İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Şubat 2011'de beraat kararı verdiği Pınar Selek davasında, Yargıtay'ın bozma kararı üzerine görüşünü değiştirdi ve yaklaşık iki sene sonra ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmetti. Selek için bir önceki davada beraat kararı veren Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu'nun müebbet kararına şerh koymasına rağmen karar, oyçokluğuyla kabul edildi. Mahkeme, "Mısır çarşısı davası" olarak bilinen davada halen Fransa'da bulunan Pınar Selek hakkında yakalama kararı da çıkarttı.
Temyiz için tekrar Yargıtay'a gitmesi beklenen dosya kapsamında Selek'in Türkiye tarafından Fransa'dan istenmesi gündeme gelecek. Fransa, kararı siyasi bulmazsa veya olası bir sığınma başvurusunu kabul etmezse Selek'i Türkiye'ye iade edecek.
Avukat Akın Atalay'ın yazısı: A'dan Z'ye Pınar Selek davası
Mısır Çarşısı'nda 9 Temmuz 1998'de 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin haklarındaki hüküm Yargıtay tarafından bozulan sosyolog Pınar Selek'in de aralarında bulunduğu 5 sanığın yargılandığı dava İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görüldü. Duruşmanın görüldüğü Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önüne gelen aralarında eski İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, Pınar Selek'in babası Alp Selek, kardeşi Seyda Selek, sinema oyuncusu Nur Sürer ile yurt dışından gelen heyetlerin yer aldığı yaklaşık 150 kişilik grup basın açıklaması yaptı.
''Pınar Selek'in beraatini geri istiyoruz'' yazılı pankart açan gruptakiler, ''Pınar Selek yalnız değildir, hatadan dönülsün, yasaya uyulsun'' sloganları attı. Grup adına basın açıklamasını okuyan Nur Sürer, Pınar Selek'in iki duruşmadır süren davasında reddihakim talebinin ''usulsüzce kabul edilmediğini'' savunarak, ''22 Kasım Perşembe günü görülen duruşmada mahkemenin yetkisi olmadığı halde kendi nihai beraat hükmünü Yargıtay Ceza Kurulu yerine geçerek, ara kararla bozmaya yeltendiğini gördük'' dedi. Fransa, Almanya, Avusturya ve İtalya'dan da çok sayıda heyetin duruşmayı takip etmek için geldiğini belirten Sürer, Pınar Selek'in beklentisinin ise 'beraat kararının geri verilmesi' olduğunu ifade etti.
Selek'in avukatı olan kız kardeşi Seyda Selek de davanın 15 yıldır devam ettiğini anlatarak, ''Pınar'ın özgürce yaşaması ve araştırmasını yapması için bu davadan kurtulmasını bekliyoruz'' diye konuştu. Açıklamanın ardından sloganlar atarak adliyenin kapısına kadar yürüyen gruptakiler, daha sonra dağıldı.
Mahkeme, Yargıtay'a direnmedi
Mısır Çarşısı’nda meydana gelen patlama ile ilgili davada İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Pınar Selek, patlamaya bombanın mı yoksa LPG’nin mi neden olduğunun kesin tespiti yapılamadığı gerekçesiyle beraat etmişti.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi bu kararı bozmuş ve mahkemenin hüküm kurmasını istemişti. Bunun üzerine yapılan yargılamada yine patlamanın nedeninin belirlenemediği görüşünü tekrarlayan mahkeme, Selek’in yine beraatına karar vermişti.
Dosyanın ikinci kez gittiği Yargıtay, Selek için “ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yeniden yargılansın" demişti. Pınar Selek’in avukatlarının talebi üzerine Yargıtay Başsavcılığı bu karara itiraz etmişti.
Bu itiraz üzerine dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından incelenmiş ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin kararı onaylanmıştı.Bunun üzerine dosyanın yeniden geldiği İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Şubat 2011’de görülen duruşmada, Pınar Selek ve Abdülmecit Öztürk hakkında daha önce 2 kez verilen beraat yönündeki kararında direnilmesine hükmetmişti.
Ancak mahkeme 22 Kasım’da görülen duruşmada söz konusu direnme kararının "usüle aykırı" olduğu gerekçesiyle direnmekten vazgeçti. Savcı, Selek ve Özktürk’ün ağırlaştırılmış müebbet hapsini istedi. Selek için bir önceki davada beraat kararı veren Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu'nun müebbet kararına şerh koymasına rağmen mahkeme, oyçokluğuyla Selek için müebbet hapis cezasına hükmetti.
