22 Temmuz 2015 13:21
Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde meydana gelen patlamada çoğunluğunu üniversiteli gençlerin oluşturduğu 32 kişi hayatını kaybetti. Yaşamını yitirenlerin cenazeleri Trabzon’dan Hakkari’ye Türkiye’nin dört bir yanına gönderildi. Kobanê’ye gitmek üzere Suruç’a gelenler arasında bu yıl üniversiteye giren de vardı, oğlunun hayatını kaybettiği toprakları görmek için yola çıkan bir baba da. İşte patlamada hayatını kaybedenlerin hikâyeleri….
Suruç’ta can verenler arasında yer alan Trabzonlu Koray Çapoğlu, Hrant Dink’i Trabzonspor bayrağı dalgalandırarak anmış, 1 Mayıs’ta Kazım Koyuncu’nun ‘Fırtına’ formalı fotoğrafıyla yürümüştü. İstiklal Caddesi’nde ‘Yeryüzü Sofrası’na bordo-mavi kaşkolla oturmuş, Gezi’de diğer renklerle birlikte bordo-mavi’yi dalgalandırmıştı.
Çarşı grubuna destek için duruşma günü bir araya gelen grubun arasında da vardı, Validebağ davası için adliye önünde toplananlar arasında da. Son olarak pazar günü Kadıköy’den Suruç’a hareket ederken kameralara yansımıştı. 32 yaşındaki Koray Çapoğlu, İstanbul’da reklam işleri yapan bir matbaada çalışıyordu.
Bombalı saldırıda ölen Ferdane Kılıç ile oğlu Nartan Kılıç'ın cenazesi de memleketlerine getirildi. Sabiha Gökçen Havalimanı'nda yakınları tarafından alınan cenazeler, Bursa'nın Nilüfer ilçesinde toprağa verildi. Saldırıda Ferdane Kılıç'ın kızı Sinem Kılıç da yaralanarak hastaneye kaldırılmıştı. Sinem Kılıç, anne ve kardeşinin cenaze törenine katıldı. Annesinin tabutuna omuz verdi. Kılıç ailesinin yakınlarından Ünal Uluçay da, “Bu işin Kürt'ü, Türk'ü, Laz'ı, Çerkez'i yok. Bu topraklar hepimizin. Siyasiler de artık söylemlerini biraz daha yumuşatsın.” diye konuştu.
Suruç’taki patlamada hayatını kaybeden İngilizce öğretmeni 28 yaşındaki Süleyman Aksu için bir grup öğrenci yürüyüş yapıp daha sonra taziye ziyaretinde bulundu. Aksu'nun öğretmenlik yaptığı Şemsettin Onay Lisesi önünde bir araya gelen öğrenciler ve öğretmen arkadaşları ellerindeki pankartlarla ve sloganlarla ilçe merkezindeki Cengiz Topel Caddesi'ne kadar yürüdü. Kepenklerin kapalı olduğu ilçede, esnaf da yürüyüşe destek verdi. Yürüyüş sırasında duygusal anlar yaşandı.
Bazı öğrenciler ve yakınları gözyaşı döktü. Öğrenciler daha sonra Aksu için evlerinin bahçesinde kurulan taziye çadırına gitti. Bir dakikalık saygı duruşunun ardından basın açıklamasını okuyan öğretmen Kenan Canan, "Kobanê'de yıkılan umutları yeşertmeye, kütüphane, çocuk parkı yapmaya gideceklerdi. Aslında sadece Kobanê'nin inşası için değil, tüm dünyaya kardeşlik mesajı vermek isteyen güzel yürekli insanlarımıza haince bir saldırı düzenlendi. Saldırıda yaşamını yitiren güzel yürekli insanlarımıza Allah'tan rahmet diliyor, yaralı yurttaşlarımıza da acil şifalar dileriz" dedi.
Hakkâri'nin Çukurca ilçesinde 10 çocuklu bir ailenin evladı olarak dünyaya gelen Aksu, 28 yıllık hayatının neredeyse bütün dönemlerini zorluklar içinde geçirdi. Yaşadıkları köyün boşaltılması sebebiyle ailesiyle birlikte Çukurca'dan göç eden Aksu, maddi imkânsızlıklar içinde büyüdü. Ailesi, zor şartlara rağmen kendisinin eğitime devam etmesini sağladı. Boyacılık yaparak aile bütçesine katkı sağlamaya çalışan Aksu da derslerinde başarılı oldu. Çukurova Üniversitesi İngilizce Öğretmenliğini kazanması ailede bayram havası estirdi. Bin bir sıkıntıyla okulunu bitiren Aksu, Yüksekova Şemsettin Onay Anadolu Lisesi'nde göreve başladı. Kendini yoksul çocuklara adadı.
