Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde gerçekleştirilen bombalı saldırıdan şans eseri kurtulan üniversite öğrencisi T.T. patlama anında yaşadıklarını anlattı. T.T. “Bombanın patlamasıyla kendimi yerde buldum. Üzerimde bir kadın cesedi vardı. Anneannemi aradım. Kendisine iyi olduğumu söyledikten sonra, 'Anneanne sakın televizyon izleme' dedim” ifadelerini kullandı.
İdris Emen'in Radikal'de yer alan haberine göre, Şanlıurfa Suruç’ta düzenlenen bombalı saldırıdan kurtulan üniversite öğrencisi, T.T., “Biz çocukların yüzünü güldürmek için Kobanê’ye gitmeye karar verdik. Oraya silah değil, oyuncak taşıyorduk. Amacımız Kürt Türk kardeşliğini pekiştirmek istiyorduk. Patlamanın ardından hemen anneannemi arayarak ‘Sakın televizyon izleme’ dedim. Şanslıydım ufak tefek yaralarla saldırıdan kurtuldum. Ancak birçok arkadaşımızın ölüm tehlikesi halen devam ediyor’’ dedi. Üniversite öğrencisi T.T., şöyle konuştu:
‘Yaz kampı yerine Kobanê’ye gitmeye karar verdik’
“Sosyalist Gençlik Derneği Federasyonu (SGDF) olarak iki ay önce Ankara ’da bir toplantı düzenledik. Bu toplantıda bir yaz kampı yerine ezilen insanlarla dayanışmak adına Kobanê’ye gitmeye karar verdik. Amacımız oradaki ezilmişliği ve insanların psikolojisini anlamaktı. Oradaki insanlara bir yardım eli uzatmak adına böyle bir çalışma başlattık. Biz daha önce Roboski’ye de gittik. Amacımız Roboski’de olduğu gibi Kürt ve Türk kardeşliğini göstermekti.
Kobanê’deki savaşın sadece Kürtlerin değil, Ortadoğu’daki bütün halkların savaşı olduğunu göstermek için oraya gitmek istedik. Bu plan çerçevesinde iki aylık süreçte çocuklar için oyuncak topladık. Kobanê’de bir anaokulu kurma projemiz vardı. İlerde bir kütüphane çalışması yapmayı düşünüyorduk. Kütüphane için İngilizce, Arapça, Kürtçe ve Türkçe kitaplar topladık. Kobanê’deki kadınlar için elbise ve sağlık malzemeleri topladık. Yola çıkarken yanımızda süt, mama ve çocuk bezi bulunuyordu. Kobanê’de yaşanan sıkıntıları bir nebze de olsa azaltma amacındaydık.
‘Amara Kültür Merkezi’nde kahvaltı yaptık’
Planladığımız gibi başta İstanbul ve Ankara’dan olmak üzere birçok ilden gelecek olan arkadaşlarımızla Suruç’ta buluştuk. Ankara grubu olarak saat 09:00 civarında Suruç sınırına geldik. Ordada bir polis kontrol noktası vardı. Arama yapıldı. İki TOMA ve bir akrep bizi karşıladı. Kumanyamıza kadar her şey arandı. Kontrol yapıldıktan sonra Suruç’a doğru ilerledik. Saat 10:00 civarında Amara Kültür Merkezi’ne vardık. Yaklaşık iki saat orada bekledik. Bu süre içerisinde kahvaltımızı yaptık. O sırada diğer illerden gelen arkadaşlarımız bize katılıyordu. Samsun’dan, İstanbul’dan İzmir’den Van’dan gelenler oldu. Yoldaşlarımızın toplanmasını bekledik. Kendi aramızda küçük bir toplantı yaptık. Saat 12:00’da bir basın açıklaması yapmak için toplanmaya başladık. Slogan atıyorduk. Gazeteciler fotoğraflarımızı çekiyordu.
‘Çat’ diye kısık bir ses duyduk
Bombalı saldırı öncesi Amara Kültür Merkezi’nin bahçesi çok kalabalıktı. İçeride tanımadığımız insanlar vardı. Ancak biz neticede silah taşımıyorduk. Böyle bir saldırının yapılacağını beklemiyorduk. Suruç’taki yerel halktan bize destek veren, katılanlar oldu. Tanımadıklarımızın yerel halktan olduğunu düşündük. Ben gazetecilik öğrencisiyim. Grup içindeki fotoğrafları ben çekiyordum. Saldırıdan önce fotoğraf çektim. Sonra grubun içine girdim. Önce ‘çat’ diye kısık bir ses duyduk. Maytap sesine benziyordu. Önce korktuk, sonra kendi aramızda gülüştük. Aradan bir iki saniye geçti büyük bir patlama yaşandı. Bombanın patlamasıyla kendimi yerde buldum. Üzerimde bir kadın cesedi vardı. Kendime geldiğimde cesedi üzerimden kaldırdım. Arkası tamamen yanmıştı. İlk yardım eğitimi aldığım için kadına yardım etmeye çalıştım. Ancak kadın hayatını kaybetmişti. Ben anneannemle yaşıyorum. Kendisi kalp hastası. Olayın hemen ardından anneannemi aradım. Kendisine iyi olduğumu söyledikten sonra, ‘Anneanne sakın televizyon izleme’ dedim.”