Politika

Özgür Özel, Selahattin Demirtaş'ı ziyaret etti, Bahçeli'yi eleştirdi: Gecikmiş bir ziyaret, "Uzaktan el uzatmak doğrudur" demeye devam ediyorlar

21 Ekim 2024 11:23

Güncelleme: 21 Ekim 2024 17:33

T24 Haber Merkezi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ı Edirne cezaevinde ziyaret etti. Görüşmeye ilişkin olarak paylaştığı çağrı metninde erkek şiddetine vurgu yapan, acil ve orta vadeli alınabilecek önlemleri sıralayan Demirtaş, her dilde hizmet veren Alo Şiddet hattı kurulması gerektiğini, 6284'ün tartışılmadan uygulanmasının önemini vurguladı. Görüşmenin ardından açıklama yapan Özel, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Meclis'te DEM Partili'ler ile el sıkışmasının "uzaktan uzatılmış bir el" olduğunu belirterek; "Gecikmiş bir ziyaret. Bu ziyaret siyasi anlamı olan bir ziyaret. Bunları yapmak yerine uzaktan el uzatmak doğrudur demeye devam ediyorlar" dedi. 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’yı ziyaret etmek için Adalet Bakanlığı'na başvuruda bulunmuştu.

Özel, Edirne cezaevinde tutuklu bulunan Demirtaş ve Mızraklı'yı ziyaret etti. 

"Kadınların Çığlığını Duyuyoruz

Görüşmeye ilişkin olarak sosyal medya hesabından bir çağrı metni yayınlayan Demirtaş, kadına şiddete yönelik çözüm önerilerini sıralayarak şunları ifade etti: 

Bu çağrı ben dahil tüm erkeklere, zihniyetimizle yüzleşme çağrısıdır. Kadınlara yönelik cinayet, şiddet, tecavüz, taciz, tehdit vakaları kan donduran vahşet boyutlarına ulaştı. Kadınlar için sokaklar, iş yerleri, okullar, hastaneler hatta yaşadıkları ev bile cehennem azabına dönüştü, toplumsal kaygı içindeyiz.
Bir erkek olarak bu konuda çağrı yapmak bile zor çünkü cinsiyet olarak fail olan tarafta yer aldığımı biliyorum. Kadınların maruz kaldığı şiddet, bireysel değil toplumsal bir sorunun yansımasıdır ve bu soruna karşı mücadeleyi salt kadınların omzuna yüklemek yerine biz erkeklerin de elimizi taşın altına koymamız gerektiği açıktır. Buradan tüm erkeklere sesleniyorum, sadece bir dakika duralım ve düşünelim; suçu, suçluyu başka yerde aramayalım. Bu düzenin yaratılmasından, şiddeti besleyen zihniyetin oluşmasından söylemlerimizle, eylemlerimizle hepimiz sorumluyuz. Sorgulamaya, değişime kendimizden başlayalım. Biz erkekler doğuştan bu kadar vahşi, barbar, acımasız değiliz. Erkek egemen zihniyeti adım adım biz yarattık ve bu şiddet döngüsünün kurulmasına biz sebep olduk. O halde eşit, adil, güvenli bir yaşam inşa edilmesine fırsat sunma sorumluluğu da bizdedir.

"Kendimizle yüzleşerek kadınların mücadelesine omuz verelim" 

Kalıcı bir çözüm bulmak için, erkeklerin bu konudaki sorumluluğu sessiz kalmaktan öte hem özeleştiri yapmak hem de sistemi dönüştürmeye yönelik taleplere destek olmaktır. Ancak bu destek, kadınlara ne yapmaları gerektiğini söyleyen bir dil yerine, onların yanında yer alarak ve dinleyerek verilmelidir. Bu yazı da toplum olarak sorumluluklarımızı yeniden hatırlamak için kaleme alındı. Unutmayın; kadınlar biz erkeklere sesleniyor, isyan ediyor, feryat ediyor, mücadele ediyorlar. Biz de kendimizle samimiyetle yüzleşerek kadınların mücadelesine omuz verelim. Bu utanca, bu vahşete ve barbarlığa ortak olmak istemeyen tüm erkeklere çağrımdır, gelin her yerde yüksek sesle biz de haykıralım ve 'Kadınların çığlığını duyuyoruz' diyelim.

