02 Ocak 2025

Meltem Cumbul: İşsiz bırakılarak cezalandırıldım!

Eski Oyuncular Sendikası Başkanı olan Meltem Cumbul, sektörün görünmeyen yüzünü ve kendi deneyimlerini anlattı: Mobbing ailede başlıyor, setlerde devam ediyor. Dayanışma olmadan bu sorunların üstesinden gelmek mümkün değil…

Sinemamızın en özel isimlerinden Meltem Cumbul, yeteneği, zekâsı ve yaratıcılığı ile tanınan bir sanatçı olmanın ötesinde, sektördeki etik ve dayanışma mücadelesinin de önemli bir temsilcisi. Oyuncular Sendikası Başkanlığı döneminde birçok yapısal sorunun görünür hâle gelmesini sağladı. Ancak bu süreç, onun kariyerini de doğrudan etkiledi. Cumbul, "Bu Sette Çocuk Var" kampanyası nedeniyle yapım şirketi ile ters düşerek rol aldığı bir diziden ayrıldı ve on yıl boyunca sektörden dışlandı.

Sanatçı hem kendi mobbing deneyimlerini hem de Oyuncular Sendikası tarafından yapılan ilk kapsamlı araştırmanın çarpıcı sonuçlarını paylaşarak sektördeki etik problemlere dair önemli tespitlerde bulunuyor. Mobbingin yalnızca setlerde değil, ailelerde başladığını ve kadın oyuncuların yaşadığı ayrımcılığın farklı bir boyut taşıdığını samimi bir dille aktarıyor.

Meltem Cumbul

- Oyuncular Sendikası’nın başkanı olduğunuz dönem, sendikanız tarafından üyelerinizin ilgi ve ihtiyaçlarına yönelik ilk kez akademik bir araştırma yapıldı. Dosya konumuz ile ilgili olan bu araştırmanın konusunu anlatır mısınız? 

Oyuncular Sendikası, benim başkanlık dönemime (2014-2017) denk gelen 2015 yılından 2016 Mayıs ayına kadar süren, projelerinin ve etkinliklerinin üyeleri arasında nasıl karşılandığını öğrenmek, sorunları belirlemek amacıyla, bağımsız bir akademik araştırma yürütmüştü. İlk kez, bir üye veri bankası oluşturması açısından tarihsel önem taşıyan bu araştırmada, üyelerinin sendika hakkındaki değerlendirmelerini ölçebilmek ve bu doğrultuda faaliyetlerini geliştirebilecekleri zeminlerin neler olduğunu saptamak amaçlanmıştı. Yürütücü ekip, Prof. Dr. Esin Küntay, Prof. Dr. Güliz Erginsoy, Doç. Dr. Altan Kar, Doç. Dr. Elif Yılmaz, Dr. Sevgi Kesim Güven’den oluşmuştu. Sendika üyeleri arasından seçilen 49 katılımcı ile yapılan görüşmeler (mülakat) sonucunda elde edilen verilere ilişkin tablolarda 4A’lı olmanın önemi, işçi sağlığı, iş güvenliği, çocuk oyuncular, çalışma koşullarının iyileştirilmesinin yanı sıra üzerinde en fazla durulan konu başlığı etik ve istismar (mobbing) olmuştu.

- Sendika üyelerinin mesleki sorunlarını, beklentilerini ve sektör hakkındaki değerlendirmelerini anladığınız önemli bir araştırma olmuş. Mobbinge dair en çarpıcı bulgu ne idi?

Katılımcıların oyunculuk mesleği ile ilgili aile onayları hakkındaki anlatıları mobbingin ailede başladığını bize göstermişti. Size olumsuz beyanlardan birkaç̧ örnek verebilirim: "Ailem felaketti, bunu hiç̧ anlayamadılar. Babam ‘git oku dışarda, oraya eğlendiren olarak çıkma, eğlenen ol’ derdi", “Babam her daim karşı çıktı, küfretti, tokat attı. Annem dini bütün kadındı doktor olmamı istedi aslında”, “Babam hiç̧ sevmedi, babam tarafından onaylanmadı”, “Çok büyük mutluluk duyuyorlar ama tiyatronun, setlerin yeni bir aile kurmak için yetersiz olduğunu gördüklerinde karşı çıktılar…”

“Mesleğe 1-0 galip başladım”

- Sizin ailenizde durum nasıldı?