Gezi Parkı protestoları sırasında yüzüne isabet eden gaz fişeği nedeniyle sağ gözünü kaybeden Çağdaş Küçükbattal (28), Suruç’taki bombalı saldırıda da kız arkadaşı Büşra Mete’yi (23) kaybetti. Saldırıda Çağdaş Küçükbattal da bacağından yaralandı.
Çağdaş Küçükbattal, Gezi Parkı protestolarının alevlendiği 31 Mayıs 2013’te Tarlabaşı’nda gaz fişeğiyle vurularak yaralanmış; ancak üç ameliyat olmasına rağmen sağ gözünü kaybetmişti.
20 yaşındaki Alper Sapan, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi’nde felsefe eğitimi alıyordu. Ölümünün ardından eski kız arkadaşı Sude Eldem, Twitter’da, “Bir kızı olsun istiyordu. Adını da Gece koyacaktık. Özledim be Alper’im. Ben seni öpmeye kıyamadım. Seversem canın yanar diye korktum. Seni parçalara ayırdılar Alper’im” diye yazdı.
Gazi Mahallesi’nde yaşayan 31 yaşındaki Mustafa Can Şeker geçtiğimiz yıl IŞID’a karşı savaşmak için Kobanê’ye gitti. YPG saflarındaki Mustafa Can Şeker 22 Ocak 2015’teki çatışmada ağır yaralandı ve tedavi için getirildiği Diyarbakır’da 28 Ocak’ta hayatını kaybetti. Oğlunun acısına dayanamayan annesi Zahide Şeker de iki ay sonra hayatını kaybetti. Mustafa Can Şeker’in 65 yaşındaki babası İsmet Şeker de, “Oğlumun gittiği yeri görmek istiyorum” diyerek Kobanê’ye geçmek için Suruç’a giden gruba katıldı. Gençlerin ‘İsmet Amca’ dediği İsmet Şeker, Suruç’taki patlamada hayatını kaybeden en yaşlı isim oldu. İsmet Şeker’in cenazesi İstanbul’a getirildi.
Suruç’ta hayatını kaybedenler arasında Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3’üncü sınıf öğrencisi iki arkadaş Nuray Koçan ve Nazlı Akyürek de vardı. 22 yaşındaki iki arkadaş Kobanê’ye yardım götürmek için o gün Suruç’taydı. Arkadaşları Gökçe Şengönül, “Nazlı ile Nuray çok çok yakın arkadaşlardı. Nuray, duyarlı bir arkadaşımızdı. Bir yıl aynı yurtta kaldık. Bir şeyler yapmaya çalışan bir öğrenciydi. Daha önce Kobanê’ye birlikte gidip yardımları götürmüştük” dedi.
Dinç ailesinin tek çocuğu olan İstanbullu Ece’nin Kadıköy Anadolu Lisesi’nden mezun olduğunda tek hedefi vardı: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi. Puanı yetmeyince geçen yıl tercih yapmadı. Yeniden üniversiteye hazırlanırken hayatına aktif siyaset girdi. Kuruluşunda da yer aldığı HDP Kadıköy İlçe Örgütü’nde genç yaşına rağmen yöneticiliğe kadar yükseldi. Artık ilk tercihi İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi’ydi. 8 ay önce birlikte ev tuttuğu üç arkadaşından biri “Bu sene kendinden o kadar emindi ki, sadece 5 tercih yaptı; büyük ihtimalle de girecekti” dedi.
Murat Yurtgül (21), Mardin Kızıltepeli. Arel Üniversitesi Psikoloji Bölümü 4’üncü sınıfa geçmişti. Üniversitenin İnsan Hakları ve Demokrasi Kulübü Başkanı idi. Üniversite yönetimi Murat’ı, “Aktif, derslerinde çok başarılı ve en popüler öğrencimizdi” diye anlatıyor. Murat iki kez üniversitede “En çok kitap okuyan kitap dostu” seçip ödüllendirmişti.
