Politika

Sağlık Bakanı Memişoğlu'ndan bütçe görüşmelerinde "yenidoğan çetesi" çıkışı: Madem ellerinde bilgi belge vardı, iddianame yayınlanana kadar akılları neredeydi?

"Cumhurbaşkanımızın liderliğinde sağlık sisteminde, büyük bir değişim ve gelişim gerçekleştirdik"

11 Aralık 2024 23:58

TBMM Genel Kurulunda Sağlık Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesine ilişkin sunum yapan Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu,  "Bakmayın siz, bugün birilerinin operasyon yapıldıktan 6 ay sonra ortaya çıkıp, iddianamenin aleniyet kazanmasının üzerinden 2 ay geçtikten sonra tüm tape kayıtları ve dijital materyallerden elde edilen bulgular kamuoyuna yansıdıktan sonra, sanki konuyu kendileri ortaya çıkarmışlar gibi sözde kahramanlık yapanlara. Madem ellerinde bilgi belge vardı, iddianame yayınlanana kadar akılları neredeydi, bu bilgileri neden kendilerine sakladılar? Neden savcılarla, yetkili makamlarla paylaşmadılar?" diye konuştu.

İstanbul'da, SGK'dan daha fazla para almak uğruna yeni doğan bebekleri önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, ihmal sonucu en az 10 bebeğin ölümüne neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddiasıyla 22'si tutuklu 47 sanığın yargılanması sürerken, Bakan Memişoğlu, 2002'den itibaren Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde sağlık sisteminde, büyük bir değişim ve gelişim gerçekleştirdiklerini, AKP hükümetleriyle Sağlıkta Dönüşüm Programı'nı hayata geçirdiklerini belirtti.

Başta 6 Şubat 2023'teki Kahramanmaraş merkezli depremler olmak üzere son dönemde yaşanılan tüm afetlerde, küresel pandemi krizinde dünyaya örnek olduklarını anlatan Memişoğlu, bu süreçte tüm vatandaşlara sağlık hizmetlerinin sunulduğunu söyledi.

Sağlık Bakanlığı bütçesi kapsamında söz alıp katkı sunan ve eleştiride bulunan milletvekillerine teşekkür eden Memişoğlu, "bazı eleştirilerde sağlık sisteminin büyüklüğünü, kapsayıcılığını ve erişilebilirliğini göz ardı eden yaklaşımlar da gördüklerini" dile getirdi.

"Avrupa'nın birçok ülkesinde sağlık hizmetine erişmek için aylarca, yıllarca bekleniyor"

Bugün bütün dünyada yaşlanan nüfus, kronik hastalıklar, sağlık personeli eksikliği, sağlık sistemlerine yetersiz yatırım, Covid-19 sonrası bitkinlik gibi nedenlerle sağlık hizmetlerinin sunumunda ciddi zorluklar yaşandığına dikkati çeken Memişoğlu, Avrupa'nın birçok ülkesinde sağlık hizmetine erişmek için, ameliyat olabilmek için aylarca, yıllarca beklendiğini söyledi.

"Son 22 yılda hastanelerimizin yüzde 80'ini yeniledik"

Memişoğlu, 2002'de toplam 379 bin sağlık çalışanı bulunduğunu, bugün ise bu sayının 1,5 milyona ulaştığını bildirdi.

Son 22 yılda sağlık altyapı yatırımlarına büyük önem verdiklerini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "hayalim" dediği, "Sağlıkta Türkiye Yüzyılı'nın fiziki şaheserleri şehir hastaneleri vizyonunu hayata geçirdiklerini" anlatan Memişoğlu, şöyle konuştu:

"172 bin yatak kapasitemizin 144 binini AK Parti döneminde yenilenen hastanelerimizle elde ettik"

"Hastanelerimizin ortalama yaşı 49 yıldı. Son 22 yılda hastanelerimizin yüzde 80'ini yeniledik veya yeniden inşa ettik. Böylece hastanelerimizin ortalama yaşını 13 yıla kadar düşürdük, düşürmeye de devam ediyoruz. Mevcutta sahip olduğumuz 172 bin yatak kapasitemizin 144 binini AK Parti döneminde yenilenen hastanelerimizle elde ettik. Ayrıca yataklı servislerimizde çok önemli bir dönüşüm gerçekleştirdik. 8-10 hastanın kaldığı, tuvalet ve banyosu olmayan koğuş sistemini geride bıraktık, tek ve iki kişilik oda sistemine geçtik.

