11 Ekim 2024

Bahçeli DEM'e çiçek attı ama...

AKP ve MHP tarafından “terörist, bölücü” diye itilip kakılan DEM heyecanlanıyor, o heyecanla “Selahattin Demirtaş serbest kalsın, kayyım uygulaması sona ersin, tutuklu arkadaşlarımıza af çıksın” gibi liste hazırlayanlar bile var

Devlet Bahçeli yeni yasama yılının açılışında DEM Partililerle tokalaştı

Son 48 saat içinde DEM Parti’nin başına gelenlere bakın:

-Ekim 1998’de Apo’nun Suriye’den çıkışını hatırlatmak üzere DEM bu pazar Diyarbakır’da “Özgürlük Mitingi” yapmak istiyor. Diyarbakır Valiliği mitingi yasaklıyor, ayrıca mitinge katılma ihtimali olanların beş gün süreyle kente girişleri yasaklanıyor.

-Batman ve Van’da düzenlenmek istenen mitingler de valiliklerce yasaklanıyor.

-2015 yılında on üç polisin şehit edilmesi soruşturması kapsamında dün sabah Iğdır DEM Parti İl Eş Başkanı ve bazı partililer gözaltına alınıyor.

-Terör örgütüne destek iddiasıyla tutuklanan Diyarbakır eski Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı hakkında verilen 9 yıl 4 aylık mahkûmiyet kararı Yargıtay’da önce bozuluyor, mahkeme kararında ısrar ediyor, Yargıtay önceki gün mahkumiyeti onaylıyor.

-Kurtalan Belediye Eş Başkanı Sadiye Aktin ve dört belediye çalışanı gözayltına alınıyor. Aktin ve bir arkadaşı ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılıyor, DEM’li diğer üç kadın halen gözaltında.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin DEM ile başlatmak istediği “kardeşlikle” taban tabana zıt bu uygulamalar aynı günlere rastlıyor.

180 derece dönüş

Kürsüye ne zaman çıksa, DEM’e söylemediğini bırakmayan Bahçeli:

“-Terörist yuvası DEM kapatılmalıdır, kapatılmalıdır, kapatılmalıdır.

-Bölücülere, dolaylı şekilde teröristlere verilen Hazine yardımı derhal kesilmelidir”.

Bahçeli her fırsatta “DEM kapatılmalıdır” diye bağırırken, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç bu çağrıyı yanıtsız bırakmıyor:

“DEM terör örgütüyle arasına mesafe koyamamıştır. O nedenle HDP hakkında kapatma davası açılmıştır. Şimdi DEM de terörü destekleyen faaliyetler içinde olursa, dava kaçınılmaz olur”.

Meclis’te DEM’li bir milletvekili kürsüye çıkınca, Meclis genel kurulunu terk eden Bahçeli geçen gün gülücükler saçarak, DEM’lilerle tokalaşıyor, “hiçbir partiyle kategorik olarak çözemeyeceğimiz bir şey yoktur, uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır” diyor!..

Oysa, yıllardır önce HDP’ye, şimdi DEM’e “kategorik olarak karşı” çıkan kendisi. Yıllarca “bölücü, terörist” diye suçladığı DEM’lilere aniden “kardeşlik mesajları!..”

Benim de aklıma aniden Hüzzam makamındaki ünlü şarkı geliyor:

“Bu ne sevgi ah, bu ne ızdırap!..”

Tokalaşmada zamanlama

Bahçeli’nin DEM aşkı planlı bir strateji. Tayyip Erdoğan ile birlikte çiziliyor.

Sır değil. Erdoğan, süresi dolduğunda aynı koltukta bir kez daha oturmak istiyor ancak, Anayasa buna engel. “Yeni anayasa” ile o engeli kaldırmayı hedefliyor.

AKP + MHP’nin yeni anayasa için Meclis’te yeterli çoğunluğu yok. İki ortak çoğunluğu sağlamak için gözüne DEM’i kestiriyor. Başta CHP, diğer partilerden umut yok.

“DEM’i kazanmaya yönelik” stratejide Bahçeli kapıyı “kardeşlik” mesajıyla açıyor.

42 gündür tecritte

DEM “uzlaşma karşılığında biz ne elde edebiliriz” hesaplarıyla karışık, perdeyi klasik lafla açıyor:

“Kürt Sorununda demokratik çözüm.”

 Arkasından acil bir dilek.

Avukatları dahil, 42 gündür Apo’nun hiç kimseyle görüştürülmediğini bildirerek, “tecridin sona ermesi” eğer olacaksa, uzlaşmanın ilk somut isteği olarak kayda geçiyor.

AKP ve MHP tarafından “terörist, bölücü” diye itilip kakılan DEM heyecanlanıyor, o heyecanla “Selahattin Demirtaş serbest kalsın, kayyım uygulaması sona ersin, tutuklu arkadaşlarımıza af çıksın” gibi liste hazırlayanlar bile var.

Selahattin Demirtaş – Cengiz Çandar

Bir süre önce DEM Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar Edirne Cezaevi’nde Selahattin Demirtaş’ı ve Selçuk Mızraklı’yı ziyaret ediyor. O sırada Bahçeli’nin DEM’le tokalaşması henüz yok. Demirtaş Çandar’a:

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kürtlerin demokratik siyasetle mücadele etmelerini, bu yolla güçlenmelerini, dağa çıkmalarından daha tehlikeli görüyor. Aynı anlayış bugün de var”.

Bu gözlem DEM’e çiçek atan Bahçeli’nin tavrıyla, en azından bugün için çelişiyor gibi.

Ancak, hemen bir değişik tavır beklenmese bile, devletin son 48 saatteki uygulamalarında değişiklik yok, Demirtaş’ı doğruluyor.

Kaldı ki, destek karşılığında DEM neler isteyecek, AKP ve MHP bunların hangisini yerine getirecek?..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

CHP’de unutulan hedef, ayrıca bitmeyen hastalık

İnsanlar bugünkü rejimden bıkmış, değişiklik istiyor, parlamenter rejime geçmek istiyor, çünkü o rejim insanların haklarına ulaşmasını sağlıyor. 31 Mart’a giderken, insanlar parlamenter rejim sözüne sarılıyor. Bugün CHP’nin oy kaybında biraz da o sözün unutulması yatıyor

Şiddete yolculuk: Kopenhag’dan Ankara’ya, şimdi BRICS’e

“Cennet vatan” çoktan mazide kalıyor, “cehenneme” dönüşüyor...

Güneri’ye veda: Cilo’da düşen helikopterde “Bulutlar geçiyor, hayat geçiyor”

Gazetecilikte iki büyük başarıya imza atıyor. Biri orta sağ eğilimli Tercüman gazetesinin genel yönetmeni, diğeri belli bir ideolojik eğilimi olmaksızın yayın hayatına başlayan Güneş gazetesinin ortağı ve kurucu genel yayın yönetmeni olarak

"
"