çatışabilir? Piyasada en çok salona sahip grubun programcısı gelip filmimizi izlemiyorsa üstüne de salonların çoğunda yer vermiyorsa orada bir gariplik aramak hakkım. Anlam veremediğimiz şekilde bazı filmlere daha çok salon verilirken bazılarına verilmiyor. Bu neye göre böyle bilmiyoruz.

- Sektördeki farklı sinema salonu grupları ise filminizi izledi ve salonlarında yer verdi. Sizi dağıtan firmanın salonlarında yer alamadığınız için seyirci sayınız azaldı mı?

Bir filmin vizyona girerken yüzde 55'lik salon zincirlerinde salon bulup öteki yüzde 45'lik diliminde mevcudun yüzde 20'sinde gösterime girdiğinizde zaten otomatik olarak seyirci sayınız düşmüş oluyor. Matematik bu.

- Levent Cengizhan'ın iddiaları hakkında neler söylersiniz?

Levent'in söylemleri bir çeşit itiraf ama adı üstünde iddia. Genel olarak sistemle ilgili sorunlardan bahsetmek daha doğru.

"Sosyal medyada uyumsuzluğu dile getirdim"

- Sizin filminiz vizyona girdiğinizde bu duruma tepkinizi dile getirmiştiniz değil mi?

Sosyal medyamda bu durumun bir uyumsuzluk ve enteresanlık içerdiğini yazmıştım. Bunun Türk sinemasına zarar verdiğini ve artık görmezden gelinmemesi gerektiğini belirttim. Güney Koreli şirketin kendi yapıları içindeki uyumsuzluk Türk sinemasına zarar veriyor. Bu tabii ki CIA'nin Ortadoğu Masası'nda "Nasıl zarar veririz" diye düşünülmüyor ama herkes için iyi olacak sistemsel bir düzenleme gerek. Kişilerin değil iyi bir yapının konuşulması gerek. 

"Demokrasiye zarar"

- Bu zarar hakkında neler söylersiniz?

Sinemanın en güçlü ve güzel tarafı Antik Yunan'ın agoralarındaki demokrasiye benzemesidir. Seyirci istediği filme gider, beğenir ya da beğenmez. Seyirci istediği filme gidecek fırsatı bulamazsa bir süre sonra sinemaya gitmez. Ama siz seyircinin filmle buluşmasını çeşitli manipülasyonlarla engellerseniz o zaman demokrasiye zarar vermiş olursunuz ve sinemanın büyüsünü de bozarsınız.

- Filminize daha fazla salonda yer verilseydi gişe farkı olur muydu?

Matematik ortada. Benim önceki filmlerine göre gişesinin düşük olacağı aşikâr ama bunun sebepleri farklı. Şu anki gişemiz olması gereken altında. Bu benim vizyona soktuğum 15'inci filmim. Belki ikinci filmim olsa anlamlandırmada zorluk çekebilirim ama 2006'dan beri piyasanın içindeyim. Filmleriyle milyonlarca bilet satan bir yönetmenim. Her yaptığın film iyi gidecek diye bir şey yok bazıları da ticari açıdan tatmin etmeyebilir ama bu sistemsel sorun çözülmezse herkes kaybeder. Mesele benim filmim meselesi değil…

- Daha fazla salonda gösterime girseydiniz yaklaşık kaç kişi filminize gelirdi?

100 bin kişiye yaklaşırdık.

"Başka firma olsa konkordato ilan ederdi"

- Ciddi anlamda mı battınız? 

Birçok firma bizim durumumuzda olsa konkordato ilan ederdi. Ama biz yeni projeye çalışmaya başladık. Yeni filmler yaparak zararımızı kapatmaya çalışacağız. Sorun yok. Dediğim gibi bizim işimiz bu. Yolcu değil hancıyız.

- Sektördeki suskunluk hakkında ne dersiniz?

Biz kendi işimize bakıyoruz. Her mecrada da bu sistemsel sorunu dile getiriyoruz. Kendimiz için değil sektörün tüm unsurları için.

- Türkiye sineması bu koşullar altında sizce nereye gidiyor?

Meydan boş değil. Sinemadan sadece ticari kâr elde etmek ya da yeni girdiği sektörde yer edinmek için her yolu deneyenler var. Bir de bizim gibi bu işin okulunu okumuş, hayatı sinema olan insanlar var. İyi yere gitmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Sadece bugün de değil. Dün de yaptık; yarın da imkanlar el verdiği sürece yapmaya devam edeceğiz. Aydınlıkla karanlığın savaşı devam ediyor.

Levent Cengizhan'ın iddiaları ile gündeme gelen film dağıtım şirketlerindeki usulsüz işleyişe ilişkin olarak tarafların görüşlerini aldık.

Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Birol Güven, “Konu bizim de gündemimize yeni geldi. Sinemayı ilgilendiren her konu doğal olarak bizi de ilgilendirir. Dolayısıyla konunun takipçisiyiz ama iddialar bizim yetki alanımızda değil” şeklinde bir açıklama yaptı.

CGV Mars Cinema Group'un iletişim ajansı hukuki süreç devam ettiği için şirket adına bir açıklama yapılmayacağını belirtti. Yine iddialarda ismi geçen Onur Aşa ve İlker Çakmak'ın avukatı olan Hilal Mertek de şu açıklamayı paylaştı:

“17 Mart Pazar günü T24'te yayımlamış olduğunuz "Levent Cengizhan: Filmlerim salon bulsun diye rüşvet verdim" röportajınız ile ilgili sizinle iletişime geçmek istedik. Röportajda bahsi geçen iddiaların asılsız olduğunu ve konunun yargıya taşındığını belirtmek isteriz. Hukuki süreç şu anda devam ettiği için konuyla ilgili bir açıklama yapmanın bu aşamada uygun olmadığını bilgilerinize sunarız."

Yazarın Diğer Yazıları

Kars: Beyazın eksikliği 

Kars, karla özdeşleşmiş bir şehir. Turizm sezonunun açılması ile Kars’ta buruk bir sevinç var çünkü kar yok

Karadağ: Hayaller ve gerçekler

Karadağ, adalet sistemin yetersizliği ile adı çeşitli suç davalarına karışmış isimlerin de gözünden kaçmıyor. Son yıllarda başta Sedat Peker, Faruk Fatih Özer, İlker Baş, Volkan Reçber gibi isimler ziyaretleri ya da vatandaşlıkları ile gündeme gelmişti

Karadağ’a ait olmak

Karadağ'da 2019 yılından ev alan Mehlika Alemdağ: Hiçbir yere tam anlamıyla ait hissetmemiş biri olarak, burayı gördüğümde “Sanırım Karadağ’a ait olabilirim” dedim; çok sıcak, huzurlu bir yer

"
"