Ben bu konuda olumlu beyanda bulunacağım. Mesleğe 1-0 galip başladım. Ailem oyunculuk okumakta kararlı olduğumu görünce, küçük yaşımda bana dans, şan dersi aldırarak beni bu mesleğe hazırlamaya başlamıştı bile. Ailem ellerinden geldiğince maddi manevi tüm olanaklarını benim iyi bir oyuncu olarak yetiştirilmem için harcadı.

Meltem Cumbul

- Oyunculuk mesleği, üyelerinizin yakın çevresinde nasıl algılanıyordu?

Oyunculuk mesleği yetenek gerektiren ve beceriye sahip kişilerin konservatuvarlarda özel olarak eğitildiği bir meslek olmasına rağmen,  katılımcıların meslekleri ile ilgili yakın çevre onayları hakkındaki anlatılarında yine mesleğin meslek olarak görülmeme durumuna, sanki eğlencelik bir işmişcesine genellikle aşağılandığına tanıklık ediyoruz. İşte size araştırmaya katılan üyelerin yakın çevrelerinden gördükleri tepkilerden birkaç̧ örnek daha: "Bizim mesleğimiz için ‘angarya, şarlatanlık, boş işler, git memur ol’ diyorlar”, “Hayat ancak gördükleri kadar. Onların dünyası gördükleri", “Bu heves geçer, mühendislik oku diyen arkadaşlarımın aileleri çok vardı.”, “Aşırı mutaassıplaştı, gittikçe dindarlaştı. Sanatımızı politika düzeyinde dahi istemiyorlar.”, “İnsanlar hobi olarak görüyorlar ya da eğitime gerek olmadığını düşünüyorlar. Söylemeseler bile anlıyorsunuz.” Ve son olarak "Kesinlikle onaylanmıyor. Bir oyunun gala gecesinde oyun bitti, (iş adamının adı) gelip ‘Yahu çok güzel oynuyorsun, senin esas mesleğin ne’ dedi, bitti işte."

“Benim bıraktığım işi başka sendika üyemiz kabul etti”

- Siz nelerle karşılaştınız, hiç mobbinge uğradınız mı?

Eğer dizi yapmıyorsam çalışmıyormuşum gibi bir algıyla karşılaştığımı söyleyebilirim. Ana akım televizyonda görünür olduğun kadar mesleğinde varsın, yoksa yoksun, çalışmıyorsun gibi bir düşünce var. Bu düşüncenin ifadelendirme biçimi de şöyle: “Göremiyoruz sizi Meltem Hanım, çok özledik.

Aslında görememe sebepleri de mobbing sayılan işsiz bırakılma ile cezalandırılmış̧ olmam. Oyuncular Sendikası Başkanlığı dönemim sebebiyle ‘Bu Sette Çocuk Var’ adlı kampanyamız gereğince, yasa çıkartmamıza rağmen yönetmelik hâlâ çıkmadığı için çocuk işçi çalıştırma kuralları konusunda anlaşmazlığa düştüğümüz yapım şirketi ile oyuncu olarak yer aldığım dizi çalışmasında ilk bölüm çekilirken yollarımızı ayırmıştık. Yapım şirketinin özür açıklamasına rağmen on yıl kadar işsiz bırakılmayla cezalandırıldım. İş bırakmanın hemen ardından bir başka üyemizin benim bıraktığım işi kabul etmesi dayanışma olmazsa neler olabileceğini de bize göstermiş̧ oldu.

- Araştırmanın etik konusunda çıkan sonuçlarını biraz daha açabilir misiniz?