2002 yılında kamu hastanelerinde 7 binden az nitelikli yatak vardı. Bugün itibarıyla nitelikli yatak sayımızı yani tek veya çift kişilik odalardan bahsediyorum tam 20 kat artırarak 141 bine geldi. Birileri sağlık altyapımıza dair haksız ithamlarda bulunurken, ben de sizlere uluslararası bazı kıyaslamalarla gerçekleri aktarmak istiyorum. Erişilebilirlik, sağlık sistemlerindeki en temel parametrelerden biridir. Bakın, bugün ülkemizde yıllık kişi başına hekime müracaat sayısı 11,4'tür. Bu oran, Avrupa Birliğinde 6,7, OECD genelinde ise 6,4'tür. Bizim vatandaşlarımız, gelişmiş ülkelerdeki kişilere göre hekime çok daha kolay ulaşıyor."

"2002'de sadece 869 yoğun bakım yatağımız varken bunu 25 bine çıkardık"

Bakan Memişoğlu, 37 hafta altı doğan bebeklerin prematüre olarak adlandırıldığını, dünyada bu şekilde doğan her 10 bebeğin birinin hayatını kaybettiğini, buna karşılık prematüre bebeklerin yüzde 95,2'sini hayatta tutmayı başardıklarını, bu bebekleri yaşatabilen sağlık çalışanlarına ve sistemine sahip olduklarını söyledi.

Yoğun bakım kapasitesine de değinen Memişoğlu, "2002'de sadece 869 yoğun bakım yatağımız varken bunu 28 kat artırarak 25 bine çıkardık. Bugün Avrupa Birliğinde 100 bin kişiye 19,6 yoğun bakım yatağı düşerken ülkemizde bu rakamı 38,4'tür. Bu veriler, ülkemizin sağlık altyapısının ne kadar güçlü hale geldiğini gösterilen verilerdir" dedi.

"AB ortalamasının 67 puan olduğu 'sağlık' kategorisinde Türkiye, 90 puanla 4. sırada"

Acil sağlık hizmetlerinde de "adeta çağ atladıklarını" dile getiren Memişoğlu, kara ambulanslarına ilaveten envantere kazandırdıkları 16 hava aracıyla acil durumlarda hava ambulans hizmeti verdiklerini anlattı. Sadece 2024'de 6,5 milyon kişiyi ambulanslarıyla sağlık tesislerine taşıdıklarını belirten Memişoğlu, bütün bu hizmetleri de vatandaşlara ücretsiz sunduklarını ifade etti.

Türkiye'nin, son 22 yılda sağlığın dijital dönüşümü kapsamında da çok önemli mesafeler kat ettiğini söyleyen Memişoğlu, devreye aldıkları teknoloji, altyapı, yazılım ve uygulamaların, Türkiye'de dijital dönüşümün öncüsü olduğunu söyledi.

Sadece e-Nabız'ı 76 milyondan fazla kişinin aktif olarak kullandığını, günlük 1 milyon 300 bin kişinin MHRS sistemini kullanarak hastanelerden randevu alabildiğini aktaran Memişoğlu, "İlaç Takip sistemimizde kayıtlı 12 binden fazla ilaç türü bulunuyor. 35,5 milyar kutu ilacı takip edebiliyoruz. Gelinen aşama uluslararası raporlarda da takdir ediliyor Avrupa Komisyonunun 2024 yılında yayınladığı e-Devlet Ölçütü raporuna göre AB ortalamasının 67 puan olduğu 'sağlık' kategorisinde Türkiye, 90 puanla 4. sırada nüfus büyüklüğüne göre birinci sırada bulunuyor" diye konuştu.