"Toplumsal barışı inşa etmek istiyorsak..."

Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, bugün ziyaretimize gelen Sayın Özgür Özel'e, tüm siyasi parti liderlerine, milletvekillerine, yargı mensuplarına, barolara, belediyelere, sivil toplum örgütlerine, güvenlik bürokrasisine çağrı yapıyorum; acil ve etkili tedbirler için lütfen iş birliği yapın, kadınların isyanını ve haklı taleplerini duyun. Siyasetteki erkek egemen dili, modeli, politikaları ve uygulamaları değiştirerek işe başlayalım. Toplumsal barışı inşa etmek istiyorsak gelin önce buradan başlayalım. Çünkü özgürlük ve demokrasi herkes için hayata geçmeden barış da sağlanamaz.
Bu çerçevede kadınların talep ve beklentilerini, sadece aracılık ederek bir kez daha duyurmak istiyorum."

"İstanbul Sözleşmesi için harekete geçilmeli"

Demirtaş, "acil alınması gereken önlemleri" ise şöyle sıraladı: 

1. İstanbul Sözleşmesi yeniden imzalanmalı ya da iptalinden vazgeçilmeli. Sözleşmede yer alan tüm maddelerin uygulanması için ivedilikle harekete geçilmeli.

2. Kadınlara yönelik suçlarda cezasızlığa son verilmeli. Tehdit, hakaret, şantaj, ısrarlı takip gibi suçlarda da tutuklama dahil cezai ve kontrol tedbirleri uygulanmalı.

3. Devlet kurumları ve yöneticileri, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı net bir tutum içinde olmalı ve kadın aleyhine açıklamalardan kaçınmalı.

4. Kadına yönelik tehdit, şiddet suçu şikayete bağlı olmamalı, şikayet olursa da şikayetçinin ismi ve adresi gizlenmeli, soruşturma kamu adına yürütülmeli ve Bakanlık soruşturmanın bizzat tarafı olmalı.

5. Kadına yönelik şiddet ve cinayet soruşturmalarını kadına yönelik şiddete karşı düzenli eğitim ve destek alan polisler, savcılar ve hakimler yürütmeli.

6. Kadına yönelik tehdit ve şiddet, katalog suçlara dahil edilmeli ve tutuklama sebebi sayılmalıdır.

7. Bakanlıkça geliştirilecek bir uygulamayla kadınlar, telefonlarından tek tuşla o anki baz istasyonundan sinyal alan tüm telefonlara yardım sinyali gönderebilmelidir.

8. Sokak aydınlatması olmayan tek bir park ve sokak kalmamalı.

9. Gece ve gündüz; park, sokak, meydan ve caddelerde güvenlik tedbirleri arttırılmalı.

10. 6284 sayılı yasada yer alan elektronik kelepçe, tüm riskli vakalarda uygulanmalı."

Selahattin Demirtaş: Kadınların çığlığını duyuyoruz; mücadelelerine omuz verelim!

"Her dilde hizmet veren Alo Şiddet hattı kurulmalı"

Erkek şiddetine yönelik orta vadeli alınabilecek önlemeri sıralayan Demirtaş, şunları ifade etti: 

1. Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet konuları ilkokuldan itibaren zorunlu ders olarak müfredata dahil edilmeli.

2. Kadınlara yönelik istihdam olanakları arttırılmalı,
tüm iş yaşamında kadınlara iş güvencesi ile eşit işe eşit ücret politikası uygulanmalı.