15 yıllık dava sürecinde neler oldu?
Mısır Çarşısı davasının 15 yıllık bir geçmişi var. 1998 yılında Eminönü'ndeki Mısır Çarşısı'nda 7 kişinin öldüğü 127 kişinin de yaralandığı bir patlama meydana geldi.
Olayın ardından sosyolog Pınar Selek'in de aralarında bulunduğu 15 kişi yakalandı.
Bazı sanıklar hakkında örgüt adına gerçekleştirdikleri eylemler nedeniyle hapis cezası verilirken Pınar Selek ve Abdülmecit Öztürk beraat etti.
Mahkeme patlamaya LPG'nin mi yoksa bombanın mı neden olduğu belirlenemediği için iki sanığa ceza verilmesini uygun görmedi.
İlk beraat kararı Yargıtay'da bozuldu. Yargıtay, iki sanığın beraatinin yerinde olmadığı görüşü ve müebbet istemiyle yeniden hüküm kurulmasına karar verdi.
Dava yeniden görüldü. Patlamanın neden kaynaklandığının belirlenemediği görüşünü tekrarlayan mahkeme beraat kararında direndi. Dosya ikinci kez Yargıtay’a gönderildi.
Yargıtay ikinci kez "Sanıklar müebbet istemiyle yeniden yargılansın" dedi. Selek'in avukatlarının talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu karara itiraz etti.
Dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda değerlendirildi. Ceza Kurulu, 9. Daire’nin kararını onayladı ve dosya yeniden İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.
Mahkeme bu kez kararında direnmedi. Duruşma savcısı Nuri Ahmet Saraç'a görüşü soruldu. Savcı iki sanığın müebbet hapsini istedi ama bir de not düştü. Savcı Saraç, Yargıtay’ın bozma kararı karşısında şoke olduğunu söyledi.
Mahkeme heyeti, daha önce verilen kararın usüle aykırı olduğu gerekçesiyle beraat kararından vazgeçildiğini açıkladı.
13 Aralık 2012'deki duruşmada söz alan sanık avukatları reddi hakim talebinde bulunmuştu. Üst mahkemenin değerlendireceği reddi hakim talebi için duruşma 24 Ocak 2013 tarihine ertelenmişti.
Selek davasında çelişen bilirkişi raporları
10 Temmuz 1998
Patlamadan bir gün sonra hazırlanan 8 imzalı inceleme tutanağında bomba unsuru ve patlayıcı madde rastlanılmadığı vurgulandı. Farklı mesleklerden oluşan bilirkişi heyeti raporunda patlamanın gaz kaçağından olmadığı ve bomba patlamasına ilişkin tavanda iz, yerde çöküntü varlığına işaret edildi.
11 Temmuz 1998
Bomba imha ekibinin hazırladığı tutanağa göre, olay yerindeki kalıntılar kurutulup elenerek incelenmesi sonucu bomba yapımına ve bombaya dair bulgu elde edilemediği belirtildi.
14 Temmuz 1998
İstanbul Polis Kriminal Dairesi’nin hazırladığı raporda sadece “Nitroselüloz ve nitrit artıkları var” denildi. Patlamanın nedenin bomba olup olmadığı tespiti yapılmadı.
2 Kasım 1998
Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporda, ölenlerin kumaş parçalarında ve etrafta bomba içeriğinde de bulunabilen malzeme tespit edildiği belirtildi.
5 Temmuz 1999
Dinlenen bomba uzmanının ifadesinde bomba izine rastlamadığını bildirdi.
27 Temmuz 2000
Patlama bombadan mı yoksa gaz kaçağından mı kaynaklandığının belirlenemediği vurgulandı.
21 Aralık 2000
Üç kişilik bilirkişi raporunda patlamanın, tüpgaz patlamasından kaynaklandığı belirtildi.
27 Haziran 2001
Adli Tıp 1’inci İhtisas Dairesi’nin hazırladığı raporda “Patlamanın orijininin tespiti tıbben mümkün değildir” denildi.
4 Temmuz 2002
ODTÜ’de çalışan 5 kişilik bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda 4 uzman patlamanın bombadan kaynaklandığını, bir uzman ise patlamaya tüpgazın neden olduğunu belirtti.
24 Ocak 2002
Adli Tıp Genel Kurulu’nun hazırladığı raporda “Orijini tıbben tespit edilemeyen patlama yaşanmıştır” ifadesine yer verildi.