Memişoğlu, şunları söyledi:

"Üreten Sağlık Modelimiz, ülkemizin sağlık alanında yeterliliğini ve sürdürülebilirliğini en üst seviyeye taşıyacağımız kendi ihtiyaçlarımızı karşıladığımız gibi dünyaya teknoloji ve ürün ihracı yapabileceğimiz çok büyük bir adımdır. Bunu yaparken ülkemizin yetişmiş insan gücüne, akademisyenlerimize, hocalarımıza, sanayicilerimizin üretim kapasitesi ve girişimciliğine, devletimizin ve bakanlığımızın sahip olduğu kabiliyetlere ve tecrübeye sonuna kadar güveniyoruz. ARGE ve üretim süreçlerini planlıyor, bilgi, deneyim ve finansal destek veriyoruz. Bu amaçla ilk önemli adımı Etlik, Bilkent ve Çam Sakura'dan başlamak üzere şehir hastanelerinde Teknoloji Transfer Ofisleri kuruyoruz. Bu sayede, başta hekimlerimiz olmak üzere uygulamanın içerisinde olan ve ihtiyaçları en iyi bilen sağlık çalışanlarımızı sürece dahil ediyoruz.

"Siz birilerinin, 'aile hekimi ilaç yazamayacak, vatandaş hastaneye giderse aile hekiminin maaşı kesilecek' gibi yalan yanlış iddialarına bakmayın"

Bakmayın siz birilerinin, 'aile hekimi bundan sonra ilaç yazamayacak, vatandaş hastaneye giderse aile hekiminin maaşı kesilecek' gibi yalan yanlış iddialarına. Bir kere şunu açıkça ifade edeyim. Biz, görevinin sorumluluklarını yerine getiren aile hekimlerinin mevcutta sahip olduğu maaş ve teşvik ödemelerinde hiçbir surette kesintiye gitmedik ve de gitmeyeceğiz. Tam aksine yeni ilave teşvik mekanizmaları getirdik. Aile hekimlerimize verdiğimiz teşvik ödemelerini 3 kat artırdık. 14 bin 800 liradan 44 bin 600 liraya çıkarttık."

"2025 yılında bin yeni aile sağlığı merkezi açacağız"

Birinci Basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmeye devam edeceklerini bildiren Memişoğlu, "2025 yılında bin yeni aile sağlığı merkezi açacağız. Mahalle kültürünü yaşatacak ve kurumsal kimliği yansıtacak çok güzel aile sağlığı merkezi projeleri hazırladık. Yeni yılla birlikte bunları hızla inşa edeceğiz" bilgisini verdi.

"insanlıktan nasibini almamışlar çetesi"

Yenidoğan Çetesi soruşturmasına da değinen Memişoğlu, "bu insanlıktan nasibini almamışlar çetesi"nin, sağlık müdürlüğü, emniyet teşkilatı ve yargı mercileri arasında koordineli ve özenli çalışmayla çökertildiğini söyledi. Denetimlerde sıra dışılığı fark eden ve CİMER ihbarıyla daha somut bir hal alınca konuyu adli bir operasyona dönüştürenin kendileri olduğunu söyleyen Memişoğlu, şunları kaydetti:

"Sanki konuyu kendileri ortaya çıkarmışlar gibi sözde kahramanlık yapanlara bakmayın"

"Bakın, bu kadar teknik takibi yapan bu devletin savcıları, bu devletin emniyet mensupları. Bu kadar denetimi gerçekleştiren bu devletin sağlık personelleri. Bakmayın siz, bugün birilerinin operasyon yapıldıktan 6 ay sonra ortaya çıkıp, iddianamenin aleniyet kazanmasının üzerinden 2 ay geçtikten sonra tüm tape kayıtları ve dijital materyallerden elde edilen bulgular kamuoyuna yansıdıktan sonra, sanki konuyu kendileri ortaya çıkarmışlar gibi sözde kahramanlık yapanlara. Madem ellerinde bilgi belge vardı, iddianame yayınlanana kadar akılları neredeydi, bu bilgileri neden kendilerine sakladılar? Neden savcılarla, yetkili makamlarla paylaşmadılar?