Araştırmada katılımcılar, ‘iş etiği’ tanımını yapmaları istendiğinde, genel olarak, evrensel etik değerlere paralel açıklamalar yapmışlardı. Bazıları ülkede etik değerlerin tam olarak yerleşmediğine değinmişti. Bu bağlamda bazı katılımcıların çalışma yaşamında diğer meslektaşları, yönetmen, tiyatro patronu, hatta izleyiciler tarafından maddi manevi ve hatta cinsel tacize uğradıklarını söylemeleri, çarpıcı olsa da çok şaşırtıcı olmamalı. Son zamanlarda toplumun gündemindeki en önemli sorunlardan biri kadın ve çocukların uğradıkları cinsel istismar olaylarıdır. Genel toplum içinde daha küçük bir topluluk olan oyuncular ortamında bu tür toplumsal yansımaların olduğu anlaşılmaktadır.

Meltem Cumbul

“Kendinden küçük erkekle sevgili olma!”

- Kadın oyuncuların yaşadıklarını anlatır mısınız?

Başkanlık dönemimde kadın oyuncuların özel hayatlarında kimi zaman giydikleri kıyafetler sebebiyle; 40 yaş üstüyse sadece anne rolünde değerlendirileceklerinden bahsederek, yaşçılık önyargısı taşıyan görüşlerinden ötürü açık saçık olmaması, kendinden yaşça küçük erkekle sevgili olmaması gibi zorunluluklar getirilmesi, menajerlerinden ayrılma sebebi olmuştur.

“Köşeye sıkıştırılanlar genellikle kadınlar”

- Kadın oyuncuların karşılaştığı sorunlar hakkında başka neler söyleyebilirsiniz? 

Genellikle köşeye sıkıştırılan kadın oyuncular oluyordu. Onların arkasında duran sendika olmasaydı, herhâlde 2018 yılında ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadın Çalışmaları Birimi’ özellikle konunun mağduru kişi ya da kişilerce kurulmazdı sendikamızda. Başkanlık dönemimde yapılan akademik araştırma sonuçlarından son paylaşımım da şu bilgi olacak: 49 katılımcıdan 11 katılımcı işsiz kalmamış̧, 38 katılımcının en az bir yaz, en çok altı yıl olmak üzere işsiz kaldıkları görülüyor. Bu nedenle yaşam ve meslekleri ile ilgili kaygıları sorulduğunda, öncelikli kaygılarının “işsiz kalmak” olması bu tablodaki verilerle beraber değerlendirildiğinde daha anlamlı. Yaşadığım 10 yılın, yani 2014-2024 yılları arasının benim için çok zor geçtiğini söylersem bu durumda olan herkesin bunu çok iyi anlayacağından eminim.

- Eklemek istediğiniz son cümleler…

Saygı ve sevgilerimle hepinizi kucaklıyorum. Yaşasın setler, sahneler, diziler ve filmler…


YARIN: Beyin cerrahı Prof. Dr. Gökhan Bozkurt, akademik hayatta maruz kaldığı mobbingi ve bıraktığı izleri anlatıyor

Yazarın Diğer Yazıları

Eğitim-Sen 5 No’lu Şube Başkanı Eylem Özlem Ergüven: Mobbingin sistematik çözümü için liyakat ve ciddi yaptırımlar gerekli!

Eğitim-Sen 5 No’lu Şube Başkanı Eylem Özlem Ergüven, akademide mobbingin görünmeyen yüzünü ve bu yapısal sorunun çözümü için atılması gereken adımları anlatıyor

Barış akademisyeni Prof. Dr. Taner Özbenli: Mobbing; politik, toplumsal ve kültürel boyutları olan yapısal bir sorun

Barış Bildirisi’ni imzaladığı için kamu görevinden uzaklaştırılan Prof. Dr. Taner Özbenli, akademik çevrelerden aldığı tepkileri, yaşadığı ekonomik, psikolojik zorlukları ve geri dönüş sürecinde karşılaştığı engelleri anlatıyor

Prof. Dr. Gökhan Bozkurt: Doçentlik kadrom 10 yıl boyunca verilmedi, gerekçesiz bekletildim

Türkiye’nin en başarılı beyin cerrahlarından olan Prof. Dr. Gökhan Bozkurt, akademik hayatta maruz kaldığı mobbingi ve bu zorlu sürecin yaşamındaki derin izlerini anlatıyor

"
"