3. Sığınak sayıları arttırılmalı, sığınaklardaki kadınları güçlendirme politikalarına önem ve öncelik verilmeli.

4. Ücretsiz olarak 7/24 herkesin ulaşabileceği, her dilde hizmet veren Alo Şiddet hattı kurulmalı

5. Tüm il ve ilçelerde yaygın halk eğitimleri, paneller, açık oturumlar, konferanslar düzenlenerek erkelerin bilinci arttırılmalı. Tüm
billboardlarda her ay, bir hafta boyunca sadece bu konuda duyarlılık çağrısı yapan afişlere ücretsiz yer ayrılmalı.

6. Özel televizyon kanalları ve TRT'nin tüm kanallarından, her gün kamu spotu niteliğinde yayınlarla bu konu işlenmeli. Hazırlanacak video hakkında kadın örgütlerinden görüş alınmalı.

7. Televizyon dizilerindeki kadına yönelik şiddet içeren sahnelere son verilmeli.

8. Kadın örgütlerinin talepleri doğrultusunda ve İstanbul Sözleşmesi'nde de yer alan Cinsel Saldırı Kriz Merkezleri kurulmalı.

9. Tüm illerde tüm kadın örgütlerinin de yer aldığı kadına dönük şiddet ve ayrımcılığa son koordinasyonları kurulmalı.

10. 6284 sayılı yasadaki koruyucu ve önleyici tedbirler kadınların talebi halinde hızlıca alınmalı, yasanın tartışılmasına son verilmeli.

11. Kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz kapsamında hüküm giymiş kişilerin cezaevinde kadınlara dönük ayrımcılık ve şiddete karşı zorunlu eğitim almaları sağlanmalı.

12. Bu çalışmaların tümü, kadın örgütleri ve ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla ortak irade ve birlikte çalışmayla hayata geçirilmeli, şiddete karşı mücadelede yan yana ve kararlı bir duruş sergilenmeli."

Görüşmenin ardından Özel'den açıklama: Siyasi anlamı olan bir ziyaret 

Görüşmenin ardından basın açıklaması yapan Özel, şunları söyledi: 

"Türkiye'nin siyasi tarihine böyle bir görüşmeyi bırakmak bizler için utanç verici ama esas sorumlunun kim olduğunu herkes biliyor. Sayın Demirtaş, bana son kitabını hediye etti ve bunun yanında bir çağrı metni ulaştırdı. Aslında bu çağrı metni çok şeyi söylüyor. Eğer topumsal barıştan bahsedeceksek diyor Selahattin Bey, bu işe öncelikle esas sorumlu erkeklerden başlayarak ilk adımı atlamıyız diyor. Kadınların, çocukların güvende olmadığı bir ülkede nasıl barış olabilir? Kendisi bu yaptığı çağrının içinde diyor ki, 'Ççimizdeki erkeğe sesleniyorum.' Çok acılar çekiyor, utanç veren ziyaretler yapmak zorunda kalıyoruz. Toplumsal barışı hep birlikte sağlayacağız."

"Siyasi anlamı olan bir ziyaret"

Bu ziyaretin siyasi bir anlamı olduğunu da vurgulayan Özel, MHP lideri Bahçeli ve DEM Partili'lerin el sıkışmasının "uzaktan uzatılmış bir el" olduğunu ve kişisel çıkarlar barındırdığını belirterek şöyle konuştu: 

"Bu ziyaret daha önce kararlaştırdığım Doğu ve Güneydoğu gezisi yapılmadan önce olmazdı. Gecikmiş bir ziyaret. Her ikisi de o illerin seçilmiş vekilleri. Bu ziyaret siyasi anlamı olan bir ziyaret. neredeyse bir haftaya veren ziyaretin ilk günü bugündür. Bugün Selahattin Demirtaş ile görüşmeden 6 ilde olmanın anlamı olmazdı. Ben kendi adıma ve partim adına gelecekte iyi şeyler olacaksa Türkiye için kimse kimseyi engellememeli, kişisel çıkarlar üstünden hesap yapılmamalı, 86 milyonun çıkarı birlikte gözetilmeli diyorum. Bunları yapmak yerine uzaktan el doğrudur demeye devam ediyorlar."