Bir kere daha altını çizerek ifade etmek istiyorum; hekimliğin, temel misyonu hayatı korumaktır. Meslek ahlakı ve vicdanından zerre taviz vermeyen bir hekimin, ölümlere seyirci kalması mümkün değildir. Bu insanlıktan nasibini almamışlar çetesine bakarak tüm sağlık sistemini ve çalışanlarını töhmet altında bırakmak vicdansızlık değil midir?"

"Yenidoğan çetesi" davasında ilk gün neler yaşandı?

Duruşmada, mağdur avukatlarından biri, "Sanık Fırat Sarı, kaç yıldır bu işi yapıyor, kaç yıldır insanları öldürüyor? Etkinlik pişmanlık kapsamında hemşirelerin konuşması lazım. Tape kaydı uzmanlık raporunda yok. Diğer çocuklar açısından da biz hukuken peşindeyiz. İlliyet bağı açısından da enselerindeyiz. Raporda 19 çocuk yer alıyor. Ancak dosyada 19 çocuktan 6’sı eksik. Bu 6 çocuk hakkında takipsizlik kararı mı var?" ifadelerini kullandı. Duruşmada Türkiye Barolar Birliği ile diğer barolar, siyasi partiler ve derneklerin mahkemeye katılım talepleri reddedilirken, duruşmanın ilk gününde hemşire sanık Hakan Doğukan Taşçı'nın savunması dinlendi. Taşçı, "Evrak üzerindeki oynamalar daha fazla para almak için her zaman yapılıyordu. 10 yıl önce çalıştığım hastanelerde de yapılıyordu. Bu kurumlar senede 6-7 kez denetleniyor. Nasıl oluyor denetlemeden sorunsuz çıkıyorlar da suç bize kalıyor? Hastayı entübe gösterirseniz hasta '3. basamak' olur. SGK'dan daha fazla para alırsınız. Onun için bu yapılıyordu" diye konuştu. 

TIKLAYIN - "Yenidoğan çetesi" davasında ilk gün | Sanık hemşire Taşçı: Fazla para almak için evrakta oynamalar hep yapılır, 10 yıl önce çalıştığım hastanelerde de yapılıyordu

"Yenidoğan çetesi" davasında 2. gün neler yaşandı?

Toplamda 5 tutuklu sanığın konuştuğu davanın ilk duruşmasının ikinci gününde Mahkeme Başkanı, sanık hemşire Deniz Korkmaz’a, 'Devleti soymak, milleti soymaktan şereflidir' sözünü neden söylediğini sordu. Korkmaz, ifadesinin "Kurtlar Vadisi" adlı dizide geçen bir replik olduğunu belirterek, "Evet, söyledim. Ünlü bir replik. Bakarsanız görürsünüz" dedi.

TIKLAYIN - "Yenidoğan çetesi" davasında 2. gün | Tutuklu sanık Hemşire Deniz Korkmaz'dan mahkemeye "Kurtlar Vadisi" göndermesi!

"Yenidoğan çetesi" davasında 3. gün neler yaşandı?

