2007 yılında AKP adına hazırlanan yeni anayasa teklifi için oluşturulan komisyonun başkanlığını yapan Prof. Ergun Özbudun, Bugün TV, Bugün gazetesi ve Kanaltürk'ü bünyesinde barındıran İpek Medya Grubu'nun bağlı olduğu Koza-İpek Holding'e yapılan operasyon için “Suç uyduruyorlar, suç üretiyorlar hiçbir delil yok" dedi. Özbudun, Türkiye'nin hukuki bir kriz geçirdiğini ifade etti.
Prof. Özbudun, Türkiye’de 2012’den bu yana hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı adına birçok endişe verici adımlar atıldığını söyledi. Sulh ceza hakimliklerinin bunun en göze batıcı olanlarından biri olduğunu dile getiren Özbudun "Eğer bu, bütün hür medyayı susturma çalışmasının bir başlangıcıysa, endişe verici bir durumdur" diye konuştu.
Bugün'den Ömer Önder ve Cihan Acar'ın haberine göre, Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da, “Anayasa’ya rağmen medya organlarına tutuklama, arama veya müsadere uygulanıyor. İpek Medya Grubu’na yapılan işlemler, Anayasa ile bağdaşmıyor” dedi.
'Yasanın çiğnenmesi tehlikeli'
Bu tür eylem ve işlemlere bir an önce son verilmesi gerektiğini söyleyen Kaboğlu, şöyle konuştu:
"Bizim darbe döneminden farkımız şu, darbeyi yapan anayasayı kaldırarak yeni bir anayasal düzen kuruyor ve 'Ben buna göre Türkiye'yi yöneteceğim' diyor. Bugüne baktığımızda ise Anayasa yürürlükte. Yürürlükte olan yasanın çiğnenmesi daha tehlikeli. Bizim, 'Anayasa öyle diyor ama şu anki koşullar öyle değil, fiili bir durum var' diyecek lüksümüz yok. Hukuken yürürlükte olan bu Anayasaya uymama gibi bir şansınız yok."
'Bütün kesimler tavır almalı'
Anayasaya göre Türkiye Cumhuriyeti'nin insan haklarına saygılı, basın ve ifade özgürlüğüne dayanan sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirten Kaboğlu, bu özgürlüklerin sadece anayasada yer alan hükümlere göre sınırlandırılabildiğini kaydetti.
Kaboğlu şöyle devam etti:
"Bu çerçevede İpek Medya Grubu'na yapılan eylem ve işlemlerin Anayasa ile bağdaşır bulmuyorum. Bu tür eylem ve işlevlere derhal son verilmelidir. Bu işlemler belki şu anda iktidarı elinde tutan çoğunluğun şu ya da bu şekilde içinde benimsediği kendi politikasına uygun düşen bir yöntem olabilir ama Türkiye'de demokrasiyi ve insan haklarını yerleştirmek isteyen ve savunan bütün kesimlerin açık şekilde buna tavır koyması gerekiyor."
Ne kadar hukuki yol varsa kullanmak gerektiğini ifade eden Kabaoğlu şunları söyledi:
“Gerekli başvuru yollarını tüketmek gerekiyor. Aramanın koşulları, basın özgürlüğüne yönelik ne tür sınırlamaların olduğunu Anayasa'da belirlenmiştir. Bunun dışına çıkan işlemler hangisi ise itiraz edilmesi gerekiyor. İdari olsun, yargısal başvurular olsun bunları işletmek gerekiyor. Bir anayasal devletin ve Anayasa’nın 11. maddesi 'Anayasa hükümleri üstündür ve herkesi bağlar' diyor. Bu açıdan bakıldığında Anayasa'ya uyulmak zorunda. Nerede Anayasa dışılık varsa bunun ortadan kaldırılması gerekiyor. Bunu yılmadan ve yorulmadan sürdürmek gerekiyor.”
'Suç uyduruyorlar'
Türkiye'nin bir hukuki kriz geçirdiğini belirten Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, “Suç uyduruyorlar, suç üretiyorlar hiçbir delil yok" dedi.
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, Türkiye’de 2012’den bu yana hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı adına birçok endişe verici adımlar atıldığını belirtti. Bunlara çok sayıda örnek vermenin mümkün olduğunu söyledi. Sulh ceza hakimliklerinin bunun en göze batıcı olanlarından biri olduğunu dile getiren Özbudun şu değerlendirmede bulundu:
“Bunların yanında, terör ve terör örgütü kavramlarının da akıllara ziyan verecek şekilde genişletilmesi, anlamsız hale getirilmesi olmuştur. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da, şu haklı soruyu soruyor, ‘Silahlı terör örgütü diyorsunuz, silahlar nerede?’ Birçok soruşturma bu iddialar üzerine yürütülüyor. Oysa ortada şu ana kadar toplum olarak görebildiğimiz silah yok.
Yine Koza İpek Grubu’na karşı süren soruşturmalar, işlendiği iddia edilen varsayımsal suçlar var. Kabule bağlı olarak uydurulmuş, üretilmiş bir takım suçlar, terör örgütüne finansman sağlamak, propaganda yapmak gibi sıralanıyor. Özellikle medya grubunun bununla hiç alakası yok. Buna dair hiçbir delil yok. Bütün bu gelişmeleri hukuk devleti açısından tarif etmek mümkün değil. Eğer bu, bütün hür medyayı susturma çalışmasının bir başlangıcıysa, endişe verici bir durumdur" diyen Özbudun, "Bugün İpek Medya Grubu'na olanlar, yarın başka medya kuruluşlarına olabilir. Toplumda gerçekten endişe var. Sayın Sami Selçuk bile, ‘Ben de korkuyorum’ diye beyanat verdi. Bunların bir an önce temizlenmesi lazım. Otoriter ve demokratik hükümlerin yok edilmesi, kaldırılması lazım.”
'Hukuk devletine darbe'
Makul şüphe kavramının çok müphem ve havada olduğunu söyleyen Özbudun, “Size göre makul olan bana göre olmayabilir. Bunun bir tanımı yok. Hakim ve savcılara çok geniş yetkiler veriyor. Gayet radikal uygulamalara neden oluyor.
Bunlar, hukuk devletine indirilen darbelerden biri. Türkiye bir hukuk bunalımı ve hukuku krizi geçiriyor.Bu da tüm tarafsız hukukçuların birleştikleri bir gözlem. Ne olursa olsun, fevkalade müphem bir silahlı terör örgütü kapsamında hareket edilmesi son derece endişe vericidir” dedi.
Özbudun sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
“Anayasa açısından değerlendirildiğinde böyle bir uygulamanın asla yeri yok. Basın hürriyeti çok güçlü düzenlemelerle uygulanmaktadır. Demokratik rejimlerde basın özgürlüğü asla çiğnenemez. Bunlara suç isnadı olsa da el konulamaz. Basın kurumlarına dolaylı tehdit olduğu aşikar. Duyulan endişeye hak vermemek mümkün değil.”