Anayasa Mahkemesi’nin tutuklu yazar Şahin Alpay için ikinci kez hak ihlali kararı vermesini değerlendiren eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. Mehmet Ruşen Gültekin, daha önce verilen karara direnen yerel mahkemelerin bu tutumunu sürdürmesi halinde Türkiye’de ‘hukuk güvenliği’ kalmayacağını söyledi.
TIKALYIN - AYM kararının arkasında; ikinci kez "Şahin Alpay'ın hakları ihlal edildi" dedi, gözler yerel mahkemeye çevrildi
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası uyarınca AYM kararlarının bağlayıcı olduğunu kaydeden Gültekin, "Kendi anayasamızda yazan anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını tartışmaya açarsak tüm hukuk sistemini tartışmaya açarız. Kabile devleti haline geliriz ve bu, ülkeyi kaosa sürükler” dedi. Gültekin, "Yerel mahkemenin kararı yerine getirmemesi suçtur” hatırlatmasında bulundu.
"Yerel mahkemelerin AYM’nin yorumlama, değerlendirme yetkisi yoktur"
Avrupa Konseyi (AK) Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’ın “AYM kararlarına saygı gösterilmezse bu mahkemeye yapılan başvuruların tamamı doğrudan AİHM’ye gelir. AİHM, AYM’nin artık etkili bir iç hukuk yolu olmadığı sonucuna varırsa bu dosyalar hakkında karar verir” şeklindeki açıklamasının önemine de dikkat çeken Gültekin, "Dünkü Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nin açıklamasıyla görüyoruz ki, Türkiye AYM’nin etkili hukuk yolu kabul edilmemesi tehlikesiyle karşı karşıya. Bu açıklama, bize açıkça Türkiye’deki 2010 referandumundan sonra yürürlüğe giren bireysel başvuru hakkının ortadan kalkması durumuyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor” diye konuştu.
TIKLAYIN - Avrupa Konseyi'nden Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında uygulanmayan AYM kararı için önemli uyarı
Daha önce AYM’nin kararına direnen 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, AYM kararının Resmi Gazete’de yayınlanmasını beklemeden Alpay’ın avukatlarının tutukluluğa itiraz talebini kabul etmesi gerektiğini savunan Gültekin, "Yerel mahkemelerin AYM’nin yorumlama, değerlendirme yetkisi yoktur. Bağlayıcıdır, Ağır ceza mahkemeleri derhal tahliye kararı vermelidir. Bu karar verilmediği için Türkiye kötü bir duruma düşmüştür” ifadelerini kullandı.
"AYM'nin etkili bir hukuk yolu olup olmadığı tartışmaya açıldı"
AYM’nin Şahin Alpay için verdiği ‘hak ihlali’ kararında direnmesini CNN Türk canlı yayınında değerlendiren Gültekin, şunları söyledi:
"Daha henüz AYM’nin kararı kendi bülteninde yayınlanmadı. Nasıl bir ihlal kararı verdiğiyle ilgili bilgimiz yok. İlk kez ihlal kararı verdiğinde mahkeme tahliye işlemlerini başlatmalıydı ama avukatların başvurusu kabul edilmedi. Burada çok büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atan Türkiye’nin Anayasa Mahkemesi’nin etkili bir hukuk yolu olup olmadığı tartışmaya açıldı. Dünkü Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nin açıklamasıyla görüyoruz ki, Türkiye AYM’nin etkili hukuk yolu kabul edilmemesi tehlikesiyle karşı karşıya.
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri "Eğer AYM’nin kararı yerel mahkeme tarafından yerine getirilmezse AYM’yi etkili bir hukuk yolu olarak görmem, doğrudan bana başvuruda bulunabilirler. Hak ve hürriyeti koruyan bir mahkeme değildir” dedi. Bu açıklama, bize açıkça Türkiye’deki 2010 referandumundan sonra yürürlüğe giren bireysel başvuru hakkının ortadan kalkması durumuyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
"Bireysel başvuru ortadan kalkarsa bunun geri dönüşü çok zor olur"
Şu anda 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne avukatların tutukluluğa itirazları var. Bana kalırsa 13. ACM AYM kararı beklenmeksizin tahliye kararı vermeli. Böyle yaparsa Türkiye açısından durum daha iyi olacak. Türkiye bir an önce hukuk devleti açısından layık olduğu noktaya taşınmalıdır. Bireysel başvuru ortadan kalkarsa bunun geri dönüşü çok zor olur.
Ağır Ceza Mahkemelerinin daha önceki AYM kararına direnmesi büyük bir ihlal. Türkiye’deki hukuk güvenliğini, kişi hak ve özgürlüklerini ortadan kaldıran bir karar. 13 ve 26. ACM derhal tahliye kararı vermeliydi. Yerel mahkemelerin AYM’nin yorumlama, değerlendirme yetkisi yoktur. Bağlayıcıdır, Ağır Ceza mahkemeleri derhal tahliye kararı vermelidir. Bu karar verilmediği için Türkiye kötü bir duruma düşmüştür.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18. Maddesi’ne göre, başka amaçla özgürlüklerin sınırlandırılması büyük bir ihlaldir. Avukatlar da bu yönde başvuru yapmıştır. Türkiye’de tutukluluk sebepleri kanunla belirlenmiştir, bu kişinin başka amaçla tutuklandığı izlenimi vardır.
"Yerel mahkemenin kararı yerine getirmemesi suçtur"
Gültekin, "Yerel mahkemeler de tahliyenin reddi kararında direnirse bunun Türkiye için yansıması ne olur” sorusuna da şu cevabı verdi:
"Evrensel bakış ve hukuk devleti dünyanın her yanında aynıdır. Bunu ihlal ederseniz hukuk güvenliği kalmaz. Kendi anayasamızda yazan anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını tartışmaya açarsak tüm hukuk sistemini tartışmaya açarız. Kabile devleti haline geliriz ve bu ülkeyi kaosa sürükler. AYM kararları tartışılmamalı, yargı bağımsızlığı ve hukukun üsünlüğü ilkeleri bir daha düzenlenmelidir. Yerel mahkemenin kararı yerine getirmemesi suçtur. Bu yargıçlarla ilgili AYM tarafından suç duyurusunda bulunulması istenmiştir."