Toplamda 47 sanığın yargılandığını davada 13 sanığın ifadesi tamamlandı. Gazeteci Rojda Altıntaş'ın aktardığına göre Kaya Bebeğin vekili haricinde, artık hayatta olmayan Michelle Nwando Opara ile Mive Serdarova gibi bebeklerin savunmasını üstlenen bir avukat olmadı. Yoğun bakım hemşiresi sanık Cansu Akyıldırım, Fırat Sarı'dan her ay topluca aldığı paraları ekibe "motivasyon" amaçlı dağıttığını iddia etti. Hemşire Mehtap Sayar da yaptığı savunmada, "10 yıldır hemşireyim ancak maaşlar oldukça düşük. Fırat Bey, kıdemli hemşirelere düzenli olarak motivasyon ödemesi yapardı" ifadelerini kullandı.

TIKLAYIN - "Yenidoğan çetesi" davasında 3. gün sona erdi, 47 sanığın yargılandığını davada 13 sanığın ifadesi tamamlandı

"Yenidoğan çetesi" davasında 4. gün neler yaşandı?

"Yenidoğan Çetesi" davasının sanıklarından CHP'li Esenyurt Belediye Sağlık Dairesi eski Başkanı Renas Kılıç, Fırat Sarı ile arasında geçen para akışına dair açıklamalarda bulundu. Kılıç, hesabına gelen paraların eski olduğunu belirterek, "Fırat Sarı'ya verdiğim borçlar" dedi.

TIKLAYIN - "Yenidoğan çetesi" davasında 4. gün | Eski Esenyurt Belediyesi Sağlık Dairesi Başkanı, Fırat Sarı ile olan para akışı için "borç" dedi

"Yenidoğan çetesi" davasında 5. gün neler yaşandı?

Yenidoğan Çetesi davası duruşması beşinci gününde, 5 bebeğin ölümünden sorumlu tutulan doktor İlker Gönen kendisini savundu. Gönen, "Hasta yatırdığım söyleniyor, ben hiç hasta yatırmadım, hasta geç taburcu ediliyor deniyor, ben hiç hasta taburcu etmedim. Hastaları geç taburcu etmek zordur. Üçüncüsü de evrakta sahtecilik. Benim elektronik imzam var, epikriz sistemi böyle bir şey. Ben hiç evrak imzalamadım, ben hiç ilaç satımında bulunmadım. Ben Türkiye'de ilk defa ötenazi yaptırmakla suçlanıyorum" dedi. Gıyasettin Mert Özdemir ise maddi kazanç sağlamak amacıyla hasta yönlendirdiğini itiraf etti.

TIKLAYIN - "Yenidoğan Çetesi" davasında 5. gün: "Türkiye'de ilk defa ötenazi yaptırmakla suçlanıyorum, bir kere yaftayı yedik, alnımıza bebek katili yazısı yedik"

"Yenidoğan çetesi" davasında 6. gün neler yaşandı?

Çete lideri olduğu iddia edilen ve hakkında 582 yıl 9 aya kadar hapis cezası istenen Dr. Fırat Sarı savunma yaptı. Kendisine yöneltilen suçlamaları reddeden Sarı, "112’de kimseye rüşvet vererek hasta almadık" diyerek, "Hor görülen sevk sistemi için beni milletvekilleri de arardı, herkes aradı. Çünkü yoğun bakımda yer yoktu" ifadelerini kullandı. Tapelere itirazı olduğunu kaydeden Sarı, "Özel hayatta geçen konuşmalar, kamuya yansıtıldı. Bunlar kamu ile alakalı konuşmalar değildi. Ayrıca belli yerler kesilmiş. Tapelerde, 2 kişinin konuşmasından sanki bebekler sokaktaymış gibi bir algı yaratıldı. O bebekler kuvözde, ciddi yatırımlar yapılan hastanelerdeydi" dedi. "Benim ölüm oranım, Türkiye’deki hekimlerin ölüm oranının altında. Eğer cani olsam, bu sayı yüksek olurdu" sözleriyle kendini savunan Sarı, "Gıyasettin’e bebek başına 750 lira ödüyordum. Eşi ise sigortalı olarak çalışıyordu. Devlet memuru olduğu için ödemeleri bu şekilde yapıyorduk. Hakan Doğukan’a da para veriyordum. İlker Gönen ise maaşlı çalışanımdı" diye konuştu. Ara kararın açıklandığı duruşmada, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmedildi.