Ali Can Vural (19): Samsunluydu. Deniz Gezmiş parkasıyla bir mağazada çektirdiği fotoğraf paylaşan Vural altına “İşte devrimci ruh budur, hayalini kurduğun parkaya paran yetmeyince hatıra olsun diye mağazada fotoğraf çektirmek” notunu düşmüştü. Vural'ın bu Tweeti Suruç'taki patlamanın ardından sosyal medyada hızla yayıldı. 17 Temmuz’da Twitter hesabından “Katillere, işbirlikçilere, kafa kesenlere, kadınları aşağılayanlara karşı yeniden inşa için Kobanê’deyiz” mesajını paylaşmıştı. Gencin Ordu'daki dede ocağında da olayın ardından yas hâkimdi.
CHP Maltepe Belediye Meclis Üyesi Yasemin Boyraz’ın annesi Nazegül Boyraz, 55 yaşındaydı. Dört çocuğu vardı. Ağabeyi Rıza Şeker, “Yarım ekmeği olsa herkesle paylaşan bir kişiliğe sahipti” dedi. Cenazesi dün İstanbul’a getirildi.
Cebrail Günebakan (24): Adana’da, Kobanê’de hayatını kaybeden Sibel Bulut için kurulan taziye çadırına polisin müdahalesi sırasında tanıdı kamuoyu onu. Bir polisin, ağzını yırtarcasına elleriyle yaptığı müdahale, kamuoyunda tepkiye neden olmuştu. Suruç’taki saldırıda kurtulamadı.
Patlamada ağır yaralanan ve yanında yatan Gökçe Çetin’le el ele tutuşmuş fotoğrafıyla saldırının sembolü haline gelen Dr. Çağla Seven, hayata tutundu. Vücudundan 100’ün üzerinde bilye çıkarılan 27 yaşındaki Seven, dün solunum makinesinden çıkarıldı. Genç doktor, son TUS sınavında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi çocuk hastalıkları ve sağlığı uzmanlığını kazanmıştı. TTB Olağandışı Sağlık Hizmetleri Kolu Üyesi Dr. Ali Özyurt, Dr. Seven ile 10 gün önce Suadiye sahilinde karşılaştıklarını belirterek, “TUS’u kazandığı için çok mutluydu. Eğitim alacağı hastaneye yakın olsun diye Pendik’de ev kiraladığını anlattı” dedi.
Suruç girişinde polisin gözaltına aldığı iki genç, bu sayede bombalı saldırıdan kılpayı kurtuldu. Haklarındaki yakalama kararı nedeniyle adliye sevk edilen gençlerden Servet Toygar tutuklanırken, Emrah İlingi de ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. İlingi, Hürriyet’e yaşadıklarını şöyle anlattı: “Sabah Suruç’a giriş yaptığımızda çevirme oldu. Polisler, oyuncak ve kütüphane için götürdüğümüz malzemeleri didik didik aradı. O sırada yapılan GBT kontrolü sırasında hakkımda bir yakalama kararı olduğu anlaşıldı. Gözaltına alındım. Adliyede bulunduğumuz sırada patlama meydana gelmiş. Birden işlemler hızlandırıldı. Gözaltında olduğum için yapılan basın açıklamasına katılamadım. Yoksa o pankartın bir ucundan ben tutacaktım.”
1990 Tunceli doğumlu Çağdaş Aydın. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Kamu yönetimi okuyordu. Babası Feti Aydın’la birlikte katıldığı SGDF’nin basın açıklamasındaki patlamada hayatını kaybetti, babası ise yaralandı. Bir oğlu halen Kobanê’de olan Feti Aydın, patlamada ölen oğlunun cenaze törenine, yatırıldığı hastaneden ameliyat elbiseleriyle katıldı.
Aydın’ın bir dönem beraber amatör tiyatro yaptığı 10 yıllık arkadaşı, Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi Mürsel Çoban, Aydın’ı şöyle anlattı: “Çağdaş’ı 10 yıldır tanıyordum. Sosyalist bir ailenin çocuğuydu, kendisi de sosyalist görüşlü bir insandı, çocukluğundan beri çevresindeki olaylara karşı duyarlıydı. Özellikle çevre sorunları, inanç özgürlüğü, Kürt sorunu, LGBTİ haklarıyla ilgili çok duyarlıydı. Gezmeyi, dostlarıyla birlikte olmayı çok severdi. Sosyal medyada da çok aktifti. Sanata, tiyatroya, sinemaya meraklıydı. Bir dönem İstanbul’da SGDF’nin bünyesindeki Tiyatro Kaktüs’te birlikte tiyatro yaptık.”
© Tüm hakları saklıdır.