"TBMM'nin önemini de vurgulamaya devam edeceğiz" diyen Özgür Özel, "Toplumun çok önemli bir kesiminin yoksullaştığı süreçte esas sorunların konuşulmadığı sürece de izin vermeyeceğiz. Türkiye yeni bir şey konuşuyorsa da o konuyu dikkatle takip edeceğiz. Elbette TBMM'nin önemini de vurgulamaya devam edeceğiz" dedi. 

FETÖ lideri Gülen öldü

15 Temmuz 2016'daki darbe girişimini organize eden Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen (86), Mart 1999'dan beri yaşadığı ABD'nin Pensilvanya eyaletinde öldü. Darbe girişiminin bir numaralı sanığı olarak gıyabında yargılanan "Fethullah Gülen terör örgütü-FETÖ" lideri Gülen'in ölüm haberini yeğeni Ebuseleme Gülen de doğruladı.

Fethullah Gülen öldü

"Gittiği yerde hesabını verir, Türkiye'de yargı önünde vermesini isterdik fakat olmadı"

Özel, gazetecilerin "FETÖ lideri Gülen'in ölümüne ilişkin olarak ne düşünüyorsunuz?" sorusunu ise şöyle yanıtladı: 

"Kişiler öldüklerinde öbür dünyaya veballe gidiyorlarsa öbür dünyaya en büyük veballe giden kişi Fetullah Gülen'den başkası değildir. Gittiği yerde hesabını verir, Türkiye'de yargı önünde vermesini isterdik fakat olmadı. Onun gibilerin elinde koca bir siyasi güç ve organizasyon bıraktı. Türkiye'de belki aktiviteleri görünür değil ama dünyanın dört bir yanındadır. Devletin silahımı kendi silahı yapmış bir terör örgütünden bahsediyoruz. 55 yıl önce Sızıntı adlı dergiyle çıkıp devlete sızmış bir terör örgütünden bahsediyoruz. Bunlar dışında söylenecek her kelime bunlar için bir israf."

İstanbul Barosu Başkanı seçilen Kaboğlu'ndan Anayasa çıkışı

İstanbul Barosunun yeni başkanı İbrahim Özden Kaboğlu, seçildiği gün, anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili, "Değişmez maddelere olumlu anlamda dokunulabilir" açıklamasında bulundu. Kaboğlu, "Tıpkı 1995'te yapıldığı gibi, tıpkı 2001'de yapıldığı gibi 1995'te başlangıç kısmındaki ırkçı ifadeler çıkartıldı. 2001 değişikliğinde ise madde 14'e İnsan Hakları'na dayanan, laik ve demokratik cumhuriyet kavramı konuldu, tanımı yapıldı" dedi.

İstanbul Barosu yeni başkanı Kaboğlu'ndan anayasa çıkışı: Değişmez maddelere olumlu anlamda dokunulabilir

"Sorumluluğu Baro'ya karşı"

İstanbul Baro Başkanı seçilen İbrahim Özden Kaboğlu'nun Anayasa'nın ilk 4 maddesiyle ilgili çıkışını değerlendiren Özel, "Sorumluluğu baroya karşıdır. Yaptığı değerlendirme kendisini ve baroyu bağlar. CHP'nin değerlendirmesi net. Anayasa'nın ilk 4 maddesinin o veya bu şekilde tartışılmasına karşıyız" ifadelerini kullandı. 

CHP'li Tanrıkulu Demirtaş'ı ziyaret etmişti

CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı'yı dün ziyaret etmişti. 

TIKLAYIN - Sezgin Tanrıkulu, Edirne F Tipi Cezaevi'nde Demirtaş ve Mızraklı'yı ziyaret etti: Sağlık durumları iyi, moralleri yüksek!


"Yeni çözüm süreci" tartışmaları

İsrail'in 7 Ekim 2023'te başlattığı Gazze operasyonunun ardından Lübnan'a yönelik kara harekatına girişmesi, İran ile İsrail arasında yaşanan gerginlik ve bölgesel savaş söylemleri, siyaset kulislerini hareketlendirdi.