TIKLAYIN - "Yenidoğan çetesi" davasında 6. gün: Tutukluluklara devam kararı | Çetenin lideri olduğu iddia edilen Dr. Fırat Sarı: Kendimi insan olarak görmüyorum

"Yenidoğan çetesi" davasında 7. gün neler yaşandı?

"Yenidoğan Çetesi" davasının 7. gününde tutuksuz sanıklar dinlendi. Halime bebeğin ölümüyle ilgili iddialara yanıt veren tutuksuz sanık hemşire Ecem Koç, "Çok kötü durumda bir bebekti, entübeydi. Doktor olmadığı için bebeğe müdahaleyi hemşireler olarak yaptık" dedi. Çete lideri olduğu iddia edilen doktor Fırat Sarı'nın epikrizleri değiştirmesini istediğini ileri süren tutuksuz yargılanan hemşire Serenay Şenkalaycı da "kabul etmediğini ve yönetime söylediğini" iddia etti. Avcılar Hospital Başhekimi Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız da anlaşma detaylarıyla ilgili olarak "Sabit bir ödeme yoktu. Cirodan yüzde 35 pay olarak anlaştık" dedi. Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız'ın avukatı da Savcı Yavuz Engin'in suç işlenirken gereken adımları atmadığını öne sürerek 10 bebeğin ölümüne seyirci kaldığını iddia etti.

TIKLAYIN - "Yenidoğan Çetesi" davasında 7. gün | Sanık Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız'ın avukatı, bebek ölümlerinden soruşturma savcısı Yavuz Engin'i sorumlu tuttu

"Yenidoğan çetesi" davasında 8. gün neler yaşandı?

Davanın 8. gününde tutuksuz sanık Doktor Seyhmus Çelik savunmasında kalp hastası bir bebeğin ölümünü anlattı. Çelik, "Bu bebeği parası olmadığı için hiçbir hastane bu bebeği kabul etmedi. Hakan Doğukan’ın, Fırat Sarı’ya 'Bu hastayla ilgilenme, boşuna uğraşma' dediğini duydum. Doğukan Taşçı, 'Erkenden öldüreceksin, sorun çözülecek' diyordu" dedi. 

TIKLAYIN - "Yenidoğan Çetesi" davasında 8. gün | "Doğukan Taşçı, 'Erkenden öldüreceksin, sorun çözülecek' dedi"

"Yenidoğan çetesi" davasında 9. gün neler yaşandı?

Duruşmanın 9. gününde, tutuksuz sanıklar dinlendi. Hemşire Renginar Molla, kendisine solunumu olan bebek için "Oksijen almıyor" diye yaz dediklerini ve bu talimatı sorgulamadığını söyledi. Basamakları Fırat Sarı'nın belirlediğini aktaran Molla, nefes alan bir bebeği "almıyormuş gibi" yazmasının istendiğini söyledi. 

Savcının, Bağcılar Şafak Hastanesi Müdürü Mustafa Kazan'a yönelttiği "Ölebilecek bir bebeğin mal gibi para karşılığı alınıp satılması seni rahatsız etmedi mi?" sorusuna sanık avukatları itiraz etti ve sözlerin dışarıda yanlış anlaşılacağını savundu. Savcı da "Kendisi söyledi para karşılığı bebeklerin alındığını. Beni ilgilendirmiyor dışarıda nasıl anlatıldığı" dedi. Duruşma savcısının, Şafak Hastanesi Başhekimi Semiha Yavuz'a soru sorduğu sırada çıkan tartışmada, Yavuz'un avukatı savcıya, "Müvekkile had bildiremezsiniz, sınırlarınızı bilin" dedi.

