Şeffalık Derneği, 17 Aralık'ta başlayan yolszuluk operasyonuyla ilgili açıklama yaptı. Şeffalık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Oya Özarslan'ın imzasıyla yayımlanan açıklamada "hukuk önünde eşitlik ilkesi ve bu ilkenin korunması adil, tarafsız, müdahalenin olmadığı bir yargılama" talebi dile getirildi.
Açıklamada ayrıca, "Siyasi etik ve çıkar çatışmasının önlenmesi ilkeleri dikkate alınarak, soruşturmaya konu olan kişilerle ilgisi ve yakınlığı olan kamusal görevler üstlenmiş kişilerin bu soruşturma süresince görevlerinden çekilmesi hususunun önemsenmesi, etik bir sorumluluğun ifadesi olduğu kadar soruşturmanın selameti açısından da gereklidir" ifadesine yer verildi.
Şeffalık Derneği'nin açıklaması şöyle:
"17 Aralık 2013 tarihinde, basında çıkan haberlere göre, devletin üst düzey bürokratları, bazı siyasetçilerin yakınları ve iş adamlarını içine alan bir soruşturmanın başladığı öğrenilmiştir.
Şeffaflık Derneği, yolsuzluğun ortadan kaldırılmasını demokratik siyasi mücadelenin en önde gelen hedefleri arasında görür. Ancak böylelikle siyasetin ve kamu erkinin, evrensel insani değerlere hizmet edebileceğine inanır.
Soruşturma ve yargılamaların, bağımsızlık, tarafsızlık, güvenilirlik ve kişi haklarına saygı ilkelerine azami önem verilerek, hukuk devleti zemininde yürütülmesi önemlidir. Yolsuzluk iddialarının kamu vicdanını tatmin edecek yöntemlerle araştırılması ve aydınlatılması şeffaf ve hesap verebilir bir demokrasinin gereğidir.
Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da dikkatle izlediği bu süreçte yasama, yürütme ve yargı erklerinin birincil sorumluluğu, erkler ayrılığı ilkesini usulünce savunup, bu sürecin demokratik bir toplumla bağdaşmayacak bir eleştiriye maruz kalmadan yürütülmesi için gerekli özeni göstermektir.
Hukuk devletinin gereği olan, hukuk önünde eşitlik ilkesi ve bu ilkenin korunması adil, tarafsız, müdahalenin olmadığı bir yargılama da gerektirir.
Siyasi etik ve çıkar çatışmasının önlenmesi ilkeleri dikkate alınarak, soruşturmaya konu olan kişilerle ilgisi ve yakınlığı olan kamusal görevler üstlenmiş kişilerin bu soruşturma süresince görevlerinden çekilmesi hususunun önemsenmesi, etik bir sorumluluğun ifadesi olduğu kadar soruşturmanın selameti açısından da gereklidir.
Konunun toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren mali, sosyal ve etik sonuçları dikkate alınarak, bu soruşturmaya ilişkin haber ve bilgilerin, yetkili kurumlar tarafından sürekli, düzenli, açık ve tatmin edici bir biçimde topluma sunulması şeffaflık ilkesinin bir gereğidir.
Bu soruşturma, Şeffaflık Derneği’nin, daha önce çeşitli defalar vurgulandığı gibi, kamu yönetiminde daha şeffaf ve hesap verebilir bir idari ve hukuksal altyapı ve işleyişe duyulan ihtiyacı yeniden göstermiştir. İhale kanunlarının uygulanması ve siyasi etik bu bağlamda öncelikli bir öneme sahiptir. Özellikle kentsel dönüşümün yoğun bir şekilde uygulandığı bir kentleşme ve yapılaşma ortamında, yolsuzluk açısından önemli risk alanları oluşturma potansiyeline sahip inşaat, imar ve gayrımenkul politikalarının yürütülmesinde, geniş toplum kesimlerinin ekonomik ve mali olduğu kadar sosyal çıkarları ve haklarının da korunması için gerekli önlemler acilen alınmalıdır.
Yolsuzlukla ilgili araştırmalarda, Türkiye'nin, devlet ve toplum olarak, övünç duymaktan uzakta bulunan konumunu yükseltmek ve bu anlamda temiz bir toplum idealini hukuken ve fiilen oluşturmak için, kamu gücünün üstleneceği önemli bir sorumluluk vardır: Her düzeydeki yolsuzluk iddialarının takibinde, sonuç almaya yönelik, etkin bir çaba içinde olmak ve bunun görünür kılınması için tutarlı politikalar takip etmek. Bu çaba, aynı zamanda toplumsal bir farkındalık ve sorumluluğun da ifadesi olmalıdır. Bu nedenle, bugün sürmekte olan bu soruşturmanın hızla ve layıkıyla açıklığa kavuşturulması, sadece Türkiye’nin bugünü değil, çocuklarımıza bırakacağımız mirasın anlamı ve değeri bakımından da büyük önem taşıyor.
Şeffaflık Derneği, bu süreci yakından izleyecek ve temiz bir toplum için, şeffaf, dürüst, hesap verebilen yönetim süreçlerinin gelişimine her düzeyde katkıda bulunma çabalarını sürdürecektir."