Erdoğan: İsrail'in bir sonraki hedefi Türkiye

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Ekim’de TBMM’nin yeni yasama yılı açılışında yaptığı konuşmada, İsrail - Hamas savaşı ve Lübnan’a sıçrayan saldırılarla ilgili değerlendirmelerde bulunarak, "İsrail'in Gazze'de yürüttüğü soykırım bugünlerde Lübnan'a uzandı. Dün işgal güçleri Lübnan topraklarına karadan girdiğini duyurdu. İsrail'in bir sonraki hedefi Türkiye'dir. Bu niyetini de çeşitli vesilelerle ifşa etmektedir" dedi.

"İç cephe" vurgusu

Erdoğan, aynı konuşmasında, "iç cephe" vurgusu yaparak, “Fitne girişimleri karşısında millet olarak, 85 milyon olarak 'iç cephemizi' sağlam tutmaya gayret ediyoruz. Bugün, İsrail saldırganlığı karşısında, içeride ve dışarıda çatışma alanlarının değil, uzlaşma alanlarının öne çıkması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Bahçeli'den DEM Parti ile tokalaşma

Erdoğan'ın açıklamalarına paralel olarak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de yeni yasama yılı açılışında sürpriz bir hamlede bulundu ve DEM Parti sıralarına giderek, milletvekilleri ile selamlaştı. Bahçeli, DEM Parti'li vekillerin elini sıkmasıyla ilgili, "Yeni bir döneme giriyoruz. Ülkemizde barışı sağlamak lazım" diyerek, "Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el gelin Türkiye partisi olun gelin teröre cephe alın gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin teklifidir. Biz gelişi güzel keyfe keder, can sıkıntısından anlık dürtülerle dümenden el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz. Öylesine yerimizden kalkıp da el sıkmaya teşebbüs etmeyiz. DEM’e düşen sorumluluk uzanan bu samimi elin kıymet hükmünü anlaması dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir" açıklamasında bulundu.

DEM Parti'den açıklama

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise Bahçeli'nin tokalaşma jestini ve açıklamalarını, "Bu konularda atılacak adımları biz de izleyeceğiz hep beraber. Buradaki normalleşme midir, iç barış mıdır; kavramı, ismi ne olursa olsun somut olması gereken şey Türkiye’deki bütün bu sorun zincirinin çözümüne dair sağlıklı bir politik programın ortaya çıkması gerekiyor" şeklinde değerlendirdi. 

TIKLAYIN - Devlet Bahçeli yeni yasama yılının açılışında DEM Partililerle tokalaştı

TIKLAYIN - Bahçeli'den, DEM Parti'yle tokalaşmasına ilişkin açıklama: Yeni bir döneme giriyoruz, ülkemizde barışı sağlamak lazım

TIKLAYIN - Bahçeli'den DEM Parti'ye "Türkiye partisi olma" çağrısı: Uzattığım el, milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır

TIKLAYIN - Bahçeli’nin son çağrısının ardından DEM kulisleri: Şartlar olgunlaşırsa müzakereye hazırız

TIKLAYIN- Yeni "çözüm süreci" mi geliyor? | AKP'li isimlerden peş peşe açıklamalar

TIKLAYIN – Murat Sabuncu’nun yazısı: ‘Devlet desteğinde-bilgisinde’ çözüm mü, Hakan Fidan yine devrede mi, hemen önemsizleştirilmeli mi?

TIKLAYIN - Candan Yıldız'ın röportajı | DEM Parti Milletvekili Sırrı Sakık: Bahçeli'nin ‘Ülkemizde barışı sağlamak lazım’ sözlerini önemsiyoruz, Bahçeli ile tokalaşmamızı eleştiren troller umurumuzda değil

TIKLAYIN - Bahçeli'nin DEM Parti'lilerle tokalaşmasında "Dolmabahçe mutabakatı" detayı

TIKLAYIN - Mehmet Y. Yılmaz yazdı: Kürt siyaseti aynı suda ikinci kez yıkanır mı?

TIKLAYIN - Yalçın Doğan yazdı: Bahçeli DEM'e çiçek attı ama...