TIKLAYIN - "Yenidoğan Çetesi" davasında 9. gün | "Basamakları Fırat sarı belirliyordu, nefes alan bebeğe 'Almıyor' yazdırdılar"

"Yenidoğan çetesi" davasında 10. gün neler yaşandı?

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından başlatılan yeni soruşturma kapsamında, 26 şirket ve kişinin mal varlığına el konuldu, 12 hastaneye de kayyım atanmasına karar verildi. Mahkeme Başkanı “dedemin fişi” tapesiyle ilgili “Espiriydi” diyen sanık Bahar Kanık’a ''Orada bir bebek can çekişiyor, doktor-hemşire şakalaşıyor. Bu size normal geliyor mu?'' dedi. Çete lideri Fırat Sarı'nın el konulan mal varlığı ortaya çıktı.

TIKLAYIN - "Yenidoğan Çetesi" davasında 10. gün | Mahkeme Başkanından sanığa "şaka" tepkisi; Çete lideri Sarı'nın mal varlığı ortaya çıktı

"Yenidoğan çetesi" davasında 11. gün neler yaşandı?

11. günde, tutuksuz 3 sanık ve avukatları dinlendi. Böylece 22'si tutuklu 47 sanığın ve sanık avukatlarının dinlenmesi tamamlanmış oldu. Tutuksuz sanık Mehmet Gürül, savunmasında, Doğukan Taşçı'nın telefonunun dinlendiğini ve çete lideri olduğu iddiasıyla yargılanan Fırat Sarı'ya polisin haber verdiğini öne sürdü. Tutuksuz sanık Murat Mantuş, Sarı ile personel temini ve hastanenin reklamını yapmaları için anlaşma yaptıklarını söylerken, "Ben hiçbir olayı kapatmam. Vazifeyi ihmale uğratan merhamet, vatana ihanettir. Aldatıldım, kandırıldım" ifadelerini kullandı. Mantuş ve Volkan Karataş’ın avukatı Burak Mengü ise ortada bir suç olmadığını ve müvekkillerinin adil yargılanmadığını iddia ederek, soruşturmayı yürüten ve çete tarafından ölümle tehdit edilen Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'i hedef aldı. Mengü, "Soruşturma savcısı Yavuz Engin, 'Avukatlık soytarılık değildir' diye paylaşım yapmış. Instagram postu atacağına İl Sağlık Müdürlüğü'ne yazsaydı, hepsinin cevabını alırdı. Benim müvekkillerim lekelenmezdi" diye konuştu.

TIKLAYIN - "Yenidoğan çetesi" davasında 11. gün: Telefonların dinlendiğini polis haber vermiş!

"Yenidoğan çetesi" davasında 12. gün neler yaşandı?

Mağdur ailelerin müşteki sıfatıyla dinlendiği duruşmada savcılık, mütalaasını sundu. Savcılık, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamını; tutuksuz sanıklar Ali Aksu, Ali Dirik, Renginar Molla, Ceren Hatice Kırım, Serenay Şenkalaycı, Murat Mantuş, Mehmet Gürül, Mustafa Kazan, Sümeyye Özdemir ve Şeyhmus Çelik’in tutuklanmasını talep etti. Savcı, eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'na ait olan ve soruşturma kapsamında ruhsatı iptal edilerek kapatılan Avcılar Hospital'in de aralarında yer aldığı 12 hastane ve şirket hakkında, suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine yönelik tedbir kararı konularak, suç duyurusunda bulunulmasını talep etti. Savcılık ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumu, Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile müşteki ailelerin katılma taleplerinin kabulüne, barolar ve siyasi partilerin katılma taleplerinin ise reddine karar verilmesini istedi.

"Yenidoğan çetesi" davasında 12. gün | Savcı, mütalaasını açıkladı: Tutukluların tutukluluk halinin devamı, tutuksuz 10 sanığın tutuklanması talep edildi

 
 
 
Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir